TALİP YILMAZ
tyilmaz@ekonomist.com.tr
Türkiye'de bu yılın ilk çeyreğinde 1,1 milyar dolarlık 34 satın alma ve birleşme (S&B) işlemi gerçekleşti. Bu dönemde işlem sayısı geçen yıla göre azaldı ama işlem hacmi az da olsa arttı. 2019'un ilk üç ayında 1 milyar dolarlık 68 S&B işlemi vardı.
Ancak ilk çeyrekteki iki işlem, Demirören Grubu'nun akaryakıt işinden çıkması ve Sanovel'in yüzde 30 hissesinin satılması çıkarıldığında hacim 450 milyon dolara iniyor. Sektörel olarak bakıldığında teknoloji, medya ve telekomünikasyon öne çıkıyor. Ancak bu işlemlerin önemli bölümü start up seviyesinde şirketlerle ilgili gerçekleşti.
Koronavirüs salgını mart ayının ortalarında başladığı için ilk çeyrekteki S&B işlemlerini çok etkilemedi. Ancak bu salgın nedeniyle nisan ayından itibaren S&B işlemlerinin durma noktasına geldiği belirtiliyor. Bu da dana önce 6-10 milyar dolar arasında olan 2020 yılı S&B işlemleri beklentisini 5 milyar doların da altına çekmiş bulunuyor.
SERT DÜŞÜŞ BEKLENTİSİ
Covid-19 salgının etkisiyle dünya genelinde şirketler şu anda yatırım ve büyüme ajandalarını askıya almış durumda. Bundan çok kısa zaman öncesine kadar yeni yatırım ve şirket satın alma planlayan ve hatta bu konularda oldukça ilerlemiş olan şirketler bile, salgın sonucunda mevcut faaliyetlerine odaklanarak sermaye ve dış finansman kaynaklarını buraya yönlendirdi.
Tabloları görmek için görsellere tıklayın.
Salgının kaçınılmaz bir etkisi olarak S&B aktivitesinin durma noktasına geldiğini söyleyen KPMG Türkiye Kurumsal Finansman Başkanı Müşfik Cantekinler, Türkiye'de de benzer bir durumun olduğunu ifade ediyor.
Yılbaşında beklentilerinin 8 milyar dolar olduğunu söyleyen EY Türkiye Kurumsal Finansman Bölüm Başkanı Özge Gürsoy Büyükavşar, son durumda, bu rakamın çok altında kalınacağını söylüyor.
Büyükavşar, fiziki iletişim eksikliği nedeniyle var olan görüşmelerin de durma noktasını geldiği anlatıyor ve "Salgın sonrasında işlemlerde önemli sıçralamalar olabilir" diyor.
ÖNE ÇIKACAK SEKTÖRLER
Salgın sonrasında ön plana çıkacak bazı sektörlerin olması da bekleniyor. Bu sektörler; sağlık ve sağlık sektörüne yönelik tedarik ve hizmet sağlayan yan sektörler, salgın hastalıklara karşı tıbbi araştırmalar yapan ilaç şirketleri ve araştırma kuruluşları, kişisel ve toplumsal hijyene yönelik üretim yapan şirketler, gıda sanayi, tarım ile bunlara ilişkin tedarik zincirleri, gıda perakendesi, iletişim teknolojileri ve telekomünikasyon olarak sıralanıyor.
İş Yatırım Birleşme ve Devralma Müdür Yardımcısı Aydın Eralp, bu süreçte bazı sektörler çok ciddi zorluklar yaşarken, bazılarında ise göreceli daha az bir etkiden söz etmenin mümkün olduğunu söylüyor. Eralp, havacılık, turizm, perakende, inşaat, yeme-içme gibi sektörlerin durma noktasına geldiğini anlatıyor.
Temel gıda ürünleri, ambalaj, ilaç, enerji, kimya gibi sektörlerde ise talep yoğunluğu yaşandığını ifade ediyor. Aydın Eralp, "Bu gibi durumlarda yine salgın sonrası bir durum değerlendirmesi yapılarak etkilerin doğru etüt edilmesi gerekiyor" diyor.
FONLARIN İLGİSİ ARTABİLİR
Müşfik Cantekinler, salgın sonrası süreçte fonların da hızlı hareket edebileceğini söylüyor. Cantekinler, "Normalleşme süreciyle birlikte özellikle son birkaç yılda önemli fonların krizden çıkış sonrası hızlı bir şekilde harekete geçmesini bekliyoruz" diyor. Bu fonların özellikle operasyonel olarak sağlıklı ancak finansal açıdan zora girmiş şirketlerle ilgilenebileceklerini de ifade ediyor.
Bu fonlardan biri olan Revo Capital, koronavirüs salgınının yaşandığı bu süreçte, EBRD, EIF, Enerjisa, QNB Finansbank, Yıldız Venturas gibi yatırımcıların katılımıyla 41 milyon Euro'luk bir fon hayata geçirdi. Revo Capital Yönetici Ortağı Cenk Bayrakdar, "Fonun odağında, bulut tabanlı kurumsal çözümler, fintech'ler, dijital pazar yerleri, büyük veri, yapay zeka ve sağlık sektörüne yönelik teknolojiler yer alıyor" diyor.
DEĞERLEMELER NE OLUR?
Kriz ortamlarında şirketlerin faaliyetlerindeki ani duruşlar gelir ve kârlılık beklentilerinde düşüşe neden oluyor. Bu da bilançolarında bozulmaya yol açıp şirket değerlemelerinde önemli bir belirsizlik yaratıyor. Müşfik Cantekinler, "Belirsizlik ortamında şirket değerleme çarpanlarında da önemli bir düşüş yaşanıyor. Dolayısıyla bu dönemde işlemler için sağlıklı bir değerleme elde edilmesi olanaksız" diyor.
Birçok şirketin şu anda nakit akışlarına konsantre olduğunu söyleyen Aydın Eralp ise şu anki önceliğin bu süreci olabildiğince az hasarla atlatabilmek olduğunu anlatıyor.