Piyasalar, bugün açıklanacak faiz kararına odaklandı: Beklenti ne? 

27 Ekim 2022 | 21:42
Ceren Oral Balaban coral@ekonomist.com.tr

Piyasaların kararlarını ve açıklamalarını oldukça yakından takip ettiği TCMB Para Politikası Kurulu (PPK), ağustos ayı toplantısını bugün gerçekleştirecek. TCMB’nin 12 Ağustos’taki PPK toplantısında politika faizini yüzde 19 seviyesinde korumayı tercih edeceği beklentisi ağırlık kazanırken son çeyrek döneminden önce bir faiz indirimi beklentisi de bulunmuyor. Temmuz ayında enflasyonun yüzde 18,95’e yükselmesinin Türkiye’yi ‘güçlü pozitif reel faiz’ seviyesinden ‘sıfır reel faiz’ seviyesine doğru indirmesi, bu beklentinin altında yatan en önemli etken. Bu durumun para politikasının sıkılığını sorgulanmasına yol açtığı kaydediliyor.

Talep koşulları, pandemi kaynaklı gelişmeler ve TL’nin performansı enflasyon görünümü açısından en önemli belirleyiciler olmaya devam edecek. Uzmanlar, enflasyon görünümündeki mevcut riskleri dikkate alarak faiz düşüşünün aksine politika faizinde artış ihtiyacının yükseldiğine vurgu yapıyor. Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın birkaç gün önce katıldığı bir canlı yayında, “Enflasyonun bundan sonra daha fazla hızlanması mümkün değil, çünkü daha düşük faiz oranlarına geçiyoruz. Sanırım bu sinyali bir yere veriyorum” diyerek faiz indirimi talebini yinelemesi soru işareti yaratıyor.

Piyasalarda dikkatler yarın toplanacak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu’ndan (PPK) çıkacak karara çevrilmiş durumda. Bugünkü toplantıya dair genel beklenti, TCMB’nin beklemede kalmaya devam edeceği yönünde. Bu beklentinin altında yatan en önemli gerekçe ise temmuz ayında enflasyonda gerçekleşen fiyat artışı. Yayımlanan verilere göre temmuz ayında Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) bir önceki aya göre yüzde 1,8 artarken, yıllık enflasyon haziran ayındaki yüze 17,53’ten yüzde 18,95’e yükseldi. Böylece enflasyon, mevcutta yüzde 19 seviyesinde olan politika faizine oldukça yaklaşmış oldu. Bu durumun TCMB açısından gevşemeye yer bırakmadığı kaydedilirken aynı zamanda devam eden yukarı riskler ve enflasyondaki ana görünümü itibarıyla politika faizinin enflasyon üzerinde kalmasının zorlaştığı görüşü de ağırlık kazanıyor.

SON TOPLANTIDA NE OLMUŞTU?


TCMB, son toplantısını 14 Temmuz’da yaptı ve politika faizi olan haftalık repo faizini beklentilere paralel olarak yüzde 19’da sabit bıraktı. Banka, TCMB Nisan Enflasyon Raporu tahmin patikasındaki belirgin düşüş sağlanana kadar para politikasındaki mevcut sıkı duruşun kararlılıkla sürdürüleceğini ve politika faizinin enflasyonun üzerinde bir düzeyde oluşturulacağını söylemeye de devam etti. 14 Temmuz’daki toplantının metninde en dikkate değer bölüm ve değişiklik ise TCMB’nin cari dengeye ilişkin olarak, ihracattaki güçlü artış eğilimi ve aşılama sonrası turizmdeki canlanma ile yılın kalanında cari fazla verilmesi yönündeki beklentisi oldu. Bu ifade, TCMB’nin son çeyrekte enflasyonda belirgin düşüş ve faiz indirim süreci için cari dengede fazla beklentisine güvendiği şeklinde yorumlandı.

REEL FAİZİN YARATACAĞI RİSKLER


Bugün gerçekleşecek toplantıda faizlerde bir değişiklik beklenmese de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı bir TV programında temmuz veya ağustos gibi faizlerin düşebileceği değerlendirmesinde bulunması kafalarda soru işareti yaratıyor. Erdoğan, yine birkaç gün önce katıldığı bir canlı yayında ise “Enflasyonun bundan sonra daha fazla hızlanması mümkün değil, çünkü daha düşük faiz oranlarına geçiyoruz. Sanırım bu sinyali bir yere veriyorum” diyerek faiz indirimi talebini yinelemişti.

TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu yönetiminin ‘enflasyon üzerinde faiz’ yönlendirmesine dair ortaya çıkan belirsizliğin, enflasyonun mevcut seviyelerinden ve ana doğrultusundan ileri geldiği belirtiliyor. Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan, “Eğer son çeyrekte enflasyonun düşüşe geçmesi bekleniyorsa, ki Enflasyon Raporu’nda yılsonu için yüzde 14,1’e revize edilen tahmin bunun rakamsal sağlaması, TCMB bu şekilde reel faiz pozisyonunun tekrar kuvvetleneceğini bekliyor olabilir” yorumunu yapıyor. Erkan’a göre; enflasyon konusundaki risk değerlendirmesi ve baz senaryo, TCMB’nin son çeyrekte beklediği enflasyona göre bir pozisyonlanma içerisine girebileceği düşüncesine dayanıyor.

Bu noktada belli dönem boyunca, reel faizin negatif veya sıfıra yakın olmasının nasıl bir risk şeklinde tezahür edebileceğine dair FED’in açıklama ve aksiyonlarının durumu kritik hale getirebileceğinin de altı çiziliyor. Enver Erkan, “Güncel sıfıra yakın reel oranlar da, ters para ikamesi konusunda amaçlananı sağlayacak bir durum oluşturmuyor. Tersine döviz talebini artırıcı bir etki yapabilir. Bu da, kur geçişkenliği üzerinden enflasyon düşüşü arzusuna pek de yardımcı olacak bir unsur değil” diye konuşuyor.

Biz de her toplantı öncesinde olduğu gibi ekonomistlere yarınki toplantıdan çıkabilecek karara dair beklentilerini sorduk. Uzman isimlerin yorumları şöyle:

“Bu yıl içinde faiz indirimi öngörmüyoruz”


Özlem Bayraktar Gökşen/Tacirler Yatırım Başekonomisti

“12 Ağustos’taki PPK’da, politika faizinde herhangi bir değişim beklemiyoruz. 2021 yılsonu için yüzde 17 olan TÜFE tahminimiz çerçevesinde bu yıl içinde de herhangi bir faiz indirimi öngörmüyoruz. Diğer taraftan kötüleşen enflasyon dinamikleri çerçevesinde gidişat bir faiz artırımı ihtiyacını gündeme getirebilir. Özellikle global risk iştahının ve ABD Merkez Bankası’nın (FED) varlık alımları noktasındaki politika değişimi beklentilerinin etkili olabileceğini düşünüyoruz. Ancak PPK’nın faiz artırımı ihtiyacını önceliklendireceğini düşünmüyoruz. PPK’nın ilk olası faiz indiriminin 2021 Mart-Nisan gibi olabileceğini tahmin ediyoruz. Gelecek dönemde global risk algısı, kur gelişmeleri ve talep faktörleri önemli belirleyiciler olacak. Bu çerçevede yıllık enflasyonun kasım ayına kadar yataya yakın (daha yüksek yıllık artış olasılığıyla) bir seyir sonrasında yılın son iki ayında hafif bir geri çekilme içinde olabileceğini öngörüyoruz.”

“Enflasyon, TCMB’ye parasal gevşeme açısından alan bırakmadı”


Enver Erkan/Tera Yatırım Başekonomisti

“Şu anda yüzde 19 seviyesinde olan politika faizini, TCMB hem gerçekleşen hem de beklenen enflasyonun üzerinde tutma taahhüdünü sürdürüyor. Temmuz ayında enflasyonun yüzde 18,95’e yükselmesi, bu bakımdan Türkiye’yi ‘güçlü pozitif reel faiz’ seviyesinden ‘sıfır reel faiz’ seviyesine doğru indirdi ve bankaya mevcut düzende parasal gevşeme açısından alan bırakmadı. TCMB’den yarın herhangi bir aksiyon beklememekle beraber, mevcut enflasyon ve dışsal kaynaklı para hareketlerine ilişkin risk değerlendirmesi ayrıntılarını politika açıklamasının içinde arıyor olacağız. Muhtemel bir faiz aksiyonunun ise piyasalarda derin hareketler oluşturması muhtemel olabilir. Politika gevşetmesi konusunda bir esneklik alanının olmadığını düşünmekle beraber, 2021 son çeyrekte baz etkisinden dolayı düşebilecek bir enflasyon oranı çerçevesinde ilerleyen aylarda çok sınırlı alanda faiz indirimi olabilir. Ancak biz aksiyonların alabildiğine düşük oranlı olmasını bekliyoruz. Özellikle FED’in bir sonraki toplantısından gelebilecek bir tapering açıklaması borçlanma maliyetlerini yukarı çekebileceği gibi, gelişmekte olan ülkelerin de faiz pozisyonlarını kuvvetli tutmasını gerektirebilir. İçeride enflasyonun, dışarıda FED’in teşkil ettiği risklere karşı tolerasyon derecesini de reel faiz belirler.”

“TL’de ek değer kayıpları potansiyel faiz indirimlerinin önüne geçebilir”


Serkan Gönençler/Gedik Yatırım Ekonomisti

“TÜFE enflasyonunun politika faizi olan yüzde 19 sınırına dayanmış olması nedeniyle, piyasalar özellikle de 12 Ağustos’taki PPK toplantısı yaklaştıkça, para politikasının sıkılığını sorgulayabilir. Buna karşın, TCMB’nin TÜFE enflasyonundaki yükselişi geçici olarak değerlendirmesi ve son çeyrekte kayda değer bir düşüşle sene sonunda yüzde 14,1’e gerilemesini beklemesi nedeniyle, bir faiz artışını gündeme alacağını düşünmüyoruz. TCMB’nin enflasyon patikasına ilişkin bu beklentisine göre, son çeyrekte örneğin 200-300 baz puanlık kademeli bir indirim süreci başlatma eğiliminde olduğunu (FED beklenenden erken tahvil alımlarını azaltma sinyali verse bile) söyleyebiliriz. Ancak TL’de aşırı değer kaybının görülmediği bir senaryoda, biz TÜFE enflasyonunun 2021 Kasım’a kadar yüzde 18-19 civarlarında kalmasını ve yılın son iki ayında da ancak yüzde 16-16,5 seviyelerine gerilemesini bekliyoruz. TL’de değer kayıplarının devam etmesi, örneğin dolar/TL kurunun eylül/ekim aylarında 9,00-9,50 seviyelerine ulaşması durumunda, bu tahmin üzerinde önemli oranda yukarı yönlü riskler de ortaya çıkabilir. Özetle; enflasyon patikasına ilişkin beklentilerimiz, TCMB’nin para politikasını şu anda öngördüğünden daha sıkı tutmak durumunda kalabileceğine işaret ediyor.”

“İlâve bir faiz artırımını konuşma olasılığı arttı”


Erol Gürcan/Yatırım Finansman Ekonomisti

“Baz senaryomuz; yıllık TÜFE’nin 2021 Ekim’e kadar yüzde 18-19 aralığında dengelenmesi, yılın son iki ayında ise baz etkiler kaynaklı olarak yüzde 15,5-16 civarlarına gerilemesi yönünde. Diğer taraftan, enflasyon üzerinde devam eden mevcut yukarı yönlü riskler (ithalat fiyatları kaynaklı maliyet unsurları, talep koşulları, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler) nedeniyle yıllık TÜFE’nin gelecek aylarda yüzde 19 seviyesindeki politika faizini aşma riskinin bulunduğunu da not edelim. Mevcut gerçekleşme ve eğilimler ışığında yılsonu TÜFE tahminimizi yüzde 15,5’ten yüzde 15,9’a revize ediyoruz. Ancak, tahminimiz üzerinde hâlen yukarı yönlü risklerin ağır bastığını da not edelim. Yılın geri kalan bölümündeki aylık enflasyon gerçekleşmelerinin tarihsel ortalamalarla uyumlu olması durumunda enflasyonun yılsonunda yüzde 15,7 seviyesinde gerçekleşeceğini hesaplıyoruz. Talep koşulları, pandemi kaynaklı gelişmeler ve TL’nin performansı enflasyon görünümü açısından en önemli belirleyiciler olmaya devam edecek. Enflasyon görünümündeki mevcut riskleri dikkate alarak politika faizinde artış ihtiyacının yükseldiğini düşünüyoruz. Ancak TCMB 12 Ağustos’taki PPK toplantısında politika faizini yüzde 19 seviyesinde korumayı tercih edebilir. Son çeyrek döneminden önce bir faiz indirimi beklemiyoruz. Tam aksine, politika faizinde bir indirim döngüsüne başlamadan önce, gerçekleşen enflasyona göre daralan reel getiri, yurtiçi ve küresel enflasyon gelişmeleri ile FED’in muhtemel normalleşme adımlarının zamanlaması/hızı kaynaklı olarak ilâve bir faiz artırımı konuşma olasılığının arttığını değerlendiriyoruz. Hatırlanacak olursa TCMB yılsonu enflasyon tahminini yüzde 12,2’den yüzde 14,1’e yükseltti. Başkan Kavcıoğlu da Enflasyon Raporu toplantısında, üçüncü çeyrek dönemde enflasyonda geçici oynaklık görülebileceğini ancak son çeyrekte baz etkileriyle belirgin düşüş gözlenmesini beklediklerini belirtti.i. Ayrıca, dezenflasyonist etkiyi koruyacak şekilde politika faizinin enflasyonun üzerinde bir seviyede belirlenmeye devam edeceği mesajını da yineledi.”

“Makro ihtiyati tedbirler, TCMB tarafından sıkı duruşla desteklenmeli”


Abdulkadir Doğan/Şeker Yatırım Ekonomisti

“Kurlarda yaşanan oynaklık, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarında yukarı yönlü riskleri arttırdı. Son dönemde küresel piyasalara paralel olarak kurlarda yaşanan geri çekilme, kur geçişkenliğinin fiyatlarda yaratacağı baskıyı hafifletecek. Emtia fiyatlarındaki yukarı yönlü hareketler TL’nin değer kazanımıyla desteklenirse enflasyonist baskı azalacak. Enflasyona ilişkin en temel risk olarak, faiz oranlarındaki indirimin hangi hızda ve vadede yapılacağı geliyor. Enflasyondaki yukarı yönlü riskleri azaltmak ve cari dengedeki iyileşmeyi desteklemek amacıyla yakın zamanda alınan makro ihtiyati tedbirlerin etkisinin uzun soluklu olabilmesi için Merkez Bankası tarafından sıkı duruşla desteklenmesi gerektiği beklentimiz devam ediyor. TCMB, enflasyon oranındaki kalıcı düşüşü gösterge kabul eder ve sıkı duruşunu devam ettirirse, küresel fiyatlardaki yataya yakın hareketlerin de katkısıyla 2021 Eylül-Ekim itibarıyla enflasyonda düşüşün başlayacağını öngörüyoruz. Reel ve finansal piyasalarda yaşanacak yeni gelişmeler tahminlerimizde güncelleme yaratacak olmakla birlikte yüzde 14,5 olan yılsonu enflasyon tahminimizi koruyoruz.”