Dünyanın yeni ticaret ve finans merkezi olma yolunda hızla ilerleyen Asya Pasifik bölgesi, önümüzdeki dönemde Türkiye iş dünyası açısından pek çok ihracat ve doğrudan yatırım fırsatı sunuyor. Çin, Hindistan ve Japonya gibi büyük dev ekonomiler ile birlikte, bölgedeki 18 irili ufaklı ülkenin yıllık ithalatı 5 trilyon dolara ulaşmış durumda.
ARAM EKİN DURAN
eduran@ekonomist. com. tr
Türkiye'nin Avustralya'dan Pakistan'a, Endonezya'dan Filipinlere uzanan bu coğrafyadan aldığı pay ise yalnızca binde 14. Ekonomist'in bu sayısında, Asya Pasifik'te hızlı bir gelişim süreci yaşayan 18 ülkedeki yeni iş fırsatlarını araştırdık.
Tabloları görmek için görsellere tıklayın.
Yılın ilk çeyreğinde ekonomisi yüzde 5 büyüyen ve ihracatta ilk altı ayda yüzde 8,2 artış kaydeden Türkiye, önümüzdeki dönemde ihracata dayalı büyümeyi sürdürülebilir kılmak için pazar çeşitliliğini artırmak zorunda.
Bunun için bugüne kadar dış ticarette Avrupa Birliği (AB) merkezli, doğrudan yatırımlarda ise Rusya ve Ortadoğu ağırlıklı bir rota izleyen Türk özel sektörünün dünyanın tüm coğrafyalarını kapsayacak yeni bir ticaret ekseni yaratması gerekiyor.
Son birkaç yılda Sahra Altı Afrika ve Güney Amerika gibi daha önce pek de faal olmadığı ülkelerde boy göstermeye başlayan Türk firmaları için, yeni dönemde hayati öneme sahip coğrafya ise Asya Pasifik olacak. Çin, Hindistan ve Japonya’nın öncülüğünde küresel ticaretin yeni merkezi olma yolunda hızla ilerleyen Asya Pasifik bölgesinde dünya nüfusunun yarısı yaşıyor.
Biz de Ekonomist Dergisi olarak, Asya Pasifik’te bu üç dev ekonomi ile birlikte, sürekli gelişim içinde olan 18 bölge ülkesindeki ticaret ve yatırım fırsatlarını okuyucularımız için masaya yatırdık.
Bugüne kadar Türkiye iş dünyasının Asya Pasifik bölgesindeki ticaretten aldığı payın binde 1’ler seviyesinde kalmasının en önemli nedeni, coğrafi uzaklık ve Türkiye’nin üretimini yaptığı ürünlerin bir kısmının katma değeri göreceli düşük ve navlunu yüksek ürünler olması nedeniyle bu bölgeye yapılan ihracatta rekabet ve fiyat avantajlarını yitirmeleri. Bir diğeri ise bu bölgede hem ucuz işgücü hem de büyük üretim hacimleri nedeniyle Çin veya Hindistan menşeili ürünlerin ön plana çıkması.
Bu bölgenin aksine, Avrupa’da Türk mallarının Asya Pasifik bölgesine kıyasla işgücü maliyetiyle daha az rekabetle ön plana çıkabilmesi ve Avrupa’nın hala büyük bir pazar ve ticaret ortağı olması nedeniyle Türk firmalarının Asya Pasifik bölgesine daha az yöneldiği bir gerçek. Ancak tüm küresel gelişmeler, Türkiye’nin Asya Pasifik bölgesine kayıtsız kalamayacağını gösteriyor.
YENİ MERKEZ: ASYA PASİFİK
Donald Trump’ın ABD Başkanı seçilmesi sonrasında ABD ile AB arasında Asya Pasifik bölgesinin küresel ticaretteki ağırlığını azaltmayı hedefleyen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı ( TTIP) anlaşmasını askıya alması, bölgeyi Türk iş dünyası açısından yeniden vazgeçilmez bir pazar haline getirmiş durumda.
Önümüzdeki dönemde Türk iş dünyasının daha yüksek katma değerli ürünlere yönelmesi, lojistik maliyetlerini düşürmesi ve bu bölgelerdeki iş yapış kültürlerini yerel ofisler, ekipler ve ortaklarla analiz etmeleri sonucunda bu bölgedeki etkinliklerini artırmaya çalışması kaçınılmaz.
Asya Pasifik Bölgesi, küresel politikanın ve ekonominin günümüzde önemli bir yönlendiricisi konumunda olması yanında, dünya nüfusunun yaklaşık yarısına sahip olarak da önemli bir pazar konumunda.
Asya’daki piyasalar, yatırım, ticaret ve ileri teknolojiye erişim açısından önemli fırsatlar sunuyor. Türkiye’nin Asya Pasifik ülkeleriyle ticaret ve yatırım ilişkileri geliştirmesi, her yıl istikrarlı şekilde büyüyen bir bölgesel ekonomiyle sürdürülebilir ilişkiler kurmak açısından oldukça önemli.
HIZLI DEĞİŞİM VAR
Yatırımlar için cazibe merkezi haline gelen Asya Pasifik bölgesinin en önemli özelliği, ‘orta sınıf olarak adlandırılan nüfusun yoğunluğu ve pazarların hızla gelişmesi.
Ekonomik büyüme oranlarına baktığımızda Asya Pasifik’in dünya ekonomisinden aldığı payın zaman içerisinde çok daha fazla artacağı öngörülüyor. IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlara göre, Hindistan’ın 2050 yılı itibariyle ABD’yi geçerek ikinci büyük ekonomi olacağı tahmin ediliyor.
Aynı tahminlere göre, Pakistan ekonomisi 2030 yılı itibariyle İtalya ve Kanada gibi ülkelerin GSYİH’lerini geride bırakacak. Endonezya, Vietnam, Bangladeş ve Filipinler ekonomilerinin 2050’ye kadar en büyük sıçramaları kaydedecek ülkeler olacağı öngörülüyor. Türk şirketlerinin bu büyümeden fayda sağlayabilmek için bölgede erken pozisyon alması önem taşıyor. Güçlü yerel oyuncularla yapılacak işbirlikleri de pazara giriş için önemli avantajlar sağlayabilir.
BAKANLIKTAN YATIRIM TEŞVİĞİ
Ekonomi Bakanlığı, Uzakdoğu ve Afrika için başlatmış olduğu destekleme ve teşvik programıyla Uzakdoğu’da yatırım yapan girişimcilere dört yıl boyunca yüzde 70 oranında yatırım teşviki sağlıyor. Bakanlık ayrıca inşaat, enerji ve lojistik sektöründe Tayland, Malezya gibi ülkelere yatırım yapılmasını öneriyor.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Asya Pasifik İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Murat Kolbaşı, Türkiye iş dünyasının Çin, Hindistan ve Japonya ile uzun yıllardır sürdürdüğü ticari ilişkilerin yanı sıra artık Asya Pasifik bölgesinde büyüyen diğer ülke pazarlarına da hızla giriş yapması gerektiğini vurguluyor. Kolbaşı, “Asya ülkelerinde birçok iş koluyla gelişme sağlanabilir, perakendede önden gelen markalarımız nüfusu kalabalık bu ülkeleri hedef alabilirler” diyor.
Son dönemde Türkiye’nin bölgenin giderek gelişen ülkelerinden biri olan Malezya ile ikili ticaret anlaşması imzaladığını, Singapur ile de imzalamak üzere olduğunu kaydeden Kolbaşı, “Şu anda üzerinde durduğumuz özellikle gıda zincirleri. Türk mutfağını tanıtan sektörlerin, var olan ticari açığı kapatmak için çok önemli rol oynayacağını düşünüyorum” diye konuşuyor.
Asya Pasifik coğrafyasının Hindistan’dan Yeni Zelanda’ya kadar uzanan çok geniş bir coğrafya olduğuna işaret eden Murat Kolbaşı, bölgeye giriş yapmak isteyen yatırımcılara şu önerilerde bulunuyor: “Her ülkenin kendi dinamikleri mevcut, şirket kurmaktan oturma müsaadesine kadar her ülkenin farklı uygulaması var.
Benim tavsiyem, hangi ülkeye gidilecekse o ülkenin büyükelçiliği, konsolosluğu, ataşeliği ile irtibat kurulmalı, karşı ülkenin hukuk ve ticari yapısını bilen ve mümkünse Türkiye’de de bir ayağı olan danışmanlık şirketi ile çalışılmasıdır. DEİK bünyesinde tüm ülke iş konseyi ve bölge koordinatörü başkanlarımız ile görüşmeler yapılarak da destek alınabilir. Biz DEİK olarak her zaman bu tarz destek vermeye hazırız.”
"BÖLGE HIZLA GELİŞİYOR"
Asya Pasifik bölgesindeki ülkelerin oluşturduğu ekonomik birlikler de bu pazarda yatırım yapmak isteyen şirketler tarafından iyi tanınmalı. Zira hangi ülkede üretim yapmanın hangi yeni pazarların kapılarım açacağına ilişkin en önemli gösterge bu birlikler.
Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) ve Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) bölgedeki en güçlü iki ticari birlik olarak öne çıkıyor. Asya'nın en güçlü ülkeleri olan Çin, Japonya, Hindistan ve Güney Kore haricindeki Güneydoğu Asya ülkeleri tarafından oluşturulan ASEAN’a üye ülkeler arasında Endonezya, Malezya, Tayland, Filipinler, Singapur, Brunei, Vietnam, Laos, Myanmar ve Kamboçya bulunuyor.
Dünya genelinde risk yönetimi ve insan kaynakları danışmanlığı hizmeti veren Aon Türkiye Risk Yönetimi Danışmanlığı’ndan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Eryaman, ASEAN ülkelerine olan yüksek küresel talebe dikkat çekiyor. ASEAN ülkelerinin işgücü piyasalarının giderek daha sağlıklı hale geldiğini ifade eden Erya-man, “ASEAN bölgesinin 2017'de ortalama yüzde 4,8, 2018'de ise yüzde 4,9 büyümesi bekleniyor” diyor.
ABD Başkanı Donald Trump’un Trans Pasifik Ortaklığı Anlaşması’ndan (TPP) çekilme kararının Türkiye’nin Asya Pasifik pazarında daha fazla yer almasını mümkün kıldığını kaydeden Eryaman, şöyle devam ediyor: “Güney Kore ve Malezya ile serbest ticaret anlaşması bulunan Türkiye, Japonya ile bu alanda görüşmelerine devam ediyor.
Özellikle Güney Asya’da, tekstil, gıda, enerji, bilişim, müteahhitlik ve altyapı alanlarında ciddi fırsatlar var. Türkiye’nin çoğu Uzakdoğu ülkesiyle çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları ve yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması anlaşmaları bulunuyor.
Anlaşma yapılan ülkeler arasında Çin, Güney Kore, Endonezya var. Bu ülkeler arasında, Endonezya yatırım için büyük potansiyel güce sahip. Genç ve teknik özelliklere sahip işgücü, büyüyen pazarı ve doğalgaz, petrol gibi önemli kaynaklara sahip olması bu ülkeyi yatırımcılar açısından çekici kılıyor.”
"ORTAK İŞ YAPABİLİRİZ"
Bölgede Türkiye’nin diplomatik ilişkisi olmadığı için ticaret yapamadığı ülkeler de var. Yılda 230 milyar dolarlık ithalata imza atan, elektronik ve bilişimde giderek artan bir ağırlığa sahip olan Tayvan bu ülkelerden biri. DE-İK/Türkiye-Tayvan İş Konseyi Başkanı Yavuz Onay, Tayvan’a sadece mermer gibi doğal taşlar veya bazı yarı hammaddeler ve kuru gıda ihraç edildiğini söylüyor.
Geçen yıl Tayvan’a ihracat 138 milyon dolar gibi ülke ithalatının binde biri bile olmayan bir düzeyde kaldı. “İhracatımız da iki üründen ileri gidemiyor. Tayvan’dan ithal edilen ürünleri listelemek ise sayfalar alıyor” diyen Onay’a göre, Türk şirketler Tayvan’ın mühendisliğini ve finansını kullanarak Afrika, Arap ülkeleri ve diğer coğrafyalar gibi üçüncü ülkelerde ortak iş yapabilir.
'KARDEŞ ÜLKE'AMA...
Bölgede Türkiye açısından ticari işbirliklerini artırabileceği bir diğer ülke ise Pakistan. Türkiye bu ülkeye yaklaşık 350 milyon dolarlık ihracat yapsa da, bu rakam Pakistan’ın toplam ithalatının yüzde 1’ine bile karşılık gelmiyor.
DEİK/Türkiye-Pakistan İş Konseyi Başkanı Atilla Yerlikaya, “İki ülke arasında kısmen planlama eksikliğinden kaynaklı taşıma sorunları ve yüksek gümrükler gibi fiziksel nedenlere bağlı olarak bugüne kadar büyüyememiş bir dış ticaret resmi var” diye konuşuyor. Yerlikaya, Türkiye'nin rekabetçi olduğu pek çok sektör için Pakistan’ın önce ihracat ardından yatırım için müthiş fırsatlar barındırdığını vurguluyor.
Atilla Yerlikaya, bu konuda şöyle konuşuyor: “İkili dış ticaret hacmimizin teorik potansiyeli 12 milyar dolar civarında. Pakistan'ın kapıları Türklere sonuna kadar açıldı. Bu fırsatı işe dönüştürmemiz lazım.
Pakistan ekonomik açıdan büyük potansiyeli olan bir ülke. Örneğin dünyanın en büyük dördüncü süt üreticisi ama bunu katma değerli üretime dönüştüremiyor. Altıncı büyük pamuk üreticisi. Tek sorun enerji kısıtı nedeniyle bu ürünleri katma değere dönüştürememesi.
1-ÇİN
İPEK YOLU İLE 65 ÜLKEYİ BAĞLAYACAK
Asya'nın en büyük ekonomisiolan ve 1,4 milyarlık nüfusu ile dünyanın en büyük ekonomisiolma yolunda hızla ilerleyen Çin'in ithalatında ABD, Japonya ve Güney Kore öne çıkıyor. Türkiye ise Çin'in ithalat yaptığı ilk 40 ülke içinde yok. Ancak dünyanın gerika-lanı ile de ticari ilişkilerini hızla geliştirmek isteyen Çin, geleneksel İpek Yolu'nu canlandıracak "İpek Yolu Ekonomik Kuşağı-One Belt, One Road” projesini başlattı. Projenin önümüzdeki 10 yılda Çin'in ticaretine 2.5 trilyon dolar katkıda bulunması bekleniyor. Çin'den Avrupa'ya kadar uzanan Türkiye dahil 65 ülkeyibağlayacak "YeniİpekYolu Projesi”ile kara ve demir yollarının ağının genişletilmesi sonucunda ticaretin katlanarak artması öngörülüyor. Yeniİpek Yolu girişimi bölge ile Türkiye arasındaki bağların güçlenmesine yol açacak. Altyapıdaki gelişim, lojistik maliyetlerini aşağı çekerken, şirketlerimiz bu pazarlara daha rahat giriş imkânı bulabilecek. Yatırım ortamındaki iyileşme ve hane halkının harcanabilir gelirindeki artış, tüketim ürünlerine yönelik talebi artıracak.
2-HİNDİSTAN
HAVACILIK VE KİMYADA GELİŞİME AÇIK
Dünyanın yedinci büyük ekonomisi olan Hindistan için yapılan büyüme tahminlerine bakılırsa yatırım rüzgârının daha da güçleneceği ortada. İstatistiklere göre geçen mali yılı yüzde 6.4 büyüme ile kapatan Hindistan, Asya kıtasının Çin ve Japonya'dan sonraki en büyük ekonomisi. Dünya sıralamasında ise ekonomik büyüklükte yedinci sırada yer alıyor. IMF ve uluslararası analistler Hindistan'ın yüksek büyüme oranlarını sürdürmesinibekliyor. Çin'in ardından 1.3 milyar kişiyle dünyanın en fazla nüfusa sahip ikinci ülkesi olan Hindistan, hızla büyüyen orta sınıfı, yüksek şehirleşme oranı ve dönüşen ekonomik yapısı ile önümüzdeki yıllarda en önemlipazarlardan biri olacak. Hindistan'da yatırımlar açısından öne çıkan sektörler arasında bilişim ilk sırada yer alıyor. Ülkeye yapılan yabancı sermaye yatırımlarının yüzde 46'sı bilişim, yüzde 17'sihizmet, yüzde 7'siinşaat ve altyapı alanlarında oluyor. Diğer önemli sektörler kimya, ilaç, otomotiv olarak sıralanıyor. Hindistan'ın bir diğer fırsat sunduğu sektör havacılık. Şu ana kadar sadece beş büyük havalimanı özelleştirildi.
3- JAPONYA
TÜRK ŞİRKETLERİ RADARINA ALDI
Ekonomisi büyük ölçüde ihracata dayanan Japonya'da, 2. Dünya Savaşı sonrasındaki hızlı büyüme dönemi yerini 2008 sonrasında durgunluğa ve hatta gerilemeye bıraktı. Son 10 yılda yerinde sayan bir görüntü verse de Japonya hala hem dünyanın hem de Asya Pasifik bölgesinin en önemli ekonomilerinden biri. Türkiye ile dış ticaret hacmi 4 milyar doları geçiyor. Ancak bu rakamın yüzde 90'dan fazlası Japonya'dan yaptığımız ithalattan oluşuyor. Öte yandan Japon şirketler, 2010'da bu yana her yıl önemliTürk şirketlerinin yüzde 100'ünü satın alıyor ya da kayda değer oranlarda hisse alımı gerçekleştiriyor. Bugüne kadar Fiba Sigorta, Acıbadem Sağlık, Mars Lojistik, Inventram, Viko, Kırklareligaz Enerji, İnci Akü, Dyo Boya gibi pek çok önemliTürk şirketinin çoğunluk hissesi veya tamamı Mitsubishi, Hitachi, Mitsui, Toyo, Panasonic ve Toshiba gibidev Japon şirketler tarafından satın alındı. Ayrıca Japon finans deviThe Bank of Tokyo da 2013'ten beriTürkiye'de faaliyet gösteriyor. Yaptıkları satın almalarda gıda, makine, tüketici elektroniği, lojistik ve enerjişirketleriöne çıkıyor.
4- AVUSTRALYA
GIDA VE MOBİLYA YATIRIMI CAZİP
Kişi başına düşen 52 bin dolarlık yıllık geliri ile yüksek standartlara sahip bir tüketici pazarı olan Avustralya, buna karşın Türkiye'nin dış ticaretinde ilk 30 ülke arasında yer almıyor Yıllık ortalama 250 milyar dolarlık ithalata imza atan ülke, Türk yatırımcılar açısından üzerinde dikkatle durulması gereken bir pazar. İhracatın bir türlü gelişme-mesindeki en büyük etken olan uzak mesafeden kaynaklı nakliye maliyetleri, ihracatçılar için en büyük sorun. Türkiye ile Avustralya arasında direkt deniz ulaşımı olmadığından, diğer ülkelerdeki limanlar aracılığı ile malların gönderilmesi de nakliye masraflarını artıran bir etken. Öte yandan Avustralya'da doğrudan yatırım yapmak isteyen Türk işadamları için gıda, mobilya ve hizmet sektörleri öne çıkıyor. Bu noktada unutulmaması gereken bir şey ise Avustralya'ya 4-7 saat uçuş mesafesinde bulunan Çin, Tayvan, Hindistan gibidev üreticilerin varlığı. Avustralya'da yaşayan Türk asıllı kişiler tarafından kurulan Türk ticaret odaları ile irtibat kurularak pazara ilişkin daha detaylı bilgi ve yardım almak mümkün.
5- ENDONEZYA
İKİ OKYANUS ARASINDAKÖPRÜ
260 milyon nüfuslu Endonezya, ASEAN'ın tek G-20 üyesi ülkesi ve dünyanın 16'ncı büyük ekonomisi konumunda. En geniş Müslüman nüfusuna sahip Endonezya, Hint ve Pasifik okyanusları arasında stratejik bir pazar olma özelliğine sahip. Geçen yıl 135 milyar doları aşan ithalata imza atan Endonezya pazarında Türk şirketler için potansiyel barındıran sektörler arasında buğday unu, zeytinyağı, tütün, demir çelik ürünleri, gıda işleme, paketleme makine ve ekipmanları, tekstil makineleri, inşaat malzemeleri ve savunma sanayi ürünleri öne çıkıyor. Doğrudan yatırım konusunda ise Türk şirketleri içerisinde Kordsa Global'in lastik kord bezi ve polyester iplik fabrikası tek örnek. Bunun dışında son dönemde TAV ülkede yeni fırsat kovalarken, THY ise uçak bakımı ve seferlerde promosyon anlaşması imzalamış durumda. Halihazırda ülkede inşaat üstlenmiş Türk firması bulunmuyor. Buna karşın Endonezyalı müteahhitlik firmaları Ortadoğu ve Güneydoğu Asya ülkelerinde de faaliyet göstermekte olup Ortadoğu ülkelerinde Türk firmaları ile işbirliğine olumlu yaklaşıyor.
6- PAKİSTAN
ENERJİDE TÜRK ŞİRKETLERİNİ BEKLİYOR
11 Eylül 2001 saldırısından sonra geniş çaplı bir bunalıma giren Pakistan ekonomisi son yıllarda canlanma eğiliminde. Son yıllarda Pakistan ile ticarette az farkla Türkiye'nin aleyhine bir dış ticaret açığı söz konusu olsa da Türkiye'nin geçen yıl bu ülkeye yaptığı ihracat 350 milyon dolara dayandı. Türkiye'nin Pakistan'a ihracatında haberleşme cihazları, kamera, radar, makine ve teçhizat gibi ürünler ön sırada. Dünya Bankası İş Yapma Kolaylığı Raporu sıralamasında 189 ülke arasında 144'üncü sırada yer alan Pakistan'da Türk yatırımları ağırlıklı olarak enerji, finans, altyapı projelerive müteahhitlik sektörlerinde. Ülkede Zorlu Holding, Ziraat Bankası, Karkey, Coca Cola İçecek ve Ülker'in yatırımları var. Yenidönemde Pakistan'da özellikle enerji ve müteahhitlik sektörlerinde yeniyatırımlar Türk şirketlerine önemli fırsatlar sunuyor. Türk iş dünyasına bakışı çok olumlu olan Pakistan bürokrasisi, enerji alanında önemliaçılımlar öngörüyor. Pakistan hükümeti, Türk şirketlerinin bu alandaki yatırım kararlarını destekleyeceğini açık bir şekilde ifade etmiş durumda.
7- HONG KONG
ÇİN BAĞLANTISI AVANTAJ
Güçlü iş ortamı ve Çin ile bağlantıları sayesinde Türk firmaları için önemli fırsatlar sunan Hong Kong, ekonomik esnekliği, girişimcilik kültürü ile başta Çin olmak üzere, Asya Pasifik pazarına giriş için önemlibir sıçrama noktası. Dünyanın üçüncü en düşük ve basit vergisistemine sahip olan, KDV ve satış vergisinin bulunmadığı Hong Kong'dan Asya'nın en önemlipazarla-rına 4 saatte, dünya nüfusunun yarısına ise 5 saatte ulaşılabilmek mümkün. Dünya Ekonomik Forumu'nun açıkladığı Küresel Rekabet Raporu'nda dokuzuncu olan Hong Kong, Dünya Bankası'na göre en kolay iş yapılabilecek ülkeler arasında. Hong Kong ile Türkiye'nin ticaret hacmi 2016 yılında yüzde 24 artış göstererek 527 milyon dolara ulaştı. Türkiye'nin Hong Kong'a ihraç ettiği başlıca ürünler arasında et, meyve, eczacılık ürünleri, plastik ve plastik ürünler, kauçuk ve ürünleri, kürk, pamuk, suda yüzen taşıtlar, makine ve cihazlar öne çıkıyor. Ancak Hong Kong'un yıllık 550 milyar dolarlık ithalatında Türkiye'nin aldığı pay binde 1 bile değil.
8- GÜNEY KORE
TEKSTİL VE AMBALAJ YATIRIMINA AÇIK
Komşusu Kuzey Kore'nin içe kapalı sisteminin aksine son 50 yılda serbest piyasa ekonomisi alanında attığı adımlar ve eğitim, inovasyon yatırımları ile dünyanın önde gelen ekonomilerinden biri haline gelen Güney Kore, 50 milyonluk nüfusu ile 1,5 trilyon dolarlık GSYH'ye imza atıyor. Ülkenin ithal ettiği başlıca ürünler elektrikli makine ve cihazlar, plastik malzemeler, mekanik cihaz ve aletler, demir çelik ve sentetik malzemeler. Toplam ithalatı geçen yıl 400 milyar doları aştı. Güney Kore, Dünya Ekonomik Forumu Küresel Rekabet Edilebilirlik Raporu'na göre 26, Dünya Bankası İş Yapma Kolaylığı Raporu sıralamasında ise 189 ülke arasında dördüncü sırada yer alıyor Türk firmalarının Güney Kore'de 73 milyon dolar tutarında 84 doğrudan yatırımı bulunuyor Bunlara arasında Kibar Holding, Anadolu Grubu, THY ve Yapı Merkeziön plana çıkıyor. Yenidönem-de Türk şirketleri için gıda, tekstil, turizm, perakende, ambalajve hizmet sektörlerinde fırsatlar mevcut. Özellikle Türk teknolojifirmaları açısından Güney Kore pazarına giriş büyük önem taşıyor.
9- TAYVAN
TURİZME YILDA 25 MİLYAR DOLAR HARCIYOR
1950'li yıllara kadar şeker ve pirince dayalı tarım temelli bir ekonomiye sahip olan Tayvan, bugün 68 milyonluk nüfusu ve 520 milyar dolarlık GSYH'si ile dünyanın sayılı üretim ve teknoloji üslerinden biri haline geldi. Tayvan ile ticarette Türkiye uzun yıllardır açık veriyor. Türk Ticaret Ofisi tarafından yapılan araştırmalara göre ülkeye ihracatta potansiyeli olan ürünler şunlar: Meyve suları ve taze sebze gibi çeşitli tarım ürünleri, kristal, cam, seramik, hediyelik eşya, markalı tekstil ürünleri, deri, konfeksiyon, kimyasal maddeler, bulaşık makinesi, oto yedek parçası ve aksesuarları, halı ve şarap. Türkiye'nin Tayvan ile ticaretini geliştirmek için, ülke pazarına markalı ürünlerle girmesi ve bu ülkeye yapılan ihracatını çeşitlendir-mesibüyük önem taşıyor Tayvan'da kayıtlı herhangibir Türk yatırımı bulunmuyor. İki ülke arasındaki geleceğe dönük en önemli fırsatlardan biri ise turizm. Tayvan yurtdışına yılda yaklaşık 8 milyon turist gönderiyor ve Tayvanlı turistlerin toplam turizm harcamasının 25 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.
10-TAYLAND
STRATEJİKSEKTÖRLERDE YATIRIM BEKLİYOR
Tayland, ekonomisi ağırlıklı olarak ihracata dayanıyor. Rekabetçi işgücü giderleri, düşük yaşama maliyeti ve esnek iş kanunları nedeniyle geleneksel olarak uluslararası yatırım için çekici bir ülke olan Tayland'da uygulanan yatırım teşvikleri genelde kurumlar gelir vergisinden veya makineler için gümrük vergisinden muafiyet şeklinde hayata geçiyor. Vergisel olmayan teşviklerin arasında ise yabancı işçi izni, arsa sahipliği ve yurtdışından döviz getirme ve yurtdışına döviz çıkarma bulunuyor. Tayland hükümeti, orta uzun vadede hedef sektörler seçti ve bu alanlardaki yabancı yatırımları destekleme kararı aldı. Bu sektörlerin arasında altyapı, lojistik, çelik, petrokimya, makine, medikal, yenilenebilir enerji ve çevre hizmetleri, ileri teknoloji, gıda ve gıda işleme, sağlık turizmi, otomotiv ve elektronik bulunuyor. Tayland, aynı zamanda dünyanın en büyük pirinç ihracatçısı. Turizm gelirleri de ülke ekonomisinde oldukça önemli bir yer tutuyor.
11- MALEZYA
ASEAN PAZARINA GİRİŞ KAPISI
30 milyon nüfuslu Malezya, Türk firmaları için ASEAN'a (Brunei, Endonezya, Filipinler, Kamboçya, Laos, Malezya, Myanmar, Singapur, Tayland, Vietnam) girilebilecek en önemlikapı konumunda. 2017 için yüzde 2,5 büyüme hedefleyen Malezya'da altyapı sektöründe öne çıkan üç büyük projenin toplam yatırım değeri yaklaşık 105 milyar dolar. Bu projeler, Kuala Lumpur-Singapur Hızlı Tren projesi, East Coast Railway ve Sabah-Sarawak karayolu projeleriolarak sıralanıyor Türkiye-Malezya İş KonseyiBaşkanı Süheyla ÇebiKarahan, Malezya'nın Türk firmaları için avantajlarını şöyle sıralıyor: İyi çalışan bir bankacılık sistemi ve finansal kaynaklarının olması, ticari açıdan güçlü bir hukuk sisteminin bulunması ve THY'nin Malezya'ya haftada direkt 10 seferinin olması. Malezya ile yakın dönemde işbirliği yapılabilecek sektörlerin başında ise tarım, gıda, inşaat, savunma ve bilgi teknolojileri geliyor. Diğer ürünler arasında ise optik ve bilimsel ürünler, işlenmiş gıda, elektrik ve elektronik, petrol ürünleri, kimyasal ürünler ve demir çelik ürünleriyer alıyor.
12- NEPAL
ALTYAPI YATIRIMLARI ÖNEMLİ
Asya Pasifik'in küçük pazarlarından biri olsa da Nepal, 30 milyonluk genç nüfusu, büyüyen ekonomisi ve geniş altyapı projeleriyle küçümsenmeyecek bir pazar olarak Türk işadamlarını bekliyor. 2017 yılı ve sonrası için başlıca altyapı projeleri olarak Katmandu Vadisi Metro Projesi, Doğu-Batı Hattı Elektrikli Demiryolu Projesi, İkinci Havalimanı Projesi,Tamakoshi 3 Hidroelektrik Santrali Projesi öne çıkıyor Bu projelerin haricinde, ulaşım, lojistik, havacılık, hidroelektrik enerji santrali, tarım, petrol boru hatları, elektrik iletim ağları, finans, yenileneb il ir enerj i, sağlık ve eğitim hizmetleri, teknoloji parkları, limanlar, akıllı şehircilik alanlarında yürütülen ve planlanan çeşitli projeler için teşvikler yürürlükte. Türkiye-Nepal İş Konseyi Başkanı Çiğdem Penn, "Asya Pasifik pazarında iş yapmanın birkaç noktası var. Bence bunlardan en önemlisi pazar boşluklarını iyi anlamak ve bunlara yönelik talep yaratabilmek. Bunu yapabilen şirketlere büyük fırsatlar var diyebiliriz" diyor. Nepal iş yapma kolaylığı açısından 2016 yılında 189 ülke arasında 108'inci sırada yer aldı. Ülkede yeni bir iş kurmak 17 gün sürüyor.
13- FİLİPİNLER
YÜKSEKEĞİTİMLİVE YABANCILARA AÇIK
Filipinler, Güney-Doğu Asya'nın gelişme yolundaki ülkeleri arasında. Başlıca ithalat kalemleri elektrikli ve elektronik ürünler, mineral yakıt, yağ, damıtma ürünleri, makine, nükleer reaktör, kazan, ve motorlu taşıtlar. Asya Pasifik'teki merkezi konumu ülkeyi uluslararası hava ve deniz taşımacılığının kesişme noktası haline getiriyor. Filipinler'den Asya'nın başlıca şehirlerine dört saatten az bir sürede ulaşmak mümkün. Ülke yabancılar için Asya'da yaşanılabilecek en rahat ülkelerin başında geliyor. Yüksek eğitimli, İngilizce bilen çalışan ve yönetici bulmak kolay, işgücü ücretleri ise düşük. Bunların yanında telekomünikasyon altyapısı sayesinde de ülkenin gelecek birkaç yıl içinde daha fazla yabancı yatım çekmesi bekleniyor. Filipinler marka algılaması yüksek bir piyasa. Bu yüzden tüketici mallarının satışında reklam önemli. Çoğu reklam ajansının yurtdışındaki reklam şirketleri ile bağlantısı var. Bu arada Filipinler'e iş veya ticaret amacıyla gelen Türk vatandaşlarından kalış süreleri 21 günü geçmemek kaydıyla vize talep edilmediğini de belirtelim.
14- VİETNAM
500 MİLYAR DOLARLIK ALTYAPI İHTİYACI VAR
2007 yılında Dünya Ticaret Örgütü'ne üye olarak küresel ekonomiyle eklemlenmesini tamamlayan Vietnam, 2016 yılında yüzde 4.6'lık büyümeye imza attı. Ülkede bankacılık ve finans sektörlerinin gel i şt i r ilmes i, altyapının iyi leşt irilmes i ve kamu iktisadi teşekküllerinin özelleştirilmesi konusundaki girişimler her geçen gün artıyor. Vietnam'ın en büyük ithalat kalemleri sırasıyla elektrikli makineler, mekanik aksamlar, petrol ve doğalgaz, motorlu taşıtlar ve parçaları, optik cihazlar, ilaç ve demir çelik. Türkiye-Vietnam İş Konseyi Başkanı Mustafa Necati Abacıoğlu, ü lkede 2020 yılına kadar yaklaşık 450-500 milyar dolarlık altyapı ihtiyacı olduğunu belirterek, "Ulaştırma altyapısı ve özellikle de karayolları konusunda projeler var. Enerji sektöründe de önemli projeler bulunuyor. İlk planda 11 adet santral inşa edilmesi söz konusu" diyor. Vietnam'ın Japonlarla sanayi bölgeleri ve parkları kurmaya başladığını kaydeden Abacıoğlu, "Türkiye olarak biz de bu alanda yer alabiliriz diye düşünüyoruz. Vietnam'da bir Türk sanayi parkı ile ASEAN ülkelerine buradan ulaşılması söz konusu olabilir" diye konuşuyor.
15- SİNGAPUR
ÜÇ SERBEST BÖLGEDE YATIRIM İMKANI
Kendisine bağlı 63 ada ile birlikte 712 kilometrekare büyüklüğe sahip küçük bir şehir devleti olan Singapur, bağımsızlığını ilan ettiği 1965yılından bugüne Çin'in de büyük desteğiyle bölgenin sayılı finans ve deniz ticaret merkezlerinden biri haline geldi. Singapur'da 7 bini çokuluslu olmak üzere yaklaşık 30 bin yabancı şirket bulunmakta olup, bunların 4 bininin bölge merkezi de Singapur'da yer alıyor. IMF tahminlerine göre Singapur ekonomisinin bu yıl yüzde 2,2, gelecek yıl ise yüzde 2,6 büyümesibekleniyor. Ülkede üç büyük OSB'de üretim koşulları çok elverişli. Bölgedeki lojistik merkezikonumu, ayrıca ABD ve AB'nin yanı sıra Güneydoğu Asya ülkeleri, Çin ve Hindistan ile köklü ticari bağları, genel olarak Singapur'un ihracatını ve özellikle re-eksportu destekleyen başlıca unsurlar olarak öne çıkıyor. İhracatta ise kuyumculuk, ilaç, deniz araçlarında fırsatlar var. Dünyadaki en liberal ülkeler arasında yer alan Singapur'da petrol ürünleri, tütün ve tütün mamulleri, alkollü içkiler ile motorlu taşıtlar dışındaki mallardan gümrük vergisi, resim ve harç alınmıyor.
16- SRİ LANKA
HİNT PAZARINA 30 KM UZAKLIKTA
Hindistan'ın 30 kilometre güneyinde yer alan bir ada devleti olan 22 milyon nüfuslu SriLanka, Türkiye'de en çok 1972 yılına kadar ülkenin adı olan 'Seylan' çayı ile tanınıyordu. Yükselen gelirler ve yurtdışındaki Sri Lankalıların para transferleriyle desteklenen ve GSYH'nin yüzde 70'ini oluşturan özel tüketim, önümüzdeki beş yıllık dönemde ekonomik büyümenin lokomotifi olacak. Yatırımlardaki istikrarlı büyümenin önümüzdeki dönemde de devam etmesibekleniyor. Önümüzdeki beş yılda ekonomik büyümenin yıllık ortalama yüzde 6,5 olacağı tahmin edilirken, GSYH'nin yüzde 30'dan fazla artarak 120 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor. Türkiye ile SriLanka arasında toplam dış ticaret hacmi çok düşük. Başlıca ihracat ürünleri ise deri, margarin ve pamuklu mensucat. Öte yandan bölge pazarlarına mal satmak isteyen Türk şirketlerinin Çin ve Hindistan'a çok yakın olan bu ülkede üretim yapmamaları için bir neden yok. SriLanka'da iş dünyasında İngilizce kullanılıyor. Kartvizit kullanmak bir zorunluluk.
17- BANGLADEŞ
UCUZ İŞGÜCÜ AVANTAJIYLA ÖNE ÇIKIYOR
Güneydoğu Asya'da bulunan, 160 milyonu aşan nüfusu ve yüzde 5'in üzerindeki büyümesiyle son dönemde uluslararası yatırımcıların daha çok dikkatle ele aldığı pazarlardan biri haline gelmeye başlayan Bangladeş, 20 yıldan fazla bir süre içerisinde yardıma bağımlı bir ekonomiden ticarete bağımlı bir ekonomiye dönüştü. Hazır giyim sektörü ve işçi gelirleri ekonominin en dinamik olduğu alanlar. Bangladeş, ülkenin düşük ücretli, emek yoğun işgücünü iyi bir şekilde kullanıyor. Kişi başına yıllık geliri cari fiyatlara göre bin 300 dolar olan ülkede, GSYH'nin düzenli olarak yıllık yüzde 7 oranında büyümesinin ülkedeki yoksulluğu önemlioranda düşürebileceği öngörülüyor. Bangladeş, Türkiye'nin dış ticaretinde oransal olarak en fazla açık verdiğiülkelerden biri. İki ülke arasındaki toplam ticaret hacmi1,2 milyar dolar civarındayken, bunun yaklaşık 900 milyon dolarını Bangladeş'ten yapılan ithalat oluşturuyor. Bu ithalatın neredeyse tamamı hazır giyim ve tekstil ürün ve hammaddelerinden oluşuyor. Yabancı yatırımlar iletişim ve bankacılık sektörlerinde yoğunlaşıyor.
18-YENİ ZELANDA
İŞ YAPMA KOLAYLIĞINDA DÜNYA LİDERİ
Yaklaşık 5 milyonluk nüfusa sahip olan YeniZelanda, küçük bir ülke olmasına rağmen 180 milyar dolarlık GSYH ve 38 bin dolarlık kişi başına yıllık gelirle dünyanın 55'inci büyük ekonomisikonumunda. Yeni Zelanda, Dünya Bankası 2017yılı Dünya İş Yapma Kolaylığı Raporu sıralamasında 190 ülke arasında birinciliği Singapur'un elinden aldı. Yeni bir iş kurma sıralamasında da dünyada birinci sırada yer alan, ülkede yarım günde yeni bir iş kurulabiliyor. Türkiye ile YeniZelanda arasındaki ticarette plastik hortum, boru, bağlantı elemanları, motorlu taşıtlar öne çıkıyor YeniZelanda sahte ve aldatıcı markalar ile mal ithalatını yasaklamış bir ülke. Ayrıca Yeni Zelanda üreticisi ve tacirinin ticari markası ve adı ile YeniZelanda'daki bir yerin ve malın adını içeren yabancı menşeli malların ithali de yasak. Ülkede çekici yatırım alanları olarak, gıda ve içecek, katma değeri yüksek imalat, altyapı, bilişim ve telekomünikasyon, petrol ve gaz, birincil üretim ve paylaşım hizmet sağlayıcılığı sektörleri öne çıkıyor
ARAM EKİN DURAN
eduran@ekonomist. com. tr
Türkiye'nin Avustralya'dan Pakistan'a, Endonezya'dan Filipinlere uzanan bu coğrafyadan aldığı pay ise yalnızca binde 14. Ekonomist'in bu sayısında, Asya Pasifik'te hızlı bir gelişim süreci yaşayan 18 ülkedeki yeni iş fırsatlarını araştırdık.
Tabloları görmek için görsellere tıklayın.
Bunun için bugüne kadar dış ticarette Avrupa Birliği (AB) merkezli, doğrudan yatırımlarda ise Rusya ve Ortadoğu ağırlıklı bir rota izleyen Türk özel sektörünün dünyanın tüm coğrafyalarını kapsayacak yeni bir ticaret ekseni yaratması gerekiyor.
Son birkaç yılda Sahra Altı Afrika ve Güney Amerika gibi daha önce pek de faal olmadığı ülkelerde boy göstermeye başlayan Türk firmaları için, yeni dönemde hayati öneme sahip coğrafya ise Asya Pasifik olacak. Çin, Hindistan ve Japonya’nın öncülüğünde küresel ticaretin yeni merkezi olma yolunda hızla ilerleyen Asya Pasifik bölgesinde dünya nüfusunun yarısı yaşıyor.
Biz de Ekonomist Dergisi olarak, Asya Pasifik’te bu üç dev ekonomi ile birlikte, sürekli gelişim içinde olan 18 bölge ülkesindeki ticaret ve yatırım fırsatlarını okuyucularımız için masaya yatırdık.
Bugüne kadar Türkiye iş dünyasının Asya Pasifik bölgesindeki ticaretten aldığı payın binde 1’ler seviyesinde kalmasının en önemli nedeni, coğrafi uzaklık ve Türkiye’nin üretimini yaptığı ürünlerin bir kısmının katma değeri göreceli düşük ve navlunu yüksek ürünler olması nedeniyle bu bölgeye yapılan ihracatta rekabet ve fiyat avantajlarını yitirmeleri. Bir diğeri ise bu bölgede hem ucuz işgücü hem de büyük üretim hacimleri nedeniyle Çin veya Hindistan menşeili ürünlerin ön plana çıkması.
Bu bölgenin aksine, Avrupa’da Türk mallarının Asya Pasifik bölgesine kıyasla işgücü maliyetiyle daha az rekabetle ön plana çıkabilmesi ve Avrupa’nın hala büyük bir pazar ve ticaret ortağı olması nedeniyle Türk firmalarının Asya Pasifik bölgesine daha az yöneldiği bir gerçek. Ancak tüm küresel gelişmeler, Türkiye’nin Asya Pasifik bölgesine kayıtsız kalamayacağını gösteriyor.
YENİ MERKEZ: ASYA PASİFİK
Donald Trump’ın ABD Başkanı seçilmesi sonrasında ABD ile AB arasında Asya Pasifik bölgesinin küresel ticaretteki ağırlığını azaltmayı hedefleyen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı ( TTIP) anlaşmasını askıya alması, bölgeyi Türk iş dünyası açısından yeniden vazgeçilmez bir pazar haline getirmiş durumda.
Önümüzdeki dönemde Türk iş dünyasının daha yüksek katma değerli ürünlere yönelmesi, lojistik maliyetlerini düşürmesi ve bu bölgelerdeki iş yapış kültürlerini yerel ofisler, ekipler ve ortaklarla analiz etmeleri sonucunda bu bölgedeki etkinliklerini artırmaya çalışması kaçınılmaz.
Asya Pasifik Bölgesi, küresel politikanın ve ekonominin günümüzde önemli bir yönlendiricisi konumunda olması yanında, dünya nüfusunun yaklaşık yarısına sahip olarak da önemli bir pazar konumunda.
Asya’daki piyasalar, yatırım, ticaret ve ileri teknolojiye erişim açısından önemli fırsatlar sunuyor. Türkiye’nin Asya Pasifik ülkeleriyle ticaret ve yatırım ilişkileri geliştirmesi, her yıl istikrarlı şekilde büyüyen bir bölgesel ekonomiyle sürdürülebilir ilişkiler kurmak açısından oldukça önemli.
HIZLI DEĞİŞİM VAR
Yatırımlar için cazibe merkezi haline gelen Asya Pasifik bölgesinin en önemli özelliği, ‘orta sınıf olarak adlandırılan nüfusun yoğunluğu ve pazarların hızla gelişmesi.
Ekonomik büyüme oranlarına baktığımızda Asya Pasifik’in dünya ekonomisinden aldığı payın zaman içerisinde çok daha fazla artacağı öngörülüyor. IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlara göre, Hindistan’ın 2050 yılı itibariyle ABD’yi geçerek ikinci büyük ekonomi olacağı tahmin ediliyor.
Aynı tahminlere göre, Pakistan ekonomisi 2030 yılı itibariyle İtalya ve Kanada gibi ülkelerin GSYİH’lerini geride bırakacak. Endonezya, Vietnam, Bangladeş ve Filipinler ekonomilerinin 2050’ye kadar en büyük sıçramaları kaydedecek ülkeler olacağı öngörülüyor. Türk şirketlerinin bu büyümeden fayda sağlayabilmek için bölgede erken pozisyon alması önem taşıyor. Güçlü yerel oyuncularla yapılacak işbirlikleri de pazara giriş için önemli avantajlar sağlayabilir.
BAKANLIKTAN YATIRIM TEŞVİĞİ
Ekonomi Bakanlığı, Uzakdoğu ve Afrika için başlatmış olduğu destekleme ve teşvik programıyla Uzakdoğu’da yatırım yapan girişimcilere dört yıl boyunca yüzde 70 oranında yatırım teşviki sağlıyor. Bakanlık ayrıca inşaat, enerji ve lojistik sektöründe Tayland, Malezya gibi ülkelere yatırım yapılmasını öneriyor.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Asya Pasifik İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Murat Kolbaşı, Türkiye iş dünyasının Çin, Hindistan ve Japonya ile uzun yıllardır sürdürdüğü ticari ilişkilerin yanı sıra artık Asya Pasifik bölgesinde büyüyen diğer ülke pazarlarına da hızla giriş yapması gerektiğini vurguluyor. Kolbaşı, “Asya ülkelerinde birçok iş koluyla gelişme sağlanabilir, perakendede önden gelen markalarımız nüfusu kalabalık bu ülkeleri hedef alabilirler” diyor.
Son dönemde Türkiye’nin bölgenin giderek gelişen ülkelerinden biri olan Malezya ile ikili ticaret anlaşması imzaladığını, Singapur ile de imzalamak üzere olduğunu kaydeden Kolbaşı, “Şu anda üzerinde durduğumuz özellikle gıda zincirleri. Türk mutfağını tanıtan sektörlerin, var olan ticari açığı kapatmak için çok önemli rol oynayacağını düşünüyorum” diye konuşuyor.
Asya Pasifik coğrafyasının Hindistan’dan Yeni Zelanda’ya kadar uzanan çok geniş bir coğrafya olduğuna işaret eden Murat Kolbaşı, bölgeye giriş yapmak isteyen yatırımcılara şu önerilerde bulunuyor: “Her ülkenin kendi dinamikleri mevcut, şirket kurmaktan oturma müsaadesine kadar her ülkenin farklı uygulaması var.
Benim tavsiyem, hangi ülkeye gidilecekse o ülkenin büyükelçiliği, konsolosluğu, ataşeliği ile irtibat kurulmalı, karşı ülkenin hukuk ve ticari yapısını bilen ve mümkünse Türkiye’de de bir ayağı olan danışmanlık şirketi ile çalışılmasıdır. DEİK bünyesinde tüm ülke iş konseyi ve bölge koordinatörü başkanlarımız ile görüşmeler yapılarak da destek alınabilir. Biz DEİK olarak her zaman bu tarz destek vermeye hazırız.”
"BÖLGE HIZLA GELİŞİYOR"
Asya Pasifik bölgesindeki ülkelerin oluşturduğu ekonomik birlikler de bu pazarda yatırım yapmak isteyen şirketler tarafından iyi tanınmalı. Zira hangi ülkede üretim yapmanın hangi yeni pazarların kapılarım açacağına ilişkin en önemli gösterge bu birlikler.
Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) ve Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) bölgedeki en güçlü iki ticari birlik olarak öne çıkıyor. Asya'nın en güçlü ülkeleri olan Çin, Japonya, Hindistan ve Güney Kore haricindeki Güneydoğu Asya ülkeleri tarafından oluşturulan ASEAN’a üye ülkeler arasında Endonezya, Malezya, Tayland, Filipinler, Singapur, Brunei, Vietnam, Laos, Myanmar ve Kamboçya bulunuyor.
Dünya genelinde risk yönetimi ve insan kaynakları danışmanlığı hizmeti veren Aon Türkiye Risk Yönetimi Danışmanlığı’ndan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Eryaman, ASEAN ülkelerine olan yüksek küresel talebe dikkat çekiyor. ASEAN ülkelerinin işgücü piyasalarının giderek daha sağlıklı hale geldiğini ifade eden Erya-man, “ASEAN bölgesinin 2017'de ortalama yüzde 4,8, 2018'de ise yüzde 4,9 büyümesi bekleniyor” diyor.
ABD Başkanı Donald Trump’un Trans Pasifik Ortaklığı Anlaşması’ndan (TPP) çekilme kararının Türkiye’nin Asya Pasifik pazarında daha fazla yer almasını mümkün kıldığını kaydeden Eryaman, şöyle devam ediyor: “Güney Kore ve Malezya ile serbest ticaret anlaşması bulunan Türkiye, Japonya ile bu alanda görüşmelerine devam ediyor.
Özellikle Güney Asya’da, tekstil, gıda, enerji, bilişim, müteahhitlik ve altyapı alanlarında ciddi fırsatlar var. Türkiye’nin çoğu Uzakdoğu ülkesiyle çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları ve yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması anlaşmaları bulunuyor.
Anlaşma yapılan ülkeler arasında Çin, Güney Kore, Endonezya var. Bu ülkeler arasında, Endonezya yatırım için büyük potansiyel güce sahip. Genç ve teknik özelliklere sahip işgücü, büyüyen pazarı ve doğalgaz, petrol gibi önemli kaynaklara sahip olması bu ülkeyi yatırımcılar açısından çekici kılıyor.”
"ORTAK İŞ YAPABİLİRİZ"
Bölgede Türkiye’nin diplomatik ilişkisi olmadığı için ticaret yapamadığı ülkeler de var. Yılda 230 milyar dolarlık ithalata imza atan, elektronik ve bilişimde giderek artan bir ağırlığa sahip olan Tayvan bu ülkelerden biri. DE-İK/Türkiye-Tayvan İş Konseyi Başkanı Yavuz Onay, Tayvan’a sadece mermer gibi doğal taşlar veya bazı yarı hammaddeler ve kuru gıda ihraç edildiğini söylüyor.
Geçen yıl Tayvan’a ihracat 138 milyon dolar gibi ülke ithalatının binde biri bile olmayan bir düzeyde kaldı. “İhracatımız da iki üründen ileri gidemiyor. Tayvan’dan ithal edilen ürünleri listelemek ise sayfalar alıyor” diyen Onay’a göre, Türk şirketler Tayvan’ın mühendisliğini ve finansını kullanarak Afrika, Arap ülkeleri ve diğer coğrafyalar gibi üçüncü ülkelerde ortak iş yapabilir.
'KARDEŞ ÜLKE'AMA...
Bölgede Türkiye açısından ticari işbirliklerini artırabileceği bir diğer ülke ise Pakistan. Türkiye bu ülkeye yaklaşık 350 milyon dolarlık ihracat yapsa da, bu rakam Pakistan’ın toplam ithalatının yüzde 1’ine bile karşılık gelmiyor.
DEİK/Türkiye-Pakistan İş Konseyi Başkanı Atilla Yerlikaya, “İki ülke arasında kısmen planlama eksikliğinden kaynaklı taşıma sorunları ve yüksek gümrükler gibi fiziksel nedenlere bağlı olarak bugüne kadar büyüyememiş bir dış ticaret resmi var” diye konuşuyor. Yerlikaya, Türkiye'nin rekabetçi olduğu pek çok sektör için Pakistan’ın önce ihracat ardından yatırım için müthiş fırsatlar barındırdığını vurguluyor.
Atilla Yerlikaya, bu konuda şöyle konuşuyor: “İkili dış ticaret hacmimizin teorik potansiyeli 12 milyar dolar civarında. Pakistan'ın kapıları Türklere sonuna kadar açıldı. Bu fırsatı işe dönüştürmemiz lazım.
Pakistan ekonomik açıdan büyük potansiyeli olan bir ülke. Örneğin dünyanın en büyük dördüncü süt üreticisi ama bunu katma değerli üretime dönüştüremiyor. Altıncı büyük pamuk üreticisi. Tek sorun enerji kısıtı nedeniyle bu ürünleri katma değere dönüştürememesi.
1-ÇİN
İPEK YOLU İLE 65 ÜLKEYİ BAĞLAYACAK
Asya'nın en büyük ekonomisiolan ve 1,4 milyarlık nüfusu ile dünyanın en büyük ekonomisiolma yolunda hızla ilerleyen Çin'in ithalatında ABD, Japonya ve Güney Kore öne çıkıyor. Türkiye ise Çin'in ithalat yaptığı ilk 40 ülke içinde yok. Ancak dünyanın gerika-lanı ile de ticari ilişkilerini hızla geliştirmek isteyen Çin, geleneksel İpek Yolu'nu canlandıracak "İpek Yolu Ekonomik Kuşağı-One Belt, One Road” projesini başlattı. Projenin önümüzdeki 10 yılda Çin'in ticaretine 2.5 trilyon dolar katkıda bulunması bekleniyor. Çin'den Avrupa'ya kadar uzanan Türkiye dahil 65 ülkeyibağlayacak "YeniİpekYolu Projesi”ile kara ve demir yollarının ağının genişletilmesi sonucunda ticaretin katlanarak artması öngörülüyor. Yeniİpek Yolu girişimi bölge ile Türkiye arasındaki bağların güçlenmesine yol açacak. Altyapıdaki gelişim, lojistik maliyetlerini aşağı çekerken, şirketlerimiz bu pazarlara daha rahat giriş imkânı bulabilecek. Yatırım ortamındaki iyileşme ve hane halkının harcanabilir gelirindeki artış, tüketim ürünlerine yönelik talebi artıracak.
2-HİNDİSTAN
HAVACILIK VE KİMYADA GELİŞİME AÇIK
Dünyanın yedinci büyük ekonomisi olan Hindistan için yapılan büyüme tahminlerine bakılırsa yatırım rüzgârının daha da güçleneceği ortada. İstatistiklere göre geçen mali yılı yüzde 6.4 büyüme ile kapatan Hindistan, Asya kıtasının Çin ve Japonya'dan sonraki en büyük ekonomisi. Dünya sıralamasında ise ekonomik büyüklükte yedinci sırada yer alıyor. IMF ve uluslararası analistler Hindistan'ın yüksek büyüme oranlarını sürdürmesinibekliyor. Çin'in ardından 1.3 milyar kişiyle dünyanın en fazla nüfusa sahip ikinci ülkesi olan Hindistan, hızla büyüyen orta sınıfı, yüksek şehirleşme oranı ve dönüşen ekonomik yapısı ile önümüzdeki yıllarda en önemlipazarlardan biri olacak. Hindistan'da yatırımlar açısından öne çıkan sektörler arasında bilişim ilk sırada yer alıyor. Ülkeye yapılan yabancı sermaye yatırımlarının yüzde 46'sı bilişim, yüzde 17'sihizmet, yüzde 7'siinşaat ve altyapı alanlarında oluyor. Diğer önemli sektörler kimya, ilaç, otomotiv olarak sıralanıyor. Hindistan'ın bir diğer fırsat sunduğu sektör havacılık. Şu ana kadar sadece beş büyük havalimanı özelleştirildi.
3- JAPONYA
TÜRK ŞİRKETLERİ RADARINA ALDI
Ekonomisi büyük ölçüde ihracata dayanan Japonya'da, 2. Dünya Savaşı sonrasındaki hızlı büyüme dönemi yerini 2008 sonrasında durgunluğa ve hatta gerilemeye bıraktı. Son 10 yılda yerinde sayan bir görüntü verse de Japonya hala hem dünyanın hem de Asya Pasifik bölgesinin en önemli ekonomilerinden biri. Türkiye ile dış ticaret hacmi 4 milyar doları geçiyor. Ancak bu rakamın yüzde 90'dan fazlası Japonya'dan yaptığımız ithalattan oluşuyor. Öte yandan Japon şirketler, 2010'da bu yana her yıl önemliTürk şirketlerinin yüzde 100'ünü satın alıyor ya da kayda değer oranlarda hisse alımı gerçekleştiriyor. Bugüne kadar Fiba Sigorta, Acıbadem Sağlık, Mars Lojistik, Inventram, Viko, Kırklareligaz Enerji, İnci Akü, Dyo Boya gibi pek çok önemliTürk şirketinin çoğunluk hissesi veya tamamı Mitsubishi, Hitachi, Mitsui, Toyo, Panasonic ve Toshiba gibidev Japon şirketler tarafından satın alındı. Ayrıca Japon finans deviThe Bank of Tokyo da 2013'ten beriTürkiye'de faaliyet gösteriyor. Yaptıkları satın almalarda gıda, makine, tüketici elektroniği, lojistik ve enerjişirketleriöne çıkıyor.
4- AVUSTRALYA
GIDA VE MOBİLYA YATIRIMI CAZİP
Kişi başına düşen 52 bin dolarlık yıllık geliri ile yüksek standartlara sahip bir tüketici pazarı olan Avustralya, buna karşın Türkiye'nin dış ticaretinde ilk 30 ülke arasında yer almıyor Yıllık ortalama 250 milyar dolarlık ithalata imza atan ülke, Türk yatırımcılar açısından üzerinde dikkatle durulması gereken bir pazar. İhracatın bir türlü gelişme-mesindeki en büyük etken olan uzak mesafeden kaynaklı nakliye maliyetleri, ihracatçılar için en büyük sorun. Türkiye ile Avustralya arasında direkt deniz ulaşımı olmadığından, diğer ülkelerdeki limanlar aracılığı ile malların gönderilmesi de nakliye masraflarını artıran bir etken. Öte yandan Avustralya'da doğrudan yatırım yapmak isteyen Türk işadamları için gıda, mobilya ve hizmet sektörleri öne çıkıyor. Bu noktada unutulmaması gereken bir şey ise Avustralya'ya 4-7 saat uçuş mesafesinde bulunan Çin, Tayvan, Hindistan gibidev üreticilerin varlığı. Avustralya'da yaşayan Türk asıllı kişiler tarafından kurulan Türk ticaret odaları ile irtibat kurularak pazara ilişkin daha detaylı bilgi ve yardım almak mümkün.
5- ENDONEZYA
İKİ OKYANUS ARASINDAKÖPRÜ
260 milyon nüfuslu Endonezya, ASEAN'ın tek G-20 üyesi ülkesi ve dünyanın 16'ncı büyük ekonomisi konumunda. En geniş Müslüman nüfusuna sahip Endonezya, Hint ve Pasifik okyanusları arasında stratejik bir pazar olma özelliğine sahip. Geçen yıl 135 milyar doları aşan ithalata imza atan Endonezya pazarında Türk şirketler için potansiyel barındıran sektörler arasında buğday unu, zeytinyağı, tütün, demir çelik ürünleri, gıda işleme, paketleme makine ve ekipmanları, tekstil makineleri, inşaat malzemeleri ve savunma sanayi ürünleri öne çıkıyor. Doğrudan yatırım konusunda ise Türk şirketleri içerisinde Kordsa Global'in lastik kord bezi ve polyester iplik fabrikası tek örnek. Bunun dışında son dönemde TAV ülkede yeni fırsat kovalarken, THY ise uçak bakımı ve seferlerde promosyon anlaşması imzalamış durumda. Halihazırda ülkede inşaat üstlenmiş Türk firması bulunmuyor. Buna karşın Endonezyalı müteahhitlik firmaları Ortadoğu ve Güneydoğu Asya ülkelerinde de faaliyet göstermekte olup Ortadoğu ülkelerinde Türk firmaları ile işbirliğine olumlu yaklaşıyor.
6- PAKİSTAN
ENERJİDE TÜRK ŞİRKETLERİNİ BEKLİYOR
11 Eylül 2001 saldırısından sonra geniş çaplı bir bunalıma giren Pakistan ekonomisi son yıllarda canlanma eğiliminde. Son yıllarda Pakistan ile ticarette az farkla Türkiye'nin aleyhine bir dış ticaret açığı söz konusu olsa da Türkiye'nin geçen yıl bu ülkeye yaptığı ihracat 350 milyon dolara dayandı. Türkiye'nin Pakistan'a ihracatında haberleşme cihazları, kamera, radar, makine ve teçhizat gibi ürünler ön sırada. Dünya Bankası İş Yapma Kolaylığı Raporu sıralamasında 189 ülke arasında 144'üncü sırada yer alan Pakistan'da Türk yatırımları ağırlıklı olarak enerji, finans, altyapı projelerive müteahhitlik sektörlerinde. Ülkede Zorlu Holding, Ziraat Bankası, Karkey, Coca Cola İçecek ve Ülker'in yatırımları var. Yenidönemde Pakistan'da özellikle enerji ve müteahhitlik sektörlerinde yeniyatırımlar Türk şirketlerine önemli fırsatlar sunuyor. Türk iş dünyasına bakışı çok olumlu olan Pakistan bürokrasisi, enerji alanında önemliaçılımlar öngörüyor. Pakistan hükümeti, Türk şirketlerinin bu alandaki yatırım kararlarını destekleyeceğini açık bir şekilde ifade etmiş durumda.
7- HONG KONG
ÇİN BAĞLANTISI AVANTAJ
Güçlü iş ortamı ve Çin ile bağlantıları sayesinde Türk firmaları için önemli fırsatlar sunan Hong Kong, ekonomik esnekliği, girişimcilik kültürü ile başta Çin olmak üzere, Asya Pasifik pazarına giriş için önemlibir sıçrama noktası. Dünyanın üçüncü en düşük ve basit vergisistemine sahip olan, KDV ve satış vergisinin bulunmadığı Hong Kong'dan Asya'nın en önemlipazarla-rına 4 saatte, dünya nüfusunun yarısına ise 5 saatte ulaşılabilmek mümkün. Dünya Ekonomik Forumu'nun açıkladığı Küresel Rekabet Raporu'nda dokuzuncu olan Hong Kong, Dünya Bankası'na göre en kolay iş yapılabilecek ülkeler arasında. Hong Kong ile Türkiye'nin ticaret hacmi 2016 yılında yüzde 24 artış göstererek 527 milyon dolara ulaştı. Türkiye'nin Hong Kong'a ihraç ettiği başlıca ürünler arasında et, meyve, eczacılık ürünleri, plastik ve plastik ürünler, kauçuk ve ürünleri, kürk, pamuk, suda yüzen taşıtlar, makine ve cihazlar öne çıkıyor. Ancak Hong Kong'un yıllık 550 milyar dolarlık ithalatında Türkiye'nin aldığı pay binde 1 bile değil.
8- GÜNEY KORE
TEKSTİL VE AMBALAJ YATIRIMINA AÇIK
Komşusu Kuzey Kore'nin içe kapalı sisteminin aksine son 50 yılda serbest piyasa ekonomisi alanında attığı adımlar ve eğitim, inovasyon yatırımları ile dünyanın önde gelen ekonomilerinden biri haline gelen Güney Kore, 50 milyonluk nüfusu ile 1,5 trilyon dolarlık GSYH'ye imza atıyor. Ülkenin ithal ettiği başlıca ürünler elektrikli makine ve cihazlar, plastik malzemeler, mekanik cihaz ve aletler, demir çelik ve sentetik malzemeler. Toplam ithalatı geçen yıl 400 milyar doları aştı. Güney Kore, Dünya Ekonomik Forumu Küresel Rekabet Edilebilirlik Raporu'na göre 26, Dünya Bankası İş Yapma Kolaylığı Raporu sıralamasında ise 189 ülke arasında dördüncü sırada yer alıyor Türk firmalarının Güney Kore'de 73 milyon dolar tutarında 84 doğrudan yatırımı bulunuyor Bunlara arasında Kibar Holding, Anadolu Grubu, THY ve Yapı Merkeziön plana çıkıyor. Yenidönem-de Türk şirketleri için gıda, tekstil, turizm, perakende, ambalajve hizmet sektörlerinde fırsatlar mevcut. Özellikle Türk teknolojifirmaları açısından Güney Kore pazarına giriş büyük önem taşıyor.
9- TAYVAN
TURİZME YILDA 25 MİLYAR DOLAR HARCIYOR
1950'li yıllara kadar şeker ve pirince dayalı tarım temelli bir ekonomiye sahip olan Tayvan, bugün 68 milyonluk nüfusu ve 520 milyar dolarlık GSYH'si ile dünyanın sayılı üretim ve teknoloji üslerinden biri haline geldi. Tayvan ile ticarette Türkiye uzun yıllardır açık veriyor. Türk Ticaret Ofisi tarafından yapılan araştırmalara göre ülkeye ihracatta potansiyeli olan ürünler şunlar: Meyve suları ve taze sebze gibi çeşitli tarım ürünleri, kristal, cam, seramik, hediyelik eşya, markalı tekstil ürünleri, deri, konfeksiyon, kimyasal maddeler, bulaşık makinesi, oto yedek parçası ve aksesuarları, halı ve şarap. Türkiye'nin Tayvan ile ticaretini geliştirmek için, ülke pazarına markalı ürünlerle girmesi ve bu ülkeye yapılan ihracatını çeşitlendir-mesibüyük önem taşıyor Tayvan'da kayıtlı herhangibir Türk yatırımı bulunmuyor. İki ülke arasındaki geleceğe dönük en önemli fırsatlardan biri ise turizm. Tayvan yurtdışına yılda yaklaşık 8 milyon turist gönderiyor ve Tayvanlı turistlerin toplam turizm harcamasının 25 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.
10-TAYLAND
STRATEJİKSEKTÖRLERDE YATIRIM BEKLİYOR
Tayland, ekonomisi ağırlıklı olarak ihracata dayanıyor. Rekabetçi işgücü giderleri, düşük yaşama maliyeti ve esnek iş kanunları nedeniyle geleneksel olarak uluslararası yatırım için çekici bir ülke olan Tayland'da uygulanan yatırım teşvikleri genelde kurumlar gelir vergisinden veya makineler için gümrük vergisinden muafiyet şeklinde hayata geçiyor. Vergisel olmayan teşviklerin arasında ise yabancı işçi izni, arsa sahipliği ve yurtdışından döviz getirme ve yurtdışına döviz çıkarma bulunuyor. Tayland hükümeti, orta uzun vadede hedef sektörler seçti ve bu alanlardaki yabancı yatırımları destekleme kararı aldı. Bu sektörlerin arasında altyapı, lojistik, çelik, petrokimya, makine, medikal, yenilenebilir enerji ve çevre hizmetleri, ileri teknoloji, gıda ve gıda işleme, sağlık turizmi, otomotiv ve elektronik bulunuyor. Tayland, aynı zamanda dünyanın en büyük pirinç ihracatçısı. Turizm gelirleri de ülke ekonomisinde oldukça önemli bir yer tutuyor.
11- MALEZYA
ASEAN PAZARINA GİRİŞ KAPISI
30 milyon nüfuslu Malezya, Türk firmaları için ASEAN'a (Brunei, Endonezya, Filipinler, Kamboçya, Laos, Malezya, Myanmar, Singapur, Tayland, Vietnam) girilebilecek en önemlikapı konumunda. 2017 için yüzde 2,5 büyüme hedefleyen Malezya'da altyapı sektöründe öne çıkan üç büyük projenin toplam yatırım değeri yaklaşık 105 milyar dolar. Bu projeler, Kuala Lumpur-Singapur Hızlı Tren projesi, East Coast Railway ve Sabah-Sarawak karayolu projeleriolarak sıralanıyor Türkiye-Malezya İş KonseyiBaşkanı Süheyla ÇebiKarahan, Malezya'nın Türk firmaları için avantajlarını şöyle sıralıyor: İyi çalışan bir bankacılık sistemi ve finansal kaynaklarının olması, ticari açıdan güçlü bir hukuk sisteminin bulunması ve THY'nin Malezya'ya haftada direkt 10 seferinin olması. Malezya ile yakın dönemde işbirliği yapılabilecek sektörlerin başında ise tarım, gıda, inşaat, savunma ve bilgi teknolojileri geliyor. Diğer ürünler arasında ise optik ve bilimsel ürünler, işlenmiş gıda, elektrik ve elektronik, petrol ürünleri, kimyasal ürünler ve demir çelik ürünleriyer alıyor.
12- NEPAL
ALTYAPI YATIRIMLARI ÖNEMLİ
Asya Pasifik'in küçük pazarlarından biri olsa da Nepal, 30 milyonluk genç nüfusu, büyüyen ekonomisi ve geniş altyapı projeleriyle küçümsenmeyecek bir pazar olarak Türk işadamlarını bekliyor. 2017 yılı ve sonrası için başlıca altyapı projeleri olarak Katmandu Vadisi Metro Projesi, Doğu-Batı Hattı Elektrikli Demiryolu Projesi, İkinci Havalimanı Projesi,Tamakoshi 3 Hidroelektrik Santrali Projesi öne çıkıyor Bu projelerin haricinde, ulaşım, lojistik, havacılık, hidroelektrik enerji santrali, tarım, petrol boru hatları, elektrik iletim ağları, finans, yenileneb il ir enerj i, sağlık ve eğitim hizmetleri, teknoloji parkları, limanlar, akıllı şehircilik alanlarında yürütülen ve planlanan çeşitli projeler için teşvikler yürürlükte. Türkiye-Nepal İş Konseyi Başkanı Çiğdem Penn, "Asya Pasifik pazarında iş yapmanın birkaç noktası var. Bence bunlardan en önemlisi pazar boşluklarını iyi anlamak ve bunlara yönelik talep yaratabilmek. Bunu yapabilen şirketlere büyük fırsatlar var diyebiliriz" diyor. Nepal iş yapma kolaylığı açısından 2016 yılında 189 ülke arasında 108'inci sırada yer aldı. Ülkede yeni bir iş kurmak 17 gün sürüyor.
13- FİLİPİNLER
YÜKSEKEĞİTİMLİVE YABANCILARA AÇIK
Filipinler, Güney-Doğu Asya'nın gelişme yolundaki ülkeleri arasında. Başlıca ithalat kalemleri elektrikli ve elektronik ürünler, mineral yakıt, yağ, damıtma ürünleri, makine, nükleer reaktör, kazan, ve motorlu taşıtlar. Asya Pasifik'teki merkezi konumu ülkeyi uluslararası hava ve deniz taşımacılığının kesişme noktası haline getiriyor. Filipinler'den Asya'nın başlıca şehirlerine dört saatten az bir sürede ulaşmak mümkün. Ülke yabancılar için Asya'da yaşanılabilecek en rahat ülkelerin başında geliyor. Yüksek eğitimli, İngilizce bilen çalışan ve yönetici bulmak kolay, işgücü ücretleri ise düşük. Bunların yanında telekomünikasyon altyapısı sayesinde de ülkenin gelecek birkaç yıl içinde daha fazla yabancı yatım çekmesi bekleniyor. Filipinler marka algılaması yüksek bir piyasa. Bu yüzden tüketici mallarının satışında reklam önemli. Çoğu reklam ajansının yurtdışındaki reklam şirketleri ile bağlantısı var. Bu arada Filipinler'e iş veya ticaret amacıyla gelen Türk vatandaşlarından kalış süreleri 21 günü geçmemek kaydıyla vize talep edilmediğini de belirtelim.
14- VİETNAM
500 MİLYAR DOLARLIK ALTYAPI İHTİYACI VAR
2007 yılında Dünya Ticaret Örgütü'ne üye olarak küresel ekonomiyle eklemlenmesini tamamlayan Vietnam, 2016 yılında yüzde 4.6'lık büyümeye imza attı. Ülkede bankacılık ve finans sektörlerinin gel i şt i r ilmes i, altyapının iyi leşt irilmes i ve kamu iktisadi teşekküllerinin özelleştirilmesi konusundaki girişimler her geçen gün artıyor. Vietnam'ın en büyük ithalat kalemleri sırasıyla elektrikli makineler, mekanik aksamlar, petrol ve doğalgaz, motorlu taşıtlar ve parçaları, optik cihazlar, ilaç ve demir çelik. Türkiye-Vietnam İş Konseyi Başkanı Mustafa Necati Abacıoğlu, ü lkede 2020 yılına kadar yaklaşık 450-500 milyar dolarlık altyapı ihtiyacı olduğunu belirterek, "Ulaştırma altyapısı ve özellikle de karayolları konusunda projeler var. Enerji sektöründe de önemli projeler bulunuyor. İlk planda 11 adet santral inşa edilmesi söz konusu" diyor. Vietnam'ın Japonlarla sanayi bölgeleri ve parkları kurmaya başladığını kaydeden Abacıoğlu, "Türkiye olarak biz de bu alanda yer alabiliriz diye düşünüyoruz. Vietnam'da bir Türk sanayi parkı ile ASEAN ülkelerine buradan ulaşılması söz konusu olabilir" diye konuşuyor.
15- SİNGAPUR
ÜÇ SERBEST BÖLGEDE YATIRIM İMKANI
Kendisine bağlı 63 ada ile birlikte 712 kilometrekare büyüklüğe sahip küçük bir şehir devleti olan Singapur, bağımsızlığını ilan ettiği 1965yılından bugüne Çin'in de büyük desteğiyle bölgenin sayılı finans ve deniz ticaret merkezlerinden biri haline geldi. Singapur'da 7 bini çokuluslu olmak üzere yaklaşık 30 bin yabancı şirket bulunmakta olup, bunların 4 bininin bölge merkezi de Singapur'da yer alıyor. IMF tahminlerine göre Singapur ekonomisinin bu yıl yüzde 2,2, gelecek yıl ise yüzde 2,6 büyümesibekleniyor. Ülkede üç büyük OSB'de üretim koşulları çok elverişli. Bölgedeki lojistik merkezikonumu, ayrıca ABD ve AB'nin yanı sıra Güneydoğu Asya ülkeleri, Çin ve Hindistan ile köklü ticari bağları, genel olarak Singapur'un ihracatını ve özellikle re-eksportu destekleyen başlıca unsurlar olarak öne çıkıyor. İhracatta ise kuyumculuk, ilaç, deniz araçlarında fırsatlar var. Dünyadaki en liberal ülkeler arasında yer alan Singapur'da petrol ürünleri, tütün ve tütün mamulleri, alkollü içkiler ile motorlu taşıtlar dışındaki mallardan gümrük vergisi, resim ve harç alınmıyor.
16- SRİ LANKA
HİNT PAZARINA 30 KM UZAKLIKTA
Hindistan'ın 30 kilometre güneyinde yer alan bir ada devleti olan 22 milyon nüfuslu SriLanka, Türkiye'de en çok 1972 yılına kadar ülkenin adı olan 'Seylan' çayı ile tanınıyordu. Yükselen gelirler ve yurtdışındaki Sri Lankalıların para transferleriyle desteklenen ve GSYH'nin yüzde 70'ini oluşturan özel tüketim, önümüzdeki beş yıllık dönemde ekonomik büyümenin lokomotifi olacak. Yatırımlardaki istikrarlı büyümenin önümüzdeki dönemde de devam etmesibekleniyor. Önümüzdeki beş yılda ekonomik büyümenin yıllık ortalama yüzde 6,5 olacağı tahmin edilirken, GSYH'nin yüzde 30'dan fazla artarak 120 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor. Türkiye ile SriLanka arasında toplam dış ticaret hacmi çok düşük. Başlıca ihracat ürünleri ise deri, margarin ve pamuklu mensucat. Öte yandan bölge pazarlarına mal satmak isteyen Türk şirketlerinin Çin ve Hindistan'a çok yakın olan bu ülkede üretim yapmamaları için bir neden yok. SriLanka'da iş dünyasında İngilizce kullanılıyor. Kartvizit kullanmak bir zorunluluk.
17- BANGLADEŞ
UCUZ İŞGÜCÜ AVANTAJIYLA ÖNE ÇIKIYOR
Güneydoğu Asya'da bulunan, 160 milyonu aşan nüfusu ve yüzde 5'in üzerindeki büyümesiyle son dönemde uluslararası yatırımcıların daha çok dikkatle ele aldığı pazarlardan biri haline gelmeye başlayan Bangladeş, 20 yıldan fazla bir süre içerisinde yardıma bağımlı bir ekonomiden ticarete bağımlı bir ekonomiye dönüştü. Hazır giyim sektörü ve işçi gelirleri ekonominin en dinamik olduğu alanlar. Bangladeş, ülkenin düşük ücretli, emek yoğun işgücünü iyi bir şekilde kullanıyor. Kişi başına yıllık geliri cari fiyatlara göre bin 300 dolar olan ülkede, GSYH'nin düzenli olarak yıllık yüzde 7 oranında büyümesinin ülkedeki yoksulluğu önemlioranda düşürebileceği öngörülüyor. Bangladeş, Türkiye'nin dış ticaretinde oransal olarak en fazla açık verdiğiülkelerden biri. İki ülke arasındaki toplam ticaret hacmi1,2 milyar dolar civarındayken, bunun yaklaşık 900 milyon dolarını Bangladeş'ten yapılan ithalat oluşturuyor. Bu ithalatın neredeyse tamamı hazır giyim ve tekstil ürün ve hammaddelerinden oluşuyor. Yabancı yatırımlar iletişim ve bankacılık sektörlerinde yoğunlaşıyor.
18-YENİ ZELANDA
İŞ YAPMA KOLAYLIĞINDA DÜNYA LİDERİ
Yaklaşık 5 milyonluk nüfusa sahip olan YeniZelanda, küçük bir ülke olmasına rağmen 180 milyar dolarlık GSYH ve 38 bin dolarlık kişi başına yıllık gelirle dünyanın 55'inci büyük ekonomisikonumunda. Yeni Zelanda, Dünya Bankası 2017yılı Dünya İş Yapma Kolaylığı Raporu sıralamasında 190 ülke arasında birinciliği Singapur'un elinden aldı. Yeni bir iş kurma sıralamasında da dünyada birinci sırada yer alan, ülkede yarım günde yeni bir iş kurulabiliyor. Türkiye ile YeniZelanda arasındaki ticarette plastik hortum, boru, bağlantı elemanları, motorlu taşıtlar öne çıkıyor YeniZelanda sahte ve aldatıcı markalar ile mal ithalatını yasaklamış bir ülke. Ayrıca Yeni Zelanda üreticisi ve tacirinin ticari markası ve adı ile YeniZelanda'daki bir yerin ve malın adını içeren yabancı menşeli malların ithali de yasak. Ülkede çekici yatırım alanları olarak, gıda ve içecek, katma değeri yüksek imalat, altyapı, bilişim ve telekomünikasyon, petrol ve gaz, birincil üretim ve paylaşım hizmet sağlayıcılığı sektörleri öne çıkıyor