TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr
Sorunu fark etmemiz, yüzleşmemiz, çözümün yarısı. Ya diğer yarısı? Kaybettiklerimizi nasıl geri kazanacağız? Bir o kadar önemli olan, var olan yetenekleri kaybetmemek için ne yapacağız? Hükümet kadar, iş dünyasına, şirketlere de ciddi şekilde görevler düştüğünü tekrar anımsatmak istiyorum.
İnsan kaynağına sadece Türkiye’de değil, globalleşme yönünde önemli adımlar atan şirketlerin yatırım yaptığı ülkelerde de önemli düzeyde ihtiyaç var. Aram’ın kapak haberinde okuyacağınız gibi, Türk şirketleri, Doğu Avrupa ülkelerine ciddi düzeyde yatırım atağında.
Türk şirketlerince, iş insanları, girişimciler tarafından yapılan bu yatırımların karşılık bulması, rakiplerinin önüne geçebilmesinin yolu da iyi bir yönetim yapısı oluşturmaktan geçiyor.
Avusturya merkezli ve Doğu Avrupa ülkelerinin neredeyse tamamında faaliyet gösteren, 800 milyon Euro cirolu Trenkwalder’in CEO’su Oktay Erciyaz, yatırımcı Türk şirketlerine “O ülkeyi iyi bilen insanları kazanın. Ama danışman, ama yönetim kurulu üyesi olarak” önerisinde bulunuyor.
Doğu Avrupa, Batı Avrupa’dan ayrışıyor. Evet, AB üyeliğinin ilk devresinde ciddi bir bocalama evresine girildi. Lakin, aradaki fark hızlı kapanıyor. Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan gibi ülkelerde yüzde 4’lük büyüme yakalanmış durumda.
Dolayısıyla bu ülkeler AB’ye giriş için önemli bir merkez, büyüme hızları itibariyle de cazip bir pazar konumunda. Tabii, yatırım yapacak şirketleri yoğun bir rekabetin beklediği de unutulmamalı.
İkinci bir faktör de bu ülkelerde işsizliğin giderek düşmesi. Oktay Erciyaz, “Bugün itibariyle son bir aydan beri dolduramadığımız 5 bin pozisyon var” diyor. Dolayısıyla Türk şirketlerinin, bu ülkelerdeki yatırımları için oluşturacakları yönetim kadroları için de diğer rakipleriyle mücadele etmeleri gerekiyor.
Son olarak, Doğu Avrupa’ya yapılan yatırımlara ilişkin yanlış bir algı oluşmaması gerektiğine dikkat çekmek isterim. “Bizim ülkemizde işsizlik bu kadar yüksekken, şirketlerin başka ülkelere yatırım yapması, ne kadar doğru?” sorusu gündeme gelebilir.
Etkin bir ekonomi, bölgesel, global ölçekli şirketlerin sayısının artmasını istiyorsak, bu yatırımların kaçınılmaz olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.
Yetenek yönetiminde olumlu adımların atıldığı, ‘liyakat’ın öne çıktığı bir hafta diliyorum...