TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr
Dolayısıyla ne eski günlere döndük, ne de pandemiyi atlatabildik. Her ikisinin ortasında adeta bocalama dönemindeyiz. Rakamlar, veriler, geleceğe ilişkin senaryolar neyi gösteriyor? Ekonominin kabaca yüzde 60’ını oluşturan hizmetler sektörü, eski gücüne kavuşabilecek mi?
Örneğin eskisi kadar iş seyahati olmayacağını söylemek mümkün. Evden çalışmanın artmasını beklemek sürpriz olur mu? Bence sürpriz olan, eskiye dönülebileceğine olan inancın yükselmesi. Türkiye’nin en büyük işverenlerinden Bosch Türkiye’nin CEO’su Steven Young, beş yıldan beri evden çalışma sistemini yürüttüklerini söylüyor.
Çok memnun olduklarını ve haftada dört gün olan süreyi uzatacakları bilgisini aktarıyor. Çünkü, hem verim, hem kalite artışı, hem de çalışan memnuniyeti var.
Mart ayının ortasından beri temel gıda ve hijyen ürünleri ağırlıklı bir hale gelen alışveriş sepetimiz yeniden çok çeşitli bir hal alacak mı? Yanıt olarak “Evet” diyebiliriz. Ama koşullu olarak... Koşulumuz da sanal veya gerçek sepete giren ürünlerin daha çok araştırılacak olması.
Üretim süreçleri, kullanılan malzemeler, teknoloji kadar şirketlerin pandemi dönemindeki kurumsal duruşları, çalışanlarına ve topluma sundukları faydalar gibi faktörler de tüketici tercihlerinde önemli rol oynayacak.
Ayşegül’ün yıllardan beri hazırladığı “Satın Alma Liderleri” araştırmasına giren 50 profesyonelin işi daha da zorlaşıyor. Bunun en büyük nedeni de, tüketicinin artan duyarlılığına karşılık verecek tedarikçilerle çalışmayı tercih edecek olmaları. Maliyet tabii ki önemli bir faktör.
Özellikle işsizliğin yüksek olduğu ve yükselmesinin beklendiği, hane gelirlerinin reel olarak gerilediği bir dönemde satın alma kararları, şirketlerin performanslarını ciddi bir şekilde etkileyecek. Ama emin olun, son üç aylık dönemde yaşananlar da unutulmayacak.
Ayrıca, Türkiye’nin çok farklı sektörlerde, en düşüğünden en yükseğine farklı teknolojilerle ciddi bir üretim gücüne sahip olduğunu tekrar anımsatmak isterim. Üstelik, pandemi döneminde getirilen ek vergilerle, geçmişin siyasi tercihleri nedeniyle adeta yok olmuş üretim gücü de yeniden canlanıyor.
Türkçesi, üretime yeni oyuncular katılıyor. Önerim, tedarikçi şirketlerin, satın alma liderlerinin sözlerine, önerilerine daha çok kulak vermeleri. Örneğin, lütfen artık betona, binaya değil, insan kaynağına, üretim süreçlerini iyileştirecek yeni teknolojilere yatırım yapalım.