Piyasalar, bugün gerçekleşecek Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısında alınacak faiz kararını bekliyor. Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal ile Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan'ın göreve gelmesinin ardından yapılacak ilk toplantı olması piyasalar açısından önem kazanıyor. Peki faizde beklenti ne yönde? Uzmanlar toplantının önemi, beklenti ve olası etkilerini Ekonomist'e değerlendirdi:
Ceren Oral Balaban
[email protected]
Ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası’ndaki değişiklikler sonrasında piyasaya çok olumlu mesajlar verildi. Merkez Bankası’nın da Naci Ağbal yönetiminde Ortodoks para politikasına dönüş yapacağı aynı zamanda politikalarına şeffaflık ve öngörülebilirlik kazandıracağına yönelik beklentiler ağırlık kazandı. İletişim bacağı bu kadar iyi bir şekilde yönetilmişken, bunun aksiyon bacağının 19 Kasım’daki faiz toplantısında bir politika faizi artışı ile devam etmesini bekliyoruz. Bu aşamadan sonra da politika faizi olarak adlandırdığımız repo faizinin ‘tek politika aracı’ olarak yeniden tesis edilerek sadeleşmenin ilanını da bekleyebiliriz.
Ağırlıklı ortalama fonlama oranı, pazartesi günü açıklanan haliyle yüzde 14,64 seviyesinde. Politika faizi yüzde 10,25 ile bunun çok altında kalıyor. Merkez Bankası, finansman maliyetlerinde devam eden artışı hesaba katarak politika faizini bu oranın üzerine çıkaracaktır. Beklentimiz politika faizinin 550 baz puanlık artışla yüzde 15,75’e getirilmesi yönünde. 550 baz puanlık bir artış, görünüşte sert ancak gerçekte efektif faiz oranında 100 baz puan civarında bir sıkılaşma etkisi yaratacaktır.”
19 Kasım’da yapılacak olan PPK toplantısı sonrasında TCMB kasım ayı faiz kararı açıklanacak. Bu karar öncesindeki son iki toplantıda merkez bankası piyasa beklentisinin aksine sürpriz diyebileceğimiz kararlar açıklamıştı. Eylül ayı toplantısında faiz artırımı beklentisi yokken politika faizini 200 baz puan artıran banka, geçtiğimiz ayki toplantıda ise yine piyasada oluşan beklentinin aksine politika faizinde herhangi bir değişikliğe gitmemişti.
Öte yandan 7 Kasım tarihinde TCBM başkanı Murat Uysal Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile görevden alınarak yerine eski Maliye Bakanı Naci Ağbal atanmıştı. Yaşanılan bu değişiklik sonrasında Merkez Bankası’nın 19 Kasım kararı piyasa açısından daha da önem kazanırken gerek yeni Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’dan gerekse de Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan gelen açıklamalar piyasalar tarafından olası bir faiz artırımı yapılacak şekilde algılandı.
Mevcut durumda piyasada oluşan beklenti merkezin 400-500 baz puanlık bir faiz artırımı yapacağı yönünde. Eğer piyasa beklentisine paralel bir karar gelirse aybaşından beri ciddi yükseliş yaşayan bankacılık hisseleri ve borsa, kâr satışlarına bağlı bir miktar geri çekilme yaşanabilir. Açıklanacak faiz oranının piyasa beklentisinin altına kalması durumunda ise borsadaki geri çekilme çok daha sert olabileceği gibi kur tarafında ise hızlı bir yükseliş görülebilir. 2018 yılında yaşanılan kur atağı sonrasındaki gibi yüksek bir faiz artırımı gelmesi durumunda ise TL’deki değer kazanımı artacağı için kurlarda geri çekilme görmemiz ve borsanın yükselişe geçmesi söz konusu olabilir.
Salgının hızlanması gerekçesiyle Merkez Bankası’nın daha az sıkı para politikası uygulayacağı endişesiyle Türkiye varlıkların dünyaya göre daha sert kayıplar görülüyor. MSCI Türkiye yüzde 2,6 düşüşle en çok kaybettiren gelişmekte olan ülke (GOÜ) endeksi konumunda. Son dönemin yıldızı bankalar ve holdingler endekse göre çok daha sert geriliyor. Euro-tahvil getiri eğrisinde 15-20 baz puan, beş yıllık CDS seviyesinde 15 baz puan genişleme görülüyor.
Günlük can kaybının 100’ü geçmesi üzerine Türkiye ikinci dalgaya karşı mücadelede yeni tedbirler açıkladı. Ekonomiyi ayakta tutarak salgınla mücadele etmeyi amaçlayan Türkiye, Avrupa ülkelerine göre daha yumuşak önlemler açıkladı. Salgın kontrol altına alınamazsa önlemler sertleşebilir. Ancak her durumda ekonomi açık tutarak salgınla mücadele edilecek diye anlıyoruz.
Piyasadaki satışlar devam eder mi? Açıklanan önlemlerin ekonomide sert bir yavaşlamaya yol açmasını beklemiyoruz.
Merkez Bankası buna rağmen perşembe günü politika faizini daha az artırır mı? 400 baz puan artış görüşümüzü değiştirmedik. Ancak aşağı yönlü riskler artıyor. Mevcut piyasa faizleri ile Merkez Bankası politika faizi arasında 400 baz puanın üzerinde bir makas oluşmuş durumda. Merkez Bankası 400-450 baz puan faiz artırdığında piyasa ile aynı yere gelecek. Eğer 150 - 200 baz puan gibi sınırlı bir artış olursa Türkiye varlıklarında sert bir tepki görebiliriz. Mevcut piyasa fiyatlamaları bu konuda net bir sinyal vermiyor. Banka hisseleri, CDS ve Eurotahvil piyasası faiz artışının daha az olabileceğine işaret ediyor. Kur tarafında ise böyle bir fiyatlama görmüyoruz.
Ceren Oral Balaban
[email protected]
Tera Yatırım Ekonomisti Enver Erkan: 550 baz puanlık artış bekliyoruz
Ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası’ndaki değişiklikler sonrasında piyasaya çok olumlu mesajlar verildi. Merkez Bankası’nın da Naci Ağbal yönetiminde Ortodoks para politikasına dönüş yapacağı aynı zamanda politikalarına şeffaflık ve öngörülebilirlik kazandıracağına yönelik beklentiler ağırlık kazandı. İletişim bacağı bu kadar iyi bir şekilde yönetilmişken, bunun aksiyon bacağının 19 Kasım’daki faiz toplantısında bir politika faizi artışı ile devam etmesini bekliyoruz. Bu aşamadan sonra da politika faizi olarak adlandırdığımız repo faizinin ‘tek politika aracı’ olarak yeniden tesis edilerek sadeleşmenin ilanını da bekleyebiliriz.
Ağırlıklı ortalama fonlama oranı, pazartesi günü açıklanan haliyle yüzde 14,64 seviyesinde. Politika faizi yüzde 10,25 ile bunun çok altında kalıyor. Merkez Bankası, finansman maliyetlerinde devam eden artışı hesaba katarak politika faizini bu oranın üzerine çıkaracaktır. Beklentimiz politika faizinin 550 baz puanlık artışla yüzde 15,75’e getirilmesi yönünde. 550 baz puanlık bir artış, görünüşte sert ancak gerçekte efektif faiz oranında 100 baz puan civarında bir sıkılaşma etkisi yaratacaktır.”
Ahlatcı Yatırım Araştırma Uzmanı Hüseyin Emre Tavacı: 400-500 baz puanlık faiz artışı gelebilir
19 Kasım’da yapılacak olan PPK toplantısı sonrasında TCMB kasım ayı faiz kararı açıklanacak. Bu karar öncesindeki son iki toplantıda merkez bankası piyasa beklentisinin aksine sürpriz diyebileceğimiz kararlar açıklamıştı. Eylül ayı toplantısında faiz artırımı beklentisi yokken politika faizini 200 baz puan artıran banka, geçtiğimiz ayki toplantıda ise yine piyasada oluşan beklentinin aksine politika faizinde herhangi bir değişikliğe gitmemişti.
Öte yandan 7 Kasım tarihinde TCBM başkanı Murat Uysal Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile görevden alınarak yerine eski Maliye Bakanı Naci Ağbal atanmıştı. Yaşanılan bu değişiklik sonrasında Merkez Bankası’nın 19 Kasım kararı piyasa açısından daha da önem kazanırken gerek yeni Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’dan gerekse de Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan gelen açıklamalar piyasalar tarafından olası bir faiz artırımı yapılacak şekilde algılandı.
Mevcut durumda piyasada oluşan beklenti merkezin 400-500 baz puanlık bir faiz artırımı yapacağı yönünde. Eğer piyasa beklentisine paralel bir karar gelirse aybaşından beri ciddi yükseliş yaşayan bankacılık hisseleri ve borsa, kâr satışlarına bağlı bir miktar geri çekilme yaşanabilir. Açıklanacak faiz oranının piyasa beklentisinin altına kalması durumunda ise borsadaki geri çekilme çok daha sert olabileceği gibi kur tarafında ise hızlı bir yükseliş görülebilir. 2018 yılında yaşanılan kur atağı sonrasındaki gibi yüksek bir faiz artırımı gelmesi durumunda ise TL’deki değer kazanımı artacağı için kurlarda geri çekilme görmemiz ve borsanın yükselişe geçmesi söz konusu olabilir.
İş Yatırım Ekonomistleri: Sınırlı faiz artışında TL varlıklarda sert tepki görülebilir
Salgının hızlanması gerekçesiyle Merkez Bankası’nın daha az sıkı para politikası uygulayacağı endişesiyle Türkiye varlıkların dünyaya göre daha sert kayıplar görülüyor. MSCI Türkiye yüzde 2,6 düşüşle en çok kaybettiren gelişmekte olan ülke (GOÜ) endeksi konumunda. Son dönemin yıldızı bankalar ve holdingler endekse göre çok daha sert geriliyor. Euro-tahvil getiri eğrisinde 15-20 baz puan, beş yıllık CDS seviyesinde 15 baz puan genişleme görülüyor.
Günlük can kaybının 100’ü geçmesi üzerine Türkiye ikinci dalgaya karşı mücadelede yeni tedbirler açıkladı. Ekonomiyi ayakta tutarak salgınla mücadele etmeyi amaçlayan Türkiye, Avrupa ülkelerine göre daha yumuşak önlemler açıkladı. Salgın kontrol altına alınamazsa önlemler sertleşebilir. Ancak her durumda ekonomi açık tutarak salgınla mücadele edilecek diye anlıyoruz.
Piyasadaki satışlar devam eder mi? Açıklanan önlemlerin ekonomide sert bir yavaşlamaya yol açmasını beklemiyoruz.
Merkez Bankası buna rağmen perşembe günü politika faizini daha az artırır mı? 400 baz puan artış görüşümüzü değiştirmedik. Ancak aşağı yönlü riskler artıyor. Mevcut piyasa faizleri ile Merkez Bankası politika faizi arasında 400 baz puanın üzerinde bir makas oluşmuş durumda. Merkez Bankası 400-450 baz puan faiz artırdığında piyasa ile aynı yere gelecek. Eğer 150 - 200 baz puan gibi sınırlı bir artış olursa Türkiye varlıklarında sert bir tepki görebiliriz. Mevcut piyasa fiyatlamaları bu konuda net bir sinyal vermiyor. Banka hisseleri, CDS ve Eurotahvil piyasası faiz artışının daha az olabileceğine işaret ediyor. Kur tarafında ise böyle bir fiyatlama görmüyoruz.