Türkiye ile Almanya arasındaki siyasi gerilim, yakın ticari partner olan iki ülkenin iş dünyasını da endişeye sevk etti. TÜSlAD Berlin Direktörü Alper Üçok, son 12 ayda Almanya’dan Türkiye’ye gelen yatırımların yüzde 35 azaldığını söylüyor.
ARAM EKİN DURAN
[email protected]
Üçok, “Alman iş dünyası Türkiye’deki gelişmeleri yakından takip ediyor. Birtakım yatırım projeleri var ama insanlar önlerini görmek istiyor” diyor. Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki diplomatik gerilim sürerken, siyasi arenadaki karşılıklı sert açıklamaların ekonomik ilişkilere ne ölçüde yansıyacağı merak konusu olmaya devam ediyor.
Özellikle hem ekonomik hem de siyasi olarak AB’nin amiral gemisi olan Almanya ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin geleceği hayati önemde. İki ülke arasındaki dış ticaret hacmi 2016’da 35,5 milyar dolara ulaştı. İhracatımızda Almanya’nın payı yüzde 9,8 olurken, Almanya Türkiye’nin ithalatından ise yüzde 10,8 pay aldı.
2017 ilk çeyrek rakamlarına göre ise her şeye rağmen Almanya’ya ihracat yüzde 3,5 artışla 3,5 milyar doları aştı. Peki geçtiğimiz günlerde 60’ıncı yıldönümünü kutlayan AB ve Türkiye arasındaki buzlar eriyecek mi? AB’nin en önemli siyasi ve ekonomik merkezi olan Almanya’dan bakınca Türkiye’nin nasıl göründüğünü ve ekonomik ilişkilerin geleceğini TÜSİAD Berlin Direktörü Alper Üçok ile konuştuk.
Üçok’a sorularımız ve aldığımız yanıtlar şöyle:
AB, birkaç gün önce 60’ıncı yılını kutladı. Ancak Brexit, göçmen akını ve yaşlanan nüfus gibi sorunlar nedeniyle kutlamalar sönük geçti. Sizce AB projesi nereye doğru evriliyor?
AB’nin de diğer birçok uluslararası kurum gibi reform ihtiyacı söz konusu. Dijital ekonomi, küresel rekabet, transatlantik ilişkiler, göç ve sığınmacı meseleleri, yükselen AB karşıtı popülist akımlar, Euro Bölgesi’nde makro ekonomik istikrar ve AB kurumsal reformu gibi önemli başlıklar AB’nin gündemini meşgul ediyor. AB zorluklara rağmen öncü ve yenilikçi karakterini korumaya çalışıyor. Brexit sonrası çok vitesli bir AB yolunda ilerlenmesi halinde, Türkiye’nin de muhakkak bir yeri olacaktır. Gümrük Birliği bu sürecin çıpası olabilir.
Son dönemde Türkiye ile AB kurumları ve Almanya, Hollanda gibi ülkeler arasında yaşanan gerilim, Türk-Alman ekonomik ilişkilerini nasıl etkiliyor?
Ekonomik anlamda, özellikle ticaret açısından baktığımızda ilişkilerde çok fazla bir kötüleşme görmüyoruz. Hatta Türkiye’nin Almanya’ya yönelik ihracatında artış söz konusu. İthalatta biraz azalma var. Dış ticaret de minör de olsa bir artış içerisinde ama tabii ki yabancı yatırımlarda bir azalma söz konusu. Son 12 ayda Almanya’dan Türkiye’ye yapılan yatırımlarda yüzde 35 civarında azalma görüyoruz. Temkinli bir bekleme döneminden geçiliyor. Tabii ki turizm sektöründeki sıkıntılar da biliniyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 16 Nisan sonrasında AB üyeliği konusunda da referanduma gidilebileceğini söyledi. Türkiye açısından tam üyelik perspektifi kayboluyor denilebilir mi?
Türkiye-AB ilişkileri yeni bir evreye girebilir. Biliyorsunuz Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu’nun da referanduma sunulan anayasa değişiklikleriyle ilgili bir raporu var. Bu noktada halkın vereceği bir kararla karşı karşıyayız. Sonuçta Türk halkının karar vereceği bir referanduma gidiliyor. Tabii ki AB müktesebatlarının en önemlilerinden biri de idari kapasite yani yürütmenin görülmesi. Sonuçta referandum kararından sonra AB yürütmenin nasıl yapılacağını görmek isteyecektir. Sayın Cumhurbaşkanı da “16 Nisan’dan sonra oturup konuşacağız” dedi. Referandum sonrasında her iki taraf da müzakere yapacak. Farklı bir evreye gireceğimiz açık. Ancak tam üyelik perspektifi kayboldu demek, bu aşamada prematüre ve karamsar bir okuma olacaktır.
Almanya Türkiye'nin en önemli ticari partneri konumunda. Son yaşananlar Alman iş dünyasında nasıl yankı buldu?
İş ilişkilerimiz önceden de olduğu gibi gelişerek sürüyor. Siemens ve Bosch gibi köklü firmalar yüzyıllardır ülkemizde faaliyetteler. TÜSİAD, Berlin’deki muadil kuruluş olan Alman Sanayiciler Federasyonu (BDI) ile en yoğun şekilde işbirliğini sürdürüyor. Örneğin Endüstri 4.0, dijital dönüşüm, bilgi güvenliği gibi konularda ortak çalışmalar yürütüyoruz. Genel olarak Alman iş dünyası Türkiye’deki tüm gelişmeleri ilgiyle, temkinli ve yakından takip ediyor dersek yanlış olmaz. Ancak ikili iş ilişkilerimiz dönemsel iniş çıkışlar ve siyasi krizlerden kolay kolay etkilenmeyecek kadar köklü ve güçlüdür.
Almanya ve genel olarak AB ülkelerinde Türkiye'de yatırımdan vazgeçen ya da yatırım kararını erteleyenler var mı?
Özellikle 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra yatırımlarda bir azalma söz konusu oldu. Bunun nedeni önde gelen yatırım ajanslarının, reyting ajanslarının Türkiye’nin kredi notunu düşürmesi. Kredi notunun düşürülmesi, birtakım yatırım projelerinin daha pahalı yapılması anlamına geliyor. Yatırımların finansmanı pahalılaşıyor. Ümidimiz önümüzdeki birtakım siyasi gelişmelerden sonra tekrar Türkiye ekonomisinin bir sıçrama yapması, yatırımların artması. Yatırım yapılmasıyla ilgili birtakım projeler var ama insanlar önlerini görmek istiyor. Birtakım gelişmeleri beklemek istiyor. Referandum süreci yatırımların yapılması anlamında beklemeye itiyor. Muhtemelen yazdan sonra yeniden bir hızlanma görürüz diye ümit ediyoruz. Diliyoruz Türkiye bu süreçten daha da güçlenerek çıkacaktır.
Türkiye ile Almanya arasında kurulması kararlaştırılan Ekonomik ve Ticari Ortaklık Komitesi (JETCO) neden toplanamıyor?
JETCO iki ülkenin ekonomik ilişkilerinin kamusal paydaşlar tarafından tartışılacağı ve müzakere edileceği çok önemli bir platform. Kuruluşundan bu yana toplanamaması çok üzücü. İki ülkenin ekonomi bakanlıklarında son dönemde değişiklikler oldu ve iki kez tarih belirlenmesine rağmen son anda çıkan bazı gelişmelerden ötürü toplanamadı. En kısa sürede toplanmasının sağlanması gerekiyor. Ekonomi Bakanı
Sayın Zeybekçi’nin referandum sonrasında Berlin’e ziyareti üzerinde çalışılıyor. Sanıyorum bu gerçekleşirse, JET-CO’nun toplanmasına ilişkin bir kararı burada görürüz.
Gümrük Birliği güncelleme çalışmaları, yaşanan siyasi krizden etkilendi mi?
Gümrük Birliği’nin reforme edilmesi meselesi hem Türk hem de Avrupalı sanayici ve yatırımcıların büyük önem atfettiği bir konu. Gümrük Birliği’nin modernizasyonu konusunda şu anda müzakereler devam ediyor. Biz de TÜSİAD olarak Türkiye’nin Gümrük Birliği’nin derinleşmesi konusunda çalışıyoruz.
ARAM EKİN DURAN
[email protected]
Üçok, “Alman iş dünyası Türkiye’deki gelişmeleri yakından takip ediyor. Birtakım yatırım projeleri var ama insanlar önlerini görmek istiyor” diyor. Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki diplomatik gerilim sürerken, siyasi arenadaki karşılıklı sert açıklamaların ekonomik ilişkilere ne ölçüde yansıyacağı merak konusu olmaya devam ediyor.
Özellikle hem ekonomik hem de siyasi olarak AB’nin amiral gemisi olan Almanya ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin geleceği hayati önemde. İki ülke arasındaki dış ticaret hacmi 2016’da 35,5 milyar dolara ulaştı. İhracatımızda Almanya’nın payı yüzde 9,8 olurken, Almanya Türkiye’nin ithalatından ise yüzde 10,8 pay aldı.
2017 ilk çeyrek rakamlarına göre ise her şeye rağmen Almanya’ya ihracat yüzde 3,5 artışla 3,5 milyar doları aştı. Peki geçtiğimiz günlerde 60’ıncı yıldönümünü kutlayan AB ve Türkiye arasındaki buzlar eriyecek mi? AB’nin en önemli siyasi ve ekonomik merkezi olan Almanya’dan bakınca Türkiye’nin nasıl göründüğünü ve ekonomik ilişkilerin geleceğini TÜSİAD Berlin Direktörü Alper Üçok ile konuştuk.
Üçok’a sorularımız ve aldığımız yanıtlar şöyle:
AB, birkaç gün önce 60’ıncı yılını kutladı. Ancak Brexit, göçmen akını ve yaşlanan nüfus gibi sorunlar nedeniyle kutlamalar sönük geçti. Sizce AB projesi nereye doğru evriliyor?
AB’nin de diğer birçok uluslararası kurum gibi reform ihtiyacı söz konusu. Dijital ekonomi, küresel rekabet, transatlantik ilişkiler, göç ve sığınmacı meseleleri, yükselen AB karşıtı popülist akımlar, Euro Bölgesi’nde makro ekonomik istikrar ve AB kurumsal reformu gibi önemli başlıklar AB’nin gündemini meşgul ediyor. AB zorluklara rağmen öncü ve yenilikçi karakterini korumaya çalışıyor. Brexit sonrası çok vitesli bir AB yolunda ilerlenmesi halinde, Türkiye’nin de muhakkak bir yeri olacaktır. Gümrük Birliği bu sürecin çıpası olabilir.
Son dönemde Türkiye ile AB kurumları ve Almanya, Hollanda gibi ülkeler arasında yaşanan gerilim, Türk-Alman ekonomik ilişkilerini nasıl etkiliyor?
Ekonomik anlamda, özellikle ticaret açısından baktığımızda ilişkilerde çok fazla bir kötüleşme görmüyoruz. Hatta Türkiye’nin Almanya’ya yönelik ihracatında artış söz konusu. İthalatta biraz azalma var. Dış ticaret de minör de olsa bir artış içerisinde ama tabii ki yabancı yatırımlarda bir azalma söz konusu. Son 12 ayda Almanya’dan Türkiye’ye yapılan yatırımlarda yüzde 35 civarında azalma görüyoruz. Temkinli bir bekleme döneminden geçiliyor. Tabii ki turizm sektöründeki sıkıntılar da biliniyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 16 Nisan sonrasında AB üyeliği konusunda da referanduma gidilebileceğini söyledi. Türkiye açısından tam üyelik perspektifi kayboluyor denilebilir mi?
Türkiye-AB ilişkileri yeni bir evreye girebilir. Biliyorsunuz Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu’nun da referanduma sunulan anayasa değişiklikleriyle ilgili bir raporu var. Bu noktada halkın vereceği bir kararla karşı karşıyayız. Sonuçta Türk halkının karar vereceği bir referanduma gidiliyor. Tabii ki AB müktesebatlarının en önemlilerinden biri de idari kapasite yani yürütmenin görülmesi. Sonuçta referandum kararından sonra AB yürütmenin nasıl yapılacağını görmek isteyecektir. Sayın Cumhurbaşkanı da “16 Nisan’dan sonra oturup konuşacağız” dedi. Referandum sonrasında her iki taraf da müzakere yapacak. Farklı bir evreye gireceğimiz açık. Ancak tam üyelik perspektifi kayboldu demek, bu aşamada prematüre ve karamsar bir okuma olacaktır.
Almanya Türkiye'nin en önemli ticari partneri konumunda. Son yaşananlar Alman iş dünyasında nasıl yankı buldu?
İş ilişkilerimiz önceden de olduğu gibi gelişerek sürüyor. Siemens ve Bosch gibi köklü firmalar yüzyıllardır ülkemizde faaliyetteler. TÜSİAD, Berlin’deki muadil kuruluş olan Alman Sanayiciler Federasyonu (BDI) ile en yoğun şekilde işbirliğini sürdürüyor. Örneğin Endüstri 4.0, dijital dönüşüm, bilgi güvenliği gibi konularda ortak çalışmalar yürütüyoruz. Genel olarak Alman iş dünyası Türkiye’deki tüm gelişmeleri ilgiyle, temkinli ve yakından takip ediyor dersek yanlış olmaz. Ancak ikili iş ilişkilerimiz dönemsel iniş çıkışlar ve siyasi krizlerden kolay kolay etkilenmeyecek kadar köklü ve güçlüdür.
Almanya ve genel olarak AB ülkelerinde Türkiye'de yatırımdan vazgeçen ya da yatırım kararını erteleyenler var mı?
Özellikle 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra yatırımlarda bir azalma söz konusu oldu. Bunun nedeni önde gelen yatırım ajanslarının, reyting ajanslarının Türkiye’nin kredi notunu düşürmesi. Kredi notunun düşürülmesi, birtakım yatırım projelerinin daha pahalı yapılması anlamına geliyor. Yatırımların finansmanı pahalılaşıyor. Ümidimiz önümüzdeki birtakım siyasi gelişmelerden sonra tekrar Türkiye ekonomisinin bir sıçrama yapması, yatırımların artması. Yatırım yapılmasıyla ilgili birtakım projeler var ama insanlar önlerini görmek istiyor. Birtakım gelişmeleri beklemek istiyor. Referandum süreci yatırımların yapılması anlamında beklemeye itiyor. Muhtemelen yazdan sonra yeniden bir hızlanma görürüz diye ümit ediyoruz. Diliyoruz Türkiye bu süreçten daha da güçlenerek çıkacaktır.
Türkiye ile Almanya arasında kurulması kararlaştırılan Ekonomik ve Ticari Ortaklık Komitesi (JETCO) neden toplanamıyor?
JETCO iki ülkenin ekonomik ilişkilerinin kamusal paydaşlar tarafından tartışılacağı ve müzakere edileceği çok önemli bir platform. Kuruluşundan bu yana toplanamaması çok üzücü. İki ülkenin ekonomi bakanlıklarında son dönemde değişiklikler oldu ve iki kez tarih belirlenmesine rağmen son anda çıkan bazı gelişmelerden ötürü toplanamadı. En kısa sürede toplanmasının sağlanması gerekiyor. Ekonomi Bakanı
Sayın Zeybekçi’nin referandum sonrasında Berlin’e ziyareti üzerinde çalışılıyor. Sanıyorum bu gerçekleşirse, JET-CO’nun toplanmasına ilişkin bir kararı burada görürüz.
Gümrük Birliği güncelleme çalışmaları, yaşanan siyasi krizden etkilendi mi?
Gümrük Birliği’nin reforme edilmesi meselesi hem Türk hem de Avrupalı sanayici ve yatırımcıların büyük önem atfettiği bir konu. Gümrük Birliği’nin modernizasyonu konusunda şu anda müzakereler devam ediyor. Biz de TÜSİAD olarak Türkiye’nin Gümrük Birliği’nin derinleşmesi konusunda çalışıyoruz.