04 Ağustos - 17 Ağustos 2024 tarihli sayıdan
Özellikle en düşük emekli maaşındaki 2 bin 500 liralık artış ve yurt dışı çıkış harcına yapılması düşünülen zamla gündemde olan yasa teklifi, nihayet Meclis’te kabul edilerek yasalaştı. 7524 sayılı bu yasa, başta gelir ve kurumlar vergisi olmak üzere vergi usul, KDV, ÖTV yasalarında da değişiklikler içeriyor.
Kurumlar vergisi mükellefleri açısından baktığımızda ise iki tane asgari kurumlar vergisi düzenlemesinin mevzuatımıza girdiğini söyleyebiliriz. İlki küresel asgari kurumlar vergisi ikincisi de yurt içi asgari kurumlar vergisi uygulaması. Biz de bu yazımızda, yurt içi asgari kurumlar vergisi uygulaması üzerinde duracağız.
YURT İÇİ ASGARİ KV NEDİR?
Kısaca yurt içi asgari kurumlar vergisini, kurumlar vergisi oranı kullanılarak hesaplanan kurumlar vergisinin, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancının yüzde 10’undan az olamaması şeklinde tanımlayabiliriz. Bu düzenleme kurumların 2025 yılı ve sonraki kazançlarına uygulanacak. Özel hesap dönemine tabi kurumların ise 2025 takvim yılında başlayan özel hesap döneminden itibaren uygulanmaya başlayacak.
Yurt içi asgari kurumlar vergisi hesaplamaları geçici vergi dönemlerinde de yapılacak. Ancak ilk defa faaliyete başlayan kurumlar hakkında üç hesap dönemi boyunca uygulanmayacak.
KURUM KAZANCI
Üzerinden yüzde 10 kurumlar vergisi hesaplanacak kurum kazancı; ticari bilanço kârına kanunen kabul edilmeyen giderlerin (KKEG) eklenmesi ve aşağıda sayılan istisna ve indirimlerin düşülmesi suretiyle belirleniyor.
Kurum kazancı= Ticari bilanço kârı + KKEG - Kanun’da sayılan istisna ve indirimler.
Bu arada yukarıdaki tanım ve formülden, ticari bilanço kârına sadece KKEG’lerin ilave edileceğinin anlaşılması farklı sorunları da beraberinde getirecektir. Şirket vergi hesaplamalarında KKEG’lerin yanında bir de vergi matrahından indirilen değerleme farkları ve karşılık iptalleri bulunuyor.
Örneğin şirketin ayırmış olduğu kıdem tazminatı karşılıkları vergi hesabında KKEG olarak dikkate alınırken, sonradan karşılıklardan yapılan ödemeler veya gelir yazılmak suretiyle iptal edilen karşılıklar da aynı şekilde beyanname üzerinde gelirden indirilmektedir. Yani ayrılan ve KKEG yapılan çeşitli karşılıklar asgari kurumlar vergisi hesabında kazanca dahil edilirken, bunların ödenmesi veya iptali dolayısıyla yazılan gelirlerin de aynı şekilde bu kazançtan düşülmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Farklı değerleme yöntemlerinin kullanılmasından ortaya çıkan değerleme farklarında da aynı problem ortaya çıkacaktır. Bu işlemler sonucu KKEG olarak dikkate alınan tutarlar olabileceği gibi beyanname üzerinde indirim olarak dikkate alınan tutarlar da olabiliyor. Bu işlemlerde de sadece KKEG’lerin asgari kurumlar vergisi matrahına dahil edilmesi gerektiğini söyleyerek indirimlerin düşülemeyeceğini kabul etmek hakkaniyetli olmayacaktır. Bakanlığın çıkaracağı ikincil mevzuatla bu sorunu giderebileceğini düşünüyoruz.
İSTİSNA VE İNDİRİMLER
Tanımda, “İndirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancı” ibaresi yer alıyor. Ancak bu ifade, asgari kurumlar vergisine esas kazancın tespiti sırasında indirim ve istisnaların hiçbirinin düşülemeyeceği anlamına gelmiyor. Bazı istisnaların asgari kurumlar vergisi hesaplaması sırasında da düşülmesine izin verilmiş durumda. Bunları;
- Tam mükellef kurumlardan elde edilen iştirak kazançları istisnası,
- Emisyon primi kazanç istisnası,
- Sahip olunan taşınmazlardan elde edilen kazançlar dışında (d) bendinde sayılan yatırım fon ve ortaklıklarının istisna kazançları,
- Risturn istisnası,
- Finansal kiralama şirketleri ve varlık kiralama şirketleri ile yapılan sat geri kirala işlemlerinden elde edilen kazançlara uygulanan istisna,
- Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin işletilmesi ve devrinden elde edilen kazançlara uygulanan istisna,
- Serbest Bölgeler Kanunu kapsamındaki kazanç istisnası,
- Girişim sermayesi fonu indirimi,
- Korumalı işyeri indirimi,
- Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamındaki kazanç istisnası ile kurumlar vergisi matrahından indirim konusu yapılabilen AR-GE ve tasarım indirimleri olarak sayabiliriz.
SERBEST BÖLGE KAZANÇ İSTİSNASI
Serbest bölge ve teknokent kazanç istisnası aslında teklif metninde yoktu. Komisyon görüşmeleri sırasında eklendi. AR-GE indiriminin de kapsamı genişletildi.
Ama bu arada serbest bölge istisnasının yine aynı yasayla daraltılmış olduğunu hatırlatmak isteriz. Serbest bölgelerde üretim faaliyetinde bulunan kurumlar imal ettikleri ürünleri yurt içine sattıkları durumda bundan sağladıkları kazanç istisnadan yararlanamayacak. Sadece ihracattan elde ettikleri gelirler istisna olmaya devam edecek. Bu uygulama 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren elde edilen kazançlar için geçerli.
İNDİRİMLİ KURUMLAR VERGİSİ UYGULAYANLAR
Payları BİST’te ilk defa işlem görmek üzere en az yüzde 20 oranında halka arz edilen kurumlar, ihracat yapan kurumlar ve sanayi sicil belgesine sahip ve fiilen üretim yapan kurumlar için indirimli kurumlar vergisi oranları uygulanıyor. Bu uygulamalar nedeniyle ödenmeyen fark vergiler de asgari vergi hesaplaması nedeniyle ödenmesi gereken kurumlar vergisinden düşülebiliyor.
Diğer taraftan yasanın yayım tarihinden önce alınmış teşvik belgeleri kapsamındaki yatırıma katkı tutarları ile sınırlı olmak üzere, mükelleflerin indirimli kurumlar vergisi uygulaması nedeniyle ödemedikleri kurumlar vergisi de asgari vergi kapsamında ödenmesi gereken kurumlar vergisinden düşülebiliyor.
GEÇMİŞ YIL ZARARLARI
Kurumlar vergisi yasasında beş yılı aşmamak üzere geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararların, kazançtan indirilebileceği belirtiliyor. Yeni yasada asgari kurumlar vergisi hesaplanırken kazançtan düşülebilecek indirim ve istisnalar sayılmış olmakla birlikte geçmiş yıl zararlarının mahsubuna ilişkin bir düzenleme yapılmadı. Hatta teklif metninde yoktu ve belki komisyon ya da genel kurul da bu eksiklik fark edilir ve yasaya bir hüküm eklenir diye bekledik ama maalesef gerçekleşmedi.
Örneğin bir firmanın geçmiş iki yıldan gelen 1 milyon 500 bin lira geçmiş yıl zararı olsun. Bu yıl da 1 milyon lira kazanç elde ettiğini ve 100 bin lira da kanunen kabul edilmeyen giderleri (KKEG) olduğunu varsayalım. Bu firma yurt içi asgari kurumlar vergisi düzenlemesi olmadığı durumda 1 milyon 100 bin lira (ticari kâr + KKEG) olarak beyan ettiği kârdan aynı tutarda geçmiş yıl zararını düşerek sıfır matrah beyan edecek ve hiç kurumlar vergisi ödemeyecekti.
Oysa yeni düzenleme kapsamındaki asgari kurumlar vergisi hesabında, geçmiş yıl zararlarının yasada belirtilmemiş olması dolayısıyla mahsubunun mümkün olmadığı şeklinde bir sonuca varıldığında, bu şirketin 1 milyon 100 bin lira matrah üzerinden yüzde 10 oranında (110 bin lira) vergi ödemesi gerekecektir.
Bunun da devreden zararların mahsubu imkanını ortadan kaldıracağı, yasa ile verilen bir hakkın kullanımının engellenmesi anlamına geleceği açıktır.