ARAM EKİN DURAN
eduran@ekonomist.com.tr
Türkiye’nin en köklü mücevher üreticilerinden biri olan Ariş Pırlanta, ‘küresel marka’ olma hedefiyle yurt-dışına açılıyor. Yakın zamanda Turqu-ality Destek Programı’na kabul edilen şirket, yılbaşına kadar Almanya’da iki mağaza açmak için düğmeye bastı. Türkiye genelinde 20 mağaza ile faaliyet gösteren Ariş Pırlanta, önümüzdeki dönemde başta AB pazarı olmak üzere dünya genelinde satış ve mağaza ağı kurmayı hedefliyor.
Ekonomist Dergisi’ne konuşan Ariş Pırlanta Yönetim Kurulu Başkanı Kerim Güzeliş, temelleri 1906 yılında Mardin’de küçük bir atölyede atılan şirketin Turquality’e hak kazanması ile yeni bir aşamaya geçtiğini söylüyor. Güzeliş, “Kendi markamızla bir dünya markası olmak için harekete geçtik. Hedefimiz dünya genelinde 10 yılda en az 10 mağaza açmak” diyor. Güzeliş’e sorularımız ve aldığımız yanıtlar şöyle:
Ariş Pırlanta, Türkiye’de 100 yılı aşkın tarihe sahip ender şirketlerden biri. Hikayeniz ne zaman ve nerede başladı?
Biz 110 yıllık bir kuruluşuz. Mardin’de dedemizin başlattığı pırlantacılık işini babamız devraldı. 1959’da İstanbul’a geldik. Daha sonra da ben işlerin başına geçtim. 1980 sonrasında alanımızda bir marka yaratmaya karar verdik. O tarihte marka oluşturmak, hele ki bizim sektörümüzde yoktu. 1984’te Ariş adıyla sektördeki ilk
kurumsal markayı yarattık. Aynı yıl Nişantaşı’nda ilk mağazamızı açtık. Sektörün ilk ambalajı, kutusu, kataloğu ve takı defilesi bizden çıktı.
Ariş aynı zamanda kendi sektörünün ilk ihracatçılarından. Perakendecilikten toptan ihracata geçişiniz nasıl oldu?
1994’ten itibaren hem ihracat hem de turizm bölgelerine çok farklı tasarımlar yaptığımız için, bizden artık ürünlerimizi toptan talep etmeye başladılar. Bu iş bize de daha kârlı geldi. Kapalıçarşı’ya geri döndük. Mağazacılığa ağırlık vermemeye başladık. Ancak bu marka yaratmak açısından ciddi bir hata oldu bizim için.
İhracat fuarları ve toptan satışlar nedeniyle marka yaratma fikrini ötelemek yanlış bir karardı. Çünkü Türkiye’de rekabet ve kopyalama çok hızlı gelişti. Tasarımlarımız hızla kopyalandı ve biz telif haklarındaki eksiklikler yüzünden hakkımızı arayamadık. 2005’te mağazacılığa geri döndük. Cevahir AVM’de mağaza açtık. Son dönemde ise yeniden markalı ihracata dönüş yapmaya karar verdik.
2005’ten bu yana mağazacılıkta nasıl bir gelişme gösterdiniz?
Biz 2005’te önümüze 30 yıllık bir projeksiyon koyduk. İlk 10 yılda Türkiye’de çok tanınan bir marka olmayı, ikinci 10 yılda ise dünyaya açılmayı hedefledik. Üçüncü 10 yılda ise dünyanın en bilinen 10 pırlanta markasından biri olma hedefimiz var. Geçen 10 yıl içinde hedefimizi tutturduk. Türkiye’de 20 mağaza kurduk, 30’a yakın satış noktamız var. Yakın zamanda Turquality projesine kabul edildik. Artık ikinci 10 yıl hedefine, yani dünyaya açılmaya sıra geldi.
Yeni dönemde ihracat pazarlarında hedefleriniz nelerdir?
İlk hedefimiz Almanya pazarına girmek. Berlin, Düseldorf, Frankfurt, Münih, Hamburg ve Köln’de araştırmalarımız sürüyor. İlk etapta iki mağaza açacağız. Bu kentlerde dünyanın en iyi markaları hangi lokasyondaysa biz de orada olacağız. Ancak yer bulmak kolay değil, o yüzden ayrıntılı bir araştırma yapıyoruz. Almanya’dan sonra Hollanda, İspanya ve Avusturya’yı düşünüyoruz. Avrupa dışında ise ABD, Hong Kong ve Dubai’de mağaza açacağız. Hedefimiz dünya genelinde 10 yılda en az 10 mağaza açmak.
Türkiye’de yeni mağazalar açacak mısınız?
Türkiye’de markamızı özellikle Anadolu’da daha bilinir hale getirmek istiyoruz. Bu nedenle öncelikle Eskişehir, Adana ve Kayseri’de mağaza açacağız. Franchise da verebiliriz. 2015’te 20 milyon TL ciroya ulaştık. Bu yıl ise yüzde 10-15 büyüme hedefliyoruz. Şu anda ciromuz içinde ihracatın payı yüzde 10 civarında. Başta Avrupa olmak üzere dünya genelinde açacağımız mağazalarla ihracatın ciro içindeki payını yüzde 50’ye çıkaracağız.
Türkiye’nin mücevher sektöründe bölgesel üs olma şansı var mı?
Özellikle ÖTV ve KDV’nin kaldırılması sonrasında sektör olarak çok umutlanmıştık. Ancak son birkaç yıldır yaşanan terör olayları sektöre büyük bir darbe vurdu. 10 yabancı müşterimizden dokuzu Türkiye’ye gelmekten çekinir hale geldi. Öte yandan son birkaç yılda dünyada seyahat veya telekomünikasyon harcamaları artarken, buna bağlı olarak mücevher harcamaları gerileme gösterdi. Bizim iç piyasada olumsuz gelişmelerden az etkilenmemizin en büyük sebebi, düğün geleneğimizden kaynaklanıyor. Düğünler sürdükçe takı alımı da devam ediyor. Ancak Türkiye’nin bölgesel üs olma hedefi biraz rafa kalktı diyebiliriz.
Altın karşısında iç piyasada pırlanta satışları ne durumda?
Tabi toplumumuzun altına bakışı çok güçlü. Anadolu’daki kuyumcularımız da bu nedenle pırlantayı ön plana çıkarmıyor. Oysa kuyumcuların pırlantayı sergilemeye başladıkları yerlerde satışların hızla arttığını tespit ediyoruz. Şu an Anadolu’da 50 kentte satışlarımız yok denecek kadar düşük. Sektör olarak bu şehirlerde kuyumcuları da bilinçlendirecek bir tanıtım ve pazarlama faaliyeti yürütmek gerekiyor.
Türkiye’de sektör açısından patent ve telif hakları sorunu da önemli bir engel değil mi?
Maalesef öyle. Türkiye’de sektörümüz açısından hayati öneme sahip patent ve telif haklarına ilişkin mevzuat iyi çalışmıyor. Şöyle örnek vereyim: İki yıl önce bir firma bizim ürünlerimizi taklit etti ve satışa başladı. Hemen dava açtık ama iki yıldır bir sonuç alabilmiş değiliz. Bu firma hala bizim tasarımlarımızı satıyor. Yurtdışında bu tür davalar bir haftada sonuca bağlanıyor ve üretici şirketlerin mağdur edilmesinin önüne geçiliyor. Öte yandan zaten tasarımda sorunlu bir ülkeyiz. Üretim ve ihracatta dünyanın en büyük üç ülkesinden biriyiz ama tasarımda ilk 10’a bile giremiyoruz.
"PIRLANTA BORSASI KURACAĞIZ”
Türkiye pırlanta sektörü açısından nasıl bir gelecek görüyorsunuz?
Ülkemizde pırlanta sektöründeki perakende satış büyüklüğü 1,5 milyar dolar civarında. Türkiye'nin bölgesinde yıldızlaşacak bir sektörü var bu alanda. Biz, sektördeki şirketler olarak Türkiye'de bir 'Pırlanta Borsası' kurmak istiyoruz.
Şu an dünyada BAE, İsrail, Belçika ve Hindistan'da çok büyük pırlanta borsaları var. Biz de beşinci büyük borsa olabileceğimizi düşünüyoruz. Borsa kurmak için girişimlerimiz başladı. Pırlanta Borsası'nın birkaç yıl içinde sektörü 10 milyar dolarlık ciroya taşıyacağını hesaplıyoruz.