Cem Ener
Kurucu Ortak BUBA Ventures
Aynı şekilde, yeni bir iş kuracağınızda veya bir girişime yatırım yapacağınızda da yolun sonunun nereye varacağını önceden bilmek istersiniz (sonu belirsiz bir işe sermaye bağlamayacağınızı tahmin ediyorum).
Bu ayki yazımda, özellikle melek yatırımcılardan ve girişim sermayesi şirketlerinden yatırım almayı hedefleyen girişimcilerin, ilk günden başlayarak kendi çıkış stratejilerini nasıl oluşturabileceklerine dair fikirlerimi sizlerle paylaşacağım.
Yatırımcı arayan girişimcilerle yaptığım görüşmelerde gördüğüm kadarıyla, girişimcilerimiz henüz ‘Melek Yatırım’ konseptini tam anlamadan yatırımcı arayışına giriyor. Melek yatırımcıların yıl sonunda kârdan pay alma beklentisiyle girişimlere yatırım yaptığını düşünen kişilerin sayısı oldukça fazla.
Halbuki, bir melek yatırımcının asıl beklentisi, yatırım yaptığı şirketteki hisselerinin değerinin 4-5 sene sonra X kat artmasıdır (burada X’i belirleyen birçok faktör vardır; şirketin faaliyet gösterdiği pazarın büyüme hızı, şirketin elde ettiği pazar payı gibi).
Dolayısıyla, hem sizin hisselerinizin hem de melek yatırımcının hisselerinin gelecekte daha yüksek bir değerden başka bir kişiye veya kuruma satılma potansiyeli olması gerekiyor ki, herkes için kârlı bir yatırımdan ve çıkıştan söz edilebilsin.
Değer ifade etmeyen bir şirketin hisselerini kimse gelecekte satın almak istemeyeceği için, hem girişimci hem de melek yatırımcı için bu yatırımdan tasfiye veya iflas haricinde herhangi bir yolla çıkış yapmak çok zor olacaktır. O halde kritik sorumuz şu oluyor:
Kârlı bir çıkış yapabilmek için nelere dikkat edilmeli?
1- Türkiye’de girişimcilerin son yıllarda yaptıkları çıkışları inceleyin, göreceksiniz ki özellikle bilgi teknolojileri (IT) sektöründe Türkiye’de pazar lideri olan firmalar, yabancı şirketlerin Türkiye ve Orta Doğu pazarına girmelerinde kolaylaştırıcı rol oynadıkları için yüksek değerler üzerinden satın alınıyorlar.
Almanya merkezli Wirecard online ödeme sistemleri firması Mikro Ödeme’yi 26 milyon Euro’ya, İngiltere merkezli Telecity Group web barındırma firması Sadecehosting’i 25 milyon Sterlin’e satın almıştı. Bu örnekler şuna işaret ediyor; bir global oyuncunun sizin şirketinizi satın alarak Türkiye pazarına daha hızlı giriş yapması mümkün olacak ise, hangi firmaların gelecekte Türkiye’de iş yapmak isteyebileceğini tahmin ederek kendi çıkış stratejinizi de bu tahminin etrafında şekillendirebilirsiniz.
Henüz daha girişiminizin ilk günlerinde bile olsanız, ‘iş modelimi nasıl oluşturmalıyım, nasıl bir satış veya dağıtım ağı kurmalıyım ve müşterilerim kimler olmalı ki, ‘A şirketi’ gelecekte benim şirketimi satın almayı düşünsün’ sorusunu kendinize sormalısınız.
2- Büyük düşünün, devamlı büyüyen bir girişim yaratmaya çalışın, zira tüm yatırımcılar yatırım kararlarını alırken ‘gelecekte bu iş ne kadar büyür?’ diye düşünürler. Çok niş kalan, pazarı küçük ve faaliyet alanı dar olan işletmeler, yatırımcılar için ilgi çekici şirketler değildir.
BUBA’ya başvuran bazı girişim projelerinde, kurucu ortakların girişimleriyle ilgili vizyonlarında korumacı ve tutucu davrandıklarına, büyümeyi kontrol edilmesi zor bir konu olarak gördüklerine ve fazla büyümeden kaçındıklarına şahit oluyoruz.
Türk kültüründe ‘küçük olsun ama tamamı benim olsun’ yaklaşımının hakim olduğunu da unutmayalım... Dolayısıyla, yaratacağı istihdamla ve ciroyla, devlete ödeyeceği vergiyle ve çağımız şirketlerinin olmazsa olmazı ‘sosyal etki’ ile büyük bir resim çizemiyorsanız, ufukta sizi kârlı bir çıkışın beklemediğini ilk günden bilmelisiniz.
3- Sosyal ilişkilerinizin ve dürüstlüğünüzün şirketinizin de en önemli sermayesi olduğunu unutmayın. Hiçbir yatırımcı, etik problemleri olan, piyasada hoş olmayan dedikodulara karışmış kişilerin kurduğu işletmeleri satın alıp, geçmişte bazı müşteriler veya tedarikçiler nezdindeki oluşan kötü şanın devamında yer almayı tercih etmeyecektir.
Girişimin kurucusu olarak sizin doğru kişilerle doğru seviyede iş ilişkisi kurmanızın faydasını emin olunuz ki bir şekilde şirket değerine yansıtabileceksiniz.
4- Sadece size bağlı, siz olmadığınızda tüm işlerin aksayacağı bir ‘tek adam şirketi’ yaratmaktan kaçının, çünkü sizin şirketten yaptığınız ‘çıkış’, sizin yerinize gelen alıcı için kaotik bir “giriş” olacaktır ve bunun olacağını önceden hisseden bir potansiyel alıcı hemen sizden ulaşacaktır.
Bir aile şirketi hayal edin. Şirket içi hiyerarşinin en tepedeki temsilcilerinin aynı aileden olduğunu ve ailenin tamamının şirketten çıkış yaparak, şirketi bir yatırımcıya satacağını düşünün. Şirket yeterince kurumsallaşmamış bir yapıda ise, bu ailenin fertlerinin şirket yönetiminden ayrılmasıyla idarede oluşacak boşluğu tahmin edersiniz.
Hangi mantıklı yatırımcı böyle bir kaosun içine girmek ister? Dolayısıyla, tüm işletme fonksiyonlarının neredeyse bir kişiye veya birbirine yakın kişilerden oluşan bir gruba bağlı olduğu durumlarda bu şirketin alıcısı olmayacağından, sizin çıkış yapmanız mümkün olmayacaktır.
5- Tek amacı ‘çıkış yapmak’ olan bir girişimci imajı çizmeyin. Günümüz yatırımcıları, büyük fırsat maliyetlerine katlanan, gecesini gündüzünü insanların hayatını derinden etkileyecek yenilikleri keşfetmeye adayan, girişimi ile ilgili hayallerinden kolay vazgeçmeyen girişimci profillerini arıyor.
Girişimciliği ‘şirket kur, paketle, sat, kurtul’ mantığında yürütmenin negatif algı yarattığını görüyorum, bu bakımdan da dikkatli olmanızı tavsiye ederim.