Özellikle TL, dolara karşı en çok değer yitiren para birimlerinin başında geldi. Aşı çalışmalarına rağmen pandeminin olumsuz etkilerinin devam ettiği bir süreçte 2021 yılına giriyoruz. Peki nasıl bir 2021 yılı bekleniyor? Bu soruyu hazırladığımız anketle iş dünyasına sorduk. 225 patron ve CEO'nun 11 kritik başlıkta beklentilerini öğrendik.
İşte anketimizden çıkan sonuçlar...
27 Aralık 2020 – 10 Ocak 2021 tarihli sayıdan
1- EKONOMİYİ EN ÇOK PANDEMİ ETKİLEYECEK
2021 yılında ekonomiyi etkileyecek pek çok başlık olduğu aşikar. Bu nedenle anketimize katılan CEO’lardan önem sırasına göre üç başlığı işaretlemelerini istedik.
Pandemiden TL’de değer kaybına, ekonomik göstergelerdeki bozulmalardan küresel ekonomideki sorunlara ve jeopolitik risklere kadar pek çok konuda riskleri sıraladık.
Anketimize katılan CEO’ların verdiği yanıtların ağırlıklı ortalamasına bakıldığında ekonomiyi en çok etkileyecek başlığın pandemi olduğu görülüyor.
Pandemi sürecinin devam etmesi, yüzde 37 ile en yüksek oyu alan başlık. Onu yüzde 12 ile döviz kurlarında yeniden yükseliş yaşanması riski ve yüzde 10,7 ile ekonomideki büyümenin yavaş kalması ihtimali izliyor.
2- PANDEMİYE ABD İLE İLİŞKİLER DAHİL OLUR MU?
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de aşı çalışmalarına rağmen pandemi, gündemin ilk sırasında. Yaşanan yeni ataklarla birlikte kısıtlamalar, ekonomilerin belirli süreler için kapatılması gibi başlıklar gündemde. CEO’ların 2021 yılı için endişelerinin başında da pandemi sürecinin uzaması geliyor. Bu kriterde de önem sırasına göre üç şıkkı seçmesini istediğimiz CEO’ların verdiği yanıtlara bakıldığında yüzde 31 ile ilk sırada pandemi sürecinin uzaması geliyor.
3- BÜYÜMEDE İYİMSERLİK VAR
Türkiye ekonomisi, 2020’nin ikinci çeyreğinde yüzde 9,9 gibi çok sert bir daralma yaşadıktan sonra son açıklanan üçüncü çeyrek verisinde önemli bir sıçrama yaptı ve yüzde 6,7 büyüme kaydetti. 2020 yılının yüzde 0 civarında bir oranla kapanması bekleniyor. 2021 yılına bakıldığında ise beklentiler biraz daha iyimser görünüyor.
Şöyle ki anketimize katılan iş dünyasının temsilcilerinin yüzde 48’i yüzde 2-4 arasında bir büyüme bekliyor. Onu yüzde 26 ile yüzde 0-2 arasında büyüme takip ediyor. Küçülme bekleyenlerin oranı ise sadece yüzde 5.
4- TEK HANELİ ENFLASYON HAYAL Mİ?
Türkiye’de tüketici fiyatları kasım ayında beklentilerin üzerinde yüzde 2,3 artış gösterirken, yıllık enflasyon ise yüzde 14 oranında gerçekleşti. Böylece yıl sonu için Merkez Bankası’nın hedefi olan yüzde 12,1 zora düştü.
5- DOLAR KURUNDA YÜKSELİŞ EĞİLİMİ SÜRECEK
2020 yılının özellikle sonbahar aylarında piyasaların gündeminin ilk maddesi döviz kurunda yaşanan hareketler oldu. Merkez Bankası’nın düşük faiz politikası ve döviz rezervlerinin ekside olmasının etkisiyle dolar/TL, 8,50 gibi rekor seviyeleri gördü.
6- İSTİHDAM ARTIŞI SINIRLI
Türkiye’de eylül ayında işsizlik oranı, geçen yılın aynı ayında yüzde 13,8 iken 1,1 puan azalarak yüzde 12,7 olarak gerçekleşti. Arındırılmış verilere göre genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 24,3 olurken; tarım dışı işsizlik ise yüzde 14,7 seviyesinde gerçekleşti.
7- BÜYÜME İÇERİDEN Mİ GELİR?
Pandeminin etkileri, önemli ihracat pazarlarımız olan AB ve ABD ile ilişkiler dikkate alındığında iş dünyasının büyüme planlarını yüzde 60,4 oranında iç pazar tarafında yaptığı görülüyor. İhracat tarafında ise pandeminin etkileri önemli olmaya devam edeceğe benziyor.
8- YABANCI YATIRIMCI REFORMLARI SORUYOR
Son dönemde konuşulan başlıklardan biri de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomi ve hukuk alanında reform söylemleri oldu. Bu söylemlerin anketimize yansımalarını da gördük.
9- İHRACATTA AB AĞIRLIĞINI KORUYOR
Kurda yaşanan yükselişler sonrasında ihracatın önemi daha da artmış durumda. Aşının bulunması ve pandeminin etkilerinin azalması ile birlikte, yaşanan siyasi sorunlara rağmen AB, CEO’ların öncelikli pazarı olmaya devam edecek.
10- DİJİTALİN ÖNEMİ ARTIYOR
Mart ayında ekonominin kapanması ve işlerin evlere taşınmasıyla birlikte dijitale yapılan yatırımların önemi daha da öne çıktı. Şirketler, işlerini hızlıca dijitale kaydırdı veya kaydırmak için yatırımlara soyundu. Bu durum 2021 yılında da devam edeceğe benziyor.
11- AR-GE’YE KAYNAK AKTARIYORLAR
Günümüzde, teknolojiye, AR-GE’ye kaynak aktarmayan, katma değerli ürünler üretmeyen işletmelerin işinin zor olduğu aşikar. Anketimize verilen yanıtlara bakıldığında, yüzde 30,5’lik bir oranın yüzde 0-2 aralığında AR-GE’ye kaynak aktardığını görüyoruz. Yüzde 22,7’lik kesim ise AR-GE’ye kaynak aktarmadığını söylüyor.