Tekstil hayatımızın çok önemli bir parçası. Giyimden ev dekorasyonuna kadar pek çok alanda kullanılıyor. Çevre üzerinde de önemli bir etkiye sahip olan tekstil sektörü, dünyayı en çok kirleten endüstrilerden de biri.
7 - 20 Temmuz 2024 tarihli sayıdan
Öyle ki araştırmalar, dünyada giysi üretiminde kullanılan malzemelerin yüzde 87’sinin son kullanımından sonra katı atık arazilerine döküldüğünü veya yakıldığını ortaya koyuyor. Sadece yüzde 1’lik kısmın yeni kıyafet üretilmek üzere geri dönüştürüldüğü biliniyor.
Öte yandan çöpe atılan kıyafetlerin boyutu da çarpıcı. Küresel çapta çöpe gönderilen kıyafetlerin yılda yaklaşık 100 milyon tona ulaştığı tahmin ediliyor. 2030 yılında bu rakamın yıllık yaklaşık 150 milyon tonu bulması bekleniyor.
Tekstil sektörü, küresel enerjinin yüzde 10’unu tüketiyor ve tüm endüstriyel atıkların yüzde 30’unu üretiyor. Çevre sorunlarının üstesinden gelmek için kirliliği ve kaynak tüketimini azaltabilecek sürdürülebilir tekstillere odaklanılması şart.
Sentetik olanlar yerine geri dönüştürülmüş malzemeler veya doğal lifler tercih etmek, eskileri yeniden kullanmak gibi tekstili daha sürdürülebilir hale getirmenin birçok yolu var.
ÇİĞDEM SOLAK
2030 SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK HEDEFİ
Bu doğrultuda hem moda hem de ev tekstili tarafında adımlarını hızlandıran şirketlerin sayısı her geçen gün artıyor. İplik, perde ve ev tekstili ürünlerinin üretimi ve pazarlamasını yapan Zorlu Tekstil Grubu da onların başında geliyor. 6 bine yakın çalışanı ve toplamda 800 bin metrekarelik kapalı alana sahip üretim tesisleriyle ev tekstili alanında önde gelen oyunculardan olan grup bünyesindeki Zorluteks ve Korteks şirketleri aracılığıyla faaliyet gösteriyor. Sürdürülebilirliği, Zorlu Grubu’nun ortak stratejisi olan ‘Akıllı Hayat 2030’ doğrultusunda merkezlerine alarak hareket ettiklerini söyleyen Zorlu Tekstil Grubu Marka Direktörü Çiğdem Solak, grubun 2030’a kadar net sıfır emisyona ulaşmayı ve 2050’ye kadar bu hedefi tüm değer zincirini kapsayacak hale getirmeyi amaçladığını vurguluyor.
Karbon ayak izinin en az yüzde 50’ye varan oranda azaltıldığı ecodesign ürünleriyle Türkiye’de ve dünyada öncü olmayı hedeflediklerini de dile getiren Solak, “Pet şişe atıklarından polyester iplik ve tarım ürünlerinden pla iplik üretimi gibi döngüsel ekonomi tabanlı ürünlerle sadece Türkiye’de değil dünyada örnek işlere imza atıyoruz. Su kullanımını azaltma ve çıkan atık suyu tekrar değerlendirme tekniklerini kullanarak Zorluteks’te ürün başına su kullanımını yüzde 30 oranında azaltmayı da başardık” diye anlatıyor.
40 BİN TOHUM TOPU ATILDI
Zorlu Tekstil Grubu; Taç, Linens ve Valeron markalarıyla ev tekstili kategorisinde hizmet veriyor. ‘Gelecek İçin Bugün’ mottosunun, sürdürülebilirlik ve yenilikçilik konusundaki kararlılıklarını ve vizyonlarını yansıttığını söyleyen Solak, şöyle devam ediyor: “Bu kapsamda çok özel bir çalışmaya imza attık. Tüm markalarımız için hazırladığımız numune ürünleri Levent 199’da hazırladığımız bir pazar ile çalışanlarımıza satışa sunduk. Elde ettiğimiz gelirle de Muğla Bölgesi’ne ecodrone aracılığıyla 40 bin tohum topu atarak doğaya katkıda bulunduk. Amacımız hem bugünün hem de geleceğin ihtiyaçlarını dengeli bir şekilde karşılamak ve daha iyi bir dünya yaratmak.”
MÜŞTERİ TALEPLERİ DEĞİŞTİ
Tüketicilerin çevre dostu ve sürdürülebilir ürünlere olan ilgisinin artmasının TAÇ Reborn koleksiyonlarının tasarım ve üretim aşamalarında belirleyici olduğunu belirten Solak, yapılan pazar araştırmaların, müşterilerin sadece estetik ve kaliteyi değil, aynı zamanda ürünlerin çevreye olan etkilerini de göz önünde bulundurduğunu ortaya koyduğunu vurguluyor ve ekliyor: “Bu doğrultuda TAÇ Reborn koleksiyonunu geliştirdik. Örneğin; pet şişe ve geri dönüşümlü polyester iplikler ile üretilen TAÇ Reborn perde koleksiyonlarımızla doğayı koruyarak sürdürülebilir bir yaşamı destekliyoruz. Reborn Nevresim Koleksiyonumuz ise karbon ve su ayak izini azaltmak için, süreç optimizasyonlarıyla hazırlanan çevre dostu bir ürünümüz. Bir diğer ürünümüz olan TAÇ Reborn Organik Saten Nevresim Koleksiyonumuz ise yüzde 100 organik pamuktan üretilen saten kumaşlarla hazırlanıyor.”
BERK BOYACIGİL
DİJİTAL SAĞLIĞIN ‘SÜPER APP’İ OLMAYI HEDEFLİYOR
Pandeminin başlamasıyla birlikte dijital hizmet sağlayıcılarına olan ilgi tüm sektörlerde önemli bir artış gösterdi. Bu dönemde, bireylerin sağlık durumlarını uzaktan takip etme gereksinimleri de hızla arttı ve bu durum, dijital sağlık hizmetlerinin toplumda hızla benimsenmesini sağlayarak sağlık sektöründe kalıcı bir dönüşümü tetikledi. Dolayısıyla dijital sağlık girişimlerinin de önü açıldı.
Sağlıklı yaşamın öncülerinden olma ve toplum sağlığına katkıda bulunma vizyonuyla hareket eden Eczacıbaşı Topluluğu bünyesindeki dijital sağlık uygulaması Evital de iki yıldır bu alanda hizmet veriyor. Kullanıcılarına uygulama ve browser üzerinden doktorlar ile bir araya gelme, randevu alma, online görüşme yapma, laboratuvar sonuçlarını saklama gibi imkanlar sunan Evital, iki yıldır faaliyet gösterse bile son dönemde yükselen bir grafik yakalamış durumda. Bunda, yapay zekanın tüm imkanlarından yararlanılmasının katkısı kuşkusuz büyük. Platformu dijital sağlığın ‘süper app’i haline getirmeyi hedeflediklerini söyleyen Evital Genel Müdürü Berk Boyacıgil, dijital dünyadaki çalışmalarında yapay zekadan sıkça yararlandıklarını belirtiyor.
YAPAY ZEKA ALGORİTMALARI
Reklam optimizasyonundan görsel ve yazılı iletişim çalışmalarının çıktılarının değerlendirilmesine kadar yapay zeka araçlarını tüm birimlerinde aktif olarak kullandıklarından bahseden Boyacıgil, “Uygulamamızın son versiyonunda, birçok özelliği yapay zeka tabanlı algoritmalarla geliştirdik. Danışan-hasta eşleştirmelerini yapay zekayı kullanarak yapmaya başladık. Kullanıcılarımızın ihtiyaçlarını doğru anlayıp en uygun çözümleri sunabilmek için kişiselleştirmeye önem veriyoruz ve bu alana yatırım yapmaya devam ediyoruz” diye anlatıyor.
Yeni hayata geçirdikleri B2B iş modeliyle sağlık sektöründeki ilaç firmaları ve hastaneler gibi paydaşlarla ortak çalışmalarına da çok yakın bir gelecekte başlayacaklarını ifade eden Boyacıgil, “Ayrıca, kurumların çalışanlarına sağlık odaklı yan haklar sunmalarını kolaylaştırmak amacıyla oluşturduğumuz ‘employee wellbeing’ paketleriyle de hem çalışan sağlığını iyileştirmeyi hem de şirket yöneticileri için bu süreci daha ölçülebilir ve takip edilebilir hale getirmeyi hedefliyoruz” diye ekliyor.