[email protected]
GÖZDE YENİOVA SAYLAK
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisi açısından hayli hareketli bir yılı geride bıraktık. Dünya ekonomisi, pandeminin ikinci yılında aşılamaların salgının etkisini hafifletmesi ve alınan ekonomik önlemlerin süregelen desteğiyle hızlı toparlandı.
Türkiye'de özellikle yılın son çeyreğinde yeni ekonomi programı, enflasyonist baskılar ve döviz kurundaki hareketlilik gündemin ilk sıralarında yer aldı. 2022 yılına girilirken, yaptığımız 12 soruluk CEO Anket çalışmamıza iş dünyasının 158 ismi yanıt verdi.
Dünya ekonomisinden, Türkiye ekonomisine, makro beklentilerden, şirket stratejilerine kadar geniş yelpazede oluşturduğumuz anketten çıkan sonuçların detayını % haberimizde okuyacaksınız.
1- HAMMADDE VE TEDARİK ZİNCİRİNDEKİ ZORLUKLARA DİKKAT!
IMF verilerine göre, pandeminin de etkisiyle 2020 yılında yüzde 3,1 küçülen dünya ekonomisinin, 2021 yılını yüzde 5,9'luk bir büyüme ile tamamlaması ve 2022 yılında da büyüme eğilimini büyük ölçüde sürdürmesi bekleniyor. Ancak 2022 dünya ekonomisi için belirsizlikler de dolu.
Çünkü bu hızlı toparlanmanın da bir sonucu olarak ciddi boyutlara ulaşan arz kısıtları ve iklim değişikliği kaynaklı gelişmelerin de etkisiyle hızlı artan gıda ve enerji fiyatları, enflasyonist baskıların küresel ölçekte endişe verici boyutlara ulaşmasına neden oluyor.
Ankete katılanlardan bu soruda önem sırasına göre ilk üç şıkkı işaretlemelerini istedik. İlk sırada da hammadde ve tedarik zincirindeki zorluklar çıktı. İkinci sırada ise enflasyonist kaygılar var.
2- KUR HAREKETLERİ KORKUTUYOR
Türkiye ekonomisi olumlu büyüme ve ihracat performansına, ihtiyatlı maliye politikası duruşunun korunmasına ve pandemi kaynaklı endişelerin büyük ölçüde kontrol altında tutulabilmesine rağmen, inişli çıkışlı bir süreç yaşadı. Enflasyonla mücadele açısından gerek küresel gerekse yurtiçi koşullar zorlayıcı oldu.
Yeni yıla girerken anket katılımcıları, en çok tedirginlik verecek konunun döviz kurlarındaki hareketler olacağını söylüyor. Yine enflasyonist baskıların sürmesi de iş insanlarını tedirgin ediyor. Listenin üçüncü sırasında ise erken seçim söylemlerinin devam etmesi geliyor.
Türk Lirası'nda 20 Aralık akşamından 21 Aralık sabahına uzun gecede 18,36'dan 11,11 TL'ye yüzde 40'a yakın değer kazanımı tarihe geçti.
3- BÜYÜMENİN HIZI DÜŞECEK
Türkiye ekonomisinin 2021 yılını yüzde 10 civarında bir büyüme ile tamamlaması bekleniyor. 2021 yılındaki yüksek büyüme performansında pandemi kaynaklı düşük bazın da etkili olduğunu söylemek gerekiyor. 2022 yılında ise büyümenin devam etmesi ancak aleyhte işleyecek baz etkisinin de etkisiyle ivmesini kaybetmesi bekleniyor.
Anketimizin sonuçlarına bakıldığında yüzde 4-6 arasında veya yüzde 2-4 arasında bir büyüme olacağı beklentisi ağırlık kazanıyor. Katılımcıların yaklaşık yüzde 35'i ise yüzde 6 ve üzeri büyüme hedefi beklentisine sahip. 2022 yılında büyüme performansında ihracat önemli belirleyici olacak. Bu durumda hükümetin yüzde 5 büyüme beklentisinin de üzerinde oranlara çıkılabilir.
4- ENFLASYONİST BASKILAR ARTACAK
Türk Lirası'nda son açıklanan ekonomi paketlerine rağmen, 2022 yılında zayıf seyrin sürmesi ihtimali üzerinde duruluyor. Bu da yeni yıl için enflasyon tahmini yapmayı güçleştiriyor. FED'in Aralık 2021 toplantısında varlık alımlarını azaltma hızını artırma kararı alması ve FED üyelerinin önümüzdeki iki yıl için daha hızlı bir faiz artırım süreci öngörmeleri de bu yöndeki riskleri artırıyor.
Global enflasyonist baskıların da hissedildiği bu ortamda anketimize katılanların neredeyse yarısı enflasyon tarafında yüzde 30 seviyesini öngörüyor. Yüzde 32,7'lik bölüm yüzde 25-30 aralığını işaretlemiş durumda. Yüzde 15'lik kesim ise yüzde 20-25 aralığında beklentiye sahip. Sonuçta genel beklentinin enflasyonist ortamın devam edeceği şeklinde olduğunu söylemek mümkün.
5- PLANLAR KUR BASKISINA GÖRE ŞEKİLLENİYOR
Özellikle son aylarda döviz kurunda yaşanan hareketlilik, iş yapmayı da zorlaştırdı. Kurlarda yaşanan aşırı oynaklık sanayiciyi, üreticiyi, ticaretle uğraşan esnafı fiyat veremez iş yapamaz hale getirdi. Dolar/TL kuru, 18 TL seviyelerini zorladı. Bunun sonucunda hükümetin TL'yi destekleme adına attığı adımların etkisini yakından izleyeceğiz.
Yeni yıla yönelik olarak bütçe planlarında hangi dolar kuruna göre belirlediğini sorduğumuz iş insanları, dünyada ve Türkiye'de artan enflasyon baskısını da dikkate almış görünüyor. Ağırlıklı dolar/TL kuru 14-18 TL arasında şekilleniyor. Burada dikkat çeken bir diğer yanıt da 'kur tahmini yapamıyoruz, dinamik bütçe yapacağız'. Hükümetin attığı son adımlar, belirsizliği biraz daha ortadan kaldırmış görünmekle birlikte, şirket yöneticileri tedbirli hareket etmeye devam edecek.
6- BÜTÇELER ARTIK DAHA ÇEVİK
Global enflasyonist baskıların yanında Türkiye ekonomisinin yaşadığı zorlu süreçlerle birlikte bu yıl anketimizde bütçe planlarını ve sürelerini de sorduk. Çünkü bütçe planları bir önceki yılın kasım, aralık aylarında tamamlanır ve bu şekilde hareket edilirdi.
Belirsizliğin arttığı yıllarda ise bu sürelerin kısaldığı görülüyor. Anketimizden çıkan sonuç da bunu gösteriyor. Şirketlerin ağırlıklı olarak üç aylık süreçlerde bütçe planlarını revize edeceklerini görüyoruz. Yani artık bütçe planları daha çevik olacak. Çünkü bakıldığında aylık revizyon yapacağız diyenler yüzde 34'le ikinci sırada yer alıyor.
7- İSTİHDAMDA ARTIŞ BEKLENMİYOR
Türkiye'de işsizlik oranı bir miktar düşüş gösterse de çift haneli rakamlarda seyretmeye devam ediyor. Mevsim etkisinden arındırılmış işsiz sayısı 2021 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre 75 bin kişi azalarak 3 milyon 717 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,2 puanlık azalış ile yüzde 11,2 seviyesinde gerçekleşti. İşsiz sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre 384 bin kişi azalarak 3 milyon 623 bin kişi olarak gerçekleşti.
Ekim ayında istihdam edilenlerin sayısı bir önceki aya göre tarım sektöründe 33 bin kişi, hizmet sektöründe 211 bin kişi artarken sanayi sektöründe 58 bin kişi, inşaat sektöründe 4 bin kişi azaldı. İşsizlik rakamları 2021'de bu şekilde seyrederken 2022'de nasıl gerçekleşecek?
Anketimize katılan iş insanlarının istihdamı artırma planlarının çok fazla olmadığı görülüyor. İş insanlarının yüzde 41'i mevcudu koruyup istihdamda artışa gitmeyi planlamazken yüzde 8'lik kesim ise zaltmaya gitmeyi düşünüyor.
8- YABANCI YATIRIMCI DÖVİZİ SORUYOR
Özellikle son iki aydır dövizde yaşanan sert yukarı hareket, iş dünyasının gündeminde ilk sıraya oturdu. Dolar, 18,36 ile tarihi zirvesini yeniledikten sonra TL tarihinin en hızlı günlük değer kazancını yaşayarak yüzde 33 değerlendi. Bütçelerini dövizdeki oynaklıktan dolayı uzun vadeli yapamayan iş insanları, öngörülebilirlik istiyor.
Tabii bu belirsizliğin ortadan kalkmasını isteyen bir diğer kesim ise yabancı yatırımcılar. Her ne kadar yapılan müdahaleler ve TL'yi koruma ürünleri piyasaları bir nebze olsun rahatlatsa da bu dönemde iş insanları, yabancı ortaklarından en çok 'döviz yükselmeye devam eder mi?' sorusunu alıyor.
Öyle ki anketimize katılan iş insanlarının yüzde 30,6'sı yabancı yatırımcılardan en çok bu soruyu aldığını söylüyor. Onu yüzde 21,4 oranında erken seçim ve yeni ekonomi modeli soruları izliyor. Geçen yıl ilk sırada yer alan yapısal reformlar ise bu yıl gerilere düşen sorular arasına girdi.
9- İHRACATTA AB AĞIRLIĞINI KORUYOR
Aşının yaygınlaşması ve kurda yaşanan yükselişler sonrasında ihracatın önemi daha da artmış durumda. Aşının bulunması ve pandeminin etkilerinin azalması ile birlikte Avrupa Birliği, CEO'ların öncelikli pazarı olmaya devam edecek.
Ancak geçen yıl yüzde 62 gibi bir oranla oldukça yüksek hedef bölge olan AB, bu yıl ihracat anlamında gerilemiş durumda gözüküyor. Verilen yanıtlara bakıldığında; AB bölgesi ihracatta yüzde 48,2 payla ilk sırada yer alıyor.
Onu yüzde 21,4 oranıyla Ortadoğu ve Kuzey Afrika takip ediyor. Ortadoğu ve Kuzey Afrika'ya ilginin geçen yıla oranla arttığı görülüyor. Geçen yılki ankette bu bölgenin ağırlığı yüzde 11,9 oranında kalmıştı.
10- BÜYÜME İÇERİDEN GELECEK
İş dünyasının büyüme planlarını yüzde 55,4 oranında iç pazar tarafında yaptığı görülüyor. Ancak geçen yıl bu oranın yüzde 60 oranında olduğuna bakılırsa dış pazardaki hedeflerin bir miktar daha yükseldiği yorumu yapılabilir.
Pandeminin etkisiyle tedarik zincirinde yaşanan kırılmayla yabancı alım gruplarının daha yakın coğrafyalara yönelmesiyle fırsat yakalayan Türk ihracatçısı, bundan sonra da buradaki avantajdan yararlanmayı planlıyor. Burada yüksek kurun etkisinin de avantaj yaratması hedefleniyor.
İhracat tarafında ikili ilişkiler, yapılacak ticaret anlaşmaları, dünya ticaret savaşları yakından izlenecek. Ancak en önemli başlık, en büyük ihracat pazarımız olan AB ile ilgili ilişkiler olmayı sürdürecek.
11- DİJİTAL YATIRIMLARIN PAYI ARTIYOR
2020 Mart ayında ekonominin kapanması ve uzaktan çalışma sistemine geçilmesiyle birlikte dijitale yapılan yatırımların önemi daha da öne çıktı. Her ne kadar okullar yüz yüze eğitime başlasa ve hibrit çalışma modeline geçilse de dijitale olan ihtiyaç sürüyor.
Anketimize katılan CEO’ların tamamının dijitale yatırım yapacağını görüyoruz. Cironun içinde yüzde 0-5 arası dijitale kaynak ayıracak olanlar yaklaşık yüzde 32 seviyesinde. Bu oran geçen yıla göre düşüş gösterse de hala önemli bir pay olarak duruyor. Onu yüzde 28 ile yüzde 5-10 arasında yatırım yapacak olanlar takip ediyor.
12- AR-GE’YE KAYNAK AYRILIYOR
Günümüzde, katma değerli teknolojiye ve AR-GE’ye kaynak aktarmayan işletmelerin özellikle uzun vadede işinin zor olduğu aşikar. Anketimize verilen yanıtlara bakıldığında, yüzde 31,2’lik bir oranın yüzde 0-2 aralığında AR-GE’ye kaynak aktardığını görüyoruz. Yüzde 2-4 aralığında AR-GE’ye kaynak aktaranların oranı ise yüzde 20,8 olarak ortaya çıkıyor. Yüzde 25’lik kesim ise AR-GE’ye kaynak aktarmadığını söylüyor.