Yeni Türkiye’de başarıya giden yolda gençliğin enerjisinin de önemli olacağını anlatan Tara, “Başarı için tecrübeye değil, gençliğin dinamizmine güvenin” diyor.
SİBEL ATİK
satik@ekonomist.com.tr
İş dünyasının duayen isimlerinden Şarık Tara, geçtiğimiz ay Dünya Ekonomik Forumu’nun tarihinde ilk kez verdiği “İş Dünyası'nın Devlet Adamı” ödülüne layık görüldü.
86 yaşındaki işadamı Şarık Tara’ya ödülünü Dünya Ekonomik Forumu’nun kurucusu ve başkanı Klaus Schwab takdim etti. Dünya Ekonomik Forumu’na inanan ilk isimlerden biri olan ve 1971 yılında henüz küçük bir organizasyonken Davos’taki toplantılara katılmaya başlayan Şarık Tara, bu toplantıların da katkısıyla gelişmenin daha çok uluslararası olmaktan geçtiğine inandı ve Enka’yı uluslararası bir şirket noktasına taşıdı.
Sadi Gülçelik ile enişte-ka-yınbirader kelimelerinin kısaltmasıyla kurdukları Enka, Türkiye’nin yurt-dışına açılmış ilk müteahhitlik şirketlerinden biri. Geçen 45 yıllık zamanda yurtdışında cesur adımlar atmaktan çekinmeyen Enka’nın onursal başkanı Şarık Tara, tecrübeye değil gençliğin dinamizmine inandığını anlatıyor.
Bu anlayışla 56 yaşındayken görevi oğlu Sinan Tara’ya teslim etmekten çekinmediğini, oğlu Sinan Tara’nın ise Mehmet Tara’ya henüz 30’lu yaşlarında bu görevi devrettiğini anlatıyor.
Yurtdışında başarılı olmanın yollarını ve yeni dönemde fırsat gördüğü alanları Ekonomist’e değerlendiren Şarık Tara, sorularımızı yanıtladı:
Öncelikle aldığınız ödül için tebrik ederiz. Böyle bir ödülün ilk kez size takdim edilmesini değerlendirir misiniz?
Dünya Ekonomik Forumu’nun tarihinde ilk kez verdiği “İş Dünyası'nın Devlet Adamı” ödülüne layık görüldüm. Bu ödülü büyük bir gururla aldım. Geçen yılar içinde memleketimin ekonomisine, dış siyasetine olduğu gibi uluslararası planda da çok katkım oldu. Ödül bu alanlardaki katkılarım nedeniyle verildi. İş dünyasından çok sayıda değerli ismin yer aldığı törene Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’de katıldı. Beni onurlandıran çok güzel bir tören oldu.
Bu ödül uluslararası alanda kurduğunuz iyi diyaloğun da bir göstergesi. Türk müteahhitlik sektörünü yurtdışına açan ilk isimlerden biri olarak sektör temsilcilerine tavsiyeleriniz ne olur?
Biz çeşitli ülkelerde, birbirinden çok farklı ülkelerde çalıştık. Ama çalıştığımız her ülkede her zaman en iyi işi yapmaya çalıştık, aynı zamanda barış ve dostluğa katkımız olsun istedik. Çalışınca, dürüst olunca, işi zamanında ve makul fiyata yapınca her yerde saygınlığınız oluyor. Bir de ben tecrübeye değil, yenilikleri takip etmeye, yaratıcı olmaya, dolayısıyla gençliğe inanıyorum.
Bu doğrultuda da çalışma hayatımda her zaman gençlerle çalıştım, onlara inisiyatif verdim. Dediğim gibi, gençlere görev vermekten hiç çekinmedim. Ben 56 yaşındayken görevi oğlum Sinan Tara’ya teslim ettim, o da 30’lu yaşlarında olan torunum Mehmet Ta-ra’ya görevi devretti. Çalışkan, iyi eğitimli ve bilgili gençler var. Tecrübe tabii önemli, fakat gençlerin ener'isi, yenilikçiliği, teknolojiye adaptasyon kabiliyeti daha mühimdir. Deneyim-lere değil, gençlere güvenin.
Peki genç girişimciler için başarıya ulaşmanın yolu nedir?
Dediğim gibi, önce dürüst olacaksınız, dürüst olmak bir fazilet değil, herkesin olması gereken bir hal. Çalışkan olacaksınız ve en iyisini yapacaksınız ama iş hayatında her şeyden önce dürüst olacaksınız. Hatta bulunduğunuz ortamda iyiden daha iyisini yapacaksınız.
Eski dönemlerde Türkiye’nin ortamı çok zordu. Makine yoktu, kalifiye eleman yoktu, bugüne kıyasla hiçbir şey yoktu. Çok süratli yapmak için çok, çok çalışacaksınız. Başkalarının fikirlerine hürmet edeceksiniz. Yardım etmek kolaydır, yardım istemek zordur. Bilenden yardım isteyeceksiniz, ancak siz de yardım edeceksiniz. Ancak böyle başarılı olursunuz. Gerektiğinde, tamamlayıcılık açısından size ve karşı tarafa katkı sağlayacak ortaklıklar kuracaksınız.
Ortaklık kültürünü iyi hazmetmek lazım. Ortağını seçene kadar her türlü incelemeyi yapacaksın ama seçtin mi, artık kendin gibi bileceksin. Ortakların menfaati yalnız ve yalnız ortaklıktan gelir, bu ilkeden ayrılmayacaksın. Şayet bir ortaklık içinde bir taraf ilave menfaat temin ediyorsa o ortaklık yürümez. Tabii sadece bunlar yetmez, siyasi konjonktür ve devlet desteği de çok önemli.
Gelecekte nerelerde potansiyel görüyorsunuz?
Balkanlar, Rusya, Kazakistan, Gürcistan, Afrika, Güney Amerika potansiyeli yüksek yerler. Rusya ile uzun yıllar yaptığımız işler nedeniyle şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Ruslar çok kadirşinas insanlardır. Bu pazarda dürüstlük, mevzuata titizlikle uyum ve vergileri muntazam ödemek başarıyı getirir.
Rusya ile yaşanan son gelişmeler Enka’nın bu ülkedeki yatırımlarını ve varlığını nasıl etkiledi?
Yatırımlarımız sürüyor ve işlerimizi olumsuz etkilemedi. Ama açık söylemek gerekirse işlerimiz olması gerektiği gibi de büyüyemedi.
Türkiye’nin AB yolculuğunda önemli girişimlerde bulunmuş bir isimsiniz. AB ile ilişkilerin bugün geldiği noktaya ilişkin değerlendirmeniz ne olur?
En büyük ticaret ortağımız Avrupa Birliği, dolayısıyla son gelişmelerin ilişkilerimize tabii ki negatif etkisi olur. Ticaret düşer, yatırımlar azalır, iş dünyasının Avrupalı şirketlerle yaptığı işlere negatif etkisi olduğu gibi üçüncü ülke yatırımcıları açısından da Türkiye'deki iş ve yatırım ortamı cazibesini kaybeder. Kredi almakta bile sıkıntılar olabilir. Bu tür gelişmeler büyümeye de olumsuz yansır.
Türkiye’nin son yıllarda çok fazla sanayi yatırımlarını çekemediği ifade ediliyor. Fakat müteahhitlik hizmetlerimizde dünyanın pek çok ülkesine açılmış durumdayız. Müteahhitlik ile sanayi yatırımları konusunda dengenin bozulduğunu düşünüyor musunuz?
Ben rekabete inanırım. Mesela Enka’yı uluslararası rakipleriyle rahatça rekabet edebilen global bir şirket haline getirmeyi başardık. Biz aynı zamanda sanayide de iş yapıyoruz. Çim-taş ile çelik konstrüksiyon alanında önemli işler yapıyoruz. Eğer rekabet edebiliyorsan rakiplerinin önüne geçersin ve güzel işler yaparsın. Müteahhitlik ve sanayide rekabet edebilmek işin temelidir. Hangisinde rekabet gücün yüksekse o alanda ilerlersin