Koçarlı ilçesinde tohum ıslahı üzerine Ar-Ge çalışmaları yapan Özaltın Tarım, 2010 yılında kuraklığa dayanaklı pamuk çeşidi üzerine araştırmalara başladı.
Adnan Menderes Üniversitesi Öğretim Üyesi (ADÜ) Prof. Dr. Hüseyin Başal, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sami Doğanlar ve Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsünden Dr. Volkan Sezener'den destek alan firma, hazırlanan projeyi TÜBİTAK'a sundu.
Projenin kabul edilmesi ile 10 yıl süren çalışma sonucunda suya daha az ihtiyaç duyan pamuk tohumu türleri "Sahra" ve "Solmaz" geliştirildi. Tarım ve Orman Bakanlığından üretim ve satış izni alan firma, Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkez Müdürlüğüne de tescil başvurusu yaptı.
Mart ayında başlayacak ekim sezonunda ülke genelinde pilot bölgelerde toprakla buluşacak tohumların Türkiye'nin yanı sıra pamuk üreticisi ülkelerde de pazarlaması yürütülecek.
AA muhabirine açıklama yapan Özaltın Tarım Ar-Ge ve Üretim Müdürü Cenk Peynircioğlu, yeni pamuk çeşitlerini çiftçilerin kullanımına hazır hale getirdiklerini söyledi.
Çalışmanın başından sonuna yerli bilgi ve teknoloji birikiminin kullanılması dolayısıyla sevinçli olduklarını belirten Peynircioğlu, "1000 tane kombinasyon içerisinden 50 bin bitki çıktı. Bu 50 bin bitki, teker teker seçilerek genlerindeki kuraklığa dayanıklılık özellikleri incelendi. Kuraklığa dayanaklı pamuk çeşidini geliştirmiş bulunmaktayız." dedi.
Pamuk türlerinin "kuraklığa dayanıklı" olduklarını vurgulamak amacıyla "Sahra" ve "Solmaz" isimlerini verdiklerini aktaran Peynircioğlu, "Yaptığımız çalışmalarda tam sulama ve yüzde 50 kısıntılı sulama şartını karşılaştırdık. Pamuğun ihtiyacı olan suyun yüzde 50’sini verdiğimizde her canlıda olduğu gibi bir miktar kayıp oluyor. Yüzde 50’lik bir sulamada maksimum yüzde 5-10 verim kaybı gördük. Yani tarlasına yüzde 50 su veren bir çiftçi istediği ürünü alabilecek. Türkiye’de ilk olan bu genotiplerin dünyada da örneklerinin çok az olduğunu gördük. Bununla da gurur duyuyoruz." ifadelerini kullandı.
Yılda 300 ila 1000 ton tohum ihracatı yaptıklarını belirten Peynircioğlu, "Geliştirdiğimiz bu iki yeni çeşitle birlikte ihracatımız daha da artacaktır çünkü sadece ülkemizde değil dünyada da kuraklık sıkıntısı var. Her ülke ve her çiftçi bir arayış içerisinde, dolayısıyla tüm dünya için bu tohumlar ilaç olacaktır. Hem iç piyasada hem de yurt dışında çokça talep göreceğine inanıyoruz." diye konuştu.
"Gen kaynağı olarak kullanılacak"
ADÜ Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Başal da bu tür çeşitleri ortaya çıkarmak için böylesi uzun süreçlerin gerekli olduğunu söyledi.
İki çeşidin verim ve lif kalitesi olarak farklı olduğuna dikkati çeken Başal, şöyle devam etti:
"Klasik ve modern ıslahı birlikte kullanarak bu çeşitleri geliştirdik. Verimi belirleyen en önemli kriter sudur. Kuraklık yıllarında sulama suyunda kısıtlama yapmak zorundaysanız bu çeşitteki verim kaybı diğer çeşitlere göre daha düşük olacaktır. Bundan sonra yeni bir çeşit geliştirileceği zaman bu çeşitler güvenli olarak gen kaynağı olarak kullanılacak. Yani melezlemede ana ve baba çeşit olarak da kullanılacak. İki çeşidin özellikleri farkı. Alternatif sunmak istedik. Verimleri ve lif kaliteleri arasında farklar var. Üreticiyi sadece tek çeşide maruz bırakmak yerine istediğini tercih etsin istedik."
Aydın Tarım İl Müdürü Ahmet Ökdem ise pamuk tohumunun üretilmesinden dolayı mutlu olduklarını, tohumun tarlada yeşereceği ve hasat edileceği günleri umutla beklediklerini dile getirdi.