Basın mensuplarıyla bir araya gelerek yeni yıla ilişkin değerlendirmelerde bulunan Dış İlişkiler Ekonomik Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, 2025’te hem küresel ticaret hem de Türkiye ekonomisine ilişkin önemli mesajlar verdi.
Suriye’deki rejim değişikliğinin ardından Türk şirketlerinin bölgenin yeniden imarı konusunda öncü rol üstlenmesi konusuna değinen DEİK Başkanı Olpak, ülkenin yeniden inşası için bugünden yarına harekete geçilmesinin kolay olmadığının altını çizdi. Suriye’de yatırım konusunda iş dünyasında çok aceleci açıklamalar yapıldığına işaret eden Olpak, “Bölgede fırsatlar olabilir ancak aceleci davranmamak gerekiyor. Gitmek isteyeni kimse zorla tutmuyor ama Suriye’de hala ciddi bir güvenlik, bürokrasi ve finansman belirsizliği var” diye konuştu.
"BARIŞ OLURSA İSRAİL İLE TİCARET YENİDEN BAŞLAR"
Öte yandan İsrail ile ilişkilere de değinen Olpak, “İsrail ile de Gazze sebebiyle durdurduğumuz ticari ilişkilerimiz vardı. Bu barış, eğer kalıcı olabilirse o zaman ticarete yeniden başlayabiliriz. Tabii siyasi olarak nasıl hareket edilir onu bilemem elbette, ama biz iş dünyası olarak basitçe şöyle bakarız: Bir tavırda sebep ortadan kalkarsa, tavır da değişebilir ve İsrail ile bu ticari süreç tekrar normalleşebilir ve yeniden ticarete başlayabiliriz” ifadelerini kullandı.
2025 yılında Türkiye’nin dış ticareti açısından en kritik iki bölgenin Avrupa ve ABD olduğunu vurgulayan Nail Olpak, “Dünyada bir taraftan serbest ticareti konuşurken, gerçekçi olmak gerekirse gün gittikçe artan ticaret savaşlarını ve ticaretteki bloklaşmaları konuşuyoruz. Görünen o ki bu bloklaşmaları önümüzdeki dönemde daha fazla konuşacağız. Ayrıca Asya-Pasifik’i de Indo-Pasifik olarak konuşmaya devam edeceğimiz bir dönem olacak. Bu epey ciddi bir dönüşüm. Hindistan ve bölgede önemli bir süreç yaşanacak gibi gözüküyor” diye konuştu.
“AVRUPA’YI KAYGIYLA İZLİYORUZ”
Türkiye ihracatının yüzde 56’sının, ihracatının da yüzde 50’sinin Avrupa bölgesinden gerçekleştirildiğine işaret eden DEİK Başkanı, şu görüşleri dile getirdi:
“En büyük ticaret ortağımız olan Avrupa’yı biraz kaygıyla izliyoruz dersem, yanlış bir ifade olmaz diye düşünüyorum. Brexit yaşanan bir Avrupa Birliği’nde acaba Fransa ile birlikte şimdi de Frexit mi olacak diye konuşuluyor. Bu durum da Avrupa’nın başka bir yere gitmesi demek. Avrupa Birliği’ni Almanya’sız düşünmek zaten mümkün değil. Almanya açısından değerlendirdiğimizde ise fazla hoşa gitmeyen bir tablo görüyorum. Alman firmalarında adeta bir yorgunluk ve isteksizlik havası var. İş yapma açısından bir durgunluk yaşanıyor Biz, gerek siyasi gerek iş dünyası nezdinde tüm muhataplarımızla görüşüyoruz ve Almanya’da beklemediğimiz şekilde böyle olumsuz bir tablo var. Bir de yakın gelecek diyebileceğimiz 3-5 yıllık süre içerisinde, 6 milyona yakın kalifiye iş gücünün emekli olması gibi önemli bir problemi de var Almanya’nın.
Bizim en büyük ticareti ortağımız Avrupa ve Almanya’sız bir Avrupa neredeyse çok anlamlı değil gibi. Dolayısıyla bizim burayı ive bu süreçleri iyi takip etmemiz gerekiyor.”
“İÇ PAZARDA FRENLEME DEVAM EDECEK”
Hükümetin ve TCMB’nin izlediği maliye ve para politikalarının 2024’te olduğu gibi 2025’te de aynı çizgide devam etmesini beklediklerini ifade eden Nail Olpak, “OVP’ye de baktığımızda ekonomi yönetimimiz diyor ki, mali disipline bağlı kalacağız ve dezenflasyonla mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz. Dolayısıyla görüyoruz ki iç pazarda frenleme 2025 yılında da devam edecek” dedi.
Bu noktada politika faizindeki indirim sürecine de işaret eden Olpak, şunları dile getirdi:
“Faizlerin yüzde 45 olması ihracatçıyı çok ilgilendirmiyor. İyimser olmak için 20’li rakamları görmemiz lazım. Ancak gerçekçi olalım, biz yeni yılda faizlerin 20’li rakamlarına gerilemesini bekleyemeyiz. Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon hedefi 21 iken, yıl içinde 20’li faizleri beklemek çok gerçekçi bir beklenti değil. Kasım ayında sanayi üretim endeksinde gerileme durdu. Bu tek aylık olumlu bir veriydi. Ama 1 ay dahi durmuş olmasını en azından 2025 için olumlu ve umutlu bir gösterge olarak değerlendirebiliriz.”
“İHRACATTA SIÇRAMA BEKLEMEMELİYİZ”
2025’te Türkiye’nin ihracat performansında da büyük bir sıçrama beklenmemesi gerektiğini kaydeden Nail Olpak, “Dünya ticaretinde ivme kaybının devam ettiği bir süreçte, bizim artık çarpı 10’lu rakamlarla ihracatımızı artırmamız biraz zor gözüküyor. Bu bir kötümserlik değil.
Yani bundan sonra mal ihracatımızı bizim her sene 30-40 milyar dolar artıracak bir tablo yok.
Bunun bir sebebi dış konjonktür, bir kısmı da içerdeki makas farkından kaynaklı. Bu işin ihracatta kilogram değerini konuşarak olmayacağını gördük. Artık şapkadan tavşan çıkarmak zorundayız” değerlendirmesinde bulundu.
“İHRACATÇIYA DÖVİZ DESTEĞİ ARTIRILMALI”,
Finansman konusunun da kilit role sahip olduğunu dile getiren Olpak, özellikle ihracatçının Merkez Bankası’na yüzde 30 döviz bozdurma zorunluluğuna işaret etti. Bu oranın artık kaldırılması ya da en azından yüzde 20’lere düşürülmesini talep eden Olpak, MB’nin rezervlerinin artık belli bir noktaya geldiğini, kaldırılmaması için bir neden olmadığını söyledi.
Diğer yandan ihracatçılara yönelik yüzde 2 olan döviz desteğinin artırılması gerektiğine dikkat çeken Olpak, “Bunlar ihracatçıya moral verir. En azından KOBİ’ler için bir formül geliştirilebilir. KOBİ de küçük ve orta şeklinde bölünüp yüzde 3, yüzde 5 gibi destek oranları uygulanabilir. KOBİ’ler zor durumda. KOBİ’yi öldürürsek tekrar canlandıramayız” diye konuştu.