Küresel salgın, iş modellerinden insanların tercihlerine kadar herşeyi dönüştürüyor. WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler Direktörü Güneş Cansız, salgının toplu taşımaya güvenin azaldığı bu dönemde yeni ulaşım alternatiflerinin yeni iş imkanlarını da beraberinde getirdiğini söylüyor.
Cansız'a göre, kentlerde bisiklet, e-bisiklet, scooter, e-scooter paylaşım sistemlerinin geliştirilmesine yönelik girişimler arttı.
Levent Gökmen Demirciler
lgokmen@ekonomist.com.tr
Salgınla birlikte, kentsel alanda insan yakınlığına ve insan faaliyetlerine dayalı her şey; yani ulaşım ve altyapı, konut kullanımları, kültür sanat hizmetlerinin sunulma biçimleri değişti. Kentlerin ekonomiyi üretim ve dağıtım yapısı ve bu yapıya sosyal katılım sorgulanmaya başlandı.
Salgın, dünya genelinde kentlerde planlama ve tasarımı, enerji kullanımını, hareketlilik modellerini, konut tercihlerini, yeşil alanları, ulaşım sistemlerini ve iş modellerini dönüştürdü, dönüştürüyor.
Sürdürülebilir şehirler konusunda çalışmalar yürüten WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler Direktörü Güneş Cansız ile pandemi döneminde şirketler ve kentlerdeki değişimi konuştuk.
Pandemide neler değişti, kimler bu süreci iyi yönetti?
Sektör bağımsız olarak konuşmak gerekirse, bu dönemde koşullara adaptasyon kabiliyeti en yüksek olan şirket ve kurumlar kazandı, belki değişti, dönüştü ama ayakta kaldı. Kökleşmiş, kurumsal firmalar üretim ve çalışma sistemlerini değiştirmekte güçlük çekerken özellikle üniversitelerin tekno-parklarında faaliyet göstermekte olan girişimci firmaların sektörlerin ana tetikleyicisi olduğunu gördük.
Kısaca, değişen, dönüşen iklim, yaşam ve çalışma şartlarında ortaya çıkan en önemli nokta kentlere, yaşamlarımıza ve girişimlerimize “resilience” yani dirençlilik kavramını adapte edebilmemiz ve koşullara en verimli ve etkin biçimde cevap verebiliyor olmamız oldu.
Ulaşım sektöründe değişen talepler girişimlere nasıl yansıdı?
Seyahat ve ulaşım sektörü, salgından en ağır hasarı aldı. Havacılık sektörü hem yolcu taşıma hem de kargo uçaklarında yüzde 80'lik düşüşle en ağır darbe alan sektörlerden biri oldu.
Avasant raporuna göre, hükümetlerin salgına karşı aldıkları karantinalar, sınırların kapatılması ve diğer sektörlerde gerçekleştirilen sınırlandırmalar hem bireysel seyahatler için hem de tedarik zincirleri için 113 milyar doların üzerinde bir ekonomik kayba yol açtı.
Kriz ortamı sakinleştiğinde ve normalleşme sürecinin başladığının ilan edilmesiyle birlikte insanların toplu taşıma imkanlarını kullanmak yerine bireysel ulaşım imkanlarını daha çok tercih ettiklerini gördük. Bu süreçte özellikle ikinci el araba satışlarında da önemli bir artış yaşandığını biliyoruz.
Bununla birlikte bir yandan özel araç kullanımına olan talep artarken ve toplu taşımaya güven azalırken diğer yandan bisiklet, scooter ve yürüme seçenekleri de daha cazip hale geldi. Bu yeni ulaşım alternatifleri yeni iş imkanlarını da beraberinde getirdi ve kentlerde bisiklet, e-bisiklet, scooter, e-scooter paylaşım sistemlerinin geliştirilmesine yönelik girişimler arttı.
Salgınla birlikte kentlerin yapılanmasında neler değişti?
Kentlerin gelişiminde ve yeniden yapılanmasında etkin olan faktörlere baktığımızda salgın hastalıkların ve önemli buluşların ön plana çıktığını görebiliyoruz. Yaşamakta olduğumuz günler de kentsel planlama anlamında yine bir yeniden yapılanmanın habercisi gibi görülüyor.
Son 30-40 yıldır özellikle Türkiye'de yüksek yoğunluklu bir yapılaşmanın inşaat sektörünün ana odak noktası olduğunu ve bu sistemin “modern kent” algısı ile örtüştürüldüğünü görüyoruz. Ancak salgın sonrasında, mevcut inşaat yaklaşımının insanların kullanmak istedikleri yeşil alan, düşük kat yoğunluklu konut ve hatta balkon gibi ihtiyaçlara cevap veremediğini gördük.
Bu nedenle sektörün ana oyuncuları olan çeşitli firmaların, daha insan odaklı, daha yeşil alan ve insanlara mesafe tanıyan yeni projeler üzerinde çalışmaya başladıklarını biliyoruz.
Yeni dönemde nelere dikkat edilmeli?
Yeni proje ve yatırımların karşımıza yeni otoyollar ve birbirinden duvarlar ve çitlerle ayrılmış site mantığında konut sunumu olarak çıkması da çok olası. Bu durum da çevre üzerinde geri dönülemez tahribatlara sebep olacaktır.
Bu nedenle salgın sonucunda yaşanacak sosyal dönüşüme en iyi ve etkin cevabı vermek üzere, akıllı kentsel sistemlerin çok daha hızlı bir biçimde hayatlarımıza entegre olması gerekiyor.
Değişen çalışma biçimleri neleri hayatımıza getirdi?
Avrupa Yaşam ve Çalışma Koşullarını İyileştirme Vakfı'na göre, koronavirüsün ortaya çıkışından bu yana, AB'deki her 10 kişiden yaklaşık dördü uzaktan çalışmaya başladı.
Salgın, iş hakkında nasıl düşündüğümüz ve işletmelerin çalışanlarını ve müşterilerini nasıl koruduğu konusunda da bir paradigma değişikliği yarattı. Çalışanların güvenlikleriyle ilgili yeni rollere talep arttı ve daha da artması bekleniyor.
Şirketler ve kurumlar, daha sıkı sağlık protokolleri ve daha esnek çalışma seçenekleriyle işyeri uygulamalarını geliştirmeye devam ediyorlar.
İş yerleri için derinlemesine temizlik hizmetleri sunan sağlık ve güvenlik görevlileri; birisi hasta olduğunda güvenlik protokollerinin uygulanmasına yardımcı olan sağlık monitörleri; hastane önlüklerini ve maskelerini yeniden kullanım için sterilize eden teknisyenler; ve şirketlerin sosyal mesafe için tesis düzenlerini değiştirmelerine yardımcı olan yeniden yapılandırma uzmanları salgınla birlikte ön plana çıktı.
Yüz maskeleri, giyim şirketleri ve bağımsız üreticiler için bu dönemde önemli bir cankurtaran oldu.
Salgın WRI olarak isiz çalışmalarınızı nasıl etkiledi?
WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler olarak biz de her yıl düzenlediğimiz Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu'nu salgın sebebiyle bu yıl online bir foruma dönüştürmeye karar verdik.
“Covid-19 Sonrası Şehirler” temasıyla 27 Ekim Salı günü saat 11:00-12:30 arasında düzenlediğimiz Yaşanabilir Şehirler Online Forumu ile salgının kentlerimizde yarattığı sistemik şoku; kentlerde planlama, ulaşım ve enerji üzerinde yarattığı değişiklikleri ve bu şok dalgasının ardından hep beraber nasıl daha dirençli kentler oluşturabileceğimizi tartışacağız.
Moderatörlüğünü üstlendiğim Forum'da konuşmacı olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji Verimliliği ve Çevre Dairesi Başkanı Dr. Oğuz Can, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanı Utku Cihan, UNDP Türkiye İklim Değişikliği ve Çevre Portföy Yöneticisi Nuri Özbağdatlı ve UN-Habitat Şehir Plancısı Pınar Çağlın yer alacak.
Yaşanabilir Şehirler Online Forumu ile ilgili daha fazla bilgi için: www.yasana-bilirsehirler.org
WRI NE YAPAR?
Daha önce EMBARQ Türkiye adıyla faaliyet gösteren WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler, Dünya Kaynakları Enstitüsüne (World Resources Institute - WRI) bağlı sürdürülebilir şehirler programının Türkiye ofisidir.
Afrika, Brezilya, Çin, Hindistan, Meksika ve Endonezya’da da ofisleri olan Sürdürülebilir Şehirler Programı “insan odaklı şehirler” düşüncesinden hareketle çevreyi ve insan sağlığını her geçen gün daha fazla tehdit eden kent içi ulaşım, kentsel gelişme ve iklim değişikliği sorunlarına sürdürülebilir çözümler üretiyor ve bu çözümleri projelendirerek yerel yönetimlerle birlikte uygulamaya koyuyor.