Capital, Ekonomist, Start Up ve CEOLife dergileri tarafından düzenlenen Uluslararası Ekonomi Zirvesi (UEZ 2025), bu yıl 14’üncü kez Türkiye ve dünyanın saygın siyasetçilerini, iş dünyası liderlerini ve akademisyenlerini ağırladı.
Bilkent Üniversitesi, İktisat Bölümü Merkez Bankacılığı ve Finansal Piyasalar Profesörü Prof. Dr. Ali Hakan Kara, korumacılığın düzeylerinin çok farklı yerlere gidebileceğini ve parametrelerin çok değişeceğini söyledi. Prof. Kara, şöyle konuştu:
“Şu an yaşananlar bile ekonomiler üzerinde büyük belirsizliğe neden olacak. ABD ekonomisi ve dünya da aynı şekilde durgunluğa girebilir. Çünkü korumacılığın kimseye faydası yok. Türkiye ve gelişmekte olan ülkeler açısından, bu tür şoklar bizi farklı yollardan etkiliyor. Biri, küresel büyüme. Avrupa ekonomisi zaten büyümekte zorlanıyordu. Küresel ticaret geçen yıldan daha yavaş büyüyecek. Bu yüzden işler ihracatçılar açısından pek iyi olmayacak. Hangi pazara bakarsak bakalım, hemen hemen tüm sektörlerde Çin rakibimiz. İçerideki reel kur durumunu da göz önüne alırsak işler iyi gözükmüyor. Her şey olumsuz değil. Dünyada emtia fiyatlarının düşmesi bizi olumlu etkiliyor. Enflasyonu ve cari açığı düşürmek için katkı sağlayacak. Böyle dönemlerde portföy yatırımları, şirket birleşmeleri ve satın alımları daha az olacaktır. Ama Türkiye ortalamanın daha az olumsuz etkilenecek ülkeler arasında yer alacak. Çok güçlü bir hizmet sektörümüz ve iç pazarımız var. Bütün bu küresel değişim içinde çok daha uzun planlar yapmamız gerekirken, makroekonomik sorunlarla uğraşıyoruz.”
“2025 yılını yüzde 30’lar seviyesinde bir enflasyonla tamamlayabiliriz. Cari açığımız, emtia fiyatlarındaki düşüşün desteğiyle yıl sonunda 20 milyar doların altında olabilir. Ama enflasyonla mücadele yavaş gidiyor; beklentiler yukarı yönlü güncelleniyor. Bu yılı daha yüksek faiz, daha yüksek enflasyon ve daha düşük bir büyümeyle geçireceğiz gibi gözüküyor. Şunu da söylemek gerek: Türkiye, gerçekten enflasyonu düşürmek istemiyor. Toplumdan da bu yönde güçlü bir talep gelmiyor. 1970'lerden bu yana yüksek enflasyonla yaşamaya alışmış ve kendini koruma altına almış bir toplumsal yapımız var."