TALİP YILMAZ
tyilmaz@ekonomist.com.tr
Geçen sayımızdaki finans haberinde "Dolar kurunda yeni zirveler yolda mı?" başlığını kullanmıştık. Rahip Brunson kriziyle birlikte yeni zirvelerin gündeme gelebileceğini belirtmiştik.
Geçen hafta yaşanan hareketler baş döndürdü. Önce 5,20 direnci kırıldı, ardından 5,50, 5,75, 6,00 derken bir ara 6,75 seviyelerine kadar yükseliş yaşandı. Piyasalarda "faiz süründürür, dolar ise öldürür" diye bir söz vardır. Yaşanan ralli bu sözü bir kez daha hatırlattı. Bu ralli sonrasında TL, dolar karşısında bu yıl en çok değer yitiren para birimi haline geldi.
TL'DE BÜYÜK KAYIP
Geçen haftaki haberimizde doların para birimlerine karşı performansını gösteren bir grafik yayınlamıştık. Bu grafikte, TL yüzde 25,3 negatif getiriyle Arjantin Pezosu'nun yüzde 32,2'lik eksi performansından sonra ikinci sırada yer alıyordu.
Üçüncü en kötü performans ise yüzde 11,8 eksi performans ile Brezilya Reali'ndeydi. Son atakla birlikte tabloya bakıldığında ise TL yüzde 36,5 eksi performans ile Arjantin Pezosu'nu geride bırakmış görünüyor. TL haricindeki para birimlerinde ise ciddi hareketler gözlenmedi. Yani ataklar TL'ye karşı yapıldı.
Gelinen noktada ekonomi yönetimi ne yapacak? Yapısal reformlarla ilgili ne gibi gelişmeler olacak? Bundan sonraki faiz toplantısı 13 Eylül'de olan Merkez Bankası, olağanüstü toplanıp bir hamle yapacak mı ve bu hamle yeterli olacak mı? Tüm bunlar piyasalar tarafında yakından izlenecek. Haberimizde bu sorulara yanıt aramaya çalıştık. Son sekiz yılda kurda yaşanan ralli hareketlerini de analiz ettik.
SERT SALDIRI VAR
Piyasa uzmanları, TL'ye karşı saldırının çok sert bir şekilde devam ettiğini söylüyor. iş Yatırım, konuyla ilgili değerlendirmesinde, "ABD-Türkiye görüşmelerinden somutbir gelişme çıkmaması ve ekonomi yönetiminden somut bir adım gelmemesi üzerine TL dolara karşı yeni dip seviyelerini gördü.
Doların TL'ye karşı 3 TL'den 4TL'ye yükselişi iki yıl altı ay, 4 TL'den 5 TL'ye yükselişi dört ay sürmüştü. Piyasalardaki panik havası durdurulamazsa kısa sürede 5 TL'den 6 TL'ye ulaşılabilir" değerlendirmesini yapmıştı. Bu beklenti % geçen hafta hayata geçti ve dolar kurunun 5 TL'den 6 TL'ye ulaşması sadece bir hafta sürdü.
Yapı Kredi Yatırım'ın analizine göre, gelişmekte olan piyasalara yönelik olumsuz
koşulların devam ettiği görülüyor. Ticaret savaşı endişeleri, dolardaki yükseliş ve yükselen faizler soru işareti yaratan temel konu başlıkları olarak öne çıkıyor. Yurtiçi piyasalarda ise politik gerginliklerle birlikte TL'de sert satış baskısı etkili.
Yapı Kredi Yatırım'ın analizine göre, TL dolar karşısında yeni rekor düşük seviyeyi test ederken 10 yıllık tahvil faizi 2008'den, Türkiye beş yıllık CDS spreadi ise 2009'dan bu yana en yüksek seviyede.
Kurum, ABD ile ilişkiler başta olmak üzere, ABD-İran konusu, cari açık, yüksek enflasyon, son açıklanan enerji zamları ve ağustos sonlarına doğru açıklanması beklenen Orda Vadeli Program'ın (OVP) kısa vadede ön planda olacağını belirtiyor.
BİRÇOK NEDEN VAR
Bu piyasa koşullarında kur ile ilgili değerlendirme yapmanın zor olduğunu, TL'ye karşı sert hareketler olduğunu ifade eden başka bir analist konunun sadece Rahip Brunson ile ilgili olmadığını kaydediyor.
S-400 füze sistemi alımı, Suriye'deki fikir ayrılıkları, Halkbank davası, Akdeniz'de arama çalışmaları gibi birçok faktörün de buna eklenebileceğini anlatan uzman, bu fikir ayrılıklarının finansal sonuçlarını yaşadığımızı kaydediyor.
Aynı uzman, piyasalar buraya nasıl geldiyse yine benzer şekilde geri gidebileceğini ancak bunun için güvenin tekrar inşa edilmesi gerektiğini anlatıyor. Aksi halde reel sektör başta olmak üzere mikroeko-nomik sorunların makro bazda etkilerinin olacağı yorumunu da yapıyor.
DELİK BÜYÜK YAMA KÜÇÜK!
Kurlarda yaşanan hareketle birlikte gözler güveni yeniden inşa etmesi beklenen ekonomi yönetimine ve Merkez Bankası'na çevrilmiş durumda. 3 Ağustos itibariyle Merkez Bankası'nın toplam döviz rezervi 80,8 milyar dolar. Altınla birlikte bu rakam 102,9 milyar doları buluyor. Ancak net döviz rezervi miktarı altın ile birlikte 30,6 milyar dolarda kalıyor.
Bir analist, bu konuyla ilgili olarak şu değerlendirmede bulunuyor: "Türkiye'nin 57,4 milyar dolar cari açığı ve bir yıl içinde ödemesi gereken 184 milyar dolar döviz borcu var. Merkez'in net döviz rezervi ise sadece 30 milyar dolar. Yani ülkenin 241 milyar dolara ihtiyacı var. Delik büyük, yama küçük. Turizm gelirleri, Merkez Bankası'nın rezervleri var. Ama bunlar yetersiz.
Çin'den kaynak arayışının olduğunu görüyoruz. Merkez Bankası rezervini tamamen kullanabilir. Ancak gücünü zayıflatır ve 1994 krizinde olduğu gibi faiz şoklarına açık hale geliriz. Bu durumda Merkez Bankası'nın faiz silahını kullanması söz konusu olacaktır. Para politikası faizi yüzde 17,75 iken gösterge faiz yüzde 22,80'lerde. Enflasyonist baskı da var. Bu ortamda sert bir faiz artırımı olabilir."
BORÇ ÇEVRİLİYOR
Geçen hafta 2018 ilk yarı cari açık verisi açıklandı. Beklentilerin biraz altında 57,4 milyar dolarlık bir rakam ortaya çıktı. İç talepteki yavaşlamanın etkisiyle yılın ikinci yarısında cari açıkta daralmanın devam etmesi bekleniyor.
Burada uzmanlarca dikkat çekilen bir diğer konu da borç çevirme rasyosu. Piyasalarda yaşanan sermaye çıkışlarına rağmen uzun vadeli borç çevirme oranlarının yurtdışı tahvil ihracı dâhil yılın ilk yarısında bankalar için yüzde 104, şirketler için yüzde 142 seviyesinde olması olumlu olarak değerlendiriliyor. Ancak bundan sonra yaşanan kur artışlarının etkileri daha yakından izlenecek.
1- Dolar/TL 1,50'den 1,89'a çıktı. 5 Ağustos'ta başlatılan döviz satım ihaleleri 24 Ocak'a kadar sürdürüldü ve 12,7 milyar dolar satıldı. 20 Ekim'de gecelik borç verme faizi yüzde 9'dan yüzde 12,5'e yükseltildi.
2- Dolar/TL 1,79'dan 2,34'e çıktı. Gezi Parkı eylemleri ve FED'in faiz artırım sinyali kurda hareketlenme başlattı. 11 Haziran'da başlatılan döviz satım ihaleleriyle ocak ayı sonuna kadar 20,2 milyar dolar satıldı. 23 Ocak'ta 3,2 milyar dolarlık döviz satım müdahalesi yapıldı. 28 Ocak'ta ise Merkez Bankası faiz silahını kullandı ve politika faizini yüzde 4,5'ten radikal bir şekilde yüzde 10'a çıkardı.
3- Dolar/TL 2,28'den 3,06'ya çıktı. FED fiyatlamaları, 7 Haziran seçimleri, hükümetin bir türlü kurulamaması gibi faktörler kurun ateşini yükseltti. 24 Ağustos'ta tekrar erken seçim kararı alındı. FED'in faiz artırım beklentileri ötelenince kurdaki yükseliş durdu.
4- Dolar/TL 2,95'ten 3,88'e çıktı. ABD'de Donald Trump'ın başkanlık görevini devralmasının yanı
sıra içeride Anayasa referandumu gündemi, OHAL ve terör olayları kuru yukarı taşıdı. Merkez Bankası, gecelik borç verme faizini yüzde 8,50'den yüzde 9,25'e ve geç likidite penceresi (GLP) borç verme faizini yüzde 10'dan yüzde 11'e çıkardı.
5- Dolar/TL 3,40'tan 3,96'ya çıktı. ABD'de devam eden Halkbank davası, FED'in faizleri daha hızlı artırabileceği gibi endişeler kuru yukarı taşıdı. 14 Aralık'taki Para Politikası Kurulu toplantısında faiz artışı yapılabileceği beklentisinin oluşmasıyla piyasa rahatladı. Nitekim bu toplantıdan GLP faizinde 50 baz puanlık artış kararı çıktı.
6- Dolar/TL 8 Mart'ta 3,80'den başladığı hareketle 23 Mayıs'ta 4,85 seviyesini gördü. Merkez Bankası bu dönemde 500 baz puan faiz artırdı. Bunun üzerine piyasalar biraz sakinleşti.
7- Dolar/TL, faiz artışı beklenen 24 Temmuz'daki Para Politikası Kurulu toplantısından faizin sabit tutulması kararı çıkınca yeniden yükselişe geçti. Bu arada ABD ile başlayan siyasi kriz işleri iyice karıştırdı. 24 Temmuz'da 4,75 olan dolar kuru geçen hafta 6,75 ile yeni rekor kırdı.