Levent Gökmen Demirciler
lgokmen@ekonomist.com.tr
Helvacızade Grubu, bir asrı geçen uzmanlığıyla gıda, sağlık ve distrübütörlük alanlarında faaliyet gösteriyor. Helvacızade Grubu ve Zade Global CEO'su Dr. Mevlüt Büyükhelvacıgil ile şirketi ve AR-GE çalışmalarını konuştuk.
AR-GE çalışmalarının şirketiniz için önemi nedir?
Dünyaya baktığımızda güçlü ekonomilerin arkasında ülkelerin kuvvetli AR-GE çalışmalarının bulunduğunu göz ardı edemeyiz. Bu alanda kendini ispat etmiş ülkeler dünyada siyasi ve ekonomik dengelerin değişmesinde önemli bir rol oynuyor. Türkiye'nin bu arenada adından daha fazla söz ettirmesi için yatırımlarımızı AR-GE çalışmalarına aktarıyoruz.
Baş döndürücü teknolojik dönüşüme hızlı entegre olarak kuvvetli AR-GE'mizle Türkiye'nin yenilikçi ve inovatif yüzünü anlatıyoruz. Teknolojik alt yapımız ve birikimimizle Konya'dan dünyanın en batısında kadar ürünlerimizi sunuyoruz. Anadolu'nun ortasından global ölçekli bir Türk markasını dünyaya kazandırmak adına geleneksel Türk bitkilerini AR-GE çalışmalarımızla modernize ediyoruz.
Bu maratonda, Türk gülü, incir çekirdeği ve menegiç gibi yüzlerce tıbbi bitkimizi tanıtarak yürümüyor koşuyoruz.
Bugün ülkemize kazandırdığımız iki AR-GE merkezimiz Zade ve Zade Vital tesislerimizle beraber 4 üretim tesisimiz bulunuyor. Türkiye'nin 200. AR-GE merkezi ve doğal sağlık destek ürünleri alanındaki ilk AR-GE merkezi olma özelliği taşıyan Zade & Zade Vital İbn-i Sina AR-GE Merkezi ile ülkemize teknoloji tabanlı katma değerli ürünler kazandırıyoruz.
Bu çerçevede Selçuk ve Ege Üniversitesi ile ortaklaşa Doğal Ürünler Araştırma Merkezi (DÜAMER) ile bir ilke imza attık; tıbbi aromatik bitkilerimizi, bilimsel tabanlı araştırmaları yaparak katma değeri yüksek ürünlere dönüştürme yolculuğunda emin adımlarla ilerliyoruz.
Yağ alanındaki tecrübemizi bundan 8 yıl önce kurduğumuz Türkiye'nin sağlıklı yaşam markası Zade Vital'e aktararak, Türk tohumlarının şifasını dünyaya taşıyoruz. Üniversite- sanayi iş birliğinin en anlamlı örneklerinden biri olan Zade Vıtal tesisleri GMP (Good Manufacturıng Practıces/ İyı Üretim Uygulamaları) standartlarında üretim yapabilen, Avrupa'nın en büyük yumuşak kapsül üretim tesisi.
Dünden bugüne tesislerimizde özellikle labaratuvar ve AR-GE labaratuvarları olmak üzere yüksek ölçekli yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Buradaki en önemli hedefimizlerimizden biri ise ülkemizin gelişmesinde büyük bir rol oynayan araştırmacılara destek olmak bu yolda onlarla beraber yürümek.
Topraklarımızda yetişen, yüzlerce yıldır sağlık ve güzellik için kullanılan bitki, meyve ve tohumları AR-GE ile birleştirerek alanında dünyanın en zengin cold press besin destekleri haline çevirdik.
Ege Üniversitesi ARGEFAR ile iş birliği içinde başlattığımız AR-GE çalışmaları ve yaptığımız yatırımlarla tesislerimizi ülkemize kazandırarak istihdam sağladık. Geçtiğimiz günlerde de bu çalışmalarımızı desteklemek üzere anlamlı bir girişimi hayata geçirdik.
Helvacızade Grubu olarak Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) TÜBİTAK Sanayi Doktora Programı İşbirliği Protokolü'nü imzaladık. TÜBİTAK tarafından desteklenen 2 milyon 750 bin lira bütçeli proje kapsamında,
5 doktora öğrencisi öğrenim görerek ayda 4 bin 500 lira burs alıp doktoralarını tamamladıktan sonra da bünyemizde en az 3 yıl istihdamı sağlayacağız. Tüm dünyada mücadele ettiğimiz ve yeni normallere alıştığımız bu dönemde özellikle toplum sağlığı ve güvenliği ve ihracatımız için sanayimizi yüksek standartlara taşıyan TSE COVID-19 Güvenli Üretim Belgesi'ne iki farklı tesisimizle sahip olduk. Bu belgelerle AR-GE'ye ürün geliştirmeye verdiğimiz değerle sektörümüzde güven unsuru oluşturduğumuz düşünüyoruz.
Helvacızade Grubu olarak bulunduğu sektörlerde AR-GE'yi ana odağımız haline getirdik. Global ölçekte ürünler geliştirmenin kaynağında şüphesiz ki; AR-GE ve inovasyona odaklanmak yatıyor. Zade Yağları tesisimizle 1991'den itibaren üniversite ve sanayi işbirliklerinin toplum sağlığına fayda sağlayacak pek çok hizmeti ürüne dönüştürdük.
Ardından AR-GE'deki gücümüzü sosyal sorumluluk vizyonumuzla buluşturarak Türkiye'nin ilk sağlıklı yaşam markasını Zade Vital'i faaliyete geçirdik. Bu projemizde yatırımımızı, sadece üniversite araştırmalarında kullanılan GPC, LCMSMS ve Transdermal gibi analitik ekipmanlara aktardık. Labratuvarlarımızda ayrıca yüksek teknolojiyi kullandığımız 332 pestisit analizi yapılıyor.
Zade ve Zade Vıtal ürünlerinin geliştirilmesi için temellerini attığımız AR-GE merkezimiz, 2015 Eylül ayında tıp alimi İbn-i Sina'nın adını taşıyor. Konya'da 200 bin metrekarelik alan üzerinde bulunan Zade ve Zade Vıtal Üretim Tesisleri içinde yer alıyor.
Helvacızade Grubu olarak bugün 280 çalışanımızla kol kola yürüyoruz. Geçen yıl ise AR-GE müdürümüz Yasemin Gödekoğlu liderliğinde çalışmalarımızı sürdürdüğümüz Zade Vital kanadımızda 84 kişilik Ar-Ge çalışanımızla ürün araştırmalarımıza devam ediyoruz.
Helvacızade Grubu olarak ekonomik istihdamı sağlamak adına insan kaynağına odağımıza alarak iş gücünün aktifleşmesini destekliyoruz. Ülkemizin verimliliğine, üretim kapasitesine ve toplumsal refahına da katkı sağlamak için tarıma ve çiftçimizle yanyana çalışarak onlara yeni iş imkanları sunuyoruz.
AR-GE merkezinizin faaliyet alanlarından bahseder misiniz?
Zade Vital İbn-i Sina AR-GE Merkezi'mizde Türk tohumlarını katma değerli doğal ürünlere dönüştürdüğümüz besin takviyelerini GMP (Good Manufacturing Practices/lyı Üretim Uygulamaları) standartlarında üreterek toplumumuzla buluşturuyoruz. Bunun yanı sıra yeni ürün çalışmalarımızı ve denemelerimizi yaklaşık 84 kişilik uzmanlarımız ve mühendislerimizle geliştiriyoruz.
AR-GE'mizde farmasötikleri, besin takviyeleri, tıbbi cihaz ürünleri, kozmetikleri, superfood alanlarında sıfır atık çalışmalarımızla çerçeveye dost üretimi destekliyoruz. İnovasyonu her alanda kuvvetlendirdiğimiz AR-GE ve ÜR-GE'nin temel kavramları hakkında eğitimler düzenliyoruz.
Merkezinizi kurarken ne kadarlık yatırım yaptınız?
Sağlık kanadımız olan Zade Vital'e son beş yılda 40 milyon Euro'luk yatırım gerçekleştirdik. Böylece yeni ürün kategorileri geliştirip ihracatta büyümeye doğru bir grafik sergiledik. Buradaki hedefimiz; bu makine parkurunun ülkemizde bulunan tüm üniversitelerin araştırma amaçlı kullanmasına olanak sağlamak.
Uzun yıllardır sektörde olan bir iş insanı olarak ülkemizdeki tüm akademisyenlerin labratuvarlarımızı kullanmasını, araştırmalarını burada yaparak hayalime ortak olmasını diliyorum. Ayrıca AR-GE merkezimizde sıfır atık projemizle uluslararası bir iş birliğine imza attık.
Ticarileşme çerçevesinde 2 milyon Euro'yu kapsayan Lingofood adlı bu ortaklık projesi Avrupa tarafından desteklendi. Bitkisel yağ rafinasyon tarafımızda ise geçtiğimiz yıllarda 25,4 milyon TLlik bir yatırım teşvik belgesi aldık. Bununla beraber endüstrimizde 4.0 standartlarına geçtik.
Önümüzdeki dönemde merkezi büyütme gibi planlarınız var mı?
Bundan 8 yıl önce ise nesiller boyu sağlık diyerek üniversite-sanayi iş birliğinde sosyal sorumluluk projemiz Zade Vital ile tüm dünyada her yıl yaklaşık 4.2 trilyon dolar harcanan sağlıklı yaşam pazarında, yerli ve milli DNA'mızla ilerliyoruz. Önümüzdeki süreçte ürün yelpazemizi genişleterek bu anlamda ek yatırım yaparak merkezimizi büyütmek planlarımızın başında geliyor. Zaman su gibi akıyor tek değişmeyen şey değişim. Bu değişime yeni çağa ayak uydurmamızın gerektiğine inanıyorum. Yeni teknolojiler ve yeni alanlar, ülkemize daha fazla tesis kazandırmamıza kapı açacaktır.
AR-GE merkezinizden yılda kaç ürün çıkarıyorsunuz?
Konya'nın çörekotunu, İzmir'in kudret narını, Denizli'nin sarıkantoronunu ve Gaziantep'in aspirini dünyaya duyurmak için var gücümüzle çalışarak bugün 67 Türk bitkisini dünyaya taşıdık. 8 yıl sonunda Zade Vital ile Türk tohumlarının şifasını dünyayla tanıştırarak 7 kıtaya yayıldık.
2023'te hedefimiz; bu rakamı 200 Türk bitkisine çıkararak yine bir ilke imza atmak. Bu hedefimizle beraber imzamızı attığımız her bir ürünü AR-GE'deki kuvvetimizle buluşturarak tüketiciye sunuyoruz. Ayrıca geçtiğimiz yıl, 50 farklı AR-GE merkezinde geliştirdiğimiz ürünlerimizi pazara sunarak ihracat kalemimizin içerisine ekledik.
Cironuzun ne kadarlık bir bölümünü AR-GE'ye ayırıyorsunuz?
Geçen yılki ciromuzun yüzde 4.5'ini AR-GE çalışmalarımıza ayırdık. 2020 yılında bu payı daha da artırmayı planlıyoruz.
AR-GE çalışmaları yaptığınız ürünlerle ilgili bilgi verir misiniz?
Sağlık kanadımız Zade Vital'de 145 ürün ve 558 farklı form çeşidiyle ABD dahil olmak üzere toplamda 17 ülkeye ihracat yapıyoruz. Geleneksel Türk tohumlarını AR-GE ışığında modernize ederek ürettiğimiz geniş ürün gamımız, sert ve yumuşak kapsül, yağ ve saşe formlarını kapsıyor.
Küresel ölçekte yeni normallere alıştığımız bu dönemde insanlar artık hastalıktan korunmanın ve bu şekilde hayat tarzlarını farklılaştırmanın ne kadar önemli olduğunu belki daha da iyi kavradı. Covid-19 pandemisinde ağırlıklı olarak bağışıklık sistemini dengeleyen ürünlerdeki iddiamızı bir kez daha ortaya koyduk.
Hatta ABD’deki eczanelerde sunulan koronavirüs korunma paketlerinde C vitamini ve çinko içeren Sambucus (karamürver ekstreli) ürünümüz de yer almaya başladı. Bunun yanı sıra kişiye özel besin destekleri ürünlerimizden Concept Serisi, Çörek Otu Yağı, Ruşeym Yağı, Patlatılabilen D vitamini kapsüllerimiz ile bir Türk markasını uluslararası platformlara taşımayı başardık.
Marka olarak, 2014 yılında dünyada ve Türkiye’de ilk kez, binlerce yıldır kullanılan geleneksel bitkisel bir tıbbi ürünü Çörek Otu Yağı’nın ilaç ruhsatına taşıma başarısını elde ettik. Pazarda çörekotu yağımızla beraber bir rekabet ortamı yarattık.
2016 yılında ise Kabak Çekirdeği Yağı, Keten Tohumu Yağı, Nar Çekirdeği Yağı olmak üzere üç yeni geleneksel bitkisel tıbbi ürünün Sağlık Bakanlığı tarafında beşeri tıbbi ürün ruhsatlarını aldık.
Sarı kantaron ve Kudret narı maserasyon yağları içeren biyobozunur yara yatak örtülerinin 3D printer teknolojisi ile endüstriye kazandırdık. Projemiz tıbbi cihazlar alanında olup, araştırmalarımıza ve çalışmalarımıza verdiğimiz yenilikçi yönümüzü ortaya koyduğunu düşünüyorum.
Ürün farklılaştırma çalışmaları da yapıyorsunuz....
AR-GE’mizi ayrıca ürünlerin içeriğini farklılaştırmak üzere değerlendirerek sektörde öncülüğümüzü pekiştiriyoruz. ABD pazarına özel olarak gül yağını ürün içeriğimizde sunuyoruz ya da ürünümüzü daha farklılaştırmak adına C Vitamini desteğimizin formülizasyonuna zeytin yaprağı ekstresiyle zenginleştiriyoruz.
2018 yılında temelleri atılan ve 2019 yılında onaylanan Upto4Health isimli zeytin, üzüm ve kabuklu ürünlerin atıklarından; gıda, nutrasötik ve kozmetik sektörlerinde kullanılacak 4 farklı sağlık faydası olan sürdürülebilir ürün üretimi projesi ile uluslararası BBI tarafından desteklendik.
Yine 2019 yılında AR-GE merkezimiz Tübitak 2244 projesi ile üniversite-sanayi iş birliği ile Türkiye’deki akademik bilginin sanayi ile entegre olmasında önemli bir adım attı. Zade Vital’de bu yıl araştırma ve geliştirme anlamında pek çok yeniliği yaşadığımız bir dönem içerisindeyiz.
Bu yılın ilk çeyreğinde uzmanlığımızla tablet formülasyon, üretim ve projelerine yoğunlaştırdık. Böylelikle yeni bir alana giriş yapmış olduk. Yumuşak jelatin kapsül teknolojisinde uzun salınımlı ürün formülasyonları geliştirmeyi planladık. Bu yeni girişimimizle kategorimizi geliştirmek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Zade Vital’de bu yıl ürün geliştirme anlamında pek çok yeniliği yaşadığımız bir dönem içerisindeyiz. Bu yılın ilk çeyreğinde uzmanlığımızla tablet üretimine yoğunlaştırarak yeni bir kategoriye giriş yaptık. Bu yeni girişimimizle kategorimizi geliştirmek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
AR-GE çalışmalarınız sizi sektördeki diğer şirketlerden nasıl ayırıyor?
Helvacızade Grubu sanayileşmeye başladığı ilk günden itibaren vizyonunu AR-GE, teknoloji ve inovasyon ışığında şekillendirdi. Grup olarak bulunduğumuz alanlarda önceliğimiz her daim insan sağlığını ön planımıza alarak hijyenik ve kaliteli üretime destek vermek. Küresel ölçekte katma değerli ürünler üreterek ülkemize olan sorumluluğumuzu yerine getirmeyi önemsiyoruz.
Bilimin öncülüğünde teknolojiyi yanımıza alarak AR-GE labaratuvarlarımızda üniversite ve sanayi işbirliklerinin yaygınlaşması için yenilikçi bilim alanları oluşturarak sektörümüzde örnek teşkil ediyoruz. Helvacızade Grubu, her girişiminde Türkiye’deki üniversiteler ve akademisyenlerle beraber büyüyerek var oldu. Geleceğimizin güvencesi bilimin ışığında ilerleyen bu alana kendini adayan genç akademisyenlerimizde.