Turizmde ürün ve pazar çeşitlenmesine gidilmeli önerisi

Turizmde temmuzun ilk yarısında doluluklar planlananın altında gerçekleşti. Ela Excellence Resort Belek Turizm Koordinatörü Korhan Alşan, ürün ve pazar çeşitlendirme stratejisinin sektörün geleceği açısından çok kritik olduğuna dikkat çekiyor.

24 Temmuz 2024

Düşük kurlar ve her geçen gün yükselen fiyatlar nedeniyle Türkiye turizmde rakiplerine göre pahalı kaldı. Enflasyonist ortamda piyasada bozulan fiyat algısı fiyatlarda şişkinliğe neden olurken ülkemize ilgiyi azaltıyor. Bu durum da 60 milyon turist ve 60 milyar dolar turizm geliri hedefini riske sokuyor. Alım gücü azalan yerli turist de konaklama süresini azaltıp tatil yaparken çoğu da Yunan adalarına uygulanan kapı vizesinden faydalanıp Yunan adalarına gidiyor. Bu da ağırlıklı iç turizme hitap eden Bodrum, Alaçatı ve Çeşme’deki tesislerin ve restoranların sinek avlamasına neden oluyor. Geçtiğimiz haftalarda iflas açıklayan Alman tur operatörü FTI’nin piyasada yarattığı boşluk ile Dünya Kupası ve Avrupa Kupası nedeniyle insanların tatile çıkmamaları Fethiye, Marmaris, Antalya gibi yabancı turistlere hitap eden bölgelerde de doluluklar yüksek sezona rağmen düşük kalmasına neden oldu. Ancak Ağustos-Kasım döneminin hareketli geçip sezona yönelik hedeflerin tutturulması bekleniyor. 

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un yaptığı açıklamalar da bu yönde. Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre, yılın ilk 5 ayında Türkiye'ye 17,8 milyon ziyaretçi geldiğini hatırlatan Mehmet Nuri Ersoy, “31 Temmuz'da daha kesin veriler üzerine konuşacağız ama ilk rakamlara baktığımızda 60 milyon ziyaretçi ve 60 milyar dolar hedefimize sadığız" açıklamasını yapmıştı. 

Yaşanan olumsuzluklara rağmen Türkiye’nin turizmdeki gücünü koruduğuna dikkat çekiliyor. Ela Excellence Resort Belek Turizm Koordinatörü Korhan Alşan, Türkiye genelinde 60 milyon turist ve 57 milyar dolar gelirin yıl sonunda yakalanabilir bir makro hedef olduğunu söylüyor.

Alşan, “2024’te beklentiler yabancı turist sayısında 2023’ün yaklaşık yüzde 15-20 üstünde olması yönünde. İlk 5 aylık verileri kişi bazlı yüzde 12,5’lük bir büyümeyi işaret ediyor. Ancak bu genel bir veri. Bu verilere detaylı bakıldığında bazı unsurlar göze çarpmakta. Geceleme sayılarında tüm pazarlarda genel bir trend olarak kısmi düşüşten söz edebiliriz. Genel verilere bakıldığında yıl sonunun Türkiye adına gelen turist sayısı anlamında pozitif kapanacağını söylemek mümkün. Türkiye genelinde 60 milyon turist ve 57 milyar Dolar gelir yıl sonunda yakalanabinir bir makro hedef. Ancak verilerin iyi irdelenmesi şart. Tüketicilerin fiyat hassasiyetleri ve beklentileri yükseliyor. Daha bütçe odaklı davranış şekilleri mevcut. Ekonomik ürün sunabilen destinasyonlar Türkiye’nin rekabette fiyat – kalite avantajını tehdit ediyor” uyarısından bulunuyor.

Pazarlarda Almanya Rusya ile birlikte başı çekerken İngiltere pazarında genişleme ve Polonya’da artan talep var. Diğer Avrupa pazarları, Bağımsız Devletler Topluluğu da öne çıkıyor. Ülke ekonomisine önemli miktarlarda direkt döviz girdisi sağlayan turizm sektörünün 12 ay çalışması için teşviklerle daha dirençli hale getirilip ürün ve pazar çeşitlendirmesine gidilmesi gerekiyor.

TURİZMDE ÜRÜN VE PAZAR ÇEŞİTLENMESİNE GİDİLMELİ

Türkiye dünya turizm pazarındaki en önemli oyunculardan biri. Turizmde ürün ve pazar çeşitlendirme stratejisinin gelecek açısından çok kritik olduğuna dikkat çeken Alşan, şunları söylüyor:

“Türkiye, dünya turizm pazarındaki en önemli oyunculardan. Turizmde ürün çeşitlendirme ve pazar çeşitlendirme stratejisinin gelecek açısından çok kritik olduğuna inanıyorum. Bu konuda yüksek bir farkındalıkla Türkiye’nin yakın - orta ve uzun vadeli gelecekte pozisyonunu çok daha kuvvetlendireceğine eminim. Bu konuda Türkiye’nin çok yüksek turizm çeşitlendirme rezervleri var.

Bu öngörüler ve tespitler ışığında, şirketimizin kurgulamış olduğu gelecek vizyonu doğrultusunda stratejiye hizmet edecek çok önemli yeni projelerimiz olacak. Ela Hospitality çatı markamız altında çok özel otel marka projelerine imza atarak yüksek nitelikteki otel sayımızı yakın vadede mevcut tesisimiz olan Ela Excellence Resort Belek ile birlikte 6’ya ulaştırmayı hedefliyoruz. Farklı üst segment kategorilerde hizmet verecek mevcut olan ve yeni geliştirilecek olan otellerimizde sektörde daha önce deneyimlenmemiş, çok farklı ve özel konseptler sunmaya hazırlanıyoruz. Türkiye turizmine, yeni otelcilik markalarımızla, ürünlerimizle, nitelikli insan kaynakları gücümüzle yepyeni bir soluk getireceğimize, sektöre farklı bir perspektif katacağımıza eminiz.”

MALİYET BASKISI SEKTÖRÜ ZORLUYOR 

Kovid pandemisinin devamında tüm dünya genelinde ve Türkiye’de gerçekleşen yüksek enflasyonist süreçteki etkiler girdi maliyetlerinin üzerinde çok ciddi artışlar meydana getirdi. Ayrıca döviz kurunun durağanlığının da TL maliyet baskısı üzerinde negatif etkileri oldu.

Maliyet artışlarının günümüz küresel rekabet ortamında yönetilmesinin hiç kolay olmadığına dikkat çeken Alşan, şu bilgileri veriyor:

“İşletmecilerin konseptleri, misafirlere yıllardır sundukları alışılagelmiş standartları var. Bu standartların korunması ve geliştirilmesi, diğer taraftan kar marjlarının artan maliyetlerle daralması ve sürdürülebilir ticari faaliyetlerin gelecek dönemlere göre kurgulanması denklemi zor bir durum. Kurların kısmi yukarı yönlü hareketliliği, artan TL enflasyon etkisini azaltmaya yardımcı olan önemli bir durum teşkil ediyor. Esasen kurların enflasyon oranı ile dengeli seyri daha yönetilebilir bir durum arz ediyor. Bu alanda dengesizlik işletmecilerin işleyişlerini, satış süreçlerini, fiyatlamalarını, maliyetlerini ve tabii ki yabancı ziyaretçi talebini etkileyen faktör olarak öne çıkıyor. İşletmeler kalitelerinden ödün vermeden faaliyetlerini sürdürme çabasındalar. Bu noktada tüketici talebini korumak için ve işletmelerin devamlığı için tesisler, fiyatlarını en makul seviyede olacak şekilde, talebi en az etkileyecek pozisyonda, zorunlu olarak artırmak durumda kalıyorlar. Karlılık, verimlilik ve sürdürülebilir bir büyüme için, bu zor denklem risk teşkil ediyor.”

TESİSLERİN 12 AY AÇIK KALMASI 

Ülke ekonomisine önemli miktarda direkt döviz girdisi sağlayan turizm sektöründe tesislerin 12 ay açık kalması büyük önem taşıyor. Alşan, “Sektörün teşviklerle daha dirençli hale getirilmesi, ürün ve pazar çeşitlendirmesi ile yelpazenin daha da genişletilmesi gerekiyor ki talep 12 aya yayılabilsin. Kültür sanat festival sağlık spor toplantı etkinlik organizasyonu kapsamındaki ürün çeşitlendirmeleri ve bu alanlara yönelik yatırımcıları motive edici politikalar ve bağlı teşvik paketleri hızlıca hayatımıza girmeli. Bu desteklerin fazlası ile ülke turizmine geri kazandırılması mümkün. Oluşmaya başlayan bu ekosistem ile sektörün direncinin artırılması, gelişen piyasa ve pazar koşullarında daha rekabetçi olunması ve  ülke ekonomisine daha büyük katkılar sağlanması mutlaka amaçlanmalıdır” diye konuşuyor.

İSTİHDAM SORUNU TURİZMİN KANAYAN YARASI!

Turizm sektörünün kanayan yarası nitelikli insan kaynağı sorunu. Alşan’a göre, artan yatak arzı ve bu durumlar orantılı gidemeyen istihdam potansiyeli, sektörden farklı sektörlere gelir daha iyi yaşam gayesi ile geçişler, sezonluk bir talebe göre şekillenen istihdam, liyakat işleyiş süreçleri, sektör ile turizm meslek okulları ve fakültelerin iş birliklerinin daha fazla geliştirilmesi temel konular. 

Alşan, sektörün istihdam sorununun çözülebilmesi için yapılabilecek başlıkları şöyle sıralıyor:
“12 ay istihdam yaratan işletmelerin özellikle Ekim – Nisan ayları arasında düşük sezon diye tabir edilen periyotta bir takım vergisel muafiyetler ile desteklemesi çok önemli. Bu durumun istihdam sayısına yansımaları önemli, devamlılık önemli, 12 ay iş imkanı hem çalışanlar bakımından hem döviz girdisi bakımından hem de kalite standartlarımızın korunması bakımından çok mühim. Çalışanlarımızın daha iyi şartlara kavuşması, ekonomimizin dengelenmesi, işletmeci ve yatırımcılarımız daha iyi sonuçlar ile geleceği planlamaları çok önemli. İnsan kaynakları değerlerimize ülke olarak çok ciddi şekilde odaklanmamız sorunlarımızı şeffaf şekilde paylaşmamız ve samimi kalıcı çözümler üretmemiz gerekiyor. İnsan kaynakları değerlerinin geliştirilmesi üzerine büyüme planları ile doğru orantılı içi dolu nitelikli uygulanabilir kuvvetli stratejilere ihtiyacımız var.”