Türkiye’de son günlerde gündeme gelen elektrik kesintilerinin en önemli nedenlerinden birisinin doğalgaz arzında yaşanan sıkıntı olduğunu söyleyen Global Resources Partners Başkanı Mehmet Öğütçü, “Kesinti riski ile yaşayacağız önümüzdeki dönemde ne yazık ki. Tabii ki sadece özellikle İran hattından gelen gazın aksamasından kaynaklanan sıkıntı değil sözkonusu olan. Kömür, rüzgar, güneş ve jeotermal santrallerinde de bazı sorunlar yaşanıyor” diyor.
ÖZLEM BAY YILMAZ / [email protected]
Türkiye’de son günlerde gündeme oturan konuların başında elektrik kesintileri geliyor. Kesintilerin en önemli nedenlerinden birisi ise doğal gaz arzında yaşanan sıkıntı. Geçen yıl sonunda tüketim bir önceki yıla kıyasla 10 milyar metreküp artarak 60 milyar metreküpe çıktı. Hem mevcut Rusya, Azerbaycan, İran ‘al ya da öde’ sözleşmeleri hem de LNG bağlantıları yetmedi. Avrupa’da da ciddi bir arz eksikliği yaşanıyor. Doğalgazın hem sanayide, hem elektrik üretiminde, hem konutlarda, hem de gübre imalatında kullanıldığına dikkat çeken Global Resources Partners Başkanı Mehmet Öğütçü doğalgazın Türkiye’nin birincil enerji arzındaki payının yüzde 27 olduğunu ve yaşamımızda bu kadar önemli yeri olan doğalgazda yüzde 98 oranında dışa bağımlı bir ülke olduğumuzun altını çiziyor.
“Boru hattı ile doğalgaz ithalatının üçte biri Rusya’dan, dörtte biri Azerbaycan’dan, yüzde 11’i ise İran’dan geldi. Doğalgaz darlığı elektrik üretimini de etkiliyor zira 2021’in ilk onbir ayında tüketilen elektriğin üçte biri doğalgaz yakıtlı santrallarda üretildi. BOTAŞ verilerine göre, ülkemizin günlük gaz giriş kapasitesi; boru hatlarından 199 milyon, LNG tesislerinden 77 milyon, FSRU tesislerinden 56 milyon, depolama tesislerinden 48 milyon m3 olmak üzere toplam 360 milyon metreküp. Bu durumda, İran’dan gelen 28,5 milyon metreküp gazın kesilmesi, kapasitede yalnız yüzde 8 azalmaya yol açacaktır” diye anlatan Öğütçü, doğalgaz temininde güçlük çeken kamu elektrik üretim tesislerinin alternatif yakıtlarla üretimini sürdürmelerinin sağlanması gerektiğini vurguluyor.
Öğütçü’ye göre, kapasite mekanizması yöntemi ile çalışmadıkları aylar-yıllar için kamudan büyük meblağlar tahsil eden santraller de devreye girebilir.
Önümüzdeki dönemde de kesinti riski ile yaşayacağımızı belirten Öğütçü, “Tabii ki sadece doğal gaz arzındaki (özellikle İran hattından gelen gazın aksamasından kaynaklanan) sıkıntı değil söz konusu olan. Kömür santrallerinde, rüzgar, güneş ve jeotermal santrallerinde de bazı sorunlar yaşanıyor” diyor.
Enerji sektörünün ‘yeşil’ dönüşümü ve değişiminin ciddi meydan okumalar yarattığında da bahseden Öğütçü, şunları anlatıyor:
“Finansman sıkıntısı var. Hem ticaret pazarlarımızı hem de finansmana erişimimizi etkileyecek Yeşil mutabakat gerekleri var. İklim değişikliği sözleşmesinin onaylanması ve Glasgow Zirvesi’ndeki taahhütler var. Bunlar ile başedecek, enerji ikmal güvenliğini, verimliliğini, yeni teknolojileri sağlayacak, etkin özel-kamu icra ve denetleme mekanizması kuracak, maliyetleri düşürecek bütüncül bir strateji görünürde yok.
Her ne nedenle olursa olsun, faaliyetleri süreklilik arz eden sanayi kuruluşlarına gaz ve elektrik arzının kesilmesi sanayiye darbedir.”
Öğütçü’nin üzerinde durduğu diğer bir konu ise gıda krizi… Enerjide yaşanan krizin gıda sektörünü de tehdit ettiğine değinen Öğütçü, şöyle devam ediyor:
“Ülke genelinde organize sanayi bölgelerinde uygulanacak elektrik kesintisi gıda üretimini tehdit ederken fiyatları da artıracağı endişesi yaşanıyor. Gıda güvenliğini ve güvencesini riske atmaması için de önlemler alınması gerekiyor. Enerji kesintisinin gıda sanayiine uygulanması hem sofralarımızda ciddi bir gıda güvenliği riski doğuracak, hem de gıda sanayiinde telafi edilemez ekonomik kayıplara neden olacak.Aynı şey ihracat yükümlülükleri olan cam, teksil ve giyim sanayii gibi başka sektörler için de sözkonusu.”
Sanayiyi zora sokan bu uygulama doğalgaz depolama ve LNG tesislerini de gündeme getirdi. Ancak Türkiye’de henüz yeterince doğalgaz depolama tesisi yok. Yapımı devam eden depolama tesislerin hızlandırılması gerektiğini belirten Öğütçü, “Doğalgaz boru hatları, LNG tesisleri, FSRU ve doğal gaz depolama tesisleriyle tedarik konusunda herhangi bir sıkıntı yaşanmaması için kaynak çeşitlendirmesi stratejisi uyguluyor ama Avrupa piyasalarında doğalgaz konusunda yaşanan tedarik sıkıntısı ve depoların doluluk oranının azlığı kış aylarının –İran olayındaki gibi en ufak bir kesinti de dahi- böyle zorlu geçmesine neden oluyor” diye ekliyor.
Öte yandan Ukrayna kriziyle birlikte Rusya'dan enerji ithal eden AB ülkeleri ve Türkiye'de bir endişe baş gösterdi. Gerilimin ve olası çatışmanın yansımaları konusunda ise Öğütçü şu değerlendirmede bulunuyor:
"Rusya’dan gelecek gaz arzında, sözleşmelerde belirtilen miktarlarda, sıkıntı olmaz. Mavi Akım ve Türk Akım-1 ve 2 gazı bize Karadeniz altından doğrudan taşıyor. Eskiden gazın bir kısmı Ukrayna üzerinden gelirdi. Transit ülke riski bizim için sıfırlandı.”
Türkiye’de son günlerde gündeme oturan konuların başında elektrik kesintileri geliyor. Kesintilerin en önemli nedenlerinden birisi ise doğal gaz arzında yaşanan sıkıntı. Geçen yıl sonunda tüketim bir önceki yıla kıyasla 10 milyar metreküp artarak 60 milyar metreküpe çıktı. Hem mevcut Rusya, Azerbaycan, İran ‘al ya da öde’ sözleşmeleri hem de LNG bağlantıları yetmedi. Avrupa’da da ciddi bir arz eksikliği yaşanıyor. Doğalgazın hem sanayide, hem elektrik üretiminde, hem konutlarda, hem de gübre imalatında kullanıldığına dikkat çeken Global Resources Partners Başkanı Mehmet Öğütçü doğalgazın Türkiye’nin birincil enerji arzındaki payının yüzde 27 olduğunu ve yaşamımızda bu kadar önemli yeri olan doğalgazda yüzde 98 oranında dışa bağımlı bir ülke olduğumuzun altını çiziyor.
“Boru hattı ile doğalgaz ithalatının üçte biri Rusya’dan, dörtte biri Azerbaycan’dan, yüzde 11’i ise İran’dan geldi. Doğalgaz darlığı elektrik üretimini de etkiliyor zira 2021’in ilk onbir ayında tüketilen elektriğin üçte biri doğalgaz yakıtlı santrallarda üretildi. BOTAŞ verilerine göre, ülkemizin günlük gaz giriş kapasitesi; boru hatlarından 199 milyon, LNG tesislerinden 77 milyon, FSRU tesislerinden 56 milyon, depolama tesislerinden 48 milyon m3 olmak üzere toplam 360 milyon metreküp. Bu durumda, İran’dan gelen 28,5 milyon metreküp gazın kesilmesi, kapasitede yalnız yüzde 8 azalmaya yol açacaktır” diye anlatan Öğütçü, doğalgaz temininde güçlük çeken kamu elektrik üretim tesislerinin alternatif yakıtlarla üretimini sürdürmelerinin sağlanması gerektiğini vurguluyor.
Öğütçü’ye göre, kapasite mekanizması yöntemi ile çalışmadıkları aylar-yıllar için kamudan büyük meblağlar tahsil eden santraller de devreye girebilir.
"KESİNTİLER DEVAM EDECEK"
Önümüzdeki dönemde de kesinti riski ile yaşayacağımızı belirten Öğütçü, “Tabii ki sadece doğal gaz arzındaki (özellikle İran hattından gelen gazın aksamasından kaynaklanan) sıkıntı değil söz konusu olan. Kömür santrallerinde, rüzgar, güneş ve jeotermal santrallerinde de bazı sorunlar yaşanıyor” diyor.
Enerji sektörünün ‘yeşil’ dönüşümü ve değişiminin ciddi meydan okumalar yarattığında da bahseden Öğütçü, şunları anlatıyor:
“Finansman sıkıntısı var. Hem ticaret pazarlarımızı hem de finansmana erişimimizi etkileyecek Yeşil mutabakat gerekleri var. İklim değişikliği sözleşmesinin onaylanması ve Glasgow Zirvesi’ndeki taahhütler var. Bunlar ile başedecek, enerji ikmal güvenliğini, verimliliğini, yeni teknolojileri sağlayacak, etkin özel-kamu icra ve denetleme mekanizması kuracak, maliyetleri düşürecek bütüncül bir strateji görünürde yok.
Her ne nedenle olursa olsun, faaliyetleri süreklilik arz eden sanayi kuruluşlarına gaz ve elektrik arzının kesilmesi sanayiye darbedir.”
"GIDA KRİZİ DE KAPIDA"
Öğütçü’nin üzerinde durduğu diğer bir konu ise gıda krizi… Enerjide yaşanan krizin gıda sektörünü de tehdit ettiğine değinen Öğütçü, şöyle devam ediyor:
“Ülke genelinde organize sanayi bölgelerinde uygulanacak elektrik kesintisi gıda üretimini tehdit ederken fiyatları da artıracağı endişesi yaşanıyor. Gıda güvenliğini ve güvencesini riske atmaması için de önlemler alınması gerekiyor. Enerji kesintisinin gıda sanayiine uygulanması hem sofralarımızda ciddi bir gıda güvenliği riski doğuracak, hem de gıda sanayiinde telafi edilemez ekonomik kayıplara neden olacak.Aynı şey ihracat yükümlülükleri olan cam, teksil ve giyim sanayii gibi başka sektörler için de sözkonusu.”
"DEPOLAMA YATIRIMLARI HIZLANMALI"
Sanayiyi zora sokan bu uygulama doğalgaz depolama ve LNG tesislerini de gündeme getirdi. Ancak Türkiye’de henüz yeterince doğalgaz depolama tesisi yok. Yapımı devam eden depolama tesislerin hızlandırılması gerektiğini belirten Öğütçü, “Doğalgaz boru hatları, LNG tesisleri, FSRU ve doğal gaz depolama tesisleriyle tedarik konusunda herhangi bir sıkıntı yaşanmaması için kaynak çeşitlendirmesi stratejisi uyguluyor ama Avrupa piyasalarında doğalgaz konusunda yaşanan tedarik sıkıntısı ve depoların doluluk oranının azlığı kış aylarının –İran olayındaki gibi en ufak bir kesinti de dahi- böyle zorlu geçmesine neden oluyor” diye ekliyor.
TRANSİT ÜLKE RİSKİ SIFIRLANDI
Öte yandan Ukrayna kriziyle birlikte Rusya'dan enerji ithal eden AB ülkeleri ve Türkiye'de bir endişe baş gösterdi. Gerilimin ve olası çatışmanın yansımaları konusunda ise Öğütçü şu değerlendirmede bulunuyor:
"Rusya’dan gelecek gaz arzında, sözleşmelerde belirtilen miktarlarda, sıkıntı olmaz. Mavi Akım ve Türk Akım-1 ve 2 gazı bize Karadeniz altından doğrudan taşıyor. Eskiden gazın bir kısmı Ukrayna üzerinden gelirdi. Transit ülke riski bizim için sıfırlandı.”
- ETD’den ‘elektrik kesintisi’ yorumu: “Tekrar yaşanmaz denilemez”
- Doğalgaz ithalatı ve stokları kasımda düştü