ARAM EKİN DURAN
eduran@ekonomist.com.tr
24 Haziran seçimlerini geride bırakan Türkiye'de, iş dünyası hızla gündemin ekonomiye dönmesini talep ediyor. Özellikle Türk Lirası'ndaki değer kaybı ve uluslararası sermayenin gelişmekte olan ülkeleri terk etmeye başlamasıyla yılın ikinci yarısında büyümede hız kesmesi beklenen Türkiye'de, yeni ekonomi yönetiminin acilen bir reform programı açıklaması beklentisi var.
Biz de iş dünyasının yeni dönem beklentilerini, mayıs ayında gerçekleştirilen Olağan Genel Kurul'da Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) başkanlığına seçilen Orhan Turan ile konuştuk.
Çatısı altında 25 federasyon, 190 dernek ve 40 bine yakın şirketin yer aldığı TÜRKONFED, yılda 75 milyar dolarlık ihracat ve 7 milyon istihdam ile Anadolu'da KOBİ'lerin nabzını en iyi tutan sivil toplum örgütü. Orhan Turan'a sorularımız ve aldığımız yanıtlar şöyle:
Ekonomi açısından baktığımız zaman, seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz TÜRKONFED olarak, 24 Haziran'da ortaya çıkan tablonun siyasette uzlaşma, ekonomide reform dönemini başlatması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü küresel ekonomi açısından bakarsak, ABD Merkez Bankası FED "bu yıl dört faiz artırımı yapacağım" diyor. 2008 ekonomik krizinde dünyaya pompalanan likidite geri çekiliyor. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelere giren paralar, gelişmiş ülkelere doğru geri gidiyor. Dolayısıyla hızla cari açığımız artı-yor. 24 Haziran'dan sonra artık hızla yeni kabinenin kurulması, ekonomi yönetiminin belirlenmesi ve yeni yol haritasının ortaya konulması gerektiğini düşünüyorum. Yapısal ve ekonomik sorunlara ve reformlara odaklanmamız gerekiyor. Burada en önemli adım OHAL'in süratle kaldırılması olacaktır. OHAL'in kaldırılması ekonomiye pozitif bir ivme kazandıracaktır.
Gerek yerli gerek yabancı yatırımcılar, 24 Haziran sonrasında ekonomi yönetiminin nasıl oluşturulacağını merak ediyor. Sizin bu konudaki görüşleriniz nedir?
Şunu söyleyebilirim ki, ekonominin konsolide olmuş bir şekilde yönetilmesi, hızlı karar alınması yanlış bir şey değil. Çok kafadan sesler çıkacağına, tek elden konsolide olmuş bir ekonomi yönetiminin pozitif bir şey olduğunu düşünüyorum. Ekonomi ve piyasa koşulları, zaten bazı çok sert ve katı uygulamalara karşı tepkisel hareketlerle düzeltme yapıyor. Ancak şunu mutlaka vurgulamak gerekiyor: Merkez Bankası ekonomide tek elden yönetimin içine alınamaz. Merkez Bankası bağımsız olmalı ve kendi başına karar alabilmeli.
TÜRKONFED Başkanı olarak, oluşturulacak yeni ekonomi yönetiminden en acil üç beklentiniz nedir?
Birincisi, yatırımların yeniden önünü açacak adımlar atılmalı. Ama bir yığın teşvik açıklayarak değil, hedefine ulaşan ve denetlenen bir yatırım ortamı yaratmak gerekiyor. Bir 'Teşvik Ofisi' kurulmalı ve verilen desteklerin nereye gittiği kontrol edilmeli. İkincisi, şirketlerin geleceği görememesinden kaynaklanan bir pozisyon alamama durumu var. Dolayısıyla hem siyasette hem de ekonomide belirsizliği ortadan kaldırmak gerekiyor.Üçüncüsü ise üretimi ve markalı ihracatı yaygınlaştıracak kanallar güçlendirilmeli.
Merkez Bankası'nın faiz artırımları reel sektöre yansıdı mı? Şirketler faiz artışının etkilerini görmeye başladı mı?
Evet, görmeye başladık. Paranın maliyeti arttıkça, en büyük darbeyi KOBİ'ler yiyor. Çünkü diyelim ki borçlanma maliyeti 10 birim ise KOBİ'ler bunu neredeyse yüzde 50 daha pahalıya kullanıyor. Bu maliyetler arttıkça küçük işletmeler daha da ağır bir fatura ödemek zorunda kalıyor. Eskiden 90 gün vadeyle mal satan şirketler şimdi 120 gün vade istediğinde finansman maliyeti iki kat artıyor. Önümüzdeki süreçte bu durum KOBİ'leri giderek daha kötü etkileyecek. Ama bundan sonra yeni faiz artışı beklemiyorum. Tam aksine, faizi düşürecek makro tedbirlerin bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor.
Türkiye 2017'de elde ettiği büyüme başarısından sonra 2018 ilk çeyrekte de yüzde 7,4'lük büyümeye imza attı. Ancak yılın ikinci yarısında ekonomide bir yavaşlama beklentisi hakim. Sizin görüşünüz nedir?
Yılın ikinci yarısında ekonomide bir yavaşlama olacak ve yıl sonunda büyümenin yüzde 3-4 bandına çekileceğini öngörüyoruz. Şunu görmek lazım ki, yüzde 7-8'i finanse edemiyor ekonomimiz. Büyümek kadar, o büyümenin kalitesi ve nasıl finanse edildiği de önemli. Türkiye katma değerli üretim yapmadan, bu katma değerli ürünü ihraç etmeden ve bu ihracat ile uluslararası değeri olan markalar yaratmadan mesafe kat edemez. Bunu artık net bir şekilde görmek gerekiyor. Tekrar üretime dönmemiz gerekiyor.
"TÜRKONFED SORUŞTURMANIN DIŞINDA"
Sizden önceki TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadooğlu adli bir soruşturma kapsamında aranıyor. Bu konudaki görüşünüz nedir?
Öncelikle şunu söyleyeyim, benim başkanlığım Tarkan Bey'in durumundan çok daha önce açıklanmıştı. Olağan Genel Kurul'da seçim yapıldı ve zaten Tarkan Bey de bir daha aday olmayacağını açıklamıştı.
Biz bu noktada TÜRKONFED olarak hukukun üstünlüğüne ve adaletin gücüne inanıyoruz. Devam eden bir soruşturma üzerine yorum yapmamız söz konusu olamaz. Biz bu soruşturmanın dışındayız. Adli süreç sonunda ne karar verilecekse, verilir.
"ANADOLU'DA KADIN TEMSİLİNİ ARTIRACAĞIZ"
"TÜRKONFED'in 40 kişilik yönetiminde dokuz kadın üye bulunuyor. Bu sayı sembolik değil. Bunun çok önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. Biz kadınların iş dünyasındaki yerini tabana yaymak istiyoruz.
Yeni dönemde Anadolu'daki dernek ve federasyonlarda kadın temsilini artırmaya yoğunlaşacağız. Yönetim kurulumuzdaki dağılım da bunun ilk adımı. Ayrıca kadınların ekonomide daha aktif yer almaları için Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile ortak bir çalışma başlatacağız. Bakın, yeni meclisimizde kadın vekil oranı yüzde 17'lerde. Bu tabloyu kabul etmek mümkün değil. "