LEVENT GÖKMEN
lgokmen@ekonomist.com.tr
Erdoğan, Türkiye’nin dizi ve filmleriyle Ortadoğu ve Arap coğrafyasında yakaladığı başarının rüzgarıyla bir ‘sinema ülkesi’ haline gelebileceğini söylüyor.
Türkiye son yıllarda çekilen diziler ve filmlerle Ortadoğu ve Arap coğrafyasında beğeni kazanıyor. İşte böyle bir süreçte İstanbul’daki işlerini bırakıp Köyceğiz’e yerleşen sanatçı Yılmaz Erdoğan, Türkiye’nin sinema ülkesi olmasına yönelik çalışmalara odaklandı.
120 dönüm alana sahip çiftliğinde film platosu kurarak iki film birden çekti. BKM Film Köyü adıyla Türkiye’nin ilk film stüdyosu BKM ile kurulmuş oldu. Erdoğan, Türkiye film endüstrisinin kalbini İstanbul’dan alıp Antalya’ya götürme planları olduğunu belirtiyor.
Ekonomi konusunda ilk röportajını Ekonomist’e veren Yılmaz Erdoğan ile çalışmalarını ve film endüstrisini konuştuk:
Sanatçı kimliğinizin yanı sıra girişimci kimliğiniz de var. Bu kadar büyük yatırımı yönetmek için nasıl bir organizasyon kurdunuz?
Şirketimizde (BKM) iş bölümümüz şöyle: Yönetim kurulu başkanı-mız Necati Akpınar, baş yapımcımız da odur. Ben ise genel sanat yönetmeniyim yani işin daha artistik yönüyle ilgilenirim. Şirketin temel kararlarını Necati, ben ve CFO’muz Zümrüt Arol Bekçe hep birlikte veririz. BKM, erkekten daha çok kadın çalışanı olan nadir yerlerden biri. Hayat öyle getirdi, çok da memnunuz bundan. Oyuncu katmanlarında kadınlar çok ama sanat yönetmenliği konusunda bizim kadınlarımız çok iyi işler çıkarıyorlar. Zaten kadınsı bir iş sanat.
Geleceğe ilişkin öngörüleriniz nedir? BKM, önümüzdeki 5-10 yılda nasıl bir yapıya bürünecek?
Geleceği anlamak için geçmişe bakarsak, 2001 yılında Vizontele’yi yaparak grubumuzdaki tiyatroya film şirketi de eklendi. 16 yılda 37 filme ulaştık. Bir filmin ortalama maliyetinin 23 milyon dolar olduğunu düşündüğümüzde ortaya yaklaşık 100 milyon doları geçen bir yatırım çıkıyor. Son dönemde, Köyceğiz’de kendi platosu olan, ortalama 10 film çeken, konser organizasyonları yapan bir yapıya ulaştık. Sinema ve gösteri dünyası giderek büyüyor. Türkiye’deki sinema salonu sayısı 2-3 misline çıkacak.
Türkiye film endüstrisinin büyüklüğü nedir?
Bir gün sinemacıların da olduğu bir toplantıda Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e sektörümüzün büyüklüğünü sormuştum. 350 milyon dolar civarında bir rakam vermişti yanlış hatırlamıyorsam. Bu rakamın çok daha fazla artması gerekir. Herkes sinemanın gücünden söz ediyor ama koskoca Türkiye’nin, İstanbul’un bir tane bayındır, güzel, temiz bir film stüdyosu yok. Her sokakta bir set var ama bir tane film stüdyosu yok. Altyapı sorununun çözülmesi lazım, o zaman çok hızlı büyüyecektir.
Türkiye’nin sinema ülkesi olması için ne yapılmalı?
Oluşumuna katkı sunduğum Antalya’da belki de dünyanın en büyük platolarından birinin yapımı sürüyor. Vizyonumuz burayı ‘sinema ülkesi’ yapmak. Endüstrinin kalbini İstanbul’dan alıp Antalya’ya, Akdeniz’e götürme planımız var. En büyük sinema salonu Güney Kore’de. Onlarla işbirliği yaparak geleceğin Doğu’da olduğunu göstermeliyiz. Bütün Arap dünyasını da bunun içine koymak lazım. Bunun için de platoları desteklemek lazım. Tüm bu coğrafyada birlikte filmler çekeceğimiz yepyeni bir yer olacak Antalya’daki plato.
Önümüzdeki dönemde film, gösteri dünyası nasıl bir yapıya dönüşecek?
İki yönü var bu işin. Biri bilet sayısı. Bunu Türk sineması olarak çok arttırdık. Önemli olan altyapı meselesi. Onun da iki ayağı var: Sinema salonları ve çekim platoları. Tüm dizi sektörü eski bir ayakkabı fabrikasında çekim yapıyor. Bu altyapıların kurulması lazım, kurulursa çok hızlı büyüyecek.
Sektör nereye gidebilir?
BKM 16 yılda 10 kat büyüdü. Bu sektör için de olabilir. Yaz aylarında Türkiye sineması tatil yapıyor. ABD sineması biletleri satıyor. Animasyon filmler, çocuk filmleri gibi çocukla aileyi bir araya getirecek türlere yönelmek lazım. Sinemayı 12 aya yaymayı istiyoruz.
Dijitalleşme, yeni kuşakların özelliklerine göre ne gibi stratejiler üretiyorsunuz, nelerin üzerinde çalışıyorsunuz?
BKM Dijital’i kurduk. BKM TV de var bunun içinde. Üç boyutlu film yapmak için. Türkiye’ye yeni teknolojiler geliyor, bize de uzak değil. Böyle yeni yapılanma sayfası iki yıldır gündemimizde, o konuyu daha ciddiye alıyoruz. Örneğin Vizontele’yi Van, Hakkari bölgesinde çektik. Şimdi Blue box teknolojisiyle Köyceğiz’de gidemediğimiz her yeri çektik.
Köyceğiz'de çiftlik kurdunuz. Bunu şehirden kaçmak için mi yoksa yatırım amaçlı mı yaptınız?
İkisi de değil, hem de ikisi. Belki şehrin kaosundan kaçıyoruz ama işin kalbini oraya götürüyoruz biz. Orada daha çok çalışıyoruz. Bu aynı zamanda da yaptığımız en büyük yatırımlardan biri oldu. Ne kadar yatırım yaptık bilmiyorum.
Köyceğiz'deki çiftliğinizde neler yapacaksınız?
Orası içinde hem film maliyetlerinin, plato maliyetlerinin de olduğu bir yatırım. Ekşi Elmalar filminin maliyeti eklenince önemli yatırım oldu. Bundan sonraki filmlerde asıl maliyet ortaya çıkacak. Esas orayı kalıcı yapacak olan, orada faaliyete geçecek okul olacak. Mutfak oyuncularının yetiştirildiği gibi yeni grup alacağız 2017 sonunda. 2018’de de akademik düzeye getireceğiz. Oyuncuyu, yönetmeni, tüm birimleri kendimiz yetiştirmek istiyoruz. Şimdi Hollywood’da gördüğünüz yıldızların hepsi Disney’in okullarından yetişmedir.
Hakkarili biri olarak oraya da bir yatırımınız oldu mu, ya da yatırım planlıyor musunuz?
Hakkari’ye bir gün kalıcı bir şekilde huzur geldiğinde ertesi gün oraya gidip yatırım yapacağım. Bu yatırım plato olur, okulun bir şubesi olur, gençler için kültür merkezi olur, her şey olur. Yeter ki onları yapmanın şartları oluşsun.
Türkiye film endüstrisindeki yeriniz nedir?
16 yıldır sinema yapıyoruz. Sistemi domine eden bir numaralı kuruluşuz. 2014-2015 sezonundan örnek verirsek, çıkan tüm filmlerin sayısı 327 iken bunlardan 104’ü Türk yapımı filmlerdi. Biz bu dönem BKM olarak altı filmle vizyona çıktık. Bu altı film ile 104 Türk yapımı film içindeki gişe payımız yüzde 44 iken, tüm 327 yerli ve yabancı filmlerden gişe payımız yüzde 25’di.