Global tarafta ticaret savaşları ve parasal genişlemeyi sonlandırıcı hamleler, gelişen piyasalar için risk unsuru. Bu koşullarda konuştuğumuz piyasa uzmanları, temkinli portföy önerisi yapıyor. Borsanın yüksek iskontosuna rağmen hisse ağırlığı azaltılırken, başta mevduat olmak üzere sabit getirili TL varlıkların portföydeki payı ise yükseliyor.
TALİP YILMAZ CEREN ORAL
tyilmaz@ekonomist.com.tr coral@ekonomist.com.tr
Piyasalar için önemli bir belirsizlik olan seçimler geride kaldı. 24 Haziran'da yapılan seçimlerin sonuçlarına göre Cumhur İttifakı'nın adayı Recep Tayyip Erdoğan ilk turda Cumhurbaşkanı seçildi. Cumhur ittifakı ise oyların yüzde 53,6'sını alarak 344 milletvekiliyle mecliste salt çoğunluk için gerekli sandalye sayısını kazandı.
Tabloları görmek için görsellere yıklayın.
Siyasi belirsizliğin ortadan kalkmasının piyasalar üzerindeki olumlu etkilerini geçen hafta içinde gözlemlemeye başladık. Türkiye varlıkları dünyadan pozitif ayrışma eğilimine girdi.
24 Haziran seçimleri sonrası TL yaklaşık yüzde 3 değer kazanarak gelişmekte olan ülke paralarını yüzde 3,5 oranında yendi. Hisse senedi ve tahvil piyasalarında da küçük de olsa pozitif eğilimler görüldü. Borsa 95.000'den 96.000'in üzerine çıktı. Ancak gösterge faizde önemli bir değişiklik yaşanmadı.
Peki, bundan sonra ne olacak? Önümüzdeki dönemde piyasalar hangi gündem maddelerini takip edecek? En azından yaz aylarında piyasalar nasıl hareket edecek?
Portföy önerileri seçim sonrasında nasıl şekillendi? Yeni hükümetten neler bekleniyor? Kapak haberimizde bu sorulara yanıt aradık. Bu amaçla piyasanın önde gelen isimleriyle konuştuk, beklentilerini ve yatırımcılara tavsiyeleri aldık.
24 Haziran seçimlerinden önce son olarak Ekonomist Dergisi'nde 27 Mayıs tarihli sayımızda yer verdiğimiz portföy dağılım tablosu ile bu hafta yaptığımız portföy dağılım tablosunu karşılaştırdık.
Piyasa uzmanları 24 Haziran seçimlerinin geride kalmasına ve belirsizlik ortadan kalkmasına rağmen, çok daha defansif, dağılımı dengeli bir portföy önerisi ile karşımıza çıkıyor. Bundan bir ay önceki portföylerde yüzde 31,3 ile hisse senedi öne çıkarken, yeni durumda hisse oranı yüzde 20,8'e kadar gerilemiş durumda. Portföylerde öne çıkan yatırım aracı ise Merkez Bankası'nın faiz artırım hamleleri sonrasında tezgah altında yüzde 18'lerin üzerine çıkan mevduat.
Döviz tarafına yüzde 25 pay ayrılıyor. Altın da korunma aracı olarak görülüyor ve bir ayda portföydeki önerisi yüzde 3,7'den yüzde 10,8'e çıkmış durumda. Seçimler geride kalmasına rağmen defansif-dengeli önerinin temelinde ise yurtdışında FED ve ECB politikaları ile düşük kur-bol likidite döneminin sonuna geliniyor olması önemli rol oynuyor. Ayrıca dünyada ticaret savaşlarının hangi noktaya gideceği de kestirilemiyor.
BELİRSİZLİK GERÇEKTEN BİTTİ Mİ?
Öncelikle şunu belirtelim: Seçim süreci atlatıldı ama piyasalardaki belirsizlik hala bitmedi. Yeni kabinede ekonomi yönetimi, reformlar, OHAL'in kaldırılması konusu iç tarafta önemle takip edilecek konular arasında yer alıyor. Piyasalar için asıl soru işareti ise dışarıda bulunuyor.
Şöyle ki dünya ticaret savaşları ezberleri bozuyor. Korumacı, kapalı ülkeler serbest ticaretten yana tavır alırken, ABD ek vergiler getirerek ticaret savaşlarını başlatıyor. Bu durumun da doğal olarak piyasalara yansıması oluyor.
ikinci konu ise 'düşük faiz-bol likidite' olarak adlandırılan dönemin sonuna geliniyor olması. Bu dönem, risk iştahının artmasıyla birlikte özellikle gelişmekte olan ülkelerin varlıklarında önemli getiriler elde edilmesini sağlamıştı.
Artık bu dönemin sonuna gelindi ve bizim gibi yurtdışı finansman ihtiyacı yüksek olan ülkelerde negatif fiyatlamalar daha sert oldu. Genel gidişata bakıldığında bu rüzgar gelişmekte olan piyasaların aleyhine esmeye devam edecek.
PİYASALAR YENİ HÜKÜMETTEN NELER BEKLİYOR?
1- 21 Temmuz 2016'da başlayan OHAL'in kaldırılması,
2- Büyümeye yönelik teşviklerin devamı,
3- Yapısal reformların güçlendirilmesi,
4- Mali disiplinde daha kararlı adımların atılması,
5- Cari açığı düşürecek kalıcı çözümlerin üretilmesi,
6- Enflasyonun tekrar tek haneye düşürülmesi,
7- İhracat artışını destekleyici, katma değeri yüksek ürünlere yönelik ARGE teşvikleri,
8- Enerjide maliyetleri ve cari açığı azaltıcı yapısal reformlara yoğunlaşılması, Teknoloji ve dijital dönüşüme
YAZ SAKİN GEÇEBİLİR
İşte böyle bir ortamda piyasa uzmanlarıyla yaptığımız anket çalışmasına göre, yaz ayları için borsa tarafında 100.000 üstü seviyelerdeki hareketlerin sınırlı olması bekleniyor.
Dolar/TL tarafında seçim sonrasında 4,60'ın altında hareketler gözlendi ama 4,50'nin altına hareketlerin sınırlı olması, 4,50-4,75 bandında denge bulması bekleniyor. Gösterge faiz tarafında yine yüzde 19-20 bandı öne çıkıyor. Altında da önemli bir yükseliş veya düşüş beklenmiyor.
Böyle bir ortamda da defansif-dengeli portföy önerileri öne çıkıyor. Ağırlıklı olarak mevduat başta olmak üzere sabit getirili TL varlıklar öneriliyor. Üç hafta önce yaptığımız haberde, TL mevduat tarafında paranızın miktarına göre tezgah altında yüzde 18 hatta daha yüksek oranda faiz alabileceğinizi belirtmiştik.
Nitekim 1 milyon TL ve üzerindeki mevduatlar için yüzde 19 faiz veriliyor. Bu da portföylerde TL mevduat oranının yüzde 30'lara yükseltilmesine yol açtı. Sonrasında döviz ve dikkatli bir analizle de hisse önerileri öne çıkıyor.
PORTFÖY NASIL OLUŞMALI?
Yatırım Finansman Genel Müdürü Ömer Eryılmaz, "Devam eden iç ve dış siyasi riskler, yatırımcıların büyük dış finansman ihtiyacı olan gelişmekte olan ülkelere (GOÜ) karşı mesafeli duruşu ve yılın geri kalanında Türkiye'de ekonomik aktivitenin yavaşlama potansiyeli, piyasalara temkinli yaklaşmayı gerektirir" diyor.
Eryılmaz, bu konjonktürde defansif bir portföy oluşturmayı tavsiye ediyor. Borsanın ise yüksek iskontosuna dikkat çekerek, hisse ağırlığını yüzde 30 ile en yüksek veren iki isimden biri oluyor.
Portföyde yüzde 30 hisse ağırlığı veren diğer isim olan Ahlatcı Yatırım Genel Müdürü Tuncay Karahan da 'temkin ve sabır' vurgusu yapıyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: "Özellikle, BİST-100 Endeksi, diğer gelişmekte olan birçok ülke borsasına göre uygun değerleme oranları ve iskon-toya sahip. Bu seviyelerden hisse pozisyonu yüzde 30'larda alınabilir.
Ancak hissede seçici olunmalı ve derinliği olan pay senetleri tercih edilmeli. Ayrıca, finansal beklentileri güçlü, hem yurtiçi hem de yurtdışı rakiplerine göre avantajlı, ihracat kapasitesi yüksek defansif hisseler öne çıkarılmalı."
Global Menkul Değerler analistleri ise riskli varlıklardan para çıkışının devamı nedeniyle yeni bir katalizör oluşana kadar riskli varlıkların sepet içerisindeki ağırlığının düşürülerek sabit getirili ürünlerin ağırlığının artırılması tavsiyesinde bulunuyor.
Kurum analistleri, "Mevcut seviyeler uzun vadede güzel fırsatlar sunabileceği için dikkatle seçilmiş hisselerin belirli bir ağırlığı olmalı. Çünkü gelebilecek olumlu bir haber akışıyla birlikte TL varlıklarda diğer piyasalara göre pozitif ayrışmalar oluşabilecek" diyor.
BORSADA YÜKSEK İSKONTOYA DİKKAT!
Borsa tarafında uzmanların özellikle üzerinde durduğu konu, endeks bazındaki yüksek iskonto. Türk hisseleri 12 aylık ileriye dönük F/K bazında 28 Haziran kapanışları itibarıyla yüzde 44,5, bankacılık endeksi MSCI gelişen ülkeler bankacılık sektörüne göre yüzde 44,6 iskontolu görünüyor. Diğer taraftan bankalar PD/DD çarpanı açısından ise 0,55 seviyesinden işlem görüyor.
90.000 seviyesi 2009 yılından bu yana gelen teknik grafikte ana destek konumunda ve son dönemde buna yakın seviyeler söz konusu. Dolar bazında bakıldığında iskontosuyüksek hisseler var. Borsa giriş haberinde BİST-100 hisseleri bazında bunları görebilirsiniz.
Turkish Yatırım Araştırma Bölüm Başkanı M. Baki Atılal, yüksek iskontolu seviyelerin oluşmasındaki ana etmenleri, "Siyasi ve jeopolitik riskler, yükselen kur ve enflasyon ile bunların mali tablolara olumsuz yansıması, AB ve ABD ile gerilen ilişkiler, FED'in bilanço küçültmesi, ticaret savaşları ve yükselen petrol fiyatlarının olumsuz etkisi" olarak sıralıyor.
Anketimize yanıt verenlerden çıkardığımız sonuç, yüksek iskon-toya rağmen en azından sonbahara kadar borsada bir ralli beklenmemesi gerektiği yönünde. Endeks için ana beklenti aralığı 95.000-
100.000 bandında. Baki Atılal, BİST-100 için teknik olarak 92.200 seviyesinin ana destek noktası olduğunu, kısa vadede ilk hedef noktasının 97,800 ve sonrasında ise 100.600 ve 103.170 olduğunu söylüyor.
Işık FX Analistleri ise kurlarda görülebilecek alıcılı seyrin endeks tarafında baskı yaratabileceği kanaatinde. Analistler, burada önemli olan konuyu hükümetin yabancıları yatırım yapmaya nasıl ikna edeceğinin oluşturduğunu belirtiyor.
DÖVİZDE OHAL ETKİSİ
Döviz tarafına bakıldığında, seçim sonrasında dolar kurunda 4,60 TL'nin altına doğru bir hareket var. içerde OHAL'in kaldırılması yönünde AKP ve MHP'nin uzlaştığı yönündeki haberlerin döviz kurları üzerinde olumlu etki yaptığı yorumları yapıldı.
Ancak burada temel belirleyici, global taraftaki hareketler oluyor. Ticaret savaşları ve parasal genişleme konusu, yaz aylarında kurda belirleyici olmaya devam edecek. Bu faktörler dikkate alındığında dolar/TL için 4,50'nin altında beklentinin sınırlı olduğu görülüyor. Dolar kuru için ana trend 4,50-4,75 TL bandı.
Türkiye'nin beş yıllık CDS priminin hala 300'ün üzerinde seyrettiğini söyleyen Baki Atılal, piyasanın yeni dönemde özellikle ekonomi yönetiminin nasıl oluşturulacağına, para ve maliye politikalarına ve Merkez Bankası bağımsızlığına dikkat edeceğini anlatıyor.
Atılal, "ECB ve FED politikaları sonucu fonlama maliyetlerinin yükselmesi ve GOÜ ülkelerinin stres yaşaması, bununla beraber ticaret savaşlarının en çok Çin'i ve bu ülkenin ticaret yaptığı ülkeleri yavaşlatması, GOÜ paraları için ana problemleri oluşturuyor" diye konuşuyor.
Garanti Yatırım Genel Müdürü Zeki Şen, ticaret savaşlarının küresel büyüme endişelerini artırdığını aktarıyor ve ECB, BOE ve FED'in sıkılaştırma adımlarına dikkat çekiyor. Bu adımların GOÜ için fonlama maliyetlerini artırmaya devam ettiğini anlatan Şen, "Dolayısıyla, finansal koşullarda stresin önümüzdeki üç ayda hemen rahatlamasını beklemiyoruz" diyor.
FAİZLER DÜŞER Mİ?
Yılbaşından bugüne gösterge faizde görülen artış da piyasaların radarında olan önemli konuların başında geliyor. 2018'e yüzde 13,36'dan başlayan gösterge faiz, 20 Haziran'da yüzde 19,43'e yükselerek rekor kırdı. Böylece ilgili tarihler arasında yüzde 45,43 oranında yükseldi.
Seçim belirsizliğinin geride kalmasının ardından geçen hafta gösterge faizde yüzde 19,07'ye kadar geri çekilme görüldü. Peki, bundan sonraki üç aylık dönemde gösterge faiz nasıl hareket eder?
Piyasa oyuncularının genel beklentisi gösterge faizde yüzde 19-20 bandındaki hareketin devam edeceği yönünde. Gösterge faizde hafif gevşemeyle yüzde 18-19 bandı da dillendiriliyor. Bunlara ek olarak az da olsa yüzde 17-18 ile yüzde 20 ve üstü de tahminler arasında yer alıyor.
Ahlatcı Yatırım'dan Tuncay Karahan, tahminini yüzde 19-20 bandı olarak belirten isimlerden. Karahan, 2018'in üçüncü çeyreğine doğru yurtiçinde makro verilerde iyileşme beklentisi olasılığının TL üzerinde baskı oluşturmaya devam edeceğini öngörüyor.
Tuncay Karahan, "Yurtdışında FED'in faiz artışlarına ve bilanço normalleşme sürecine devam etmesi dolar kanadında güçlenmeleri ve dolar borçlanma maliyetlerinde artışları beraberinde getirecek" diyor. Bu nedenlerden dolayı da kısa ve orta vadede gösterge tahvil getirisinde geri çekilmelerin sınırlı kalmasını bekliyor.
DÜŞÜŞ İÇİN NE GEREKİYOR?
Garanti Yatırım Genel Müdürü Zeki Şen'in öngörüsü ise önümüzdeki üç ayda gösterge faizin yüzde 18-19'da seyredeceği yönünde. Şen, faizlerde TL'ye bağlı olarak bir miktar düşüş olabileceğini söylüyor.
Ancak yüksek enflasyon ve bütçe disiplini konusunda atılacak adımlar netleşene kadar iki yıllık tahvil faizindeki düşüşün 50-75 baz puanla sınırlı kalabileceği uyarısında da bulunuyor.
Mali disiplin konusunda önemli kararlar alınırsa 10 yıllık tahvil faizinde daha belirgin düşüş olabileceğini de belirten Şen, "Bu konular sürüncemede kalırsa faizlerde yükselişin sürdüğünü dahi görebiliriz" diye ekliyor.
GCM Menkul Genel Müdürü Alper Ner-giz'in tahmini ise yüzde 17-18 bandı. Nergiz, bu beklentisini yeni dönemde ekonomi yönetiminin reformlara ağırlık vereceği öngörüsüne dayandırıyor. Böylece hem risk priminde hem de faizlerde düşüş olabileceğini tahmin ediyor.
KIYMETLİ MADENİN YÖNÜ
Piyasada son zamanlardaki yükselişiyle dikkat çeken ve merak uyandıran bir diğer yatırım aracı ise gram altın. Peki, bu yükseliş sürer mi? Önümüzdeki üç aylık süreçte gram altına yönelik tahminlerde 180-190 TL ile 190-200 TL aralığı öne çıkıyor.
Yapı Kredi Yatırım Genel Müdürü Gülse-vin Çipli, bu dönemde gram altın fiyatlarının teknik olarak 180-190 TL bandında hareket etmesini bekliyor. Çipli, bunun nedeni olarak ons altın tarafındaki aşağı baskıya ve dolar/ TL'de yaşanacak dengelenme çabasına işaret ediyor.
A1 Capital uzmanlarının gram altın için beklentisi ise 190-200 TL bandı. Kurum uzmanları, gram altının dolar/TL'nin yükselişi önderliğinde yukarı gittiğine, son dönemde ise ons altındaki düşüşün ve dip hareketinin gram altının yükselişini sınırladığına değiniyor. A1 Capital, "Kurda ve ons altında yeni geri çekilme beklentimiz yok ancak ons altının desteklerine ulaştığını düşünüyoruz" diyor.
Ahlatcı Yatırım'dan Tuncay Karahan ise 200-210 TL'nin görülebileceğinin altını çiziyor. Karahan, bu tahmininin arkasında yatan nedenleri şöyle sıralıyor: "Enflasyonda yaşanabilecek yüksek ve katı seyir ile yurtiçinde hane halkının dövize olan talebi TL'yi baskılıyor. Küresel piyasalarda da dolar üzerinde yaşanabilecek pozitif gelişmeler, gram altında da yüksek seyrin korunmasına yardımcı olabilir."