Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 350 baz puan artırarak yüzde 46 olarak belirledi.
AA Finans Analisti ve Ekonomist Haluk Bürümcekçi, kurulun likiditeye yönelik mesajlarının çok kısa vadede yeni bir tedbir öngörülmediğini düşündürdüğünü belirtti.
Merkez Bankasının iç talep değerlendirmesi ve para politikası duruşu mesajların yakın vadede sıkılaşma yanlısı eğilimin ağır bastığını gösterdiğini ifade eden Bürümcekçi, "Bu nedenle, 19 Haziran’daki ilk PPK toplantısına kadar özellikle döviz talebine yönelik gelişmeler izlenirken, gevşeme yönünde bir adım gerekirse politika faizinin düşürülmesi yerine ilk olarak koridorun normal aralığına döndürülmesi tercih edilecektir diye düşünüyoruz." yorumunu yaptı.
Bürümcekçi, karar öncesi gerçekleştirilen çeşitli anketlerde medyan beklenti politika faizinin değiştirilmeyeceği yönünde olduğunu anımsattı.
TCMB’nin politika faizini yükseltmesi ve koridor üst sınırı genişliğini asimetrik olarak yüksek tutmasının TL açısından destekleyici bir gelişme olduğunu dile getiren Bürümcekçi, "Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası sıkılaştırılacaktır mesajı ile ilave artırımlara kapı açık bırakılmıştır." dedi.
‘ÖNEMLİ BİR MANEVRA ALANI OLUŞTURULDU’
Ata Yatırım Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş da Merkez Bankasının faiz kararının ekonomik büyüme açısından olumsuz fakat enflasyonla mücadele açısından kararlı tutumunu desteklemesi açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirebileceğini belirterek, mevcut çerçevede de kararın TL için pozitif olduğunu kaydetti.
Demirtaş, bir sonraki toplantıya kadar aslında önemli bir manevra alanının oluşturulduğunu dile getirdi.
Haziran toplantısında faizlerde mevcut konjonktürde devam edilmesi durumunda bir değişiklik beklemeyeceklerini aktaran Demirtaş, "Faizlere ilişkin ilk değişiklik, önce faiz koridorunun üst bandında normalleşme yolunda gelebilir (yüzde 47,5’e çekilmesi gibi). Ancak bunu konuşmak için henüz erken olduğunu düşünüyoruz. Döviz talebinin ne yönde gittiği, gelecek dönemde faiz kararlarında belirleyici olacaktır." diye konuştu.
Enflasyonun ana eğiliminin mart ayında gerilerken, aylık temel mal enflasyonunun finansal piyasalardaki gelişmelerin etkisiyle nisan ayında bir miktar yükseleceği, hizmet enflasyonunun ise görece yatay seyredeceğinin beklendiğini aktaran Demirtaş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"PPK’nin politika faizini 350 baz puanla beklentilerin üzerinde artırması, TCMB’nin sıkı duruşunu koruyacağını ve gerektiğinde uygun adımları atacağını da göstermiştir. Ekonomi programı açısından TCMB’nin kararlı duruşunu olumlu algılamakla birlikte, son dönemde finansal piyasalardaki hareketler ve döviz kurlarındaki yükseliş de faiz indirimi sürecini öteleyeceğini işaret etmektedir. Para ve maliye politikaları takip edilirken, önümüzdeki dönemde global gelişmeler ve iç politik gelişmelerin etkisi, hem ekonomide büyüme hem de enflasyonun yönü hakkında bize fikir verecektir. TCMB’nin mevcut faiz artırımı, döviz baskısını da bir miktar azaltırken, büyüme açısından da bir miktar yavaşlamaya sebep olabilir."
‘KARAR, TL'YE GÜVENİNİN GÜÇLENMESİ AÇISINDAN ÖNEMLİ’
Societe Generale Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu, Afrika Stratejisti Marek Drimal, Merkez Bankasının kararının yatırımcıların TL'ye ilişkin güveninin güçlenmesi açısından önemli olduğunu vurguladı.
Gecelik vadede borç verme faiz oranını yüzde 46’dan 49’a, çıkarılmasının efektif faiz oranlarının, TCMB'nin Aralık 2024'te faiz indirimlerine başlamasından önceki seviyeye yakın bir seviyeye çıkabileceği anlamına geldiğini dile getiren Drimal, ileriki aylarda turizm sezonuyla ilgili döviz girişlerinin desteğiyle dolar/TL'nin 38,50 seviyelerinde istikrar kazanacağı öngörüsünde bulundu.
In Touch Capital Markets Kıdemli FX Analisti Piotr Matys ise Merkez Bankası gecelik vadede borç verme faiz oranının yüzde 49’a, çıkarılmasını TL'yi istikrara kavuşturmadaki kararlılığın göstergesi olduğunu belirtti.