Turizmin kaderi 'Finansal Çerçeve Anlaşması'na bağlı

27 Ekim 2022 | 20:30
Turizm sektörü pandemide en derin etkilenen sektörlerden biri. Umutlarını aşılama çalışmalarına bağlayan sektör, finansal krizini çözme konusunda da çaresiz kalıyor. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin, turizm sektörünün kaderinin Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) koordinasyonunda Turizm Sektörü ile Türkiye Bankalar Birliği arasında ‘Finansal Çerçeve Anlaşması’ imzalanmasına bağlı olduğunu vurguluyor.

LEVENT GÖKMEN DEMİRCİLER lgokmen@ekonomist.com.tr

Pandemi döneminde en ağır yarayı alan sektörlerin başında turizm yer alıyor. Vaka sayılarındaki artış ve pazarlardan gelen olumsuz haberler nedeniyle turizm sektöründe bahar dönemi için öngörülen hareketlenme eylül ayına kayacak gibi görülüyor. Ancak her an her şeyin değiştiği bu dönemde aşılama çalışmalarının Türkiye’de ve kaynak pazarlarda hızlanması, uluslararası hava trafiğinin açılması halinde turist hareketliliğinin haziran, temmuz aylarına çekilebileceğine de vurgu yapılıyor. Ancak şehir otelleri bu kadar şanslı değil çünkü onların toparlanmasının daha uzun sürmesi bekleniyor. Turizm sektörünün çatı kuruluşlarından biri olan Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin ile sektörü konuştuk:

Sizce tam kapanma süreci turizme nasıl yansıyor?

Her zaman ısrarla belirttiğimiz gibi birinci önceliğimiz insan sağlığı. Alınan tedbirler ve tam kapanma kararıyla birlikte vaka sayılarının endişe oluşturmayacak seviyelere inmesini diliyoruz. Aşılamaların da hızlanmasıyla tam kapanma sonrası normal hayatımıza, normal iş akışına dönebilmek en büyük umut ve arzumuz. Alınan tedbirler umuyor ve diliyoruz ki bunu sağlayacak ve seyahat yasakları kalkacaktır. Turizm sektörü zaten çok zor bir yıl geçirdi ve hala çok zor günler geçiriyor. Sınırların açılması için tek çare olan vaka sayılarının aşağı çekilmesi ise ve çözüm tam kapama ise buna uymak durumumdayız ve artık yeniden normalleşme sürecine girebilmeyi diliyoruz.

Turizmde yıl sonu hedeflerine nasıl yansır?

Uluslararası hava trafiği henüz açılmadı. Dolayısıyla özellikle bahar aylarında öngördüğümüz hareketlenme beklentimiz ötelenmiş ve eylül ayına kaymış durumda. Buna karşın aşılama hem bizde hem diğer ülkelerde hızlı bir şekilde tamamlanırsa, uluslararası hava trafiği de açılırsa eylül beklentisi, haziran, temmuz aylarına çekilebilir.

Şehir otellerinde ise süreç biraz daha uzun olacaktır. Avrupa’dan ve diğer büyük turizm pazarlarımızdan gelen ilk sinyallere bakıldığında da şehir otellerinin işleri yıl sonuna kadar çok zor görünüyor.

Bu yıl sonu itibariyle 2019 yılı rakamlarına ulaşabilir miyiz?

Bu soruya yanıtımız ‘hayır’ olacak. Sektör için 2022 yılı, gerçek anlamda açılmış ve 2019 yılını yakalama ihtimali olan bir yıl olacak. Ama yine de 2021’in ikinci yarısından itibaren moral veren yükselmeler olur diye bekliyoruz. Turizm sektörü 7-8 ay daha destek alabilirse 2022 yılından itibaren takip eden 3-4 yılda tüm kayıpları kapatıp üzerine çıkacaktır ve Türkiye ekonomisine eskiden olduğu gibi en büyük desteği verecektir.

Sektörün toparlanma süreci sizce nasıl olacak?

Tüm dünyada kabul gördüğü üzere, turizm sektörü pandemi süreci sonunda en son toparlanacak sektör olarak gözüküyor, bu noktada Türkiye’de de durum farklı değil. Sektördeki yetişmiş insan kaynağını ve istihdamı korumak adına bizlerle beraber birçok meslek örgütünün talebi üzerine 1 Nisan’da süresi dolan kısa çalışma ödeneğinin süresi Haziran sonuna kadar uzatıldı. Geldiğimiz bu noktada, sektör çalışanlarımız en azından Haziran sonuna kadar rahat bir nefes alacaktır. Bu konudaki duyarlılığı nedeniyle sayın Cumhurbaşkanı’mıza bir kez daha teşekkür ederiz. Bu noktada bizim en önemli beklentilerimizden biri de işletmelerimizin yaşadığı likidite problemine bir çözüm yolu açılabilmesi. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında düzenlenen toplantıda da dile getirdiğimiz şekilde sektörümüzün banka borç ve kredilerinin yeniden yapılandırılması ve finansal sorunların çözümüne yönelik önerimiz, Kültür ve Turizm Bakanlığı işletme belgeli tesisler için Bakanlık koordinasyonunda, Belediye belgeli tesisler için ise Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) koordinasyonunda Turizm Sektörü ile Türkiye Bankalar Birliği arasında ‘Finansal Çerçeve Anlaşması’ imzalanabilmesidir.

Bu anlaşmada neler olmalı?

Anlaşmada;
- Eximbank veya Kamu Bankalarımız aracılığıyla, turizm işletme belgeli tesislere kısa-orta vadeli işletme kredi programı ile ilk 2 yılı ödemesiz dönemli 5 yıl vadeli düşük faiz oranlı kredi kullandırılması,
- Vadesi dolan, Rotatif ve Spot Kredilerin KGF kredisine dönüştürülerek yeniden yapılandırılması,
- Taksit dönemi gelmiş KGF Kredilerinin ödeme süresinin 6 -12 ay süreyle ertelenmesi,
- KGF kredilerinin kamu ödemelerinde de kullanılması gibi konular yer almalıdır.
İşletmelerimizin finansal ihtiyaçlarının çözüme kavuşturulmasıyla birlikte sektör bir yıl daha dayanma gücü bulacak ve eminim bu süreç sonunda, hükümetimizin desteğinde alınan/alınacak ekonomik ve sosyal önlemler, sektörün gelişmiş tecrübesi ve krizleri yönetme kabiliyeti ile birçok olumsuz gelişme ve krizlerde ortaya konulduğu üzere ilk toparlanacak ve güçlenerek krizden çıkacak sektörün yine Turizm Sektörü olacağını, pandemi sonrasında güçlü bir toparlanma ile tüm kayıplarımızı telafi etmeyi ve Türkiye ekonomisine katkılarımızı önceden olduğu gibi sürdürmeyi hedefliyoruz. Bu vesileyle sektörümüzden ilgi ve desteklerini esirgemeyen, her zaman sektöre duyduğu inanç ve güven için sayın Cumhurbaşkanımıza, Kültür ve Turizm Bakanı’mıza ve Hazine ve Maliye Bakanı’mıza şükranlarımızı sunarız.

İnsanların tatil alışkanlıklarındaki değişim konusunda neler söylersiniz?

Pandeminin insanların tatil anlayışlarında değişiklikler getirmesi doğal bir beklenti olacaktır. Bu doğrultuda seyahat rotaları kısa vadede daha yakın destinasyonlar tercih edilerek kurgulanacak. Tüketici daha planlı ve öngörülü bir seyahati tercih edecek. Dolayısıyla seyahat süreleri azalacak, seyahat sıklığı artacaktır. İstanbul’a yakın yerlerin tercih edilmeye başlanması münferit bir hareket sağlayacaktır, ama kitlesel bir durum alacağını ve Türk turizmi için belirleyici hale geleceğini söyleyebilmek pek mümkün değil.