Talep ve arzı buluşturalım

18 Şubat 2019
Kısa adıyla OSB’ler, açılımıyla Organize Sanayi Bölgeleri, 60 yıla yaklaşan sanayileşme tarihinde önemli bir yere sahipler. Sayıları hızla arttı ve 327’ye ulaştı. Var olanların doluluk oranı yüzde 74. Türkçesi, dörtte biri atıl durumda.

TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr

Buna karşılık 90’ı aşkın OSB de inşa aşamasında. Kimi OSB talep nedeniyle kimisi de kümelenme stratejilerinin bir parçası olarak faaliyet gösterecek. Halen faaliyet gösteren çok sayıda OSB, boş kapasitelerini doldurmak için yatırımcıları kendi bölgelerine çekmeye çalışıyor. Rekabet epey yüksek. Nasıl olmasın ki? Yatırımlar birkaç yıldan beri neredeyse durmuş vaziyette.

Sanayi üretimi düşüyor. Bir taraftan ekonomik durgunluk var, bir taraftan da teknoloji, endüstri 4.0, verimlilik, dijitalleşme, tasarım, AR-GE gibi kavramların içini doldurmak için şirket patronları ter döküyor. İşleri kolay değil. Ne de olsa, bu kavramların içini dolduracak temel etken, nitelikli insan gücü.

327 OSB’nin yönetiminde bulunanlardan kaçı o kitabı okudu bilemiyorum ama yeni basıldığı için şiddetle okunmasını öneriyorum. O da Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’ndan Doç. Dr. Mehmet Cansız’ın, Dr. Zeynep Kurnaz ve Esen Çağlar ile birlikte kaleme aldıkları “2023’e Doğru Türkiye’de Organize Sanayi Bölgeleri’nin Dönüşümü” adlı kitap.

Evet, OSB’lerin dönüşüme ihtiyaçları var. Çünkü yüzde 90’ı mavi yakalı çalışanlar üzerine kurgulanan OSB’lerin bugünün gereksinimlerine yanıt vermesi, dijital dünyanın bir parçası olması epey zor. OSB’lerde faaliyet gösteren sanayiciler, verimlilik üzerinde pozitif etkisi olduğunu söylüyor. Yatırım alanı olarak da yine OSB’leri tercih edecekler. Lakin, mevcut haliyle OSB’ler, ne teknoloji, ne yenilik, ne mentorluk, ne üniversite işbirliği, ne de firmalar arası işbirliğinde beklentileri karşılayabilecek durumda değil.

Çözüm nedir? Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Ülke Direktörü Claudio Tomasi’nin önsözünü yazdığı kitapta, öneriler somut bir şekilde yer alıyor. Özetlemek isterim ama yerim son derece sınırlı. Mevcut ve faaliyete geçmek için hazırlık yapan OSB yönetimlerine en dostane önerim, kitabın yazarlarını davet ederek, daha fazla iletişim içinde olmak ve onları da çözümün bir parçası haline getirmek.

Yükte değil pahada ağır üretim yapacaksak, bunun birinci yolu teknoloji geliştirmekten, tasarım ve AR-GE yapacak insan kaynağını zenginleştirmekten geçiyor. Bugüne kadar geldiğimiz yolu modern dünyaya uygun bir hale getirmek istiyorsak, nitelikli insan kaynağını OSB’lere çekecek ortamı yaratmak zorundayız. Bu da sadece maddiyatla olmuyor…

Daha çok sorguladığımız bir hafta diliyorum…