‘Yaşamda ya İZ bırakırsınız ya da İS’ raflardaki yerini aldı

Stratejik iletişim ve itibar yönetimi duayeni Salim Kadıbeşegil’in özellikle 20-25 yaş aralığındaki gençleri hedefleyen 12’nci kitabı ‘Yaşamda ya İZ bırakırsınız ya da İS’, okurlarıyla buluşuyor. Yaşamda iz bırakanları sürükleyici bir dille anlatan Kadıbeşegil, “Herkesin iz bırakmak potansiyeli vardır. Yeter ki kendini gerçekleştirmek tutkusunu toplumsal fayda yaratacak bir alana taşıyabilsin” diyor.

15 Kasım 2024

Türkiye’nin ilk itibar araştırmaları merkezi RepMan’i kurarak alanında sektörün kurumsal hafızası olan, stratejik iletişim ve itibar yönetimi alanında duayen Salim Kadıbeşegil’in 12’nci kitabı ‘Yaşamda ya İZ bırakırsınız ya da İS’, raflardaki yerini aldı. 45 yıllık kariyerinde stratejik iletişimden kriz yönetimine ve kurumsal sosyal sorumluluğa kadar pek çok farklı alanda sektöre referans olan çalışmalar yürüten Kadıbeşegil, yeni kitabında dünyanın farklı coğrafyalarında sosyal, çevresel veya siyasi sorunlarla ilgilenerek toplumsal değişim yaratan ve bir amaç uğrunda tutkuyla çalışarak diğer insanların hayatlarını olumlu yönde değiştiren insanların çaba ve çalışmalarını sürükleyici bir dille aktarıyor.  

Kadıbeşegil, kitabında aralarında Paul Newman’dan Robert Redford’a, Çetin Altan’dan İlhan İrem’e, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Anayasa Mahkemesi eski Başkanı olan Mervyn E. King’den sosyal girişimci Jeff Skoll’e kadar hayata iz bırakan pek çok ismin etkileyici çalışmalarından örnekler verirken, karakterlerinden feyz aldığı filmlere de atıfta bulunuyor. Görme engelli bir Türk ressam olan Eşref Armağan’ın dokunaklı yolculuğundan Ryan Hreljac adlı bir ilkokul öğrencisinin Afrika’daki su sorununa çözüm üreten vakfı kurmasına uzanan onlarca hikaye arasından 6 Şubat’ta yaşanan Maraş depreminin görünmez kahramanlarını da okuyucuyla buluşturan Kadıbeşegil, yeni kitabı ile ilgili sorularımızı şöyle yanıtlıyor:

Bu kitabı ‘en çok’ neden yazmaya yöneldiniz? “Zamanın ruhu beni iz bırakmak üzerinde düşünmeye itti” demişsiniz. Bu kitabı onun için mi yazdınız?

Her alanda olumsuzlukların dört bir yanımızı kuşattığı bir dünyanın içindeyiz. Daha kötüsü nereye gitmekte olduğumuzu düşünmek bile istemiyoruz. Yanı başımızda birileri de çırpınıyor! “Hala yapacak bir şeyler var” diyorlar. Destek istiyorlar. Bu mücadelenin içinde bizimle olmak istiyorlar. Peki kim bunlar? Aslında gözümüzün önündeki insanlardan söz ediyoruz ama Instagram’da bir tık ile paylaşımlarını geçiştirdiğimiz bu insanların yaşanacak bir dünya için yaptıkları mücadeleyi görmezden geliyoruz. İz bırakanların devletlerden daha güçlü olduklarını o mücadelenin şemsiyesi altına girince anlayabiliyoruz. Aslında o mücadelenin kendi yaşam yolculuğumuz için de ne kadar anlamlı hale gelebileceğini bir ucundan tuttuğumuzda algılıyoruz. Evet belki kendi çabamızla dünyayı değiştiremeyebiliriz ancak kitabın içindeki örneklere baktığımızda göreceğimiz gibi küçük bir katkımız ile dünyanın bir başka köşesinde çok önemli değişimlerin önünü açabiliriz.

Son kitabınızla okuyuculara en çok hangi mesajları vermek istersiniz? 

Herkesin iz bırakmak potansiyeli vardır. Yeter ki kendini gerçekleştirmek tutkusunu toplumsal fayda yaratacak bir alana taşıyabilsin. Bunu kendi kendine keşfedebilir. Kitapta örnek verdiğim iz bırakanlardan biri olan Dr. Uygar Özesmi, bu yolculuğa 50 yıl kadar önce kuş sayımı ile başlamış. Bu tutku onu, uluslararası alanda geçerliliği olan türetim ekonomisini hayata geçirmesi şeklinde devam ediyor.

Kitap bireysel veya profesyonel düzeyde her kesimden okuyucuyu ilgilendiriyor. Sizin özellikle hedeflediğiniz bir kitle var mı?

Özellikle 20-25 yaşlarındaki genç arkadaşlarımın kendi yaşayacakları dünyanın sahadaki oyuncuları olmasını istiyorum. Kendilerine nasıl bir yaşam armağan edecekler? Başarının parametrelerini nasıl tanımlayacaklar? En önemlisi nasıl mutlu olacaklar? Bu soruların cevapları ceplerinde duruyor. Dünyanın karşı karşıya olduğu gerçeklerde önlerinde duruyor. Ekonomik, sosyal ve çevresel tahribatın tsunami dalgaları karşısında çaresiz olmadıklarını görmeleri gerekiyor. İz bırakanları incelesinler. Nasıl başarmışlar? Mutlaka kendileri için yeterli malzemeyi bulacaklardır.

Kitabın içinde okurlar için özel sayfalar var. Buralarda onlara soru soruyorsunuz ve cevaplamalarını istiyorsunuz? Neden böyle bir formata ihtiyaç duydunuz?

Bu sayfalar okuru kitabın içeriğine çekmeyi amaçlıyor. Yazılanlar ile kendi düşünceleri arasında somut bir bağ kurulmasını hedefliyor. Böylece okur da sürecin içine dahil oluyor ve düşüncelerini kayıt altına alıyor. Bu eylem bence çok kıymetli çünkü yıllar sonra kitabı tekrar eline aldığında bu sayfalar yazmış olduğu notların kendi hayatının nerelerine nasıl dokunduğunu görmüş olacak. Örneğin; “beyaz sayfalar” benim hayatımda çok önemli bir itici güç oldu. Motivasyon kaynağım idi desem yeridir. Acaba okur için de bu böyle midir, bilmiyorum. Ama bu deneysel okuma ile anlam kazanacak bir uygulama olarak değerlendirilebilir.