Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Naci Ağbal, kurum olarak, enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde fiyat istikrarına odaklı para politikasını kararlı bir şekilde uygulayacaklarını bildirdi. Ağbal, "Ben yüzde 5'e inanıyorum. Başka ülkeler enflasyonu yüzde 1-2'de tutuyor da Türkiye Cumhuriyeti neden tutamasın? Bizim ne eksiğimiz var? Yapabiliriz" diye konuştu.
Ağbal, dijital para konusunda başlatılan Ar-Ge projesi olduğunu kaydederek, "Şu anda bu projenin kavramsal aşaması tamamlanmış durumda. 2021'in ikinci yarısında pilot testlere başlanmasını hedefliyoruz" dedi.
Ağbal, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu'nun 42'nci maddesi gereğince Bankanın faaliyetlerine ilişkin bilgilendirme sunumu yaptı.
Fiyat istikrarının, ekonomik birimlerin tüketim, yatırım ve tasarruf kararlarında dikkate almaya gerek duymadıkları ölçüde düşük bir enflasyon oranı olarak tanımlandığını belirten Ağbal, bunun son derece önemli olduğunu söyledi.
Ağbal, "Ekonomide karar alıcılar enflasyonu bir karar parametresi olarak almayı bıraktıkları zaman, o ülkede fiyat istikrarı var demektir. Bir ülkede kalıcı fiyat istikrarı sağlanırsa bu ülkede sürdürülebilir büyüme, istihdam, adaletli gelir dağılımı ve toplumsal refah artışı da sağlanır. Fiyat istikrarı aslında ekonomik istikrarın uzun vadeli refahın temel ölçütlerinden en önemlisini oluşturmaktadır." dedi.
Naci Ağbal, kalıcı fiyat istikrarın, yatırım ve üretimin sürdürülebilir şekilde artmasını, bu yolla ekonominin verimlilik kaynaklı büyümesini sağladığını dile getirdi.
Fiyat istikrarının olduğu bir ekonomide yatırım ve üretim kararı alanların fiyat gelişmelerine ilişkin öngörülebilir ve sürdürülebilir bir çerçeveyi gördüklerinde yatırım kararı alırken ya da yatırımlarını artırırken bunu hesaba kattıklarını vurgulayan Ağbal, şöyle devam etti:
"Merkez bankaları, toplumsal refah artışına en büyük katkıyı fiyat istikrarını sağlayarak yapar. Fiyat istikrarı ile istikrarlı ve hızlı büyüme arasındaki pozitif ilişki, ekonomideki öngörülebilirliğin sağlanmasıyla iş ve yatırım ortamının iyileşmesinden kaynaklanmaktadır. Çünkü fiyat istikrarının olduğu bir ekonomide iş ve yatırım ortamı da iyileşmiş demektir. Tabii birçok başka faktörün yanında, iş ve yatırım ortamını iyileştiren gelişmiş demokrasi, hukuk devleti, bütün bunlarla beraber ekonomik istikrar, finansal istikrar ve fiyat istikrarı yatırım ortamının iyileşmesinin temel bileşenlerini oluşturmaktadır."
Ağbal, TCMB olarak, enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde fiyat istikrarına odaklı para politikasını kararlılıkla uygulayacaklarını ifade etti.
2006 yılında başlatılan bu para politikası çerçevesini bütün unsurlarıyla etkili bir şekilde 2021 yılında da uygulamak suretiyle fiyat istikrarını sağlama noktasında önemli kazanımlar elde etmeyi hedeflediklerini belirten Ağbal, şöyle konuştu:
"Merkez Bankasının kararlarında temel odak noktası fiyat istikrarının sağlanması olacaktır. Bir ülkede fiyat istikrarının sağlanması toplumun bütün kesimlerinin buna sahip çıkması, bu konuda ortak bir fikre sahip olmalarıyla mümkündür. Burada en büyük görev Merkez Bankasına düşmektedir. Elindeki araçları etkili ve doğru bir şekilde, doğru zamanda kullanacak, fiyat istikrarı noktasında üzerine düşen görevi tam ve layıkıyla yerine getirecek ama aynı zamanda, fiyat istikrarı noktasında ekonominin yapısal dengesinin korunması ve sürdürülebilir kılınması, fiyat istikrarının oluşması ve enflasyonun yukarıya gitmemesi konusunda toplumsal bir mutabakatın gelişmesi, ekonomi politikalarının da bu anlamda fiyat istikrarını destekleyecek bir çerçevede yürütülmesi ve bu şekilde fiyat istikrarının sağlanması son derece önemlidir."
Naci Ağbal, küresel ekonomiye dair verilerin, 3'üncü çeyrekte başlayan kısmi toparlanmanın devam ettiğini gösterdiğini söyledi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının ağır koşulları altında global ekonomide ikinci çeyrekte olağanüstü bir daralma meydana geldiğini hatırlatan Ağbal, salgının etkilerini azaltması ve ülkelerin salgın karşıtı aldığı tedbirler sayesinde global ölçekte 3'üncü çeyrekte hızlı bir toparlanmanın yaşandığını anlattı.
Ağbal, bunun bütün sektörler için söylenemeyeceğini, özellikle hizmet başta olmak üzere toparlanma noktasında bazı sektörlerin hala salgının etkisi altında bulunduğunu dile getirdi.
Yakın dönemde aşıya dair olumlu gelişmelere şahit olduklarına dikkati çeken Ağbal, şu değerlendirmede bulundu:
"Aşının geliştirilmesi ve global ölçekte uygulanmaya başlanmasıyla birlikte pandeminin ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinin bertaraf edileceğine ve ekonominin hızlı bir şekilde toparlanacağına dair beklentiler bulunmaktadır ancak henüz erken bir aşamadayız. Bu anlamda başlayan uygulamalar ve gelişmeler sevindiricidir ama burada ihtiyatlı bir şekilde bu konunun takibinde de yarar var."
TCMB Başkanı Ağbal, 2020 yılı global büyümesinin tamamen salgın etkisi altında şekillendiğini söyledi. Salgının gerek gelişmiş gerek gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranlarında tarihi seviyelerde düşüşlere neden olduğuna işaret eden Ağbal, bu anlam bakıldığında, 2020 yılında küresel ekonominin yüzde 4,4 daralmasının, 2021 yılında ise 5,2 büyümesinin beklendiğini bildirdi.
Ağbal, 2021 büyümesinin seviyesinin büyük ölçüde 2020 yılı büyümesinin baz etkisi etrafında şekilleneceğine dikkati çekerek, bu yıl sert bir şekilde daralan küresel ekonominin, gelecek yıl toparlanacak olmakla birlikte, salgının seyrine bağlı olarak aşağı yönlü riskleri de barındırdığını aktardı.
Naci Ağbal, bu dönemde küresel enflasyon ve emtia fiyatlarının da salgının seyrine bağlı olarak bir gelişim gösterdiğini söyledi.
Küresel para politikaları açısından 2020 yılına bakıldığında ise gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerde merkez bankalarının genişleyici para politikaları uygulamaları gösterdiğini belirten Ağbal, son dönemde, küresel risk iştahındaki iyileşmeyle beraber gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy girişlerinde de kısmi bir toparlanma ve iyileşmeyi de gördüklerini ifade etti.
Türkiye'nin 3'üncü çeyrek büyüme performansının gelişmekte olan ülkeler içinde en ön sıralarda olduğunu vurgulayan Ağbal, büyümenin kaynaklarına bakıldığında, yılın 3'üncü çeyreğinde, ekonomideki toparlanmanın sektörlerin geneline yayıldığının görüldüğünü belirtti.
Ağbal, harcama yönünden bakıldığında, büyümenin büyük ölçüde yurt içi talep kaynaklı olduğuna dikkati çekerek, net ihracatın katkısının, turizmin zayıf seyri nedeniyle düşük seviyelerde olduğunu dile getirdi.
İç talebe bakıldığında, güçlü bir kredi ivmesinin desteğiyle ertelenmiş talebin hızlı bir şekilde devreye girdiğini ve gerek özel tüketim harcamalarının gerekse de yatırım harcamalarının hızlı bir şekilde arttığını gördüklerini söyleyen Ağbal, "Yakın dönem verilerine baktığımızda, ekonominin seyri itibarıyla özellikle son çeyreğe dair öncü göstergeler işaret ekmektedir ki ekonomimiz son çeyrekte de 3'üncü çeyrekte oluşan güçlü momentumu, ivmeyi sürdürmektedir. Dolayısıyla 4'üncü çeyrekte de ekonominin üretim, tüketim ve yatırım tarafında toparlanma ve güçlü ivme devam etmektedir." diye konuştu.
İmalat sanayisindeki iyileşmenin de devam ettiğini belirten Ağbal, mevsimsellikten arındırılmış endekslerin, dayanıklı mallarda, mineral maddelerde ve fabrikasyon metal maddelerinde üretimin yukarı yönlü devam ettiğini gösterdiğini anlattı.
Ağbal, perakende satışların salgın öncesi eğilimin belirgin şekilde üzerinde olduğuna dikkati çekerek, "Özellikle perakende satış hacim endeksi grafiğine bakacak olursak oluşan ivme, 2020 yılının şubat ayındaki ivmenin bile üzerine çıkmış şekildedir. Özellikle elektrikli teçhizat, taşıt ve mobilya sektörlerinde mevsimsellikten arındırılmış siparişlere baktığımız zaman, bekletilen talebin etkisiyle çok güçlü bir sipariş akımı devam etmektedir." ifadelerini kullandı.
Ağbal, bu dönemde yatırım kaynaklı harcamalarda da güçlü bir toparlanmayı gördüklerine işaret ederek, yatırım talebindeki artışın son çeyrekte de devam ettiğini bildirdi.
Özellikle geleceğe dönük beklentiler bakımından bakıldığında da imalat sanayisinde gelecek 12 aya ilişkin yatırım eğiliminin güçlü bir şekilde devam ettiğini vurgulayan Ağbal, "Dolayısıyla, ekonominin 4'üncü çeyreğine ilişkin öncü göstergeler, ekonomideki toparlanmanın 4'üncü çeyrekte güçlü bir şekilde devam ettiğini, ekonomide oluşan bu güçlü ivmenin ekonominin hem üretim hem yatırım tarafında güçlenerek arttığını, ekonomideki iç talebin 3'üncü çeyrekte oluşan ivmelenmeyi sürdürdüğünü göstermektedir." dedi.
Ağbal, ekonomide oluşan olumlu gelişmelerin istihdam piyasasında da olumlu yansımaları beraberinde getirdiğini, istihdam imkanlarının kademeli olarak arttığını gördüklerini dile getirdi.
Talep ve üretim tarafında oluşan gelişmelerin ekonominin büyüme ivmesi bakımından destekleyici olmakla beraber cari işlemler dengesi üzerinde de riskleri artırdığını vurgulayan Ağbal, Türkiye ihracatı açısından dış talebin son derece önemli olduğunu, Avrupa ihracat pazarındaki gelişmelerin de ihracat performansını etkilediğini anlattı.
Ağbal, şunları kaydetti:
"İkinci dalganın dış ticaret kanalı üzerinden etkisinin birinci dalgaya göre çok sınırlı olacağını, bütün ülkelerin birinci dalgada edindikleri tecrübelere dayanarak yeni gelişen vakalara karşı üretimi ayakta tutacak kapsamlı teşvik ve destek politikalarnın uygulanmaya konulması nedeniyle de dış talebin canlılığını sürdürdüğünü görmek cari işlemler dengesi bakımından son derece olumludur."
İhracattaki artış eğiliminin Avrupa ülkeleri kaynaklı olarak devam ettiği bilgisini veren Ağbal, "İthalatta da kısmi bir yavaşlamayı görüyoruz. Özellikle ekonominin yukarı yönlü ivmelenmesinde meydana gelen daha ılımlı bir ivmelenme ithalat talebindeki artışı da daha ılımlı bir düzeye taşımış oluyor." dedi.
Ağbal, dijital para konusunda başlatılan Ar-Ge projesi olduğunu kaydederek, "Şu anda bu projenin kavramsal aşaması tamamlanmış durumda. 2021'in ikinci yarısında pilot testlere başlanmasını hedefliyoruz" dedi.
Ağbal, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu'nun 42'nci maddesi gereğince Bankanın faaliyetlerine ilişkin bilgilendirme sunumu yaptı.
Fiyat istikrarının, ekonomik birimlerin tüketim, yatırım ve tasarruf kararlarında dikkate almaya gerek duymadıkları ölçüde düşük bir enflasyon oranı olarak tanımlandığını belirten Ağbal, bunun son derece önemli olduğunu söyledi.
Ağbal, "Ekonomide karar alıcılar enflasyonu bir karar parametresi olarak almayı bıraktıkları zaman, o ülkede fiyat istikrarı var demektir. Bir ülkede kalıcı fiyat istikrarı sağlanırsa bu ülkede sürdürülebilir büyüme, istihdam, adaletli gelir dağılımı ve toplumsal refah artışı da sağlanır. Fiyat istikrarı aslında ekonomik istikrarın uzun vadeli refahın temel ölçütlerinden en önemlisini oluşturmaktadır." dedi.
Naci Ağbal, kalıcı fiyat istikrarın, yatırım ve üretimin sürdürülebilir şekilde artmasını, bu yolla ekonominin verimlilik kaynaklı büyümesini sağladığını dile getirdi.
Fiyat istikrarının olduğu bir ekonomide yatırım ve üretim kararı alanların fiyat gelişmelerine ilişkin öngörülebilir ve sürdürülebilir bir çerçeveyi gördüklerinde yatırım kararı alırken ya da yatırımlarını artırırken bunu hesaba kattıklarını vurgulayan Ağbal, şöyle devam etti:
"Merkez bankaları, toplumsal refah artışına en büyük katkıyı fiyat istikrarını sağlayarak yapar. Fiyat istikrarı ile istikrarlı ve hızlı büyüme arasındaki pozitif ilişki, ekonomideki öngörülebilirliğin sağlanmasıyla iş ve yatırım ortamının iyileşmesinden kaynaklanmaktadır. Çünkü fiyat istikrarının olduğu bir ekonomide iş ve yatırım ortamı da iyileşmiş demektir. Tabii birçok başka faktörün yanında, iş ve yatırım ortamını iyileştiren gelişmiş demokrasi, hukuk devleti, bütün bunlarla beraber ekonomik istikrar, finansal istikrar ve fiyat istikrarı yatırım ortamının iyileşmesinin temel bileşenlerini oluşturmaktadır."
Ağbal, TCMB olarak, enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde fiyat istikrarına odaklı para politikasını kararlılıkla uygulayacaklarını ifade etti.
2006 yılında başlatılan bu para politikası çerçevesini bütün unsurlarıyla etkili bir şekilde 2021 yılında da uygulamak suretiyle fiyat istikrarını sağlama noktasında önemli kazanımlar elde etmeyi hedeflediklerini belirten Ağbal, şöyle konuştu:
"Merkez Bankasının kararlarında temel odak noktası fiyat istikrarının sağlanması olacaktır. Bir ülkede fiyat istikrarının sağlanması toplumun bütün kesimlerinin buna sahip çıkması, bu konuda ortak bir fikre sahip olmalarıyla mümkündür. Burada en büyük görev Merkez Bankasına düşmektedir. Elindeki araçları etkili ve doğru bir şekilde, doğru zamanda kullanacak, fiyat istikrarı noktasında üzerine düşen görevi tam ve layıkıyla yerine getirecek ama aynı zamanda, fiyat istikrarı noktasında ekonominin yapısal dengesinin korunması ve sürdürülebilir kılınması, fiyat istikrarının oluşması ve enflasyonun yukarıya gitmemesi konusunda toplumsal bir mutabakatın gelişmesi, ekonomi politikalarının da bu anlamda fiyat istikrarını destekleyecek bir çerçevede yürütülmesi ve bu şekilde fiyat istikrarının sağlanması son derece önemlidir."
"Global ölçekte 3'üncü çeyrekte hızlı bir toparlanma yaşandı"
Naci Ağbal, küresel ekonomiye dair verilerin, 3'üncü çeyrekte başlayan kısmi toparlanmanın devam ettiğini gösterdiğini söyledi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının ağır koşulları altında global ekonomide ikinci çeyrekte olağanüstü bir daralma meydana geldiğini hatırlatan Ağbal, salgının etkilerini azaltması ve ülkelerin salgın karşıtı aldığı tedbirler sayesinde global ölçekte 3'üncü çeyrekte hızlı bir toparlanmanın yaşandığını anlattı.
Ağbal, bunun bütün sektörler için söylenemeyeceğini, özellikle hizmet başta olmak üzere toparlanma noktasında bazı sektörlerin hala salgının etkisi altında bulunduğunu dile getirdi.
Yakın dönemde aşıya dair olumlu gelişmelere şahit olduklarına dikkati çeken Ağbal, şu değerlendirmede bulundu:
"Aşının geliştirilmesi ve global ölçekte uygulanmaya başlanmasıyla birlikte pandeminin ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinin bertaraf edileceğine ve ekonominin hızlı bir şekilde toparlanacağına dair beklentiler bulunmaktadır ancak henüz erken bir aşamadayız. Bu anlamda başlayan uygulamalar ve gelişmeler sevindiricidir ama burada ihtiyatlı bir şekilde bu konunun takibinde de yarar var."
"2021 büyümesi, büyük ölçüde 2020 büyümesinin baz etkisiyle şekillenecek"
TCMB Başkanı Ağbal, 2020 yılı global büyümesinin tamamen salgın etkisi altında şekillendiğini söyledi. Salgının gerek gelişmiş gerek gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranlarında tarihi seviyelerde düşüşlere neden olduğuna işaret eden Ağbal, bu anlam bakıldığında, 2020 yılında küresel ekonominin yüzde 4,4 daralmasının, 2021 yılında ise 5,2 büyümesinin beklendiğini bildirdi.
Ağbal, 2021 büyümesinin seviyesinin büyük ölçüde 2020 yılı büyümesinin baz etkisi etrafında şekilleneceğine dikkati çekerek, bu yıl sert bir şekilde daralan küresel ekonominin, gelecek yıl toparlanacak olmakla birlikte, salgının seyrine bağlı olarak aşağı yönlü riskleri de barındırdığını aktardı.
Naci Ağbal, bu dönemde küresel enflasyon ve emtia fiyatlarının da salgının seyrine bağlı olarak bir gelişim gösterdiğini söyledi.
Küresel para politikaları açısından 2020 yılına bakıldığında ise gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerde merkez bankalarının genişleyici para politikaları uygulamaları gösterdiğini belirten Ağbal, son dönemde, küresel risk iştahındaki iyileşmeyle beraber gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy girişlerinde de kısmi bir toparlanma ve iyileşmeyi de gördüklerini ifade etti.
"Ekonomimiz son çeyrekte de güçlü momentumunu sürdürmektedir"
Türkiye'nin 3'üncü çeyrek büyüme performansının gelişmekte olan ülkeler içinde en ön sıralarda olduğunu vurgulayan Ağbal, büyümenin kaynaklarına bakıldığında, yılın 3'üncü çeyreğinde, ekonomideki toparlanmanın sektörlerin geneline yayıldığının görüldüğünü belirtti.
Ağbal, harcama yönünden bakıldığında, büyümenin büyük ölçüde yurt içi talep kaynaklı olduğuna dikkati çekerek, net ihracatın katkısının, turizmin zayıf seyri nedeniyle düşük seviyelerde olduğunu dile getirdi.
İç talebe bakıldığında, güçlü bir kredi ivmesinin desteğiyle ertelenmiş talebin hızlı bir şekilde devreye girdiğini ve gerek özel tüketim harcamalarının gerekse de yatırım harcamalarının hızlı bir şekilde arttığını gördüklerini söyleyen Ağbal, "Yakın dönem verilerine baktığımızda, ekonominin seyri itibarıyla özellikle son çeyreğe dair öncü göstergeler işaret ekmektedir ki ekonomimiz son çeyrekte de 3'üncü çeyrekte oluşan güçlü momentumu, ivmeyi sürdürmektedir. Dolayısıyla 4'üncü çeyrekte de ekonominin üretim, tüketim ve yatırım tarafında toparlanma ve güçlü ivme devam etmektedir." diye konuştu.
İmalat sanayisindeki iyileşmenin de devam ettiğini belirten Ağbal, mevsimsellikten arındırılmış endekslerin, dayanıklı mallarda, mineral maddelerde ve fabrikasyon metal maddelerinde üretimin yukarı yönlü devam ettiğini gösterdiğini anlattı.
Ağbal, perakende satışların salgın öncesi eğilimin belirgin şekilde üzerinde olduğuna dikkati çekerek, "Özellikle perakende satış hacim endeksi grafiğine bakacak olursak oluşan ivme, 2020 yılının şubat ayındaki ivmenin bile üzerine çıkmış şekildedir. Özellikle elektrikli teçhizat, taşıt ve mobilya sektörlerinde mevsimsellikten arındırılmış siparişlere baktığımız zaman, bekletilen talebin etkisiyle çok güçlü bir sipariş akımı devam etmektedir." ifadelerini kullandı.
Ağbal, bu dönemde yatırım kaynaklı harcamalarda da güçlü bir toparlanmayı gördüklerine işaret ederek, yatırım talebindeki artışın son çeyrekte de devam ettiğini bildirdi.
Özellikle geleceğe dönük beklentiler bakımından bakıldığında da imalat sanayisinde gelecek 12 aya ilişkin yatırım eğiliminin güçlü bir şekilde devam ettiğini vurgulayan Ağbal, "Dolayısıyla, ekonominin 4'üncü çeyreğine ilişkin öncü göstergeler, ekonomideki toparlanmanın 4'üncü çeyrekte güçlü bir şekilde devam ettiğini, ekonomide oluşan bu güçlü ivmenin ekonominin hem üretim hem yatırım tarafında güçlenerek arttığını, ekonomideki iç talebin 3'üncü çeyrekte oluşan ivmelenmeyi sürdürdüğünü göstermektedir." dedi.
Ağbal, ekonomide oluşan olumlu gelişmelerin istihdam piyasasında da olumlu yansımaları beraberinde getirdiğini, istihdam imkanlarının kademeli olarak arttığını gördüklerini dile getirdi.
"İkinci dalganın dış ticaret üzerindeki etkisi sınırlı olacak"
Talep ve üretim tarafında oluşan gelişmelerin ekonominin büyüme ivmesi bakımından destekleyici olmakla beraber cari işlemler dengesi üzerinde de riskleri artırdığını vurgulayan Ağbal, Türkiye ihracatı açısından dış talebin son derece önemli olduğunu, Avrupa ihracat pazarındaki gelişmelerin de ihracat performansını etkilediğini anlattı.
Ağbal, şunları kaydetti:
"İkinci dalganın dış ticaret kanalı üzerinden etkisinin birinci dalgaya göre çok sınırlı olacağını, bütün ülkelerin birinci dalgada edindikleri tecrübelere dayanarak yeni gelişen vakalara karşı üretimi ayakta tutacak kapsamlı teşvik ve destek politikalarnın uygulanmaya konulması nedeniyle de dış talebin canlılığını sürdürdüğünü görmek cari işlemler dengesi bakımından son derece olumludur."
İhracattaki artış eğiliminin Avrupa ülkeleri kaynaklı olarak devam ettiği bilgisini veren Ağbal, "İthalatta da kısmi bir yavaşlamayı görüyoruz. Özellikle ekonominin yukarı yönlü ivmelenmesinde meydana gelen daha ılımlı bir ivmelenme ithalat talebindeki artışı da daha ılımlı bir düzeye taşımış oluyor." dedi.