Yatırımcılar için risk alma zamanı mı?

BİST’in mevcut seviyelerinin ‘alım’ fırsatı sunabileceği, faiz indirimlerinin beklenenden daha geç başlaması durumda ise hisse yerine para piyasası fonlarına (PPF) ilginin bir süre daha devam edebileceği kaydediliyor. Yıl sonuna kadar en çok hisse, TL mevduat/PPF ve altın öneriliyor.

21 Ekim 2024

Piyasalar, sonbahar dönemini oldukça hareketli bir tempoda geçiriyor. İran’ın İsrail’e yönelik başlattığı füze saldırıları ve İsrail’in hamleleri sonucu Ortadoğu’da artan risklerin de etkisiyle hisse senetleri önceki hafta küresel ölçekte zayıf bir performans sergilerken, baskıyı daha fazla hisseden Borsa İstanbul’da da (BİST) ciddi bir negatif ayrışma yaşandı.

Not: 13-26 Ekim tarihli sayıdan

Türkiye’nin bölgeye yakınlığı, haber akışına hassasiyetin çok daha yüksek seyretmesine neden oldu. Eylül ayını 9.966’dan kapatan BİST-100 Endeksi, ekim ayının ilk haftasında karşılaştığı sert satışlarla 3 Ekim’de kapanışını 8.898’den yaptı. Endeks, 9.000’in altında en son 2024 Nisan ayı başında kapanış gerçekleştirmişti.

Geçen hafta da 9.000’in üzerinde kalabilme çabasında olan BİST’te gün içi hareketlerde yeniden bu seviyenin altının test edildiği görüldü. Bu da zayıf görünümün sürdüğüne işaret ediyor.

MAKRO VERİLER KIRILGANLIĞI ARTIRIYOR

Son dönemde küresel piyasalardaki satıcılı seyrin ve endekste artan oynaklıkla birlikte hisse bazlı ayrışmanın boyutunun yükselmesinin BİST-100 üzerinde baskı yarattığı görülüyor.

İran’ın yaptığı füze saldırısının ardından İsrail’in yol haritasına ilişkin belirsizliğin koruması risk iştahını da negatif etkiliyor. Her ne kadar jeopolitik riskler en önemli etkenler arasında yer alsa da yurt içinde gelen ve ekonomide zayıflığa işaret eden makro verilerin de hem yurt içi piyasalarda endişeleri hem de BİST’te kırılganlığı daha da artırdığı görülüyor.

ENFLASYON BEKLENTİLERİ AŞTI

Makro verilere detaylı bakalım. 2024 Eylül’de sert düşen İSO Türkiye İmalat PMI verisi 47,8’den 44,3’e gerileyerek pandemi döneminden bu yana (Mayıs 2020) en düşük seviyede gerçekleşti. İSO raporuna göre; eylül ayında, takip edilen 10 sektörün tamamında üst üste üçüncü ayda da yeni siparişler yavaşladı.

İTO İstanbul verilerine göre; enflasyon aylık bazda yüzde 3,90 oldu, yıllık enflasyon yüzde 61,57’den yüzde 59,18’e geriledi. İTO Toptan Eşya Fiyatları Endeksi ise 2024 Eylül’de aylık yüzde 4,67, yıllık bazda yüzde 47,89 arttı. TÜİK’in verileri ise eylül ayında TÜFE’nin aylık yüzde 3 ile yüzde 2,2’lik piyasa tahminlerinin çok üzerinde geldiğini ortaya koydu. Yıllık enflasyon ise baz etkisiyle 2,6 puan gerileyerek yüzde 49,4’e düştü.

FAİZ İNDİRİMİ RAFA MI KALKIYOR?

Eylül TÜFE verisinin TCMB’nin hazirandan beri vurguladığı dezenflasyon hikayesinin zorlandığını gösterdiği, 2024 Temmuz-Ağustos’ta yüksek kamu zamları ve döviz kurundaki hareketlilik ile başlayan bozulmanın eylül ayında daha belirgin hale geldiği kaydediliyor. Gedik Yatırım Başekonomisti Serkan Gönençler’e göre; mevcut enflasyon görünümü ve hizmet enflasyonunda süregelen katılık, 2024 içinde faiz indirim sürecinin başlatılmasını zora sokuyor.

“Bu şartlar altında, piyasanın TCMB’den faiz indirim beklentileri aralık, hatta ocak ayına ötelenebilir” diyen Gönençler’e göre; ekim ve kasım enflasyonundaki alt detaylar, özellikle
de hizmet enflasyonundaki katılığa ilişkin sinyaller, ilk faiz indiriminin zamanlaması konusunda temel belirleyici olmaya devam edecek.

Tacirler Yatırım Ekonomisti Ekin Çınar; ekonomik aktivitedeki soğumanın üçüncü çeyrek itibarıyla çok daha belirgin düzeyde gerçekleşmesi durumunda bu dönemde GSYİH’nin çeyreklik bazda daralabileceğini öngörüyor. Çınar; “Aynı durumun son çeyrek için de söz konusu olabileceği, dolayısıyla gelecek dönemde Türkiye ekonomisine ilişkin ‘teknik resesyon’ kavramının gündeme taşınabileceği görüşündeyiz” diyor.

“BİST, YENİ BİR KARAR AŞAMASINDA”

Ekonomideki zayıf görünüm ve beklentilerden yüksek gelen enflasyon sonucunda faiz indiriminin öteleneceği endişesi, BİST üzerinde baskı yaratan etkenler arasında. Bu kapsamda kırılgan bir görünüm sergileyen BİST’e ilişkin yıl sonuna kadarki sürece dair beklentilere bakalım.

Dönemsel olarak kıyaslandığında; BİST’in 2023’ün sonbahar döneminde 7.400-8.500 seviyeleri arasında, genel olarak yatay hareket ettiği görülüyor. ALB Yatırım Araştırma Departmanı’na göre; sıkı para politikasının ve jeopolitik gerilimlerin gölgesinde baskı gören BİST, 2024’ün sonbaharında teknik olarak yeni bir karar aşamasına girdi. ALB Yatırım; halihazırda 200 günlük üssel hareketli ortalama altında hareket eden BİST’in pozitif ivmelenmeler görülmesi durumunda, yıl sonuna gelindiğinde 10.000-10.500’lerde olabileceğini öngörüyor.

MEHMET BİLAL BİRCAN / INVESTAZ ARAŞTIRMA VE STRATEJİ BİRİM MÜDÜRÜ

DESTEKLEYİCİ UNSURLAR NELER OLABİLİR?

InvestAZ Araştırma ve Strateji Birim Müdürü Mehmet Bilal Bircan; küresel tarafta FED ve diğer merkez bankalarından gelen faiz indirimlerine rağmen resesyon endişelerinin sürmesinin, yurt içinde enflasyon muhasebesinden olumsuz etkilenen şirket finansallarının ve talepteki baskılanmanın devam eden çeyreklerde de kârlılıklara negatif yansıyabileceği beklentilerinin BİST’e olumsuz yansıdığına dikkat çekiyor. Ek olarak yeniden ön plana çıkan jeopolitik risklerin de küreselde olduğu gibi BİST’te de negatif yansıdığına işaret eden Bircan; şöyle devam ediyor:

“Sonbahar; küreselde faiz indirim dalgalarının izlendiği, yurt içinde ise faiz indirim beklentilerinin şekilleneceği bir dönem olarak karşımıza çıkıyor. Ek olarak kasım ayı başında S&P’nin not kararını izleyeceğiz. Bunun yanı sıra rezervler ve cari dengedeki iyileşmenin sonbaharda da devam etmesi bekleniyor. Dolayısıyla küreseldeki faiz indirim teması ve yurt içinde beklenen gelişmeler kapsamında, yılın kalanında borsa için iyimserliğin arttığı ve yükselişlerin öne çıktığı bir tablo görmemiz mümkün. Bu nedenle özellikle yıl sonuna yaklaşırken 12.500’ler söz konusu olabilir.”

ÖNE ÇIKAN ENSTRÜMANLAR

Peki, BİST’e yönelik beklentiler ışığında yatırımcılar ne yapmalı, sonbahar döneminde nasıl pozisyon almalı? Haberimizin tablosunda; üç aracı kurum ile iki portföy yönetim şirketinin yıl sonuna kadarki süreçte orta riskli bir portföy dağılımının nasıl şekillenmesi gerektiğine ilişkin önerilerini inceleyebilirsiniz. Burada dikkat çeken en önemli unsur; söz konusu süreç için TL varlıkların öne çıkarılması. En çok önerilen yatırım araçlarının hisse ile TL mevduat ve TL para piyasası fonları olduğu görülüyor; onları altın takip ediyor.

RİSK YÜKSEK Mİ TUTULMALI?

TEB Portföy; portföy dağılımının kişilerin risk düzeyine göre değiştiğine dikkat çekmekle birlikte orta risk seviyesindeki bir kişi için dağılımın yüzde 20 hisse, yüzde 60 TL para piyasası fonları, yüzde 10 tahvil-bono ve yüzde 10 altın olarak yapılabileceği görüşünde. TEB Portföy Genel Müdürü Yağız Oral’a göre; müşteri profiline göre değişmekle beraber temkinli duruştan biraz daha riski yüksek bir pozisyona geçilebilecek bir dönemdeyiz.

Yağız Oral; “Hisse piyasalarında yaşanan geri çekilme sonrası, bu varlık sınıfında bir pozisyon açmak için uygun bir zaman olduğunu düşünüyoruz. Yüksek TL mevduat ve likit fon getirisi ise portföyün büyük bölümünü burada tutmanın nedeni olmaya devam ediyor” diyor. Bono piyasasında riskin mevcut seviyelerde düşük olduğuna, altın pozisyonunun ise çeşitlilik açısından bulundurulması gerektiğine dikkat çeken Yağız Oral; bu şekilde bu varlık sınıflarının hepsine yatırım yapan fon sepetlerinin en uygun yatırım aracı olduğunu da sözlerine ekliyor.

AHMET DENİZ YAĞBASAN / AHLATCI YATIRIM ARAŞTIRMA UZMANI

“FONLAR ÜZERİNDEN YATIRIM”

Ahlatcı Yatırım Araştırma Uzmanı Ahmet Deniz Yağbasan; “Yıl başından itibaren orta riskli bir portföy oluştururken mevduat gibi sabit getirili TL ürünlere yüzde 30, TL veya dolar bazlı altına yüzde 25 pay ayrılabileceğini, yüzde 40-50 payın da hisse piyasasında değerlendirilebileceğini önerdik” diyor. Yılın kalanında da benzer bir portföyle devam edilebileceğini kaydeden Ahmet Deniz Yağbasan; farklı olarak genel portföyün yüzde 30’unun aynı ürün gruplarında, fonlar üzerinden yatırım yapılabilir şekle dönüştürülebileceği notunu da düşüyor.

Küresel ve lokal tarafta beklenen gelişmelerin borsa ve altın için pozitif katalizör olabileceği görüşünde olan InvestAZ Araştırma ve Strateji Birim Müdürü Mehmet Bilal Bircan; risk profilleri farklı olmakla birlikte, dengeli bir portföy oluşturmak isteyen yatırımcıların hisse ve altın ağırlıklı bir tercih yapmalarının risk/getiri anlamında avantaj sağlayabileceğini belirtiyor. Bircan; “Risk toleransı görece düşük yatırımcıların hisse ve altının yanı sıra tahvil, bono ve TL mevduata da portföyde yer vermeleri riskin minimize edilmesinde rol oynayabilir” diyor. Mehmet Bilal Bircan; dövize ise rezerv birikimi ve sıkı duruşun sürdürüleceği varsayımıyla stabil kalması ya da görece yükselişlerin sınırlı seyredebileceği beklentisiyle, portföylerde yer verilmemesinin avantajlı olabileceğini öngörüyor.

YAĞIZ ORAL / TEB PORTFÖY GENEL MÜDÜRÜ

“Borsa yatırımı için seviyelerin uygun olduğunu düşünüyoruz”
ABD VE ÇİN’DEKİ GELİŞMELER ÖNEMLİ Son dönemde piyasalardaki oynaklığı temel nedenleri ağırlıklı olarak yurt dışı kaynaklı diyebiliriz. Bunlardan ilki; aslında piyasaları pozitif etkileyen FED tarafından faiz indirimi sürecine girilmiş olması. Bu faiz indiriminin gelişmekte olan ülkelere (GOÜ) olan fon akışlarını artırması beklenebilir. Bu süreçte yatırımcılar tarafından artık ABD’de büyüme ve işsizlik verileri takip edilirken büyüme endişelerinin artması ise piyasalarda dalgalanmaya yol açabiliyor. İkinci etkenin Çin’de ekonomiyi destekleyici önlem paketlerinin açıklanması olduğunu söyleyebiliriz. Bu, dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olan Çin ekonomisine ilişkin büyüme endişelerini azalttığı sürece piyasalar için olumlu olacak. Son dönemde piyasaları, özellikle Ortadoğu’ya yakın coğrafyaları negatif etkileyen ana etmen ise oluşan jeopolitik riskler ve İsrail-Filistin çatışmasının bölgedeki diğer ülkelere yayılma endişeleri.
YUKARI YÖNLÜ BİR HAREKET OLUŞUR MU? Bu dış etmenler dışında, ülkemizde enflasyonla mücadele ve enflasyonun kontrol altına alınması sürecinde oluşan büyüme endişeleri, özellikle hisse senedi piyasasını negatif etkiliyor. Biz, borsaya ilişkin olumlu görüşümüzü koruyoruz. Piyasanın son dönemde geldiği seviyeyi göz önünde bulundurarak borsa yatırımı için seviyelerin uygun olduğunu düşünüyoruz. Hem iç tarafta hem küreselde faiz indirimlerinin hisse senetlerini desteklemesini bekliyoruz. BİST’te henüz görmediğimiz yabancı girişinin görülmesi halinde yukarı yönlü hızlı bir hareket olabilir. Bizim beklentimiz yıl sonunda BİST-100 Endeksi’nin 10.500-11.000 aralığına yakınsaması şeklinde.

HANDE ŞEKERCİ / İŞ PORTFÖY ARAŞTIRMA BÖLÜM MÜDÜRÜ, EKONOMİST

“2025 yıl sonu için BİST-100 Endeksi hedefimiz 16.500 seviyesi"
“BİST-100 getiri endeksinin reel yıllık değişimi, ağustos ayından beri eksi bölgede. Bankacılık sektörünün kârlılıklarının zayıf kalması ve yurt dışında yatırım ilgisinin kapsamlı teşvik paketlerinin açıklandığı Çin gibi piyasalara yönelmesinin de etkisiyle BİST, son dönemde zayıf bir seyir izliyor. İş Portföy olarak 2025 yıl sonu için BİST-100 Endeksi hedefimiz 16.500 seviyesi ve dolar bazında 390 dolar. TCMB’nin parasal gevşemeyi 2025 yılı başında başlatmasıyla faizi 2025 yılı sonunda yüzde 31’e kadar indirebileceğini, bunun da BİST’i destekleyebileceğini düşünüyoruz. Yani öngördüğümüz gevşeme patikasında faiz indirim miktarı aynı kalırken indirimlerin daha gecikmeli şekilde başlamasını bekliyoruz. Bu da BİST’e ilginin canlanmasından önce, para piyasası fonlarına ilginin daha uzun süre devam etmesine yol açabilir.”