Son iki yılı Covid-19 pandemisinin etkisi altında geçiren Türkiye ekonomisi, pandemi kısıtlarının en çok yaşandığı 2020 yılından sonra, 2021’de üretim ve ihracatta önemli iyileşmeler sağladı. 2020’yi yüzde 1,8 büyüme ile kapatarak pandemi yılında büyümeyi başaran sayılı ülkelerden biri olan Türkiye, 2021’in ikinci çeyreğinde baz etkisinin de yardımıyla yüzde 21,7 büyüyerek önemli bir başarıya imza attı.
26 Aralık 2021 - 08 Ocak 2022 tarihli sayıdan.
İkinci çeyrek sonrasında artan ihracat büyümenin itici gücü olurken, 2021 yılında ilk kez yıllık ihracat 200 milyar doları aştı. Ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası’nda yaşanan değişimler, 2021’de ekonomi gündemini yoğun olarak meşgul etti.
Özellikle Kasım 2020’de Merkez Bankası Başkanlığına getirilen Naci Ağbal’ın başlattığı faiz artırımı süreci ile döviz kurları ve enflasyonda yaşanan iyileşme, Ağbal’ın görevden alınması ve yeni başkan Şahap Kavcıoğlu’nun Eylül 2021’de başlattığı faiz indirim süreci ile yerini Türk Lirası’nda tarihi değer kaybı ve yüzde 30’lara varan yüksek enflasyona bıraktı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “düşük faiz-yüksek ihracat” modeli ile ekonomide yeni bir paradigmaya geçiş yaptığı yılın son çeyreğinde, Türkiye ekonomisine ilişkin endişeler arttı.
Yılın son günlerinde Erdoğan tarafından açıklanan “TL’yi Özendirme Paketi” ile döviz kurlarındaki ateş şimdilik söndürülmüş olsa da ekonomide 2022 yılına ilişkin beklentiler hala tam olarak olumluya dönmüş değil.
2022’de özellikle yeni döviz kuru atakları ve ilk çeyrekte yüzde 40’lara kadar çıkması beklenen yapışkan enflasyon sorunu gündemi belirleyecek gibi gözüküyor.
1-BÜYÜME
Pandemi yılı olarak tarihe geçen 2020 yılını her şeye rağmen yüzde 1,8'lik büyüme ile kapatan Türkiye ekonomisi, 2021 yılına hızlı bir giriş yaptı.
İlk çeyrekte yüzde 7,2 büyüyen ekonomi, ikinci çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre oluşan baz etkisi ile yüzde 21,7 büyüyerek önemli bir başarıya imza attı.
Üçüncü çeyrekte de yüzde 7,4 ile büyüme performansını devam ettiren Türkiye'nin 2021'in tamamını yüzde 10'a yakın bir büyüme ile kapatması bekleniyor. Son açıklanan üçüncü çeyrek büyümesine bakıldığında, tarım sektörünün yüzde 5,9 oranında daralırken sanayi sektörünün yüzde 10 ve hizmetler sektörünün inşaat dâhil yüzde 12,5 oranında büyüme kaydetmesi dikkat çekti.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH büyüme oranı yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 2,7 olarak gerçekleşirken, söz konusu dönemde toplam sabit sermaye yatırımları yüzde 2,4 oranında azaldı. Aynı dönemde özel tüketim ve kamu tüketimi harcamaları sırasıyla yüzde 9,1 ve yüzde 9,6 oranlarında arttı.
Net ihracatın büyümeye katkısı ise 6,8 puan olarak gerçekleşti. 2022 yılı içinse Orta Vadeli Program'a göre, hükümetin büyüme hedefi yüzde 5 olarak açıklandı. Ekonomi yönetimi bu yüzde 5'lik büyümeye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı "düşük faiz-yüksek ihracat" modeli ile hazırlanıyor. Ancak evdeki hesap çarşıya uymayabilir. Zira giderek yükselen enflasyonun iç piyasada talep daralması yaratması olasılığı bulunuyor.
Öte yandan hammadde ve enerji maliyetlerindeki artış da büyümenin itici gücü olması beklenen ihracatı beklendiği ölçüde yukarıya taşımayabilir. TCMB'nin son beklenti anketine göre, 2022 büyümesinin yüzde 4,1 seviyesinde olması öngörülüyor.
Uluslararası kurumlar da Türkiye'nin 2022 büyümesinin yüzde 3-4 bandında gerçekleşmesini bekliyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Türkiye'nin 2022'de yüzde 3,3 büyüyeceği tahmininde bulunurken, Avrupa Komisyonu ise Türkiye'nin 2022'de yüzde 4 büyümesini bekliyor.
2-İŞSİZLİK
Türkiye'nin kronik sorunlarından biri olan işsizlik, 2021 yılında da ekonomi gündeminin ilk sıralarında yer aldı. Pandemi döneminde kısa çalışma ödeneği ve işten çıkarma yasakları gibi önlemlerle kitlesel işten çıkarmaların önüne geçilmiş olsa da genç işsizliği ve geniş tanımlı işsizlik oranlarında yükseliş sürdü.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından ilk kez 2021 yılına açıklanmaya başlanan ve iş aramaktan umudunu kesmiş kişilerin de dahil edildiği geniş tanımlı işsizlik, son açıklanan eylül ayı iş gücü istatistiklerine göre yüzde 21,9'a çıkmış durumda.
15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı da yüzde 21,5 seviyesinde bulunuyor. Temmuz ayı ile birlikte yükselişe geçen işsizliğin yılı yüzde 12 ile kapatması bekleniyor. 2022 yılında hükümetin hedefi işsizlikte bu seviyenin korunması ya da bir miktar aşağıya düşürülmesi olacak. IMF, Türkiye'de 2022 işsizlik tahminini yüzde 11 olarak duyururken, OECD ve Avrupa Komisyonu işse 2022'de işsizliğin yüzde 13'ü zorlayacağı görüşünde.
3-ENFLASYON
2021'in son aylarına damgasını vuran enflasyon, özellikle TÜFE ile ÜFE arasındaki farkın tarihi seviyelere ulaşmasıyla çokça tartışıldı. Son açıklanan Kasım 2021 enflasyon verilerine göre, TÜFE yüzde 21,3'e, ÜFE ise yüzde 54,62'ye çıkmış durumda.
3 Ocak 2022'de açıklanacak aralık ayındaki enflasyonunun ekim ayından itibaren döviz kurlarında yaşanan ve yüzde 50'ye varan değer artışlarının da etkisiyle çift hane olarak gerçekleşmesi, dolayısıyla enflasyonun yılı yüzde 25'in üzerinde kapatması bekleniyor.
2022 yılının ilk çeyreğinde enflasyondaki artış eğilimi devam edecek. Pandemi sonrasında tüm dünyada yükselişe geçen enflasyon tehlikesine karşı, diğer ülkelerin aksine faiz indirimi sürecini işleten Türkiye'nin 2022'de enflasyonla mücadelede başarılı olup olmayacağı merak konusu.
OVP'de 2022 enflasyon hedefi yüzde 9,8 olarak açıklanmış olsa da TCMB Beklenti Anketi ve uluslararası kurumlara göre yüzde 20'nin üzerinde bir enflasyon daha gerçekçi bir varsayım olarak duruyor.
4-FAİZ
Pandeminin vurduğu 2020 yılında küresel çapta yükselişe geçen enflasyon, başta gelişmiş ve gelişmekte olan ülke Merkez Bankaları olmak üzere, dünyada faiz artırım süreçlerini başlattı. Özellikle Amerikan Merkez Bankası FED'in 2022'de üç adet faiz artırımı planladığını açıklaması, gelişmekte olan ülkeler üzerinde yeni bir stres yaratmış durumda.
Türkiye ise küresel ölçekte yaşanan faiz artırımı sürecinin tam tersi bir politika izliyor. Mart sonunda Naci Ağbal'ın yerine atanan Şahap Kavcıoğlu başkanlığındaki TCMB, Eylül 2021'den bu yana politika faizini yüzde 19'dan yüzde 14'e indirdi. TCMB, böylelikle enflasyon ile faiz arasındaki makası da 7 puana çıkarmış oldu.
Son iki yılda dört başkan gören TCMB'nin bağımsızlığı, 2021'in en çok tartışılan konularından biri oldu. Aralık ayı PPK toplantısında, 2022'nin ilk çeyreğinde faizlerde bir değişiklik yapılmayacağı mesajını veren TCMB'nin yine de yeni bir sürpriz ile politika faizini ilk çeyrekte yüzde 12'ye çekebileceği tahminleri yapılıyor. TCMB Beklenti anketine göre de 2022'de politika faizinin yüzde 13 seviyesinde gerçekleşeceği öngörülüyor.
5- DOLAR KURU
Gerek şirketlerin gerekse vatandaşların Türkiye ekonomisinin gidişatı konusunda temel aldıkları göstergelerden biri olan dolar kuru, 2021 yılına 7,4 TL seviyelerinden girmişti.
Mart sonunda Berat Albayrak'ın Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan ayrılması, Naci Ağbal'ın TCMB başkanlığından alınması gibi gelişmeler ile yönünü yukarıya çeviren Dolar/TL, eylül sonuna kadar 8-9 TL bandında seyretti.
TCMB'nin 23 Eylül PPK toplantısında 100 baz puanlık indirimle start verdiği faiz indirimi süreci ile birlikte dolar kurundaki yükseliş hız kazandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "düşük faiz" üzerine ısrarlı açıklamaları ile birlikte 20 Aralık'ta 18,4 TL'yi görerek tarihi zirvesine çıkan kur, aynı günün akşamında açıklanan "TL'yi Özendirme Paketi" sonrasında hızla düşüşe geçti.
Yılın son günlerinde 12 TL seviyesinin altına kadar çekilen dolar kurunun 2022'de nasıl bir seyir izleyeceğini şimdiden öngörmek mümkün değil. 2022'deki dolar kuru seviyesi, faiz politikasındaki gidişata ve enflasyon görünümüne bağlı olacak.
6- İHRACAT
Pandemi yılı olan 2020'de aylık bazda yüzde 40'a varan düşüşler yaşayan ve küresel tedarik zincirindeki sorunlar, pandemi kısıtları gibi nedenlerle ciddi kan kaybeden Türkiye'nin ihracatı, 2021 yılında yaralarını sarmayı başardı.
Öyle ki ocak-kasım döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 33'ü aşan bir artışla 203 milyar dolar seviyesine çıkan ihracat, böylelikle ilk kez 2021 yılı içerisinde 200 milyar dolar sınırını da aşmış oldu.
İhracatın ithalatı karşılama oranı kasımda yüzde 80,1 olurken, 11 aylık dönemde yüzde 83,8 gibi yüksek bir seviyede gerçekleşti. 2021'i 210 milyar doların üzerinde bir ihracatla kapatmaya hazırlanan Türkiye'nin 2022 ihracat hedefi ise 230 milyar dolar. Ancak ihracat ailesi, 2022'de 240 milyar doların aşılacağı iddiasında.
Omicron varyantının Avrupa ülkelerinde yeni kapanmaları gündeme getirdiği bugünlerde 2022'de ihracatın görünümünü etkileyecek belli başlı gelişmeler küresel ticaretteki artış, pandemi kısıtlarının geri gelmesi ve döviz kurlarındaki dalgalanma olacak. Özellikle dolar ve Euro kurunda sert iniş çıkışlar, ihracatçıların uzun vadeli strateji oluşturmasını olumsuz etkilerken, maliyetlerde de ciddi oynama yaratıyor.
7- İTHALAT
İhracatta artış eğilimi sürerken, ithalatta ise istenen gerileme sağlanamıyor. Ocak-Kasım 2021'de yüzde 33 artan ihracata karşılık, ithalat ise yüzde 22,93 artışla 242 milyar 327 milyon dolara ulaştı. 11 aylık dış ticaret açığı 2020'ye göre yüzde 13,55 düşerek 39 milyar 186 milyon dolara gerilese de dış ticarette ithalatın ağırlığı devam ediyor.
2021'in 270 milyar dolarlık ithalatla kapatmaya hazırlanan Türkiye'de, ekonomi yönetimi 2022 yılında 282,7 milyar dolarlık ithalat öngörüyor. Dolayısıyla Türkiye'nin artan enerji ihtiyacı, gıda ithalatında artış beklentisi gibi etkilerle 2022 yılında da ithalatın hız kesmeyeceği anlaşılıyor.
İthalat yapılan ülkeler arasında Almanya, Rusya ve Çin ön plana çıkıyor. Dış ticaretinin yarıdan fazlasını Avrupa ülkeleri ile yapan Türkiye'nin son yıllarda özellikle Rusya ve Çin'den yaptığı ithalatı hızla artırması dikkat çekiyor.
Türkiye'nin Rusya'dan ithalatı 2021 yılının ilk 10 ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre dolar bazında yüzde 60; Çin'den ithalatı ise yüzde 42 arttı.Türkiye'nin ithalat pastasında 2021 yılında iki ülkenin payı yüzde 18'de yüzde 22,6'ya kadar yükseldi.
8- CARİ AÇIK
Türkiye ekonomisinin "yumuşak karnı" olarak bilinen cari açık ile mücadele, 2022'de artacak gibi gözüküyor. Cari dengenin GSYH'ye oranı 2020'de yüzde 5,1 olmuştu. 2021 yılında ise Merkez Bankası'nın (TCMB) açıkladığı son ödemeler dengesi verilerine göre, bir önceki yılın ekim ayında 93 milyon dolar açık veren cari işlemler hesabı, bu yılın aynı ayında 3 milyar 156 milyon dolar fazla verdi.
Bu rakam Ekim 2018'den bu yana kaydedilen en yüksek cari fazla oldu. Bunun sonucunda on iki aylık cari işlemler açığı 15 milyar 425 milyon dolar oldu. Altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı, bir önceki yılın ekim ayında 3 milyar 106 milyon dolar fazla vermişken, bu ay 7 milyar 721 milyon dolar fazla verdi.
Düşük faiz ile ihracatı hızla artırmayı hedefleyen Türkiye'de ekonomi yönetimi 2022'nin tamamında cari fazla vermeye odaklanmış durumda. 2022'de cari dengenin GSYH'ye oranının yüzde 3,5'e düşürülmesi hedefleniyor. Bu noktada düşük TL'nin etkisiyle 2022'de 35 milyar dolarlık gelir beklenen turizm sektörünün de cari açığı kapatmakta önemli rol üstleneceğini söyleyebiliriz.
9- BÜTÇE AÇIĞI
Genel olarak tüm dünyada pandemi nedeni ile ülkelerin bütçe açıkları artış gösterdi. Pandeminin toplumlarda yarattığı sıkıntıları hafifletmek için ülkeler tabir-i caiz ise kesenin ağzını açtı. 2021 yılında başarılı bir bütçe performansı sergileyen Türkiye'de ise merkezi yönetim bütçe dengesi son açıklanan verilere göre kasımda 32 milyar TL, faiz dışı dengesi 47,3 milyar TL fazla verdi.
2021 yılı Ocak-Kasım döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri 135,8 milyar TL, bütçe gelirleri 167,8 milyar TL ve bütçe fazlası 32 milyar TL olarak gerçekleşti. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 120,4 milyar TL ve faiz dışı fazla ise 47,3 milyar TL olarak gerçekleşti.
Nakit dengenin işaret ettiği gibi bütçe performansı önceki yıla göre belirgin iyileşti. İyileşmede faiz dışı harcama artışının hızlanmasına rağmen vergi gelirlerinin kuvvetli seyri ve vergi dışı gelirlerden yüksek katkı etkili oldu. 12 aylık toplam bütçe açığı, Şubat 2019 sonrası en düşük seviyesine indi. 2021'in 85 milyar TL gibi bir bütçe açığı ile kapanması bekleniyor.
10- DÜNYA EKONOMİSİ
Küresel ekonomi hala 2020 ve 2021'e damga vuran pandeminin yarattığı sorunları çözmeye çalışıyor. 2022 yılında da küresel ticaret ve makro ekonomik göstergelerin gidişatı, pandemi sürecinin farklı varyantlarla devamına ya da azalarak ortadan kalkmasına bağlı olacak.
Pandemi başladığından bu yana dünya genelinde merkez bankaları küresel ekonomiye 32 trilyon dolar enjekte ederek ekonomileri ayakta tutmaya çalıştı. Küresel hisse piyasalarının büyüklüğü son 20 ayda 60 trilyon dolar yükseldi. Verilen bu destekler ile birlikte iyileşme sürecine giren ekonomilerde, enflasyon sorunu baş göstermeye başladı.
ABD'de enflasyon yüzde 6,8 ile son 40 yılın en yüksek seviyesine çıkarken, Euro Bölgesi'nde ise enflasyon yüzde 4,9 ile son 20 yılın zirvesini gördü. Genel olarak 2022 yılında yaşanacak enflasyon sorununa rağmen, küresel ekonomideki iyileşmenin süreceği ve yılın ikinci yarısından itibaren enflasyonda aşağı yönlü seyrin başlayacağı öngörülüyor.
Ancak öte yandan, FED'in faiz artırımının aralarında Türkiye'nin de bulunduğu gelişmekte olan ekonomilere vereceği zarar, bölgesel çatışmalar, Çin'in yavaşlaması gibi risk başlıkları da 2022'de dünya ekonomisi için belirleyici olacak.