Türkiye’deki 100 okulun yanı sıra yurtdışında ABD ve Kanada’da da okulları bulunan Bahçeşehir ve Uğur Eğitim Kurumları’nın başkanı Enver Yücel, eğitimde daha da büyümek istediklerini söylüyor.
SİBEL ATİK
[email protected]
Yücel, önümüzdeki üç yılda 50 okul daha açmak için eğitime 500 milyon TL’lik yatırım yapacaklarını ifade ediyor. Enver Yücel, eğitimde yabancı yatırımın önünün açılması gerektiğini de dile getiriyor.
40 yıl önce üç odalı bir dershaneyi alarak eğitim sektörüne ilk yatırımını yapan Enver Yücel, bugün 100’ün üzerinde kampüsüyle 60 bin öğrenciye hizmet veren Bahçeşehir ve Uğur Eğitim Kurumları’nın sahibi. Yücel, eğitim alanında daha da büyümeye hazırlanıyor.
Bahçeşehir Okulları’nın büyüme arzusuna sahip olduğunu ifade eden Enver Yücel, 50 okul için önümüzdeki üç yılda 500 milyon TL yatırım yapacaklarını söylüyor. Yurtdışında da ABD ve Kanada’da yatırımların devam edeceğini ifade ediyor.
Enver Yücel, eğitimde yabancı yatırımların önünün açılması gerektiğini de söylüyor. “Yabancı her şeyi kullanıyorsunuz, neden okulların açılmasına izin vermiyorsunuz?” diyen Yücel, eğitimde rekabetin önemine işaret ediyor.
Milletçe nihayet ortaokulu bitirdik. Yetişkin nüfusun ortalama eğitim süresi 8 yılı aştı. Bu iyi haber bir yana PISA sonuçları ise kalite sorununa işaret ediyor. Eğitimde kalite konusunda neredeyiz?
Eğitim, dünya ve Türkiye için 21’inci yüzyılda en önemli alanlardan biri. Bugün eğitimi ciddiye alan ülkelere baktığınızda hepsi süper güçler. Bizde de son yıllarda eğitimin ekonomiyle ilişkisi anlaşılmaya başladı. Bunlar yeni kavramlar. Eğitimin para ve zenginlik anlamına geldiğini yeni öğreniyoruz. Eğitim ekonominin en önemli girdisi. Şu an Türkiye’de endüstri 4.0 konuşuluyor. Dijital ekonomiden söz ediliyor. Bu nasıl mümkün olacak? Endüstri 4.0’a geçebilmek için eğitim sistemini, anlayışını ve kültürünü buna göre dönüştürmemiz gerekiyor.
Öğrencileri sanayi 4.0’a hazırlamak için nasıl bir müfredat geçerli olmalı?
Bugün 21’inci yüzyıl becerilerini çocuklarımıza kavratmamız ve bugünün üretim ve teknoloji dilini çocuklarımıza öğretmemiz gerekiyor. Bildiğiniz gibi tüm dünyanın ve ülkemizin gündeminde sanayide bilişim dönüşümü yer alıyor. Teknoloji, Bilim ve Sanayi Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalarda, bir an önce üretimde teknoloji devriminin başlaması gerektiği vurgulanıyor. Bunu başarmak içinse kodlama dilini bilen nesillere ihtiyacımız var. Ülkemizin bilişim konusunda başarıya taşınması için bunun en temelinden yani eğitimden başlanması gerekiyor. Bunları yapamazsak sanayi devriminde ve bilim çağında kazanamayan ülkelerden biri oluruz. Bu noktada öncelikle eğitim sadece devlet işi olmamalı. Özel sektör devrede olmalı. Türkiye’de bu arzu edilen noktada değil.
Sizin yabancı bir ortağınız vardı ama ayrıldı. Tekrar yabancı ortakla ilerleme gündemi var mı?
Bildiğiniz üzere, Türkiye’de yabancı okullar artık açılamıyor. Bunun serbest olması gerekiyor. Yabancı her şeyi kullanıyorsunuz, neden okulların açılmasına izin vermiyorsunuz? Bunları açmak lazım. Harvard Üniversitesi burada bir kampüs açsa ne olur? Biz eğitimde kalite için yarışmalıyız, iyisi için rekabet etmeliyiz. Bahçeşehir’in büyüme arzusu budur. Rekabete açığız ve dünya ile yarışabiliriz.
Son dönemde hızlı bir şubeleşme ve özel okullaşma süreci yaşanıyor. Eğitimdeki bu büyümeyi sağlıklı buluyor musunuz?
Türkiye genelinde 38 bin civarında okul var. Özel öğretim kurumlarının kısa bir zaman önce oranı yüzde 3’lerdeydi, şimdi ise yüzde 8’lere geldi. 10 yılda, özellikle dershanelerin kapatılıp özel okula dönüşmesiyle bu rakamlara geldik fakat hala yetersiz. OECD ülkelerinde bu oran yüzde 15’lerde. Komünist dediğiniz Çin’de bile eğitimde özelleşme var. Neticede devlet bunu iyi yapamıyor ve özel sektör bunu açsın diye bekleniyor. Eğitimde en önemli nokta bina yatırımı değil, akademik kadronun kalitesi, eğitim müfredatıdır. Biz de yurtdışındaki okullarımızla eğitim trendlerini yakından takip edip, okullarımızda uyguluyoruz.
Bahçeşehir Eğitim Kurumları olarak, büyüme stratejinizden söz eder misiniz?
Bütünüyle bakıldığında sadece Türkiye’nin değil, Avrupa’nın da en büyük eğitim kurumuyuz. Bizim tek işimiz eğitim. Bu hep böyle olacak. Türkiye’de Bahçeşehir Üniversitesi haricinde, 35 ilköğretim okulu, 18 lise, 47 anaokulu sahibiyiz. Hedefimiz üç yılda bu sayıyı 150 okula çıkarmak. 120 bin öğrencimiz olur diye düşünüyoruz. Bu yıl 350 milyon TL civarında yatırım yapacağız. Bu rakamın yanı sıra önümüzdeki üç yılda 500 milyon TL üzeri bir yatırım gündemimiz var. Biz dünya markası olmak istiyoruz. Dünyada farklı noktalarda olmak çok daha önemli ve bu hedefimiz için heyecanla çalışıyoruz.
Yurtdışında yatırım için planlamanız nedir?
Dünya markası olma yolunda önemli bir adım daha attık ve Kanada’da Fulford Academy’yi bünyemize kattık. Şu an başka fırsatları da değerlendiriyoruz. Amerika’yı iyi biliyoruz. Önümüzdeki süreçte Amerika ve Kanada’da güçlenmek istiyoruz. ABD’de Washington’da Beyaz Saray yanında bir BAU International okulumuz var, bir de Mentora dil okullarımız var. New York’ta, Florida ve San Fransisco’da Mentora dil okulumuzu yaygınlaştırmak istiyoruz. Avrupa’daki şu karışıklıklar bittiğinde orada da hızlı yaygınlaşmak istiyoruz.
Bunun için bir ortakla mı devam edersiniz yoksa yalnız mı?
Benim işim eğitim. Finansçılarımız daha büyümek için ne öngörürlerse o. Hedefimiz dünya markası olmak ve bunun için ne gerekiyorsa olur. Dünyada eğitim kalitemizle örnek okul olmak istiyoruz.
Ortaklık kültürü olan bir kurumsunuz. Geçen yıl ABD’li fondan neden ayrıldınız?
Bahçeşehir olarak 2011’de ABD’li ünlü özel yatırım fonu Carlyle Group’a sattığımız yüzde 48 hisseyi dediğiniz gibi geri aldık. Neticede fon para veriyor ve işe karışmıyor. Üç beş yıl kalıp kârını elde edip çıkıyor. Bizden giden fon da mutlu.
Ne kadarlık bir kaynakla geri aldınız? Hisse satışı ve ardından geri alma süreci sizi mutlu etti mi?
Hem de çok. Bir rakam paylaşamam. Neticede biz bu işe parasal bir kaygı ile girmedik. Daha fazla büyümek, Anadolu’ya ve yurtdışına açılmak için bu ortaklığa gittik. Fonun sağladığı kaynak cebimize girmedi. Bakınız sadece bu yıl 350 milyon TL’lik yatırım yaptık. Hisselerimizi geri alacağımız sözleşmede olmasa da baştan belliydi zaten.
SİBEL ATİK
[email protected]
Yücel, önümüzdeki üç yılda 50 okul daha açmak için eğitime 500 milyon TL’lik yatırım yapacaklarını ifade ediyor. Enver Yücel, eğitimde yabancı yatırımın önünün açılması gerektiğini de dile getiriyor.
40 yıl önce üç odalı bir dershaneyi alarak eğitim sektörüne ilk yatırımını yapan Enver Yücel, bugün 100’ün üzerinde kampüsüyle 60 bin öğrenciye hizmet veren Bahçeşehir ve Uğur Eğitim Kurumları’nın sahibi. Yücel, eğitim alanında daha da büyümeye hazırlanıyor.
Bahçeşehir Okulları’nın büyüme arzusuna sahip olduğunu ifade eden Enver Yücel, 50 okul için önümüzdeki üç yılda 500 milyon TL yatırım yapacaklarını söylüyor. Yurtdışında da ABD ve Kanada’da yatırımların devam edeceğini ifade ediyor.
Enver Yücel, eğitimde yabancı yatırımların önünün açılması gerektiğini de söylüyor. “Yabancı her şeyi kullanıyorsunuz, neden okulların açılmasına izin vermiyorsunuz?” diyen Yücel, eğitimde rekabetin önemine işaret ediyor.
Milletçe nihayet ortaokulu bitirdik. Yetişkin nüfusun ortalama eğitim süresi 8 yılı aştı. Bu iyi haber bir yana PISA sonuçları ise kalite sorununa işaret ediyor. Eğitimde kalite konusunda neredeyiz?
Eğitim, dünya ve Türkiye için 21’inci yüzyılda en önemli alanlardan biri. Bugün eğitimi ciddiye alan ülkelere baktığınızda hepsi süper güçler. Bizde de son yıllarda eğitimin ekonomiyle ilişkisi anlaşılmaya başladı. Bunlar yeni kavramlar. Eğitimin para ve zenginlik anlamına geldiğini yeni öğreniyoruz. Eğitim ekonominin en önemli girdisi. Şu an Türkiye’de endüstri 4.0 konuşuluyor. Dijital ekonomiden söz ediliyor. Bu nasıl mümkün olacak? Endüstri 4.0’a geçebilmek için eğitim sistemini, anlayışını ve kültürünü buna göre dönüştürmemiz gerekiyor.
Öğrencileri sanayi 4.0’a hazırlamak için nasıl bir müfredat geçerli olmalı?
Bugün 21’inci yüzyıl becerilerini çocuklarımıza kavratmamız ve bugünün üretim ve teknoloji dilini çocuklarımıza öğretmemiz gerekiyor. Bildiğiniz gibi tüm dünyanın ve ülkemizin gündeminde sanayide bilişim dönüşümü yer alıyor. Teknoloji, Bilim ve Sanayi Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalarda, bir an önce üretimde teknoloji devriminin başlaması gerektiği vurgulanıyor. Bunu başarmak içinse kodlama dilini bilen nesillere ihtiyacımız var. Ülkemizin bilişim konusunda başarıya taşınması için bunun en temelinden yani eğitimden başlanması gerekiyor. Bunları yapamazsak sanayi devriminde ve bilim çağında kazanamayan ülkelerden biri oluruz. Bu noktada öncelikle eğitim sadece devlet işi olmamalı. Özel sektör devrede olmalı. Türkiye’de bu arzu edilen noktada değil.
Sizin yabancı bir ortağınız vardı ama ayrıldı. Tekrar yabancı ortakla ilerleme gündemi var mı?
Bildiğiniz üzere, Türkiye’de yabancı okullar artık açılamıyor. Bunun serbest olması gerekiyor. Yabancı her şeyi kullanıyorsunuz, neden okulların açılmasına izin vermiyorsunuz? Bunları açmak lazım. Harvard Üniversitesi burada bir kampüs açsa ne olur? Biz eğitimde kalite için yarışmalıyız, iyisi için rekabet etmeliyiz. Bahçeşehir’in büyüme arzusu budur. Rekabete açığız ve dünya ile yarışabiliriz.
Son dönemde hızlı bir şubeleşme ve özel okullaşma süreci yaşanıyor. Eğitimdeki bu büyümeyi sağlıklı buluyor musunuz?
Türkiye genelinde 38 bin civarında okul var. Özel öğretim kurumlarının kısa bir zaman önce oranı yüzde 3’lerdeydi, şimdi ise yüzde 8’lere geldi. 10 yılda, özellikle dershanelerin kapatılıp özel okula dönüşmesiyle bu rakamlara geldik fakat hala yetersiz. OECD ülkelerinde bu oran yüzde 15’lerde. Komünist dediğiniz Çin’de bile eğitimde özelleşme var. Neticede devlet bunu iyi yapamıyor ve özel sektör bunu açsın diye bekleniyor. Eğitimde en önemli nokta bina yatırımı değil, akademik kadronun kalitesi, eğitim müfredatıdır. Biz de yurtdışındaki okullarımızla eğitim trendlerini yakından takip edip, okullarımızda uyguluyoruz.
Bahçeşehir Eğitim Kurumları olarak, büyüme stratejinizden söz eder misiniz?
Bütünüyle bakıldığında sadece Türkiye’nin değil, Avrupa’nın da en büyük eğitim kurumuyuz. Bizim tek işimiz eğitim. Bu hep böyle olacak. Türkiye’de Bahçeşehir Üniversitesi haricinde, 35 ilköğretim okulu, 18 lise, 47 anaokulu sahibiyiz. Hedefimiz üç yılda bu sayıyı 150 okula çıkarmak. 120 bin öğrencimiz olur diye düşünüyoruz. Bu yıl 350 milyon TL civarında yatırım yapacağız. Bu rakamın yanı sıra önümüzdeki üç yılda 500 milyon TL üzeri bir yatırım gündemimiz var. Biz dünya markası olmak istiyoruz. Dünyada farklı noktalarda olmak çok daha önemli ve bu hedefimiz için heyecanla çalışıyoruz.
Yurtdışında yatırım için planlamanız nedir?
Dünya markası olma yolunda önemli bir adım daha attık ve Kanada’da Fulford Academy’yi bünyemize kattık. Şu an başka fırsatları da değerlendiriyoruz. Amerika’yı iyi biliyoruz. Önümüzdeki süreçte Amerika ve Kanada’da güçlenmek istiyoruz. ABD’de Washington’da Beyaz Saray yanında bir BAU International okulumuz var, bir de Mentora dil okullarımız var. New York’ta, Florida ve San Fransisco’da Mentora dil okulumuzu yaygınlaştırmak istiyoruz. Avrupa’daki şu karışıklıklar bittiğinde orada da hızlı yaygınlaşmak istiyoruz.
Bunun için bir ortakla mı devam edersiniz yoksa yalnız mı?
Benim işim eğitim. Finansçılarımız daha büyümek için ne öngörürlerse o. Hedefimiz dünya markası olmak ve bunun için ne gerekiyorsa olur. Dünyada eğitim kalitemizle örnek okul olmak istiyoruz.
Ortaklık kültürü olan bir kurumsunuz. Geçen yıl ABD’li fondan neden ayrıldınız?
Bahçeşehir olarak 2011’de ABD’li ünlü özel yatırım fonu Carlyle Group’a sattığımız yüzde 48 hisseyi dediğiniz gibi geri aldık. Neticede fon para veriyor ve işe karışmıyor. Üç beş yıl kalıp kârını elde edip çıkıyor. Bizden giden fon da mutlu.
Ne kadarlık bir kaynakla geri aldınız? Hisse satışı ve ardından geri alma süreci sizi mutlu etti mi?
Hem de çok. Bir rakam paylaşamam. Neticede biz bu işe parasal bir kaygı ile girmedik. Daha fazla büyümek, Anadolu’ya ve yurtdışına açılmak için bu ortaklığa gittik. Fonun sağladığı kaynak cebimize girmedi. Bakınız sadece bu yıl 350 milyon TL’lik yatırım yaptık. Hisselerimizi geri alacağımız sözleşmede olmasa da baştan belliydi zaten.