YEP’teki hedefler ekonomiyle uyumlu değil

07 Ekim 2019





Hükümet, 2020-2022 dönemine ilişkin Orta Vadeli Program'ı (OVP) geçen hafta açıkladı. Yalnız her yıl rutin olarak açıklanan bu rapor nedense geçen yıl olduğu gibi yine Yeni Ekonomi Programı (YEP) adıyla yayınlandı.





DR. ORHAN KARACA 
okaraca@ekonomist.com.tr





YEP'te hükümetin 2020-2022 dönemine ilişkin temel ekonomik hedefleri yer alıyor. Bu hedefler oldukça iddialı görünüyor. Ancak bunlar Türkiye ekonomisinin bizim bildiğimiz yapısıyla pek uyumlu değil.





Bu hedeflerin bazıları tutabilir ama ekonominin mevcut yapısıyla hepsinin aynı anda tutmasının imkanı yok. Esasında hükümet de bunun farkında ve programın satır aralarından anladığımız kadarıyla uygulayacağı politikalarla üç yıl içinde ekonominin yapısını değiştireceğini iddia ediyor.





Ancak ekonomide onlarca yılda oluşmuş bir yapıyı bu kadarcık sürede değiştirmek bize pek mümkün gibi görünmüyor. Bunun için daha uzun bir döneme ihtiyaç bulunuyor.









HEDEFLER ÇELİŞKİLİ
İncelemeye ekonomik büyümeye ilişkin hedeflere göz atarak başlayalım. 2018'de yüzde 2,8 olan ekonomik büyüme oranı YEP'e göre bu yıl yüzde 0,5 olacak. Ekonominin yılın ilk yarısında yüzde 1,9 küçüldüğünü dikkate alırsak bu da biraz iyimser bir tahmin olabilir ama bunun üzerinde durmayacağız.





Bizi esas olarak önümüzdeki üç yıl için hedeflenen yüzde 5'lik büyüme ile bunun işsizlik ve cari açık hedefleriyle olan ilişkisi ilgilendiriyor. Türkiye'de kriz yıllarından sonra ekonominin hızlı büyümesi oldukça alışıldık bir durum. 1994, 2001 ve 2008-2009 krizlerinden sonra hep böyle olmuştu.





Ancak bu seferki durum biraz farklı gibi. Siyasi sorunlar yüzünden ekonomik kamuoyundaki geleceğe ilişkin güvensizlik hala aşılabilmiş değil. Yurtdışından kaynak girişi de bir türlü hızlanmıyor.





İç talebe dayalı ve yurtdışı kaynaklara bağımlı bir yapıya sahip olan Türkiye ekonomisinin bu şartlar altında yeniden hızlı büyümeye geçmesi biraz zor görünüyor. YEP'e göre, geçen yıl yüzde 11 olan işsizlik oranı bu yıl yüzde 12,9 olarak gerçekleşecek.





Önümüzdeki yıldan itibaren ise hızla düşerek 2022'de yüzde 9,8'e inecek. Fakat biz kendi hesaplarımızdan Türkiye'de işsizlik oranının sabit kalması için bile yüzde 5,5-6 arasında bir büyümenin gerekli olduğunu biliyoruz.





Bu şartlarda yüzde 5'lik büyümeyle işsizlikte düşüş değil tam tersine yükseliş beklemek gerekir. Bu arada 2019'un yüzde 12,9'luk gerçekleşme tahmininin ne kadar gerçekçi olduğu konusuna da lafı fazla uzatmamak için girmiyoruz.





Benzer bir uyumsuzluk durumu cari açık için de söz konusu. YEP'e göre, geçen yıl gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 3,4'ü kadar açık veren cari işlemler dengesi bu yıl yüzde 0,1'lik fazla verecek. Önümüzdeki iki yıldaki düşük cari açıklardan sonra 2022'de ise tam "dengelenme" sağlanacak.





Ancak bizim bildiğimiz Türkiye ekonomisinde büyüme yüzde 5 olursa cari açık sıfır olmaz, cari açık sıfır olursa da büyüme yüzde 5'i bulmaz. Çünkü Türkiye'de ekonomik büyüme her zaman ithalatta ve dolayısıyla dış ticaret açığıyla cari açıkta artış getirir. Ekonomiyi üç yılda cari açıksız büyür hale getirmek ise imkansıza yakın.





BÜTÇEDE DİSİPLİN MÜMKÜN MÜ?
YEP'e göre, geçen yıl GSYH'nin yüzde 2'si kadar olan merkezi yönetim bütçe açığı bu yıl yüzde 2,9 olarak gerçekleşecek. Önümüzdeki iki yılda bu düzeyde kaldıktan sonra 2022'de ise hafifçe gerileyerek yüzde 2,6'ya inecek.





Bütçede ipin ucunun kaçtığı ve ancak Merkez Bankası'ndan gelen kaynaklarla açığın azaltılabildiği bir ortamda maalesef bu hedeflerin de pek fazla inandırıcılığı yok.





Son olarak enflasyon hedeflerine bakalım. 2018'de yüzde 20,3 olan tüketici enflasyonu YEP'e göre bu yıl yüzde 12 olarak gerçekleşecek. Önümüzdeki üç yılda ise hızla gerileyerek 2022'de yüzde 4,9'a inecek.





Yani yüzde 5'lik hedef nihayet tutturulacak. Hükümet yıllardır hep bu hedefin peşinde koşuyor ama bir türlü ulaşamıyor. Mevcut para ve maliye politikası uygulamalarıyla bu hedefe ulaşılmasının yine çok zor olduğunu düşünüyoruz.