Uzak ama potansiyel yüksek

14 Ekim 2019





Para piyasalarının neredeyse bütün oyuncuları, ABD Başkanı Donald Trump'ın twitter hesabını izliyor.





TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr





Birbiriyle çelişkili mesajlar mali piyasalarda sert dalgalar yaratıyor. Bunun en somut örneği de Çin ile yürütülen ticaret görüşmeleri.





Getirilen ek vergilerin dünya ticaretine maliyeti, IMF tarafından 700 milyar dolar olarak hesaplandı. Türkiye gibi ekonomisi ihracata, dış ticarete bağımlı bir ülkede şirketler, bir gecede yeni pazarlara nüfuz etme olanağına kavuşabiliyor veya malları daha Türkiye'ye gelmeden pahalılaşıp, ucuzlayabiliyor.





Bu yüzden de ticaret yapabilme sınırını genişletecek, esnekliğimizi artıracak bir bölgeye dikkat çekmek istiyoruz. O da ASEAN Bölgesi… 10 üye ülke var. Aram'ın hazırladığı kapak haberinde okuyacağınız metinden yola çıkarak bazı noktaları sizlerle paylaşmak istiyorum.





Birincisi, Çin, Hindistan ve Japonya gibi, Asya'nın en büyük ekonomilerini içermiyor ama Endonezya, Malezya, Vietnam, Tayland ve Singapur gibi ekonomileri istikrarlı ve hızlı büyüyen ülkeler, Türk iş dünyası için büyük bir potansiyel sunuyor.





Ve bunlara rağmen, 10 ülkeyle dış ticaret hacmimiz sadece ve sadece 5,7 milyar dolar civarında. Yani, çok ama çok küçük bir rakam. Rakamın küçüklüğüne dikkat çekmek için bir bilgi paylaşacağım.





Çinli şirketler ASEAN ülkelerinde önceki yıl 34 milyar dolarlık birleşme ve satın alma işlemine imza attı. Üstelik, son 10 yıldır aralarında benim de gazeteci olarak katıldığım çok sayıda resmi ziyaret yapıldı. Arçelik gibi şirketlerin yatırımlarına rağmen, ticaret hacmimiz, beklenildiği kadar yükselmedi.





İkincisi, ticaret hacmine bakıldığında ithalatın payı yüzde 75 civarında. Türkiye, bölgeyle büyük ölçüde dış ticaret açığı veriyor. Uzun süreden beri de bu tablo değişmedi. Üye ülkelerle dengeyi sağlayabilmek için epey ama epey çalışmamız gerekecek.





Üçüncüsü, Malezya, Endonezya gibi son derece iyi, Singapur, Vietnam, Fi-lipinler gibilerle de 'ortada' diyebileceğimiz bir ilişkiye sahibiz. Ama sadece iki ülkeyle Serbest Ticaret Anlaşması (STA) var. Her bir STA'nın, o ülkeyle dış ticareti nasıl büyüttüğünü, defalarca haberleştirdik, rakamlarla ortaya koyduk.





Dördüncüsü, Laos, Myanmar, Kamboçya, Brunei gibi ülkelerle dış ticaret yok denecek kadar az. Türkçesi, daha fazlasını yapabilecek kapasitemiz var.





Beşincisi, bu ülkelere yaptığımız ihracat, savunma sanayi ürünleri dışında maalesef pahada düşük, tonajda büyük ürünlerden oluşuyor. Elektronik dünyasının, ucuz iş gücünün en büyük olduğu piyasaları zorlamanın yolu, onları daha iyi tanımaktan geçiyor.





Doğal olarak bunu da kaliteli insan kaynağıyla yapmak mümkün. Onlar bizden akıllı oldukları için değil, temel bilimlere, insan kaynaklarına uzun süreden beri yaptıkları yatırımlarla öne çıktılar.





Temel bilimlerin daha çok konuşulduğu bir hafta diliyorum.