TCMB, önceki gün sonuçlanan 2024 Mart ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizini 500 baz puan artışla yüzde 45’ten yüzde 50 seviyesine yükseltti. TCMB; bu güçlü artırımın yanında operasyonel çerçevede yaptığı değişiklikle gecelik borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 300 baz puanlık bir marj ile belirlenmesine de karar verdi.
Toplantı öncesinde sınırlı sayıda piyasa katılımcısı faiz artışı öngörüsünde bulunsa da ağırlıklı piyasa beklentisi politika faizinin değişmeyerek yüzde 45’te kalacağı yönündeydi. Dolayısıyla beklentilerin aksine gelen güçlü faiz artışı, koridorun genişletilmesi ve ilave faiz artışlarına kapının açık bırakılması gibi unsurlar TL varlıkların toplantı sonrasında kuvvetli bir görünüm sergilemesini sağladı.
“YAKLAŞAN YEREL SEÇİMLER BİR RİSK UNSURU”
ÜNLÜ & Co Araştırma Bölümü Kıdemli Müdürü Murat Akyol; TCMB’nin enflasyonu kontrol altına alma konusunda son derece kararlı bir duruş sergilemesinin, normal şartlarda hisse senetlerini negatif etkileyebilecek faiz artırımlarının finansal istikrar açısından pozitif sinyaller vermesini ve bu kapsamda risk iştahının güç kazanmasını sağladığını söylüyor. “Finansal istikrardan en pozitif etkilenecek sektörlerin başında bankaların geldiğini düşünürsek yaşanan güçlü değer kazanımları şaşırtıcı değil. Dolayısıyla temel açıdan şartların lehte olduğunu söyleyebiliriz” diyen Akyol; teknik açıdan değerlendirildiğinde ise son birkaç günde kazanılan ivme doğrultusunda BİST’te yukarıda 9.300 puana doğru bir hareket alanının oluşmuş durumda olduğunu kaydediyor.
Daha yukarıda ise BİST’in önceki iki denemesinde de aşamadığı 9.400 puanı takip edeceklerinin ve teknik açıdan endeksin aslında en güçlü mücadelesinin de bu seviyeyle olacağının altını çizen Murat Akyol’a göre; diğer taraftan BİST açısından son günlerde itici bir güç olarak çalışan bankacılık endeksinin sadece bu hafta yüzde 12 civarında değer kazandığı düşünüldüğünde kâr satışı ihtimalini de göz ardı etmemek gerekir. Murat Akyol; “Kaldı ki yaklaşan yerel seçimler öncesinde yatırımcıların belirsizlikleri göz önünde bulundurarak pozisyonlarını azaltmayı tercih etme ihtimali de endeksin karşı karşıya olduğu risklerden biri olarak kabul edilebilir” diye de ekliyor.
Peki, TCMB’den gelen faiz artış kararını piyasa uzmanları ve ekonomistler nasıl yorumluyor?
“FAİZ ARTIŞI; KREDİBİLİTE, KREDİ NOTU, DOLARİZASYONUN TERSE DÖNMESİ VE PORTFÖY GİRİŞLERİNİN GÜÇLENMESİ GİBİ AÇILARDAN DA KATKI SAĞLAYACAK”
EROL GÜRCAN/YATIRIM FİNANSMAN BAŞEKONOMİSTİ:
“FAİZ KORİDORUNUN GENİŞLETİLMESİ TCMB’NİN ELİNİ RAHATLATACAK” Önceki toplantıdan bu yana atılan sıkılaşma adımlarına ek olarak, hem politika faizinde yapılan güçlü artışı hem de faiz koridoru üst bandının genişletilmiş olmasını; enflasyon görünümü/beklentileri, kurun seyri, TL varlıklara ilgi ve kredibilite açısından olumlu olarak yorumluyoruz. Faiz koridorunun genişletilmiş olması sadeleşme çerçevesiyle bir miktar çelişir bir görüntü verse de TCMB’nin elini rahatlatıcı bir unsur olacaktır. Örneğin; yakın dönemde gecelik faizler ve AOFF TCMB faiz koridoru üst bandına yakın seyretmekteydi.
“OLASI YENİ FAİZ ARTIŞI İÇİN KAPININ AÇIK TUTULMASI ‘YERİNDE BİR İLETİŞİM’” Söz konusu sıkılaşmanın seçimler beklenmeden ve piyasanın beklediğinin bir miktar üzerinde gerçekleşmiş olması kredibilite, kredi notu, dolarizasyonun terse dönmesi ve portföy girişlerinin güçlenmesi gibi açılardan da katkı sağlayacaktır. Ayrıca olası yeni faiz artışı için kapının açık tutulmaya devam edilmiş olması da bu açıdan ‘yerinde bir iletişim’ olarak değerlendirilebilir. Önümüzdeki süreçte politika faizi sabit kalsa da ‘aylık TL mevduat getirisinin, aylık enflasyon eğilimi ve kur değişimi üzerinde gerçekleşmesinin amaçlandığı’ yönündeki görüşümüzü koruyoruz. Bir sonraki PPK toplantısı 25 Nisan’da gerçekleştirilecek.
“2024’TE MALİYETİ YÜKSELEN VE LİKİDİTESİ KISILAN BİR TL GÖRECEĞİZ”
ABDÜLKADİR DOĞAN/ŞEKER YATIRIM BAŞEKONOMİSTİ
İKİ YÖNLÜ MESAJ NE ANLAMA GELİYOR? Piyasada kredi büyümesi ve mevduat faizlerinde yaşanabilecek oynaklıkların makroihtiyati tedbirlerle giderilecek olması iki yönlü mesaj içeriyor. Bunlardan ilki; likidite yönetiminin tamamlayıcı bir makroihtiyati politika olarak etkin şekilde kullanılması. İkincisi ise faizlerde yeni bir döngünün oynaklıklara değil enflasyon görünümüne bağlı olacağı mesajının verilmesi. Sterilizasyon politikalarının etkin şekilde kullanılması ve likidite fazlasının miktarsal sıkılaştırma adımlarıyla çekilecek olması ise, fonlama dışında piyasaya verilen TL’nin uygun araçlarla çekileceğini ifade ediyor. Bu kapsamda hem maliyeti yükselen hem de likiditesi kısılan bir TL göreceğimiz 2024 bizi bekliyor.
“FAİZİ DURUŞUNDA YENİ GÜNCELLEMELERE GİDİLEBİLEBİLİR” Talep yavaşlasa da hizmetler öncülüğünde direncini devam ettirmesi TCMB’yi daha radikal kararlar almaya itti ve şahin bir tonda faiz artırımını getirdi. Hem temel politika aracını etkin şekilde kullanan hem de tamamlayıcı makroihtiyati tedbirlerle likiditeyi ayarlayan TCMB, enflasyonla mücadele konusunda kararlı duruşunu sürdürüyor. Bu kapsamda enflasyonda belirgin bir düşüş sağlanmadan ve tahmin patikasıyla uyumlu bir enflasyon beklentisi oluşmadan faiz indirimlerinin başlamayacağını düşünüyoruz. Yaşanacak arz ya da talep yönlü yeni şoklarda politika faizi duruşunda yeni güncellemelere gidilebileceğinin altını çizmek isteriz.
“TCMB’NİN TEKRAR PİYASANIN ÖNÜNE GEÇMESİ, KARARLILIĞINI GÖSTERMESİ AÇISINDAN ÖNEMLİ BİR MESAJ”
SEDA YALÇINKAYA ÖZER/İNTEGRAL YATIRIM ARAŞTIRMA MÜDÜRÜ:
“FAİZ KORİDORU, LİKİDİTE SIKILAŞTIRILMASINDA AKTİF KULLANILABİLİR” TCMB, piyasa beklentisinin önünde 500 baz puan faiz artırdı. Bununla birlikte operasyonel çerçevede değişikliğe gidildi ve faiz koridoru genişletildi. Likidite sıkılaştırılması açısından bu taraf aktif olarak kullanılabilir. Koridor, daha önce 2011-2012 yıllarında kullanılmıştı. Bu, dövizde oluşabilecek bir volatil hareket için de önemliydi. Her yönüyle şahin bir karar metni okuduk. Biriken endişeleri gidermek ve artan spekülasyonları önlemek için mesaj dolu güçlü bir faiz kararı alındığını söylemek mümkün. Hem 500 baz puanlık faiz artırımı yapıldı hem bunu +/-300 baz puanlık bant içine alındı hem de ‘Gerekli olması halinde para politikası duruşu sıkılaşacaktır’ ifadesi korundu.
“TCMB, ENFLASYONDA CANLI KALMAYA DEVAM EDEN RİSKLERİ GÖRÜYOR” Yine aynı şekilde ‘sterilizasyon araçlarının etkin şekilde kullanılacağı’ ifade edildi. Daha önce TCMB’nin gecelik borç verme faizi 1,5 puanla yüzde 46,5; borç alma faizi ise yüzde 43,5’ti. Şimdi hem faiz yüzde 45’ten yüzde 50’ye yükseltildi hem de borç alma/borç verme koridoru genişliği arttı. Bu anlamda TCMB, elini rahatlatmış görünüyor. TCMB; son bir yıldır piyasanın önünde hareket etmeye özen gösteriyordu. Son aldığımız aylık enflasyon dinamiklerinde yaşanan bozulmayla faiz kararı vermesi tekrar piyasanın önüne geçmesini ve ne kadar kararlı olduğunu göstermesi açısından önemli bir mesaj oldu. Özetle, TCMB enflasyonda canlı kalmaya devam eden riskleri gördüğünü, bunun önüne geçmek için önden gidebileceğini göstermiş oldu.”
“GECELİK BORÇ ALMA FAİZİNDEKİ YÜKSELİŞ; BİST BANKACILIK VE BİST SİGORTACILIK ENDEKSİ’Nİ KISA VADELİ OLARAK POZİTİF ETKİLEYEBİLİR”
YUSUF KAVAK/ALNUS YATIRIM ARAŞTIRMA MÜDÜRÜ:
“TCMB, ENFLASYONLA MÜCADELE KONUSUNDA KARARLI” TCMB’nin son aylarda enflasyonda yaşanan bozulmalara kayıtsız kalmayarak 500 baz puan faiz artırmasını ileriye dönük olarak olumlu bir karar olarak görüyoruz. Diğer yandan, gecelik borç alma ve borç verme faiz oranlarının (O/N) politika faizine kıyasla 300 baz puanlık aralıkta (eskiden 150 baz puandı) belirlenecek olması da bu sıkılaştırmayı daha fazla destekleyici bir adım olacaktır. Ayrıca makroihtiyati tedbirlerin devam edebileceğine dair vurgu da düşünülecek olursa; enflasyonla mücadele konusunda TCMB’nin kararlı bir duruş içerisinde yer alacağı görülüyor.
“TL LEHİNE BİR GÖRÜNÜM ORTAYA ÇIKABİLİR” Piyasalardaki kısa vadeli fiyatlamalarda görülebilecek dalgalanmaları kenara bırakacak olursak; bu ‘şahin’ tutum ilerleyen süreçte özellikle kur tarafı açısından pozitif (TL lehine) bir görünüm ortaya çıkarabilir. Borsa tarafında ise gecelik borç alma faizindeki yükseliş; BİST Bankacılık Endeksi’ni, mevduat faizlerinde ortaya çıkabilecek yükseliş ise birikimlerini TL mevduatta değerlendiren BİST Sigortacılık Endeksi’ni kısa vadeli olarak pozitif etkileyebilir.
“ŞU AN MAYIS 2023’TEKİ SEÇİM DÖNEMİNDEN DAHA FARKLI BİR TABLO VAR”
BATUHAN ÖZŞAHİN/ATA PORTFÖY GENEL MÜDÜR YARDIMCISI
“TCMB’DEN ŞAHİN VE OLUMLU MESAJLAR GELDİ” TCMB PPK toplantısında politika faizinde piyasa beklentilerinin üzerinde 500 baz puan arttırarak yüzde 50 seviyesine çıkartırken faiz koridorunun genişliğini de 300 baz puandan 600 baz puana çıkardı. Bununla birlikte gecelik borç alma faizi yüzde 47, 1 haftalık repo faizi yüzde 50, gecelik borç verme faizi yüzde 53 oranında oluşabilir. PPK metni mesajlarını oldukça şahin ve enflasyonun düşürülmesi konusundaki TCMB’nin kararlılığını koyması açısından oldukça olumlu buluyoruz.
“25,1 MİLYAR DOLARLIK REZERV GEÇEN 3 AYDA KAYBEDİLDİ” Yerel seçimler öncesinde özellikle mart ayı içerisinde yükselen döviz talebi 2023 Haziran ayından bu yana biriktirilen rezervlerin erimesine yol açtı. Bununla birlikte son iki haftaya kadar politika faizi seviyesinde herhangi bir değişiklik yapılması beklenmezken, biz dahil olmak üzere bazı kurumların para politikasında sıkılaşmanın gerekliliğini öngörmeye başladığını gördük. Swap hariç net rezervler 22 Aralık’tan bu yana 26,7 milyar dolar azalarak -62,8 milyar dolara gerileyerek 2 Haziran 2023’teki -61,2 milyar dolarlık tarihi negatif zirvesini de geride bıraktı. Yeni TCMB yönetiminin göreve geldiği ve ilk faiz artırımını yaptığı 23 Haziran 2023 haftasından 22 Aralık’a kadar 7 ayda topladığı 25,1 milyar dolarlık rezerv de geçtiğimiz 3 ayda kaybedilmiş oldu.
DÖVİZ/ALTIN TALEBİNDE NEDEN ARTIŞ OLDU?
Tüm bunların dış ticaret açığı ve cari açıktaki ciddi iyileşmeye rağmen olması yerli yatırımcıların 2023 Mayıs’taki genel seçimler sonrası yaşanan TL’deki değer kaybının benzerinin olmasını beklemesinden kaynaklı olan döviz/altın talebinden kaynaklı. Ancak geçen seçim döneminden farklı olarak; mevduat faizlerinin çok daha rasyonel seviyelerde olduğunu ve ekonominin gerçek döviz ihtiyacının yıllık bazda ciddi azalma gösterdiğini de belirtmemiz gerekiyor.