Var olanla yetinmeyelim!

14 Kasım 2016
tyesıl
Kamuoyuna yapılan açıklamalara bakıp gelecek için öngörüde mi bulunalım, yoksa kapalı kapılar ardında yapılan çözüm arayışlarına, iletişim kanallarının güçlenmesine bakarak iyimser mi olalım? Çok farklı yanıtlar alacağıma eminim.

TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr

Çarşamba sabahı Capital dergisiyle birlikte ‘Tasarım ve İnovasyon’ konulu toplantımızdaki konuşmalara ilişkin birkaç paylaşımda bulunmak istiyorum. Birincisi, bazen yüzde 50, belki de en iyi olasılıkla yüzde 70-75’lerde kalan LCV oranı, bu kez neredeyse yüzde 100 oldu.

Salon doldu, hatta bir masa eklemek durumunda kaldık. İkincisi, toplantısı olan olmayan tüm katılımcılar konferansı bitimine kadar salondan ayrılmadı. Üçüncüsü, bazı toplantılarda bir soru bulmak için gözleriniz radar gibi salonu tararken, bu kez aksine “Son bir soru” denilerek oturum kapatıldı.

Bu kez kişisel çıkarımlarımı sizlere aktarmak istiyorum. Türkiye’de inovasyon sözcüğüne en yakın iş insanlarından sevgili Jan Nahum’un dediği gibi, “Bulunduğumuz yerle yetinmediğimiz için buradayız.” Evet, yetinmiyoruz, yetinmemeliyiz, yetinmeyeceğiz. Çünkü daha iyisi kesinlikle mümkün.

Daha büyük bir ekonomi yaratabiliriz, daha sıkı çalışabiliriz, dünyanın en büyükleri liginde daha üst sıralara tırmanabiliriz. Ürünleri daha iyi tasarlayabilir, daha inovatif ürünlerle katma değeri yükseltebiliriz.

Hayal değil, bunu yapabiliriz. Konuşmacılar da, katılımcılar da bunun farkındaydı, bu yüzden toplantıyı da sonuna kadar izlediler. Toplantı sonrasında konuşmacılarla ayaküstü sohbetlerini sürdürdüler.

Hamasi nutuklarla bunun olmayacağı açık. Son yıllarda zayıflayan demokratik düzenimizi güçlendirmek bizim elimizde. Bombalanan TBMM çalışmaya devam etti. Meclis’teki dört parti bir metin etrafında bir araya geldi.

Toplumun acılarını hafifletecek bir görüntü, fotoğraf verdi. Daha hızlı büyüme, daha çok yerli/yabancı sermayeli yatırım için hukuk devleti kavramının güçlendirilmesi gerektiği ortada.

Başbakan Binali Yıldırım’ın bankacılarla yaptığı toplantının ardından Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın da geçen perşembe günü yine bankacılarla toplanmasını önemsiyorum. En azından iletişim kanallarının güçlenmesi, yanlış mesaj oluşmasına engel olacaktır.

Özel sektördeki entelektüel sermaye birikimini anımsamanın da mutlaka olumlu bir dönüşü olacaktır. Topluluk karşısında coşkulu mesaj vermenin ne kadar önemli olduğu ortada, ama hamasi nutuklarla arzu edilen yatırımların olmayacağını en iyi siyaset dünyası bilir.

‘Durağan’ seviyedeki ekonomiyi ‘küçülme’ sürecine sokmanın getirdiği riskleri bilen hükümetin çabaları ne kadar yeterli olacak? Bu sorunun yanıtının ‘güven’ ve ‘moralite’ kavramlarında gizli olduğunu söyleyeme gerek var mı, bilemiyorum...

İletişimin zengin olduğu bir hafta diliyorum...