TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr
Sosyal yapımız, dokumuz çok zengin. Ama bir o kadar da sorunlu. Orta gelir tuzağından çıkmak için çabalıyoruz, kişi başına gelir, 10 yıldır 9-11 bin dolar arasında gidip geliyor. Ancak nüfusun hala yüzde 18’i yoksulluk sınırında. Ayrıştırıcı dilin egemenlik alanı büyüyor ve birbirimize karşı hoşgörü seviyesi ‘tehlikeli’ denilebilecek seviyeye düşebiliyor. Endişeli miyim? Hayır. Neden mi?
İş dünyasında çok sayıda şirket, holding, üniversite, girişimci, sosyal dokuyu zedeleyen sorunlara, kendi çaplarında katkı sağlamak için çabalıyor. Sayıları da gittikçe artıyor. Üstelik bu işe sadece şirketler değil, Koç, Sabancı, Özyeğin gibi üniversiteler de katkı sağlıyor. Bu da siyasal, ekonomik, sosyal sorunların getirdiği negatif etkiyi, bir süreliğine de olsa kovuyor ve içimizi ferahlatan, iyimserliğimizi ve mücadele gücümüzü artıran bir yapıya dönüşüyor.
Kapak haberinde bir bölümünü okuduğunuz projelerin sayılarını az bulup burun kıvıranlar olabilir. Doğal olarak çalışmamızda bütün projelere yer vermemiz mümkün değil. Ancak sayıları her geçen gün artıyor. Üstelik projeleri uluslararası arenaya taşınan girişimler de var. Tülin Akın’ın Vodafone Türkiye ve TABİT ile birlikte geliştirdiği proje gibi.
Kişisel beklentim nedir? Özellikle de satış cirosu, gelirleri artan şirketlerin toplumun farklı kesimlerine karşı sorumluluk duygusuyla ‘sosyal girişim’ alanlarına el atması ve bu aileyi büyütmesi. Bunu da kaçınılmaz bir sonuç olarak gördüğümü paylaşmak istiyorum. Geçmişte eğitim bursuyla başlayan bu sürecin gittikçe daha farklı sosyal girişimlerle zenginleştiğini gözlemliyoruz.
Bu zenginliğe katkı sağlayacak şirket sayısında ciddi bir artış bekliyorum. Sadece İstanbul, Ankara, İzmir gibi illerimizdeki dev holdinglerin değil, Anadolu500 listesine giren, ciroları milyarlarca lirayı aşan şirketlerin sosyal girişim projelerinin bir parçası olacağına inanıyorum.
Biraz kafayı kaldırsak diyorum. O zaman içimizdeki sıkıntıları atmamızı sağlayacak çok sayıda sosyal proje görebiliriz. Projelerin bir parçası olduğumuzda da “Dünyayı değiştirmiyoruz ama üzerimize düşeni yapmanın mutluluğunu yaşıyoruz” diyebiliyoruz. Siz de bu mutluluğun bir parçası olun ve evinizin önünü temizlemiş olmanın keyfini yaşayın derim.
Bayramınızı kutluyor, keyifli bir tatil diliyorum.