TALİP YILMAZ
tyilmaz@ekonomist.com.tr
Buna göre sekiz kurum 29 hissede alım öneriyor. En çok ‘al’ önerisi verilen hisseleri ise THY, Tüpraş, Akbank, Garanti Bankası, Halkbank ve Migros oluşturuyor.
Tabloları görmek için görsellere tıklayın.
Japonya Merkez Bankası’nın (BOJ) faizi negatife çekmesi, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) mart ayındaki toplantısında parasal genişlemeye gideceği haberleri bunda önemli rol oynadı.
ABD Merkez Bankası’nın da (FED) bu yılki faiz artırım hamlelerinde acele etmeyeceği yönündeki beklentiyle birlikte özellikle Borsa İstanbul diğer borsalara göre olumlu performans sergiledi.
Endeks önceki hafta içinde 74.767 seviyesine kadar çıktı. Ardından geçen hafta yaşanan düşüşün ana hikayesi ise AB tarafında bankaların eksi faiz ve denetim cezalarıyla sarsıldığı yönündeki haberler oldu. Bu haberlerle endeks tekrar 70.000’i test etti.
ALIM ZAMANI MI?
Ancak görülüyor ki endeksin aşağı hareketlerinde 70.000 seviyeleri destek rolünde. Bu seviyelerde endeksin tutunmasında BES fonlarının da önemli katkı yaptığını belirtmekte fayda var. Yine bu seviyeler, endekste maliyet yapma anlamında alım fırsatları yaratıyor. İki sayı öncesinde kapak haberimizde ‘Alım zamanı mı?’ başlığını atmış ve CEO’ların genel olarak borsanın hisse pozisyonunu kademeli olarak artırmak için uygun seviyelerde olduğu yönündeki mesajlarını paylaşmıştık.
RİSKTEN KAÇMA DÖNEMİ
Bu hafta hisse bazında biraz daha detaya girmek istiyoruz. Buradan yola çıkarak sekiz aracı kurumun model portföylerinde yer verdiği hisseleri hedef değerleriyle birlikte topladık.
Sonuçta sekiz kurumun model portföyünde toplamda ‘al’ tavsiyesi verdikleri 29 hisse senedi bulunuyor. En çok önerilen hisseler ise THY, Tüpraş, Akbank, Garanti Bankası, Halkbank ve Migros. Bu listeye bakıldığında üç sanayi şirketi ve üç finans şirketinden oluştuğu dikkat çekiyor.
Piyasada yakın vadede 26 Şubat’ta Fitch’in Türkiye değerlendirmesi, mart ayında Avrupa Merkez Bankası’nın daha önce daha fazla teşvik için sinyal verdiği toplantısından çıkacak kararlar ve yine mart ayında FED toplantısından çıkacak açıklamalar yakından izlenecek.
Bu ortamda piyasalarda genel olarak riskten kaçınma ve satış baskısının varlığına dikkat çeken Garanti Yatırım, BİST için benzer piyasalara kıyasla daha iyi performans, diğer bir deyişle olumlu ayrışma öngörüsünü ise koruyor.
Global taraftaki son gelişmelerin volatilitenin bir süre daha devamına işaret ettiğini ifade eden Garanti Yatırım’ın değerlendirmesine göre, BİST-100 Endeksi’nde 69.500-70.000 destek, 75.000-75.300 direnç aralığı teknik anlamda volatilitenin karşılığı olacak. Direnç bölgesi aşılmadıkça 69.500-70.000 destek bölgesinin kırılmasına yönelik riskler gündemde kalacak. Söz konusu destek bölgesindeki kırılma halinde ise ilk aşamada 66.000-65.000 bölgesi gündeme gelebilecek.
Piyasalarda artan volatilite nedeniyle riskli varlıklardan kaçış olduğuna dikkat çeken Burgan Yatırım ClO’su Berna Seher Özdemir, “Her ne kadar gelinen seviyeler itibariyle kısa vadede sınırlı tepki alımları gelebilecek olsa da risklerin devamıyla artan volatilité nedeniyle izlemede kalmayı tercih ediyoruz” diyor.
TEPKİ HAREKETİ OLABİLİR
Geçen hafta S&P’nin bankacılık kârlılığı açısından sıkı düzenlemelere ve yükselen kredi maliyetlerine vurgusu dikkat çekti. Bu ortamda kısa vadede tepki hareketi için izlemede olduklarını söyleyen Berna Seher Özdemir, orta ve uzun vadede ise mevcut seviyelerin biriktirme amaçlı kullanılmasının değerlemeler açısından uygun olduğunu anlatıyor.
Garanti Yatırım uzmanları, “Global tarafta sert satışlar sonrasında tepki alımları gündeme gelebilir. Ancak bu aşamada devamını öngördüğümüz riskten kaçınma modu, Türk varlıklarını da olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle model portföyümüzdeki betası yüksek bankaların ağırlıklarını yüzde 35’ten yüzde 31’e azaltıyoruz” diyor.
Risklere rağmen borsada yüksek iskontoya dikkat çeken Global Menkul Araştırma Müdürü Sevgi Onur ise endekste 12 aylık hedef değerlerinin 86.300 olduğunu ve ‘biriktir’ notu verdiklerini söylüyor.
BÎST’in geride kaldığı diğer borsaları getiri olarak yakalayabileceği düşüncesinde olan Onur, temel riskleri ise jeopolitik riskler, yüksek finansman ihtiyacı, enflasyon, reformların askıya alınması ve yüksek dolarizasyon olarak sıralıyor.