TALİP YILMAZ
tyilmaz@ekonomist. com. tr
Dokuz ayda ise 5,5 milyar dolara ulaşıldı. Yılın geneli için tahminler, özelleştirmeler olursa 10 milyar dolar, aksi halde 7 milyar dolar civarı. 2015’te bu rakam 15,5 milyar dolardı. Türkiye, satın alma & birleşme (S&B) işlemleri açısından özellikle son 10 yılda en çok dikkat çeken ülkelerden biriydi. Ancak son dönemde bu işlemlerde yavaşlama eğiliminin olduğunu görüyoruz.
Tabloları görmek için görsele tıklayın.
Yılın üçüncü çeyreğindeki işlemlere bakıldığında bu yavaşlamanın ciddi boyutlara ulaştığını söyleyebiliriz. Başarısız darbe girişimi, kredi notunun düşüşü, bölgesel gerginlikler, dünyada güçlü dolar eğilimi ve gelişen piyasalara yönelik risk algısının azalması gibi faktörler bu dönemde işlem sayısı ve hacmine sert şekilde yansıdı.
YAVAŞLAMA VAR
Sonuçta yılın üçüncü çeyreğinde 26 yabancı ve 31 yerli yatırımcının işlemi olmak üzere toplam 57 işlem gerçekleşti. Değeri açıklanan 22 işlemde 1 milyar 110 milyon dolarlık büyüklük oldu. Değeri açıklanmayan 35 işlem ile birlikte rakam 1,7-2 milyar dolar aralığında tahmin ediliyor.
Böylece yılın dokuz ayında 168 işlemde yaklaşık 5,5 milyar dolara ulaşıldı. 2015 yılının dokuz ayına bakıldığında işlem sayısında 164 işlemle benzer bir grafik olmakla birlikte hacim açısından 11,5-12 milyar dolar söz konusuydu. Yani hacim olarak çok sert bir daralmadan söz edebiliriz.
Genel olarak her yılın son çeyreğinde S&B işlemleri hızlanıyor. EY Türkiye, 2016 yılının son çeyreğinde de göreceli olarak yavaş da olsa işlemlerin hızlanmaya başlamasını bekliyor. Yılın son çeyreğinde beklenen büyük hacimli özelleştirmeler de gerçekleşirse, EY Türkiye Kurumsal Finansman Bölüm Başkanı Müşfik Cantekinler, 10 milyar dolar rakamına ulaşılabileceği yorumunu yapıyor.
Bu anlamda ilk aşamada beklenen özelleştirmeler TP Petrol Dağıtım, Şeker Fabrikaları ve EÜAŞ portföyünde yer alan elektrik santralleri. İhalesi kasım ayında gerçekleşmesi beklenen Milli Piyango’nun 2017 yılına sarktığını hatırlatalım. Cantekinler, “Özel işlemlerde ise enerji (petrol dahil), ambalaj, perakende, fi-nansal hizmetler ve bilişim sektörlerinde büyük hacimli işlemlerin gerçekleşmesi beklenebilir” diyor.
ÖZELLEŞTİRMELER İZLENECEK
inHERA Capital Yönetici Ortağı Levent Bosut, 2015’te yaklaşık 16 milyar dolar olan S&B işlemlerinin toplam değerinin bu yıl yarı yarıya azalacağı öngörüsünde bulunuyor. Bosut, “Darbe girişimi sonrasında toplumsal kucaklaşma ortamının oluşması, Rusya ve İsrail ile ilişkilerin normalleşme sürecine girmesi gibi olumlu gelişmelerle 2017’de yatırım iştahının ivme kazanabileceğini düşünüyoruz” diyor. Bosut, özelleştirmelerde Varlık Fonu’na kaynak yaratmak amacıyla hükümet tarafından daha agresif bir strateji izlenebileceğini söylüyor.
KPMG Türkiye Danışmanlık Bölüm Başkanı ve Şirket Ortağı Hande Şenova, 2016 üçüncü çeyrekteki olumsuzlukların etkilerinin son çeyrekte azalacağı düşüncesinde. Şenova, Milli Piyango ve enerji ihalelerine dikkat çektikten sonra, “Son çeyrekte gerçekleşmesi olası bir diğer önemli işlem ise ihalesi açıklanan Bank Asya Emeklilik ve Sigorta şirketlerinin satışı. Aynı zamanda TMSF tarafından yönetimi devralınan şirketlerin hisse satış/tasfiye veya ortaklık projeleri de 2017 yılında piyasada beklenen hareketlerden” diyor.
ÖNE ÇIKAN SEKTÖRLER
Dokuz aylık dönemde gerçekleşen işlemlere bakıldığında, hizmetler ve üretim sektörü ile finansal ku-rumların ön plana çıktığını söyleyebiliriz. İş Yatırım Birleşme ve Devralmalar Müdürü Efsane Çam, son çeyrekte yine enerji sektörü, büyümenin yüksek olduğu hızlı tüketim mamül-leri sektörü ve katma değerli üretim sektörü firmalarının öne çıkmasını bekliyor.
Stratejik yatırımcıların 2016 yılında da toplam işlem hacminde özel sermaye fonlarına göre daha yüksek pay almalarının beklendiğini anlatan Çam, özelleştirme projelerinin tamamlanmasına bağlı olarak işlem hacminin 8-10 milyar dolar aralığında olabileceği kanaatinde. Ancak özelleştirmelerin gerçekleşmemesi durumunda 7 milyar dolar civarında bir rakam söz konusu olabilir.
YABANCI İLGİSİ AZALDI
Siyasi sıkıntıların ekonomiye yansımaları fark ediliyor olsa da yabancılar ekonomiden ziyade siyasi belirsizlik, terör, komşu ülkeler ile olan sıkıntılar, OHAL gibi konuları takip ediyor. Bunların yanında kamu sektöründe devam eden bütçe disiplini, sağlıklı borç durumu, demografik yapı, Türkiye’nin coğrafi avantajı ile imalat ve hizmet sektörlerindeki büyüme hala yabancıların ilgisini çekiyor.
Bu hatırlatmayı yaptıktan sonra 2016 yılına bakıldığında yabancı yatırımcıların yerli yatırımcılara göre hacmi daha büyük işlere imza attığını söyleyebiliriz. İşlem hacminin yaklaşık yüzde 65-70’i yabancı yatırımcılar tarafından gerçekleştirildi. Adetsel bazda ise üçüncü çeyrek hariç
yerli yatırımcıların daha aktif olduğu görülüyor.
Müşfik Cantekinler, bölgede yaşanan gelişmeler nedeniyle özellikle Batılı yatırımcıların Türkiye’ye daha temkinli yaklaştığını söylüyor. Cantekinler, “Ortadoğulu yatırımcıların ilgilerini koruduklarını görüyoruz. Tamamen ortaya koyamıyor olsak da Türkiye’nin makroekonomik potansiyelinin ve dinamik genç nüfus yapısının yatırımcılar için halen cazip olarak görüldüğünü söyleyebiliriz” diye konuşuyor.
DEĞERLEMELER NASIL?
Kredi notundaki düşüşlerin döviz kurları ve faizlerde artışa neden olmasının hem reel sektörü hem de fi-nansal kurumları olumsuz etkilemesi bekleniyor. Bu durumdan ilk etapta özellikle girişim sermayesi fonlarının olumsuz etkilenebileceğini belirten Efsane Çam, değerleme açısından 2016 içinde bir düşüş eğiliminin ise olmadığını söylüyor. Stratejik yatırımcıların ilgisinin devam ettiğini ifade eden Çam, çok fazla yatırım fırsatının olmamasının da alternatif azlığı nedeniyle satıcı tarafa yardımcı olduğu kanaatinde.
Müşfik Cantekinler, yatırımcıların son dönemde özellikle katma değerli üretim yapan, marka değeri güçlü, ihracat odaklı, yurtdışında faaliyetleri bulunan ve AR-GE’ye önem veren şirketlere ilgi gösterdiğini söylüyor. Cantekinler, yatırımcıların bu alanlara yatırım isteklerinin sürdüğüne dikkat çekiyor.
Müşfik Cantekinler, “Kredi notundaki düşüşün kısa vadede sıcak para akışına ve doğrudan yatırımlara negatif etkisi olabileceğini düşünüyoruz. Uzun dönem için ise şartların da iyileşmesine bağlı olarak Türkiye’nin cazip bir yatırım merkezi olmaya devam edeceğini umuyoruz” diyor.