DR. ORHAN KARACA
[email protected]
2018 krizi sırasında döviz kurlarındaki yükselişi frenlemek için para politikası faizini yüzde 24’e kadar çıkaran TCMB, geçen yıl bu sıralarda ise bu oranı hızla aşağıya çekmeye başlamıştı. Bu gevşemeyle daha 2019 yılı bitmeden politika faizi yarıya kadar inmişti.
Bu indirimler 2020 yılının ilk aylarında da devam etti. Bu dönemde TCMB döviz kurlarının yeniden tırmanışa geçmesine bile aldırmadan mart ayında politika faizini tek haneye kadar çekti. Koronavirüs krizine de para politikasını gevşeterek yanıt veren TCMB, mayıs ayında politika faizini yüzde 8,25’e kadar indirdi. Ancak son iki ayda faizi sabit tutmayı tercih etti.
ENFLASYON KORKUSU
TCMB’nin son iki ayda para politikası faizini sabit tutması enflasyon korkusundan kaynaklanmış gibi görünüyor.
23 Temmuz’daki PPK toplantısından sonra yapılan açıklamadaki şu cümleler buna işaret ediyor: “Yılın ikinci yarısında talep yönlü dezenflasyonist etkilerin daha belirgin hale geleceği öngörüsü korunmakla birlikte, yakın dönemdeki gerçekleşmeler nedeniyle yıl sonu enflasyon tahmini üzerindeki risklerin yukarı yönlü olduğu değerlendirilmektedir.
Bu çerçevede Kurul, enflasyon görünümünü etkileyen tüm unsurları dikkate alarak, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir.” Gerçekten de koronavirüs salgınının başlarında yönünü aşağı çeviren enflasyon son iki ayda yeniden yükselişe geçmiş durumda.
Koronavirüs krizinin dünya petrol fiyatlarında getirdiği büyük düşüş akaryakıt fiyatlarını aşağı çekerek mart ve nisan aylarında enflasyonun yüzde 11’in altına kadar düşmesini sağlamıştı.
Ancak sonrasında petrol fiyatları dipten dönerken döviz kurlarındaki tırmanışın ve koronavirüs krizinin yol açtığı arz yönlü etkilerin devreye girmesiyle enflasyon haziran ayında yüzde 13’e yaklaştı. Bu da TCMB’nin yıl sonu için yaptığı yüzde 7,4’lük tahminin gerçekleşmesini iyice zora soktu.
Bizim yaptığımız hesaplara göre, yılın ikinci yarısında aylık enflasyon oranları hep “mevsim normalleri” (son 10 yılın ortalaması) dolayında çıkarsa, yıllık tüketici enflasyonu yıl sonunda yüzde 11 dolayında olacak. Bu durum TCMB’nin 29 Temmuz’da yayınlayacağı 2020 yılının üçüncü Enflasyon Raporu’nda yıl sonu enflasyon tahminini yükseltmesine neden olabilir.
KORKMAKTA GEÇ KALDI
Kısacası, Merkez Bankası enflasyondan korkmakta haklı ama bize kalırsa bu korkuya kapılmakta epey geç kaldı. Enflasyonun yıl sonunda tek haneye inmesinin zor olduğu daha yılın en başında belliydi.
Hal böyleyken para politikası faizini bu kadar aşağılara çekmenin işleri daha da berbat edeceği de açıkça görülebilecek nitelikteydi. Bu saatten sonra enflasyondan korkmanın çok da bir faydası yok gibi görünüyor.
Özellikle de bu korkuya uygun bir para politikası izlenmiyorken, TCMB’nin enflasyondaki gelişmeleri yönlendirmesi pek mümkün olacağa benzemiyor. Muhtemelen enflasyon yılın ikinci yarısında da rüzgarın sürüklediği yönde seyretmeye devam edecek.
Koronavirüs krizinin getirdiği talep düşüşü fiyat artışlarını aşağı doğru çekmeye çalışacak ama aynı krizin yarattığı arz sorunları da fiyatları yukarı doğru çekecek.
Dünya petrol fiyatlarındaki ve döviz kurlarındaki gelişmeler de enflasyonu etkileyecek. Bu etkilerin hangisi ağır basarsa enflasyon o tarafa doğru gidecek. Maalesef bu gidiş pek de tek haneye doğru olacakmış gibi görünmüyor.