Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının güçlendiği bir adalet sistemi beklentisi içinde olduklarını kaydeden TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, "Bunun, bireylerin hak ve özgürlüklerinin standartlarının yükselmesi kadar, yatirım ortamına da büyük faydaları olacaktır" diyor.
24 Aralık 2023 - 06 Ocak 2024 tarihli sayıdan
Yeni bir yıla girmeye hazırlanırken, Türkiye'nin önünde zorlu bir ajanda bulunuyor. Bir yandan ekonomide 'rasyonele dönüş' çerçevesinde enflasyonla mücadeleye devam edilmesi ve yapısal reformların hayata geçirilmesi gerekirken, diğer yandan son yıllarda Türkiye'den uzaklaşan uluslararası sermayeyi yatırıma ikna edecek bir hukuksal güven ortamı yaratılması gerekiyor.
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, yeni ekonomi yönetiminin geleceğe dair umut veren hamlelerini 'memnuniyet verici' bulduklarını söylüyor. 2024'te para politikasının yanında kapsamlı bir maliye politikası ve yargı sistemindeki sorunları çözecek bir bakış açısına ihtiyaç olduğunu kaydeden TÜSİAD Başkanı'nın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
28 Mayıs seçimleri sonrasında hem ekonomi yönetiminde hem de ekonomi politikalarında değişim yaşandı. Gelinen noktada faiz artırım sürecini nasıl görüyorsunuz? Enflasyonla mücadelede için faiz silahı yeterli olacak mı?
Yeni ekonomi yönetiminin başa gelmesiyle beraber makro politikalarda hızlı bir dönüşüm yaşandı. Hem tüm paydaşlarla istişarenin güçlü olması hem de enflasyonla mücadelede son derece kararlı adımların atılıyor olması memnuniyet verici. Elbette zamana ihtiyacımız var çünkü geride bıraktığımız dönemde yaptığımız hatalar hızla düşük enflasyon rakamlarına erişmemizi zorlaştırmakta.
Faiz enstrümanı, yani para politikasının sıkı olması gerek koşuldur ama yeterli değil. Bunun yanında maliye politikasının da bu sürece uyumlu olması gerekir. Öte yandan TL'nin stabil olması gerekiyor ki enflasyonda ani yükselişler görmeyelim. Merkez Bankası'nın çok iyi bir iletişim politikası izlemesi gerekiyor ki enflasyon beklentilerini çıpalayabilelim.
Bunlar enflasyonla mücadelede ekonomi politikasının bir bütünsellik içinde, tutarlı devam etmesi gerekliliğini gösteriyor. Türkiye ekonomisi son derece esnek ve genç nüfusa sahip. Bu aynı zamanda yüksek enflasyon dönemlerinde dahi ekonomiyi canlı tutmaya yetiyor. Bir süre daha ekonomimizin soğumaya devam ettiğini görmemiz gerekiyor. Ancak o zaman enflasyonda düşüşler göreceğiz. Açıkçası bu programdan umutluyuz, yeter ki vazgeçmeden devam edelim.
Faiz artırım süreci şimdilik yavaşladı ve belki bir faiz artırımından sonra yerel seçim sonrasına kadar ara verilecek. İş dünyası olarak politika faizinin yüzde 8,5'ten yüzde 40'a çıktığı bu dönemde, finansal kaynaklara erişim konusunda ne durumdasınız?
Elbette sıkılaşma olduğu dönemlerde kredinin fiyatı da yükselmekte. Daha önceki dönemlerde de faiz düşükken dahi kredi arzının sekteye uğradığına şahit olduk. Dolayısıyla uzunca bir süredir aslında sağlıksız işleyen bir kredi piyasası mevcuttu. Şimdi ise enflasyon kademeli düştükçe burada gevşemeleri olası görüyoruz. Yine de 2024'ün ikinci yarısından evvel herhangi bir gevşeme beklemiyoruz. Reel kesim olarak da bu sürece hazırlıklı olmalı ve enflasyonla mücadelede kararlı davranmalıyız.
Siz TÜSİAD olarak her zaman enflasyonla mücadele ekonomide yapısal reformlar kadar, Türkiye'de hukukun üstünlüğüne ve yargı bağımsızlığına da vurgu yapıyorsunuz. Bu eksenden bakınca bir bütün olarak 2024'ten en önemli beklentileriniz nelerdir?
Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının güçlendiği, adil yargılanma hakkının istisnasız Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standartlarında uygulandığı bir adalet sistemi görmek hepimizin arzusudur. Ülkemizdeki uygulamanın bu alanda iyileşmesini bekliyoruz. Bunun, bireylerin hak ve özgürlüklerinin standartlarının yükselmesi kadar, ülkemizin yatırım ortamına da büyük faydaları olacaktır. Bu reformlar için diyalog ve iş birliği kanallarını güçlendirmeye ihtiyacımız olduğunu da düşünüyoruz.
Türkiye son dönemde komşusu Yunanistan ile buzları eriten bir temas içerisinde girdi. Ancak AB ile ilişkiler henüz istenen seviyeye ulaşabilmiş değil. Sizce AB üyeliği Türkiye açısından hala bir çıpa mı?
Dış politikamızda diplomatik boyutun ağırlık kazanması sorunların çözümü açısından olumlu bir gelişme. Yunanistan ile girilen sürecin devamının AB ile ilişkilerimiz açısından da olumlu yönü olabilecek. Kasım ayı sonunda AB Komisyonu ve AB Yüksek Temsilcisi tarafından açıklanan Ortak Tebliğ'de yer alan öneriler, Türkiye-AB ilişkilerinde uzun bir aradan sonra ilk kez yapıcı, gerçekçi, uygulanabilir ilerleme alanlarına odaklanıyor.
Ortaklık Konseyi'nin işletilmesi, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, dış politika, ticaret, ekonomi, enerji ve ulaştırma gibi kilit alanlarda istişarenin güçlendirilmesi özellikle mevcut küresel dengeler ışığında elzem unsurlar. Bu konular yalnızca ekonomik başlıklar olarak değerlendirilmemek. Bu başlıklar, yeni küresel sistemin yapılanmasında stratejik ve siyasi ittifakların da belirleyici unsurları. TÜSİAD olarak Gümrük Birliği'nin yeşil ve dijital politikaları içerecek şekilde güncellenmesi müzakerelerinin başlatılmasını öncelikli görüyoruz. Bu aynı zamanda Avrupa iş dünyasının, BusinessEurope'un da ortak bir çağrısı.
Ne var ki, AB Konseyi Aralık Liderler Zirvesi'nde AB-Türkiye yol haritası tartışması, Ukrayna gündemi nedeniyle ertelendi. Yine de demin bahsettiğim yol haritası raporuna atıf yapmış olmaları önemli. Süreçteki fırsat penceresini Haziran 2024 AB Konseyi toplantısına kadar değerlendirmek gerekiyor. Akabinde Avrupa Parlamentosu seçimleri ve sonrasında yeni AB Komisyonu'nun belirlenmesi süreci olacak. Bu süre zarfında AB-Türkiye ilişkilerinde yol haritasının içini dolduracak somut önerilerin geliştirmesi öncelik olmalı.
Vakit kaybetmemeliyiz. Ortak Tebliğ'de yer alan önerilerin, 2024'ün ilk yarısında AB Konseyi'nin alacağı kararla hayata geçmesini bekliyoruz. AB-Türkiye arasında ilkelere dayalı bir ilişki modeli AB'yi tekrar bir ilerleme çıpası rolüne döndürür, Türkiye için de öngörülebilirlik, demokrasi ve hukuk devleti açısından olumlu sonuçlar yaratır.
“İkinci yüzyıl için ‘söyleşme zamanı’ diyoruz”
“İkinci yüzyılımıza girerken, önümüzdeki temel meseleleri katılımcı bir süreçle ele almayı amaçladık. ‘Şimdi, söyleşme zamanı’ dedik. ‘Cumhuriyet’in İkinci Yüzyılına Girerken Türkiye’ Çalıştay dizisi projemizi nisan-ekim döneminde gerçekleştirdik. Dünü bugüne, bugünü de ortak geleceğimize bağlayacak soruların cevabını aradık. ‘Cumhuriyeti ve demokrasiyi birlikte nasıl güçlendireceğiz?
Küresel dönüşümlerde ulusal stratejimizi nasıl konumlandıracağız? Refahı artırırken, adil bölüşümü nasıl yapacağız? Kalkınmayı sağlarken, çevreyi nasıl koruyacağız?’ Dokuz toplantıda farklı kesimlerden gelen toplam 224 katılımcı ile düzenlediğimiz çalıştay dizimiz çerçevesinde ana sorularımız bunlar oldu. ‘Cumhuriyet’in İkinci Yüzyılına Girerken Türkiye’ çalıştaylarının çıktılarını tartışmaya devam edeceğiz.”
TÜSİAD olarak sizin 2024 gündeminizde hangi başlıklar var?
Enflasyonla mücadele ve makroekonomik istikrar başta olmak üzere önerilerimizi karar alıcılarla ve kamuoyuyla paylaşmaya devam edeceğiz. Hukuk devletinin tüm kurum ve kurallarıyla etkin işlemesinin, eğitim, iş gücü, vergi, enerji gibi alanlarda yapısal reformların önemini vurgulayan çalışmaları sürdüreceğiz. TÜSİAD'ın güçlü uluslararası ağları bu dönemde de Türk iş dünyasına küresel dönüşümleri anlama yolunda büyük destek olacak.
Ülkemizin dört bir yanında üyelerimiz ve ağlarımız var, Anadolu'da da iş dünyasının önceliklerini istişare edeceğiz. Uzun zamandır altını çizdiğimiz iki konu var: yeşil dönüşüm ve dijital dönüşüm. Bu konularda iş dünyasına rehberlik edecek çalışmaları sürdüreceğiz. Bizim öncelikli sorumluluğumuz gençlere hayallerini bu ülkede kurmalarını sağlayacak bir ortam yaratmak.
Gençlerimizin kariyer yolculuklarını desteklemeyi, girişimcilik ve dijital beceriler kazanma yolunda onları cesaretlendirmeyi sürdüreceğiz. Kadınların yönetim başta olmak üzere her alanda eşit temsilini, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamayı öncelikli bir alan olarak savunmaya devam edeceğiz.