Her yıl yüzde 10-12 aralığında büyüyen franchise ekosisteminin 2025 yılında 60 milyar dolar büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Her yıl hazırladığımız ‘Franchise 100’ araştırmamızda, bu yıl da Türkiye’nin franchise veren en büyük 100 şirketinin büyüme hedeflerini ve markaların yeni dönem yatırım planlarını ortaya koyduk. Yaptığımız araştırmaya göre bu 100 şirket, 2025 yılı sonuna kadar 4 bin 431 şube açacak.
13-26 Ekim tarihli sayıdan
Türkiye’de franchise sektörü, her yıl artan bir ivme ile ekonominin mihenk taşlarından biri olmaya devam ediyor. 2024 itibarıyla ciddi bir ekonomik büyüklüğe ulaşmış durumda olan franchise ekosistemi, gelecek yıllarda da Türkiye ekonomisinin çarklarından biri olmayı sürdürecek. Sektördeki büyüme oranı, ekonomideki dalgalanmalara rağmen her yıl yüzde 10-12 aralığında seyrediyor. Türkiye’de 3 bin 700 civarında marka, franchise modeliyle faaliyet gösteriyor. Bu markaların 66 binden fazla şubesi bulunuyor. Türkiye franchise sektörünün toplam iş hacmi ise 55 milyar doları aşmış durumda. Dünya genelinde ise sektör, 4,3 trilyon dolarlık bir pazar büyüklüğüne ulaştı. Franchising aynı zamanda Türkiye’nin hizmet ihracatının da önemli bir parçası olarak tanımlanıyor.
Tabloları büyütmek için üzerlerine tıklayın
2025 yılına kadar franchise ekosisteminin Türkiye’de 60 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşacağı öngörülüyor. Bu büyümenin tüketici taleplerindeki değişiklikler, yapay zeka ve teknolojiye uyum, e-ticaret çözümleri ile şekillenen iş dünyası dinamikleri gibi çeşitli faktörlere dayanacağı ifade ediliyor. Her yıl hazırladığımız araştırmamız, ‘Franchise 100’ kapağımızda, Türkiye’nin franchise veren en büyük 100 şirketinin büyüme hedeflerini ve markaların yatırım planlarını araştırdık. Yaptığımız araştırmaya göre bu 100 şirket, 2025 yılı sonuna kadar 4 bin 431 şube açacak.
ANADOLU’DA BÜYÜME POTANSİYELİ
Önümüzdeki yıllarda öne çıkacak franchise konseptlerinde, tüketicilerin değişen taleplerine paralel olarak bazı yenilikler göreceğimize dikkat çeken Ulusal Franchising Derneği (UFRAD) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Aydın, özellikle yapay zeka, ve çevre duyarlılığı, sosyal sorumluluk, sürdürülebilirlik gibi konulara önem veren ve dijitalleşen dünya ile ilgili iş modelleri ön plana çıkarken, gıda sektörü başta olmak üzere perakende ve hizmet sektörlerindeki markaların hızla büyüme göstereceğini söylüyor. Türk markalarının uluslararası alanda daha fazla pazara açılmasını da beklediklerini vurgulayan Aydın’a göre Ortadoğu, Avrupa ve Kuzey Afrika pazarlarında yer almak isteyen markalar için fırsatlar giderek artıyor. Yurt içinde ise şehir merkezleri dışında Anadolu’daki büyüme potansiyelinin değerlendirilmesi gerektiğine işaret eden Aydın, özellikle büyükşehirlerde doyuma ulaşan bazı sektörlerin yeni pazarlara açılma fırsatı bulacağını belirtiyor.
ÖNE ÇIKACAK SEKTÖRLER
Bunun yanı sıra dijital hizmet sağlayıcıları ve eğitim sektöründeki yaşanacak yükselişe de dikkat çeken Aydın, “E-ticaret tabanlı franchise konseptleri, online hizmet sunan işletmeler ve özellikle dijital eğitim platformları hızla büyüyecek. Eğitim sektörü özelinde, STEM (bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik) eğitimi sunan konseptler, kodlama ve yapay zeka eğitimleri sunan markalar gelecekte büyük ilgi görecek” diyor.
Gıda sektörünün 2025 yılında da büyümesini sürdüreceğini ifade eden Aydın, özellikle kahve zincirleri, sağlıklı atıştırmalıklar ve vegan/vejetaryen menülere sahip restoranların büyük bir büyüme potansiyeline sahip olacağını kaydediyor. “Tüketici alışkanlıklarındaki değişimler, bu segmentlerin öne çıkmasına neden oluyor. Ayrıca paket servis ve hızlı tüketim konseptleri de hızla gelişecek. Özellikle pandemi sonrası dönemde online siparişler ve eve teslim hizmetleri, gıda sektörünün en önemli unsurlarından biri haline geldi” diyen Aydın, bu nedenle paket servis imkanı sunan franchise markalarının büyümesini sürdüreceğini sözlerine ekliyor.
DENEYİM MAĞAZALARININ CAZİBESİ
Son yıllarda önemli bir dönüşüm sürecinden geçen AVM’ler, franchise ekosisteminin önemli sac ayaklarından biri olarak büyümeye katkı sağlıyor. Tüketici alışkanlıklarının değişmesi ve pandemi sonrası toparlanma süreci, AVM’leri yenilikçi konseptler benimsemeye zorluyor. Son 10 yıldır yükselişte olan karma kullanım gelişmeleri de özellikle pandemi sonrası tüketici ihtiyaçlarını karşılayan bir noktada yer alıyor. VS Partners Kurucu Ortağı Dora Şahintürk, tüketicilerin ihtiyaçlarını tek bir çatı altında karşılayan ve AVM’leri günlük hayatın içine entegre eden bu projelerin 2025 yılında da en popüler konseptler arasında olacağını belirtiyor. Günümüzde AVM’ler özellikle yeni neslin buluşma noktası olarak seçtiği, ziyaretçilerin alışveriş yapmanın ötesinde deneyim odaklı aktiviteleri tercih ettiği sosyalleşme alanları olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla tüketiciler artık fiziksel mağazalarda yalnızca alışveriş yapmak değil, farklı deneyimler de yaşamak istiyorlar. Dora Şahintürk, bu nedenle 2025 yılında deneyim konseptli mağazaların sayısında da önemli bir artış beklendiğini söylüyor. Bunun yanı sıra AVM’ler artık ziyaretçileri için birer eğlence merkezi işlevi de görüyor. Buna bağlı olarak AVM’lerde yer alan ve her geçen gün payını artıran eğlence merkezlerinin önümüzdeki yıllarda da bu artış eğilimini devam ettirmesi bekleniyor. Eğlence merkezlerinin büyüyen payına ek olarak, teknoloji temelli deneyim alanlarının da ön plana çıkacağına dikkat çeken Şahintürk, “Özellikle sanal gerçeklik gibi yenilikçi teknolojiler, AVM’lerde tüketicilere eşsiz deneyimler sunacak. Sonuç olarak 2025 yılında AVM’lerde deneyim odaklı, sosyalleşmeye ve teknolojiye entegre edilmiş konseptlerin ön planda olacağını öngörüyoruz” diyor.
SAĞLIKLI YAŞAM KONSEPTİ
Teknolojik dönüşüm ve sürdürülebilir işletme modellerine yapılan yatırımlar sayesinde, franchise sektörünün hem yerel hem de uluslararası pazarlarda daha güçlü bir konuma ulaşacağını ifade eden Medyafors Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Özhan Erem ise yeni iş konseptleri ve franchise sistemlerinin sunduğu esnek modellerle, bu büyümenin önümüzdeki dönemde ivme kazanacağını söylüyor. 2025 yılında özellikle “hızlı tüketim” ve “sağlıklı yaşam” konseptlerinin öne çıkmasını beklediklerini belirten Erem, hızlı servis restoranları, sağlıklı fast-food zincirleri, dijital platformlarla entegre hizmetler sunan konseptler ve evden çalışma kültürüne uygun çözümler sunan kafe ve coworking alanlarının franchise sektöründe popüler olacağını vurguluyor.
Ayrıca, çevre dostu ve sürdürülebilir iş modellerine dayanan gıda dışı franchise konseptlerinin de ciddi bir çıkış yapacağını düşünen Erem, gıda sektöründe ise sağlıklı ve organik ürünler sunan markalar ile vegan, vejetaryen ve glütensiz menülere odaklanan segmentlerin büyüyeceğini öngörüyor. Erem, “Aynı zamanda, evlere teslimat hizmeti sunan restoran ve kafe zincirleri, artan talep nedeniyle franchise modeliyle hızla yaygınlaşmaya devam edecek. Özellikle hızlı servis ve self-servis restoranlar, uygun maliyet ve kolay erişim avantajlarıyla büyümelerini sürdürecek” diye konuşuyor.
YURT DIŞI AÇILIMI ARTACAK
Türk markalarının yurt dışı master franchise açılımı, küresel pazarda markalaşma ve büyüme için büyük fırsatlar sunuyor. Özellikle Ortadoğu, Kuzey Afrika, Balkanlar ve Doğu Avrupa pazarlarında Türk markalarına olan ilgi giderek artıyor. Bu bölgelerde Türk mutfağı ve kültürel değerlerle uyumlu franchise konseptlerinin başarılı olma şansının yüksek olduğuna dikkat çeken Erem, Asya pazarındaki genç nüfus ve büyüyen orta sınıf, gıda ve perakende sektörlerinde önemli fırsatlar barındırdığını söylüyor. Özellikle gıda tarafında, Avrupa ve Ortadoğu coğrafyalarında yerel et tedarik konusunu başarıyla çözen bazı Türk markalarının daha önce bu açılımı yapan fine dining restoran markaları gibi, fast food tarafında, döner ve burger özelinde hızla büyüdüklerine ve yayıldıklarına şahit olacağımız bir dönemi yaşayacağımızı belirten Erem, şöyle devam ediyor: “Yerli kafe zincirlerimizin de Ortadoğu, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan’da yayıldığını gözlemleyeceğiz. Gıda dışında ise hazır giyim, ev tekstili, duvar kağıdı ve ayakkabıda yıllardır süren global yayılmamızın artarak devam edeceğini öngörüyorum. Özellikle gıda dışında Türk markalarının yurt dışında kendi franchise mağazalarına yaptıkları sevkiyatı ‘kalıcı ihracat’ olarak değerlendiriyorum. Franchise modeliyle kalıcı ihracat, Türkiye’nin kaliteli üretim gücünü direkt döviz girdisine dönüşmesi anlamına geliyor. Ayrıca, Asya pazarındaki genç nüfus ve büyüyen orta sınıf, gıda ve perakende sektörlerinde önemli fırsatlar barındırıyor.”
YÜKSEK ENFLASYON NASIL ETKİLEDİ?
Yaşanan enflasyonist ortam, franchise işletmelerini iş modellerinde bazı değişiklikler yapmaya zorladı. Maliyetlerin hızla yükselmesi, birçok markanın franchise giriş bedellerini ve royalty oranlarını tekrar değerlendirmesini sağladı. Bu bağlamda bazı şirketler, yeni yatırımcıları çekebilmek için daha esnek ödeme planları ve düşük başlangıç sermayesi gerektiren iş modelleri sunmaya başladı. Aynı zamanda, franchise veren markalar operasyonel maliyetlerini düşürebilmek için daha verimli teknolojik çözümlere yöneldi. Dijitalleşme, maliyet optimizasyonu ve verimlilik artışı sağlayan yazılım çözümleri ile franchise sahipleri iş süreçlerini daha etkin yönetmeye çalışıyor. Bu süreçte franchise markalarına franchise alan yatırımcısına daha fazla destek sunmaları öneriliyor. Ayrıca fiyatlandırma stratejilerinde şeffaflık ve yerel koşullara uygun iş modelleri geliştirmenin önemine dikkat çekiliyor. Franchise verenlere, maliyet baskısını hafifletebilmek için toplu satın alma anlaşmalarında ve tedarik zinciri yönetiminde daha verimli çözümler geliştirmeleri öneriliyor.
YURT DIŞINDA ÖNE ÇIKAN PAZARLAR HANGİLERİ?
Ortadoğu, Avrupa ve Kuzey Afrika, Türk franchise markaları için büyük fırsatlar barındırıyor. Bu bölgelerdeki ekonomik büyüme, genç nüfus ve Türk ürünlerine olan ilgi, markaların bu pazarlara açılmalarını kolaylaştırıyor. Özellikle Dubai, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez ülkeleri, franchise yatırımları için cazip fırsatlar sunuyor. Bu ülkelerle Türkiye arasındaki kültürel yakınlık ve ticari iş birlikleri, Türk markalarının bu pazarlarda daha hızlı büyümesini sağlıyor. Ayrıca, Norveç, Hollanda, Polonya, Almanya, Rusya gibi ülkelerde UFRAD üyesi markaların yurt dışı açılımları dikkat çekiyor. Özellikle Almanya, Hollanda ve Fransa gibi ülkelerdeki Türk nüfus, Türk franchise markaları için güçlü bir müşteri tabanı oluşturuyor.
TARKAN ANDER / VS PARTNERS KURUCU ORTAĞI
“Fizibilite çalışmalarına zaman ayırmak gerekiyor”
“2024 yılı Türkiye için enflasyonla mücadelenin ön planda olduğu bir yıl olurken, talep tarafında bir yavaşlamayı da beraberinde getiriyor. Perakende ve gayrimenkul sektörü için, enflasyonist ortamın yaratacağı tepkiye hazırlıklı olmak ve temkinli yaklaşım bir gereklilik olarak karşımıza çıkıyor. Franchise alırken de tercih edilecek markanın finansal gücünü bilmek ve bu analizi doğru yapmak büyük önem taşıyor. Bunun yanında pazarı iyi değerlendirmek, fizibilite çalışmalarına zaman ayırmak gerekiyor. Sektördeki yüksek rekabet göz önünde bulundurulduğunda markanın konsepti ve bilinirliği daha fazla tercih edilmesine sebep oluyor. Öz sermayesi olmadığı için büyüyemeyen markalar için franchising modelinin, kendi içinde risk barındırıyor olmasının yanında, nispeten risksiz bir yatırım modeli olduğunu söyleyebiliriz.”
NESİL AYBAR / CUSHMAN & WAKEFIELD I TR INTERNATIONAL
“Hikayesi olan mağaza konseptleri ilgi görüyor”
“2024 yılında Türkiye’de doğrudan mağaza açarak giriş yapan markalardan bazıları Forever 21, Flying Tiger, Champion, Rimowa, Marc Jacobs. Bunların yanı sıra bazı uluslararası yeme içme ve giyim markaları Türkiye pazarını takip ediyorlar. Uygun koşullar oluşması durumunda, 2025 yılının yeni açılışlara ev sahipliği yapacağını düşünüyoruz. Burada yerli partnerlerle iş birliği yapılarak Türkiye pazarına girişin tercih edildiğini gözlemliyoruz. Fast Casual (hızlı rahat) restoran olarak ifade edilen, dondurulmuş ve işlenmiş içerikten kaçınan, hızlı servis edilen restoranlar ilgi görüyor. Deneyim odaklı, hikayesi olan, sanat ve kültürü kucaklayan, kahveciler ve mağaza konseptleri ilgi görüyor ve sayıları artıyor. Son dönemde açılan Galataport ve yakında perakende kısmı açılacak olan tersane projelerinde, müzeler, mağazalar ve restoranların bir arada yer aldıklarını, birbirlerini desteklediklerini gözlemliyoruz. AVM’lerde yer bulmak son dönemde çok zor, devirle mağaza, cafe kiralamak isteyenlerin hikayeyi iyi okumasını, hedef kitlelerine uyumlu olan konumları tercih etmelerini öneririz. Özgün konsept sunabilmek önemli. Maliyetlerin yüksek olduğu ortamda, fizibiliteler hassasiyetle yapılmalı.”
MEDYAFORS FUARCILIK
Franchise dünyası bu fuarda buluşacak
‘Bayim Olur Musun? 22. Franchising ve Markalı Bayilik Fuarı’, 22 yıllık deneyimiyle sektörde fark yaratmaya devam ediyor. 17-20 Ekim 2024 tarihleri arasında İstanbul Yenikapı Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi’nde, Medyafors Fuarcılık A.Ş. sahipliğinde ve gayrimenkul franchise şirketi Redstone ana sponsorluğunda düzenlenecek olan fuar, 2025 yılına güçlü bir giriş yapmak isteyen markalar ve franchise yatırımcılarını bir araya getiriyor. Geçtiğimiz yıl 350 milyon doların üzerinde iş hacmi yaratılan fuarda, bu yıl da binlerce franchise adayının yeni iş fırsatlarıyla buluşması hedefleniyor. Yeni yatırım fırsatlarının keşfedilmesini sağlayacak olan fuar, kendi işini kurmak isteyen girişimciler için fırsat sunuyor. Fuarda, yüz yüze yapılacak görüşmeler ve iş birlikleriyle, devam edecek yıl boyunca 500 milyon dolarlık iş hacmi oluşturulması hedefleniyor. 2024 yılında fuarda yaratılacak tahmini iş hacminin 500 milyon dolara ulaşması bekleniyor. 4 binden fazla franchise ve bayilik anlaşmasının yapılacağı tahmin edilen fuarın, 30 binden fazla ziyaretçiye ev sahipliği yapması öngörülüyor. ‘Bayim Olur Musun? Franchising ve Markalı Bayilik Fuarı’, yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın üçüncü en büyük franchise fuarı olarak kabul ediliyor. Arap ülkeleri, Ortadoğu ve Avrasya’da da tanınan bir etkinlik haline gelen fuar, 55 farklı ülkeden gelen yabancı yatırımcıları ağırlıyor ve Türk markalarını dünya sahnesine taşıyor.
TAB GIDA
200’den fazla şube açacak
Hızlı servis restoran sektörünün lider markalarından TAB Gıda’nın hikayesi, 30 yıl önce tek restoranla başladı. Yurt içi ve yurt dışında toplamda 796 franchise restoranıyla hizmet veren şirket, Türkiye’de geniş bir şube ağıyla faaliyet gösteriyor. Yeni franchise fırsatlarına da kapı açarak genişlemelerini sürdürdüklerini söyleyen TAB Gıda Co-CEO’su Özgür Çetinkaya, 2024 sonuna kadar 200’den fazla yeni şube açmayı hedeflediklerini belirtiyor. TAB Gıda, franchise iş modeli kapsamında her marka için aylık royalty bedeli uyguluyor. Aylık royalty bedelleri, marka bazında farklılık gösterirken, bu ücretler, markaların sunduğu operasyonel destek, marka gücü, pazarlama faaliyetleri ve eğitim gibi hizmetlerin karşılığı olarak alınıyor. Güncel royalty bedelleri ise yüzde 10 ve 13 arasında değişiklik gösteriyor. Restoran ağını hem yurt içinde hem de yurt dışında genişletmeye devam eden marka, pazardaki etkinliğini daha da güçlendirmeyi hedefliyor. Burger King, Popeyes, Arby’s, Sbarro ve Subway gibi uluslararası markaların yanı sıra kendi geliştirdiği Usta Dönerci ve Usta Pideci gibi ulusal markalarımızla da misafirleriyle bir araya gelen TAB Gıda, Bugün Türkiye genelinde 780’den fazla Burger King®, 380’i aşkın Popeyes®, 130’dan fazla Sbarro®, 130’dan fazla Arby’s®, 110’dan fazla Subway®, 160’tan fazla Usta Dönerci® ve 50’den fazla Usta Pideci® restoranıyla hizmet vermeye devam ediyor. Burger King® 1995 yılında, Sbarro® 2006 yılında, Popeyes® markası ise 2007 yılında TAB Gıda bünyesinde faaliyetlerine başladı. 2010 yılında Arby’s®’i bünyesine katan TAB Gıda, 2013 yılında Usta Dönerci®’yi, 2019 yılında Usta Pideci®’yi yarattı ve 2022 yılında Subway®’i bünyesine kattı.
LEVENT BÖREK
Yeni konsept geliştirdi
Yurt içinde 200’den fazla franchise şubesi bulunan Levent Börek, yurt dışında ise Almanya, Hollanda ve çok yakında İngiltere’de Londra şubesini açarak 10 franchise noktasına ulaşacak. 2025 sonunda 250 şubeye ulaşmayı hedefleyen şirket, franchise giriş bedeli olarak 100 bin TL alıyor. Royalty konusunda mağazalarda satışı yapılan hiçbir üründen bedel alınmıyor. Olabildiğince basit, kolay yönetilebilir ve modern çizgiler taşıyan alışılmış börekçilerin dışında bir atmosfere sahip olduklarını söyleyen Levent Börek Kurucusu Levent Tamtürk, misafirlerine modern, hijyenik, kaliteli ürünler sunarak fark yaratmayı hedeflediklerini belirtiyor. Son dönemde Adana’da bulunan fabrikalarında ciddi yatırımlarla kapasite artışına gittiklerini ifade eden Tamtürk, “Şube sayılarımızın artması ve gelecekte global bir marka olma yolunda ortaya koyduğumuz vizyonla ilerideki bu operasyonlarımızın sağlıklı işlemesi için yatırımlarımız devam ediyor” diyor. ‘Levent Börek Neo’ ismini verdikleri yeni bir konseptlerinin olduğuna vurgu yapan Tamtürk, İstanbul’un en önemli noktalarından birinde bu konseptle ilk şubelerini açacaklarının bilgisini veriyor. Tamtürk, “Çok daha küçük metrekarelerde hızlı ve kârlı bir modelle ilerleyeceğiz. Yatırım bedellerini de bu konseptte çok daha aşağıya çekiyoruz” diye konuşuyor. Dijital müşteri sadakat uygulamalarının da çok yakında hayata geçeceğini ifade eden Tamtürk, bu programda çeşitli promosyon ve kampanyaların olacağını söylüyor. Tamtürk, ayrıca dijital menülerin ve tüm operasyonun franchise’ların hayatını kolaylaştırmaya yönelik anlık takip edebilecekleri veri akışının sağlıklı olduğu dijital ortama aktarılacağı bilgisini veriyor.
ASLI
Ortadoğu’da büyüyecek
Eksim Holdingb ünyesine 2021 yılında katılan Aslı markasının konsepti baştan aşağı yenilendi. Restorancılıktan tamamen çıkan Aslı, kafe-fırın sektörünün iddialı bir markası haline gelmeyi hedefliyor. Daha önce oluşturulmuş olan restoran menüsünü yüzde 70 oranında azalttıklarını söyleyen Aslı Genel Müdürü Caner Bayıralan, yenilenen konseptlerinde kahve ve soğuk içecekler, kurabiye çeşitleri, hızlı kahvaltı, sandviç, su böreği ve sarma çeşitleri gibi her damak zevkine hitap eden zengin bir ürün yelpazesi belirlediklerini belirtiyor. Lezzetli kahve seçeneklerini de mağazalarında sunduklarını ifade eden Bayıralan, menülerinde fark yaratacak yeni içeceklerin de olacağını, çay ve kahve karışımı olan Estresso’nun bu ürünlerden birisi olduğunu vurguluyor. Suudi Arabistan ile 12 mağazalık master sözleşme imzaladıklarını ve ilk mağazalarını yılın sonuna doğru faaliyete geçirmeyi planladıklarını kaydeden Bayıralan, “Mağaza açılışı bakımından Ortadoğu ülkelerine odaklandık. Ürünlerimizin ihracatına ise İngiltere, Azerbaycan ve Rusya ile başladık. Yeni fabrikamızla birlikte ihracat için özellikle Hollanda, Belçika ve Danimarka gibi Avrupa ülkelerini hedefliyoruz” diyor. İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan fabrikalarında 350 çalışanla Türkiye’nin en büyük entegre tesislerinden birine sahip olduklarını vurgulayan Bayıralan, Tuzla’daki yeni tesis yatırımlarını da tamamladıklarını söylüyor ve şöyle devam ediyor: “9 bin metrekarelik bu yeni modern tesisimiz tamamen otomasyonla çalışacak. Tek fabrikamızda günlük 5 tonluk bir kapasiteye sahibiz. Yeni tesisimizle birlikte 20 tona kadar çıkabileceğiz. Yeni tesisimiz kapsamında 3 milyon Euro’luk yatırım gerçekleştirdik.”
LITTLE CAESARS TÜRKİYE
Müşteri deneyimine odaklanıyor
Türkiye genelinde 19 ilde 130 restoranıyla faaliyet gösteren Little Caesars, Türkiye’deki büyüme stratejisine uygun olarak hem yeni şubeler açmaya hem de mevcut şubelerini geliştirmeye devam ediyor. Yatırımlarını sadece fiziksel genişlemeyle sınırlı tutmayan şirket, dijitalleşme ve operasyonel verimlilik alanlarında da önemli projeler yürütüyor. Şubelerinde müşteri deneyimini iyileştirmek adına dijital sipariş sistemleri, hızlı teslimat süreçleri ve mobil uygulama yeniliklerine yatırım yapan şirket, ayrıca, yeni ürün geliştirme çalışmalarına da hız kesmeden devam ediyor. Menüyü sürekli olarak güncel tutarak, misafirlerin değişen ihtiyaçlarına cevap vermeyi hedeflediklerini söyleyen Çelebi Gıda A.Ş ve Little Caesars Türkiye CEO’su Banu Arıduru, “Yeni projelerimiz arasında daha fazla bölgesel pazara ulaşmayı hedeflediğimiz şube açılışları ve franchise fırsatlarını genişletme stratejimiz de yer alıyor” diyor. Günümüzde ön plana çıkan ‘fijital deneyim’ kavramını iş süreçlerine uygulayan Little Caesars, müşteri etkileşimini odak noktasına aldı. Little Caesars Pizza olarak, fiziksel ve dijital deneyimleri birleştiren geniş ve entegre bir dijital ekosistem inşa ettiklerini söyleyen Banu Arıduru, “İnternet sitemiz ve mobil uygulamamız üzerinden temassız teslimat gibi yenilikçi hizmetler sunarak, müşterilerimizin ihtiyaçlarını anında karşılamayı hedefliyoruz. Restoranlarımızda QR kodlu menüleri kullanarak, müşterilerimizin güvenli ve pratik bir yemek deneyimi yaşamasını sağlıyoruz” diye konuşuyor. Yaptığı yatırımlarla, “Sezarla Kazan Sadakat Programı” gibi müşteri sadakatini artıran girişimler başlattıklarını belirten Arıduru, tüm bu çabaların restoranlardan dijital platformlara kadar her noktada mükemmel hizmet kalitesi sunmayı ve müşteri deneyimini sürekli iyileştirmeyi amaçladıklarını söylüyor. Müşteri deneyimine odaklanarak yaratılan bir konsept olan Araca Teslim Hizmeti de yine önümüzdeki dönemde öne çıkacak bir satış kanalı olacak.
CARREFOURSA
Bayilik ağını büyütüyor
CarrefourSA, 67 ilde bin 200’e yakın mağazası ve 15 bine yakın kadrosu ile hizmet veriyor. CarrefourSA, organize gıda perakende sektöründe bir ilk olarak 2020 yılında hayata geçirdiği bayilik yapılanmasıyla da Türkiye’nin farklı bölgelerindeki küçük esnaf ve girişimcileri destekliyor. Tüm paydaşları için doğrusunu yapmak anlayışıyla hayata geçirdiği bayilik sisteminin hem sektör hem de Türkiye ekonomisi açısından çok değerli bir konumda olduğunun altını çizen CarrefourSA İcra Kurulu Üyesi Bulut Batum, “30 yıllık bilgi birikimimiz, büyük satın alma gücümüz, lojistik ağımız, pazarlama iletişimimiz ve güçlü teknoloji altyapımızı da esnafımız ve girişimcilerimizin hizmetine sunuyoruz. CarrefourSA çatısı altında buluşan bayilerimize ürün ve stok yönetimi, IT sistemleri, lojistik süreci, tasarım ve muhasebe gibi tüm konularda destek veriyoruz” diyor. Sistemi daha da büyütmek için ‘Bayilik Buluşmaları’ ile Türkiye’nin farklı illerindeki potansiyel bayi adaylarıyla bir araya geldiklerini ifade eden Batum, sadece ağustos ayında 13 yeni ilde bayilerinin CarrefourSA’ya katıldığını belirtiyor. 2020 yılından bu yana da 67 ilin 64’ünde 500’e yakın esnaf ve girişimcinin sisteme dahil olduğunun altını çizen Batum, “Bu bayilerin 60’ını kadın bayilerimiz oluşturuyor. Bakkal ya da küçük marketlerde artık yönetim ikinci neslin eline geçiyor. Bayilik sistemini hayata geçirdiğimiz her bölgede de çok dikkatli davranıyoruz. Önce yatırımcının bulunmak istediği lokasyonun uygun olup olmadığına karar veriyoruz. Bu çalışmalarla bayilerimizin kazancını da koruyor, kazan-kazan sistemiyle bayilerimizle birlikte büyüyoruz” diye konuşuyor.
ALTIN EMLAK
Yeni konseptlerle büyüyor
Gayrimenkul sektörünün önemli oyuncularından Altın Emlak, yeni yatırımlar ve markalarla büyüyor. 140 şubesiyle hizmet veren şirket, 2025 sonunda 20 yeni şube açmayı hedefliyor. Gayrimenkul sektörüne yeni giren veya markalaşmayı düşünen girişimcilere altyapı desteğinin yanı sıra bilgi, hukuk, finans ve teknoloji konularında sınırsız destek veren bir olan Altın Emlak, öncelikli olarak Bursa, Gaziantep, Ankara, İzmir ve Kocaeli’de büyüme hedefliyor. Gayrimenkul sektörünün hala en karlı yatırım aracı olduğuna dikkat çeken Altın Emlak Genel Müdür Yardımcısı Olcay Selvi, “Tüm sektörler zor bir yılı geride bıraktı ve bu dönemde biz temsilcilerimize verdiğimiz finansal eğitim ve yönlendirmelerle bu dönemi de olabildiğince kârlı kapatmalarını sağladık” diyor. 2024 için Altın Emlak ofislerinde gerçekleşen aylık cirolardaki en düşük rakam 250 bin TL’yi geçmiş durumda. Yeni yılda bu rakamın 400 bin TL’ye ulaşması bekleniyor. Altın Emlak trendler doğrultusunda yeni iş modellerine yatırım yapıyor. Altın Arsa ve Altın Proje, sektörün ihtiyaçlarından doğan iki önemli yatırım olarak öne çıkıyor. Bu iki konseptle de müşterilere sadece arsa ve arazi satışı hizmeti veren emlak ofisleri açmayı hedefleyen şirket, Altın Proje ile de sıfır daire satan projelerin satış ofislerini markayla birlikte yönetmeyi amaçlıyor. Dijital sözleşmelerden, dijital imzaya kadar çeşitli konularda zaten uzun zamandır aktif şekilde hizmet veren şirket, 2024’te altyapısını kurduğu ‘yapay zeka’ uygulamalarını da 2025’te teknoloji direktörlüğünün eğitimleri ile ofislerinde günlük rutinde kullandırmayı planlıyor. Olcay Selvi, “Özellikle teknoloji tarafında yeni girişimlerimiz olacak, bunlar gelişen teknolojiye ayak uydurmaktan ziyade yeni teknolojileri sektöre kazandırma tarafındaki çalışmalar olacak” diyor.
BEREKET DÖNER
2025’de 150 yeni şube açacak
Bereket Döner’in lezzet, bereket ve başarılarla dolu yolculuğu 1988 yılında İstanbul Beyoğlu’nda başladı. Bugün Türkiye’nin en büyük üretim tesisine sahip olan Bereket Döner, aynı zamanda aylık bin ton döner üretim kapasitesiyle Avrupa’nın ikinci büyük döner üreticisi konumunda. Türkiye’nin dört bir yanında 120’yi aşkın restoranı bulunan marka, Ocak 2024’te Komagene’yi bünyesinde barındıran Yörpaş A.Ş çatısı altına girdi. Böylece yatırım, teknolojik yenilik, ürün tedariki, ürün ve hizmet geliştirme, daha geniş bir pazara ulaşma, lojistik, franchise, reklam ve pazarlama alanlarında yeni atılımları hayata geçirmeye başlayan şirket, 2025 yılı için büyük hedefler koydu. 2025 yılı içerisinde 150 yeni şube açacaklarını söyleyen Bereket Döner Pazarlama Direktörü Demet Ünsal, böylece önümüzdeki yıl 300 şubeye ulaşmayı hedeflediklerini belirtiyor. Markanın aynı zamanda sektörünün en uygun ve geri dönüş hızı en kısa yatırım aracı olduğunu söyleyen Bereket Döner Pazarlama Direktörü Demet Ünsal, “Küçük bir döner işletmesi olarak kurulsak da büyük hedeflerimiz vardı. Ancak bu hedeflerden önce, kendimize ‘Asla değiştirilemez ve vazgeçilemez’ ilkeler koyduk. Bunlar ürün kalitesi, lezzeti ve helal üretim idi. Bu ilkelerimiz, üstün hizmet anlayışı ve müşteri memnuniyeti konusundaki hassasiyetimiz ile birleşince kısa zamanda tüketicinin rağbet ettiği bir marka haline geldik” diye konuşuyor. Sektörde ilk döner fabrikasını, ilk döner restoran zincirini kuran, yenilikçi AR-GE çalışmaları yürüten Bereket Döner, yine bir başarı hikayesi için yeni markası ile başta Almanya olmak üzere Avrupa’da büyümeyi hedefliyor. Markanın Amerika’da da şubeleşme planı var.
KOMAGENE
3 bin 350 şubeye çıkacak
Marka adını Adıyaman bölgesindeki Kommagene Uygarlığı’ndan (MÖ 163 - MS 72) alan Komagene, ilk şubesini 2005 yılında İstanbul’da açtı. Anadolu’nun tarihi bir lezzeti olan çiğ köfte, Komagene ustalarının yeni ve özgün dokunuşları sayesinde sağlıklı, kaliteli ve lezzetli ürünlere dönüştü. Yurt içinde 3 bin 50, yurt dışında ise 67 şubeye ulaşan Komagene, yıl sonuna kadar 3 bin 200 şube ile hizmet verecek. 2025 yılı hedefi ise 3 bin 350 şubeye ulaşmak. Komagene’nin sadece bir fast food zinciri değil, aynı zamanda lezzet ve kaliteye önem veren bir marka olduğunu söyleyen Komagene Genel Müdür Yardımcısı Semiha Demiral, “Komagene, çiğ köftenin geleneksel lezzetini modern bir sunumla buluşturarak yola çıktı. Tüketicilerimizin değişen ihtiyaç ve beklentilerini göz önünde bulundurarak ürünlerimizi sürekli geliştirdik. Franchise sistemimiz sayesinde de kısa sürede ülke genelinde yaygınlaştık. Taze ve doğal ürünlerle hazırladığımız ürünlerimiz, hijyenik üretim tesislerimiz ve müşteri memnuniyetine verdiğimiz önem bizi diğerlerinden ayırıyor” diyor. Komagene franchise sistemi, düşük yatırım maliyeti ve hızlı geri dönüşüyle dikkat çekiyor. Semiha Demiral, franchise’lara her türlü desteği sunarak başarılı olmalarını sağladıklarını belirtiyor. Satın almadan pazarlamaya kadar alanlarında uzman bir kadroyla çalışan şirket, markanın büyüklüğü ve kapasitesi sayesinde kaliteli ürünleri, çok daha uyguna satın alabiliyor ve yine bu sayede herkese ve her keseye uygun olacak şekilde tüketiciye sunabiliyor. Satın alma gücünü bayiye yansıttıklarını belirten Demiral, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Tüm ürünleri bizden almak, tek yerden tedarik etmek ve online kanallarla yaptığımız anlaşmalar ile sağlanan avantajlar bayiye direkt olarak yansıyor. Kampanyalarımız sayesinde hem bayilerimiz için hem de müşterilerimiz büyük bir avantaj elde ediyor.”
PASAPORT PİZZA
Yıl sonunda 300 şubeye ulaşacak
Türkiye’nin çeyrek asrı aşkındır yerli pizza markası olma özelliğini taşıyan ve aynı zamanda dört yıl üst üste Türkiye İtibar Endeksi araştırma sonuçlarına göre “Türkiye’nin En İtibarlı Yerli Pizza Markası” seçilen Pasaport Pizza, bir yıl içinde 42 bayi açarak 2023 yılında 200 bayiye ulaşmayı başardı. 2024’ün temmuz ayına kadar açılan yeni bayileriyle 67 ilde 250’yi aşarak sektörde global markalar ve devasa bütçeler ile rekabet eden şirket, her geçen gün bayi sayısını ve cirosunu hızla artırıyor. "Biz Türk damak tadını biliyor ve pizzalarımızı buna göre hazırlıyoruz. Pizzalarımızda kullandığımız hamurumuz birçok pizzacıda olduğu gibi dondurulmuş değil, taptaze hazırlanıyor" diyen Pasaport Pizza Genel Müdürü Mükremin Özdemir, özel tekniklerle her gün taze hamur ile üretilen pizzaları ve zengin menüleriyle tüketicilerin beğenisini kazanıp, fark yarattıklarını belirtiyor. 2023 yılındaki hedeflerini planlarının üstünde tamamlayan Pasaport Pizza, bunun yanı sıra ilerleyen yıllarda 81 ilde şube açarak tüm Türkiye’de üretim yapan bir pizza zinciri olmayı hedefliyor. Pasaport Pizza’yı farklı kılan hususlardan bir diğeri franchising hizmetinde kooperatif mantığıyla çalışması ve yatırımcılarından ciro payı, royalty gibi bedeller almaması. ’’Yeni girişimcilerle birlikte oluşturacağımız sinerji ile çok daha güçlü büyüme hedefindeyiz. Yurt içi ve yurt dışı atılımları ile her geçen gün Pasaport Pizza ailesi genişlemeye devam ediyor. Bu büyük ve geniş aileye yeni yatırımcılarımızı bekliyoruz” diyen Özdemir; kendi işini kurmak isteyen, cesaretli ve bu işi yapacağına inanan bütün girişimcileri beklediklerini iletiyor.
PİDEM
Yeni pazarlara açılıyor
2010’dan bu yana faaliyet gösteren PİDEM, restoran ağını genişletmek konusundaki çalışmalarını hızla sürdürüyor. 2024’te başladığı marka dönüşüm yolculuğu ile ulusal ve uluslararası alanda pideyi tanıtmayı ve daha geniş kitlelere ulaştırmayı amaçlayan PİDEM; 40 ilde, 200’e yakın restoranı ve 2 bini aşkın çalışanı ile Türkiye’nin en yaygın pide zinciri olarak öne çıkıyor. Yurt içinde farklı bölge ve illerde, yeni lokasyonlarla restoran sayısını artırmayı hedefleyen PİDEM, bu doğrultuda uzun dönem planlamalarını da sürdürüyor. Türkiye ve Azerbaycan’ın yanı sıra yeni pazarlara açılmayı da gündemine alan marka, MENA bölgesini önceliklendirerek pideyi global arenayla buluşturacak. HD Holding CMO’su Nejat Çifçi, “PİDEM olarak ilk günden bu yana koruduğumuz kalitemiz ve lezzetimizle misafirlerimizi ağırlıyoruz. Özenle hazırladığımız pidelerimizi hem Türkiye’de hem de yeni coğrafyalarda müşterilerimizle buluşturmak için sabırsızlanıyoruz” diyor. Franchise katılım bedeli olarak iş ortaklarından 250 bin TL talep ediliyor. İşletme gelirlerinden yüzde 7 oranında royalty ücreti alınıyor. Bu yılın başında, değişen tüketici profilini yakalamak ve PİDEM markasını daha geniş kitlelerle buluşturmak için marka kimliklerini yenilediklerini ifade eden Çifçi, pidenin geleneksel lezzetini yeni tatlarla buluşturmak için sürekli bir AR-GE süreci yürüttüklerini söylüyor. Çifçi, “13 pide çeşidimizin yanı sıra pidenin saflığını, tazeliğini ve bereketini vurgulayan ürünler geliştirerek misafirlerimize hem yenilikçi hem de tatmin edici seçenekler sunmaya devam ediyoruz. Üretim kapasitemizi artırma, restoran yönetim kadrolarımızı güçlendirme ve paket servis hizmetimizi mükemmelleştirme yolundaki çalışmalarımıza da kesintisiz devam ediyoruz.”