TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr
Kalkınma Bakanlığı uzmanlarından Mehmet Cansız’ın “Türkiye Teknoparkları” başlıklı kitabına göre, halen Türkiye’de 69 teknopark var. Bunların 55’i faal halde ve çoğunlukla start up olan 4 bin 500’e yakın şirkete ev sahipliği yapıyor. Bu şirketlerin bünyesinde 42 bin nitelikli Ar-Ge çalışanı var. Bunların büyük bir bölümünün kurucu veya ortak olduğunu anımsatmak isterim.
Türkiye ekonomisinin sağlıklı, sürdürülebilir büyümesi için birinci hedefin bu ekosistemi hızlı büyütmek olduğuna bütün kalbimle inanıyorum.
Üniversite veya özel sektör bünyesinde kurulan yapılarda faaliyet gösteren start up’ların büyük bir bölümü, bugünkü iş modellerini yıkan, iş süreçlerinin iyileşmesine büyük katkı yapacak iş modellerine sahip.
Nitekim, Gözde’nin kapak haberine katkı veren, start up’lara yatırım ve mentorluk yapan 15 iş insanının sözlerine lütfen kulak verelim. Temelde, yatırım tercihlerinde öne çıkan unsurlardan biri, teknolojiyi içermesi. İkincisi de de var olan iş süreçlerinin iyileştirilmesine katkıda bulunması veya mevcudu yıkma yeteneği taşıması.
Kapak haberimizde 15 iş insanından katkı aldık, geçen yıl yatırım alan 66 start up’ı tablo halinde sunduk. Yeterli mi? Bence değil. Evet, Hazine Müsteşarlığı’ndan ‘melek yatırımcı’ lisansı alanların sayısı 700 civarında. Ama lisansını fiilen kullananların sayısının 150 civarında olduğu tahmin ediliyor.
Öncelikle lisans sayısındaki fiili kullanımı artırmamız gerekiyor. Doğan boşluğu da yabancı yatırımcılar dolduruyor zaten. Kurucusu Hande Çilingir’in olduğu, Ekonomist/Garanti Bankası ve KAGİDER tarafından düzenlenen ‘Yılın Kadın Girişimcisi’ yarışmasında birincilik ödülünü alan Insider, buna güzel bir örnek. Şirket, üçüncü tur yatırımını aldı ve 8 milyon dolarlık yeni kaynakla, dünya şirketi olmak için Singapur’a uçtu.
İkincisi de, bu ekosistemi nasıl büyütebiliriz diye arayışa girmenin zamanı. Mehmet, kitabında bu sorun için bugünkü teknoparkların yapısının sorgulanması gerektiğini yazmış. Bürokratik yapıdan kurtulamayan çok sayıda teknokent olduğu biliniyor. Evet, sistemi büyütelim ama öncelikle var olan yapıyı daha verimli hale getirmemiz gerekiyor.
Ama en önemlisi, bu ekosistemin oksijeni olan özgürlükler... Ülkenin demokratik yapısı iyileşmedikçe, yukarıdaki önerilerin, önlemlerin ve çözümlerin karşılığını almakta zorluk çekeceğiz.
Mutlu bir hafta diliyorum.