gyeniova@ekonomist.com.tr
CEREN ORAL BALABAN coral@ekonomist.com.tr
Piyasalarda 'tam kapanma' kararı etkisini gösteriyor. Portföylerde hisse önerisi ilk sırada yer almayı sürdürürken, onu mevduat ve altın takip ediyor. Uzmanlar, yatırımcılara risk algısına bağlı olarak dengeli portföy dağılımı öneriyor.
02-15 Mayıs 2021 tarihli sayıdan
Dünyada aşılanma ve kapanmayla kontrol altına alınmaya başlanan Covid-19 salgını etkisini azaltıp ekonomilerin canlanmasının işaretlerini verirken Türkiye'de vakaların artması, üç haftalık 'tam kapanma' kararını getirdi.
Yurtiçinde kapanma kararının olumlu yönde etkisi, TL getirilere yansıdı. Tam kapanmanın daraltıcı etkisiyle tahvil faizleri geriledi ve TL, dolar karşısında değer kazandı.
Bu süreçte ise yılın ilk yarısında portföylerin nasıl oluşturulması gerektiği yönündeki tahminleri ve önerileri uzmanlara sorduk. Portföylerde hisse önerisi ilk sırada yer almayı sürdürürken, onu mevduat ve altın takip ediyor. Uzmanlar, yatırımcılara risk algısına bağlı dengeli portföy dağılımını tercih etmelerini öneriyor.
Çünkü riskler önemli ölçüde koruma pozisyonu almayı da gerektiriyor. Covid-19 ile artan vaka sayıları, para politikasındaki gevşeme beklentileri, küresel turizm görünümü, jeopolitik gerginlikler ve küresel risklerdeki artışlar önemli riskler olarak sıralanıyor.
Hisse seçerken dikkatli olma konusunda uyaran uzmanlar, mevduat tarafında yüksek faiz etkisi ve stopaj avantajının önemine dikkat çekiyor. Ayrıca altın da portföylerde önerilen yatırım araçları arasında ilk sıralarda yer alıyor.
NASIL BİR DAĞILIM?
Yatırım Finansman Genel Müdürü Ömer Eryılmaz, BİST'te hedef fiyatların aşağı revize edilmesi riski olsa da yüksek temettü verimi sunan, güçlü büyüme beklentisi olan, zayıf TL'ye karşı dirençli veya bundan fayda sağlayabilecek ve değerleme olarak olası revizyonda dahi yüksek potansiyel sunabilecek şirketler bulunabildiğini söylüyor.
Eryılmaz, "Dengeli risk profilinde ve uzun vadede birikim oluşturma stratejisiyle hareket eden bir yatırımcı, mevcut piyasa ortamında BİST'e görece güçlü kalabilecek şirketlerden oluşan hisse portföyü oluşturabilir" diyor. Ömer Eryılmaz'a göre, daha düşük risk grubundaki yatırımcılar ise hisse oranını düşük tutmalı.
Prim Menkul Yönetim Kurulu Üyesi Tunç Kertmen, bu ortamda bile çok iyi kazanan, kriz tecrübesi olan özel himayeli hisselerin iyi performans gösterdiğini belirtiyor. Kertmen'e göre, temettüsü yüksek olan ve krizi fırsata çeviren şirketleri alıp satmadan beklemek gerekiyor.
TL HALA CAZİP Mİ?
Gedik Yatırım Genel Müdürü Metin Ayışık iseTL faizlerin cazibesini koruduğu'., düşülüyor.
Ayışık, para politikasındaki gevşeme beklentileri ve küresel risklerdeki artışlar göz önünde bulundurarak, döviz ve altın pozisyonlarında toplamda yüzde 40 ağırlığın korunmasının uygun olacağını söylüyor.
Metin Ayışık, hisse ağırlığını ise muhafazakâr şekilde yüzde 20'de tutuyor.
Ziraat Yatırım Genel Müdürü Ucu, 1 oğday; hisse piyasalarında, özellikle artan vaka sayıları ve ABD faizleriyle birlikte risk iştahının zayıfladığı ortamda, hisse ağırlığının düşük, diğer taraftan sabit getirili varlıklarda yüksek tutulması gerektiğini düşünüyor. Boğday'a göre, döviz cinsi koruma sağlayan altının ağırlığı da yüksek olabilir.
TEB Portföy Araştırma Yöneticisi Hüseyin Akar, belirsizliklerin yurtiçi ve yurtdışı borsalarda soluklanma getirebileceğine dikkat çekiyor. Akar, "Ayrıca, bu dönemde gelişmiş ülke tahvil faizlerinin seyri de önemli olacak. Bu şartlarda, riski dağıtmak amaçlı çeşitlendirme öneriyoruz" diyor.
DOLARDA FAİZ KARARI ETKİLİ
TCMB Başkan değişikliği sonrasında TL cinsi varlıklardan çıkan yabancı yatırımcılar, TL'de değer kaybına yol açtı. Yakın dönemde yabancı yatırımcıların aynı hızla geri dönmeleri beklenmese de yılın ilk yarısında yüksek seyredecek enflasyon nedeniyle TCMB'nin faiz indirimlerine başlamakta da acele etmeyeceğini, bunun da bir miktar TL talebi yaratacağı düşünülüyor.
Bu nedenle dolar/TL'de 8-8,50 aralığında dengelenme bekleniyor. 8,48'e yükselmesi sonrasında yükselişin başladığı yere kadar geri çekilme yaşanan dolar/TL'de ise dalgalı seyir sürüyor. Üç haftalık kapanma ve yüzde 19 politika faizi, ekonomi için oldukça sıkı bir ortamı işaret ediyor.
Uzmanlara göre, TCMB, 6 Mayıs'ta fiyat istikrarıyla ekonomik sıkı koşullar arasında bir karar vermek zorunda kalabilir. TCMB'nin faizi sabit bırakması durumunda tahvil ve kurda daha sert gerilemeler, aksi durumda ise 8,48 zirvesinin kırılması söz konusu olabilir.
DÜŞÜŞ GELİR Mİ?
Gedik Yatırım'dan Metin Ayı-şık; iki-üç aylık süreçte faizler sabit tutulsa bile, sonrasında daha gevşek bir para politikasına geçilmesinin muhtemel göründüğüne işaret ediyor. Ayışık, küresel risk iştahı ve jeopolitik gelişmelerin de TL için destekleyici olmayabileceğini ifade ediyor.
Yatırım Finansman'dan Ömer Eryılmaz ise TCMB'nin sıkı para politikası yaklaşımından erken geri adım atabileceği algısının TL'nin destek bulmasını engellerken, ABD tahvil faizlerinin yüksek seyrinin de gelişen ülke paralarına karşı doların güçlü kalmasını sağladığını söylüyor.
Ömer Eryılmaz, "Bu fiyatlama zemininin yakın vadede değişme potansiyeli sınırlı. Dolar/TL'de bir süre daha 8,00 TL üzerinde fiyatlamalar devam edebilir" diyor. Ziraat Yatırım'dan Uğur Boğday ise ABD faizlerindeki yükseliş eğilimi risk unsuruyken yurtiçi vaka sayılarındaki artış ve turizm ile ilgili endişelerle kurun yükselebileceğine değiniyor.
Nisan sonu-mayıs başı, enflasyon ve para politikaları adına yurtiçinde yoğun haber akışına sahne olacak. TEB Portföy'den Hüseyin Akar, bu sürecin yılın geri kalanında Türkiye'nin makro tablosuna dair ipuçları oluşturabileceğini söylüyor. Akar'a göre, TCMB'nin sıkı duruşuna paralel, kurda bir miktar geri çekilme olası.
1.400'LERDE KALICI OLAMADI
Borsa tarafında ise nisan ayında da dalgalı seyir sürdü ve 1.500'ler görülemedi. 6 Nisan'da 1.442'ye kadar yükselen ancak bu seviyelerde kalıcı olamayan BİST-100, 12 Nisan'da 1.376'ya, 21 Nisan'da 1.331'e kadar geri çekildi. Ay sonunda yukarı yönlü atak yapmaya çalışsa da endeks 1.390'ı aşamadı.
Bunda yabancı yatırımcıların yoğun satış trendinin etkili olduğu, Covid-19'da yeni vaka ve can kaybındaki tırmanışın da bu durumu tetiklediği ifade ediliyor. TL'deki sert kayıpların ve CDS'deki artışların da borsayı aşağı çektiği ve tepki alışlarını sınırladığı belirtiliyor.
Vaka sayılarındaki yükseliş nedeniyle gelişmiş ülke borsalarında satış dalgası görülse ve bu dalga daha kısa sürse de 1.400 direncinde zorlanıldı.
BASKI SÜRECEK Mİ?
Mart ayı başındaki araştırmamızda uzmanların çoğu BİST'in ilk yarıyılda 1.500-1.600 bandında hareket edeceğini öngörüyordu. 1.600-1.700 beklentisi de vardı. Nisan ayı başındaki haberimizde ise tahminler aşağı yönlü revize edilirken ilk yarıyıl sonu için en kötümser 1.300 ve altı bekleniyordu.
1.300-1.400 ve 1.400-1.500 bantları da beklentiler arasındaydı. Bu haftaki haberimiz için borsaya ilişkin beklentileri yeniden inceledik. Volatil ortamda tahmin yapmanın zorlaştığı notunu düşen uzmanlar, 1.300-1.500 bandında geniş bir bant aralığı üzerinde durmaya devam ediyor.
Gedik Yatırım'dan Metin Ayışık, TL'deki değer kaybı ve risk primindeki artış nedeniyle, risksiz faiz oranında yukarı yönlü güncellemelere bağlı olarak borsada hedef fiyatların aşağı çekildiğini söylüyor. Yurtdışında da faizlerin yükseliş potansiyeli devam ediyor.
Bunlara bağlı olarak, hisse senetlerinin bir süre daha baskı altında kalabileceğinin altını çizen Ayışık, ilk yarıyıl sonunda 1.300'lerin aşağı yönlü kırılabileceği uyarısında bulunuyor.
SORU İŞARETLERİ VAR
Aşılamadaki hızlı gelişmelere rağmen, nisan ayı sonu küresel çapta vaka sayılarının en yüksehızlı yayılarak ekonomileri kapanmaya zorladı. Türkiye'nin de içinde olduğu birçok ülke sosyal izolasyon tedbirlerini artırdı.
TEB Portföy'den Hüseyin Akar; küresel büyüme, ticaret hacmi ve turizme ilişkin soru işaretleri olduğuna dikkat çekiyor. Akar, gelişmiş ve gelişmekteki ülkelerde yükselen faiz seviyelerinin alternatif yatırım maliyetini artırdığını da aktarıyor.
Tarihi zirvelerdeki yurtdışı borsaların da yeni hikâye arayışında olduğu görüşündeki Hüseyin Akar'a göre, önümüzdeki birkaç ayda yurtiçi ve yurtdışı haber akışları netleşene dek BİST'te 1.300-1.400 banında yatay hareket görülebilir.
FAİZLERİN SEYRİ
Uzun süre yüzde 13-15 bandında hareketini sürdüren iki yıllık gösterge faiz, TCMB'nin 18 Mart'taki PPK toplantısında politika faizini yüzde 19'a çıkarmasıyla yükselişe geçmişti. Naci Ağbal'ın bu kararın ardından görevden alınmasıyla TCMB Başkanı olan Şahap Kavcıoğlu'nun yönetimindeki ilk toplantı ise 15 Nisan'da yapıldı ve faizlerde değişiklik olmadı.
Ancak toplantıda faiz seviyesi kadar 'sözel yönlendirme' de takip edildi. Tacirler Yatırım Başekonomisti Özlem Bayraktar Gökşen, 15 Nisan'da PPK'nın 'Gerekmesi durumunda ek sıkılaştırma yapılacak' söylemini kaldırıldığına dikkat çekiyor. Gökşen, 'sıkılaşma eğilimini öne çıkaran yönlendirmenin sona erdiğini söylüyor.
Nisan ayı başındaki tahminler, ağırlıklı olarak gösterge faizin ilk yarıyıl sonunda yüzde 17-18'de dengeleneceği yönündeydi. Bu süreçte yaşanan gelişmelerin ardından uzmanların çoğu, haziran sonuna kadarki süreçte faizlerin yüzde 18-19 bandında hareket etmesini bekliyor.
6 Mayıs'ta PPK'dan nasıl bir karar çıkacağı merak edilirken TCMB için en önemli unsurların başında ise hala zirvesi seviyesini görmediği tahmin edilen enflasyon geliyor. Uzmanlar, enflasyondaki mevcut görünümün kısa vadede para politikasında gevşemeye izin vermediği noktasında birleşiyor.
YÜZDE 18-19 BANDI
Yatırım Finansman'dan Ömer Eryılmaz, gösterge bileşik faizin uzun süre yatay kaldığı yüzde 15'ten yüzde 19'un üzerine yaşadığı sıçrama sonrasında bu bölgede yeni plato oluşturduğunu kaydediyor. Eryılmaz; TCMB politika faizinin ilerleyen dönemde yüzde 19'dan hafif hafif indirilmesi olasılığı olsa da gösterge bileşik faizin buna daha geç tepki vermesini bekliyor.
Küresel çapta tahvil faizlerindeki artış eğilimi de bir süre daha geçerliliğini koruyacak gibi görünüyor. Ömer Eryılmaz; "Birkaç ay daha yükselişe devam etmesi beklenen yıllık TÜFE oranının izlenmesi gerekiyor. TCMB'nin faiz kararlarında enflasyon görünümü belirleyici olacak" diyor. Gösterge bileşik faizin de bunu takiben şekilleneceğini düşünen Eryılmaz, ilk yarıyılda yüzde 18-19 aralığını işaret ediyor.
Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan; TCMB'nin, düşmeyen ve artan enflasyondan dolayı faiz indirim safhasına geçemediğini ve reel getiriyi korumak için faizleri yüksekte tutmayı sürdürdüğünü vurguluyor. Enflasyonun tepe noktasının önceki projeksiyonlardan daha yüksek olmasını bekleyen Erkan; yükselişi besleyen ÜFE, global emtia ve petrol fiyatları, hammadde maliyetleri ve kur gibi faktörlerin geçerliliğini koruduğuna dikkat çekiyor.
Faiz indiriminde acele edilmesinin, politika dönüşümünü sekteye uğratacak makro dengesizlikler yaratabileceği uyarısında bulunan Erkan'a göre; para politikası faizler düşürülse bile yeterince sıkı olmalı ve enflasyon üzerinde faiz uygulaması sürdürülmeli.
SARI METALDE İBRE DÖNDÜ MÜ?
Uzun zamandır düşüşte olan altın tarafına da nisan ayında yükseliş başladı. 1.725'ten başladığı mart ayını aylık bazda yaklaşık yüzde 3 kayıpla 1.685'ten tamamlayan ons altın, 2021 Mart öncesinde 1.700'lerin altını en son 8 Haziran 2020'de görmüştü. Nisanda ise görünüm değişti. 8 Nisan'da 1.756'ya, 16 Nisan'da 1.777'ye yükselen ons altın, 21 Nisan'da ise 1.794'ü gördü. Ancak 1.800'ler geçilemedi.
Şubat ayına 430 TL ile giren ve 17 Şubat'ta 400 TL'nin altına, 397 TL'lere kadar düşen gram altında ise mart ayının son 10 gününde kısmi yükseliş başladı. 19 Mart'ta 405 TL'lerde olan gram altın, TCMB başkan değişikliğinin ardından 22 Mart'ta 436 TL'lere yükseldi. Mart ayını 453 TL'de bitiren gram altın 23 Nisan'da 479 TL ile 2021'in zirvesini gördü. Mevcutta ise 470 TL'lerdeki seyir sürüyor.
VADELİ VE KADEMELİ YÜKSELİŞ
Dolardaki değer kaybı ve onstaki yükselişe ek olarak tahvil getirilerinin düşmesi, Covid-19'da artan vaka ve ölüm sayılarının getirdiği endişeler ve yeni tedbirler fiyatlama mekanizmasına konu oluyor. Bu da yatırımcıları güvenli limanlara yönlendiriyor.
Mart ayı başındaki araştırmamızda gram altına yönelik ilk yarıyıl tahminleri 380-440 TL'de, nisan başında 460 TL'nin üstünde ağırlık kazanmıştı. Son durumda ise 480-500 TL'ler yeniden telaffuz edilmeye başladı. Bu kapsamda gram altında hızlı bir yukarı hareket yerine vadeli ve kademeli bir yükseliş görülebileceği üzerinde duruluyor.
GCM Yatırım Genel Müdürü Alper Nergiz, 470 TL direncinin üzerinde kalıcılık sağlanması halinde, ilk yarıyıl sonuna kadar gram altında 480-500 TL aralığına doğru hareket alanı oluşabileceğini belirtiyor. Nergiz, olası geri çekilmelerde ise 440-450 TL'yi destek seviyesi olarak görüyor.
Tera Yatırım Baş ekonomisti Enver Erkan ise bu süreçte 500 TL'lerin aşılabileceği görüşünde. 10 yıllık ABD Hazine getirilerinin beş haftanın en düşük seviyelerinde olduğu bilgisini paylaşan Erkan, bu durumun altındaki görüntüyü kısa vadede desteklemeyi sürdürebileceğini söylüyor. Erkan, dolar/TL'deki yükseliş ve ons altının toparlanma çabasının da gram altındaki yukarı trendi destekleyeceğini sözlerine ekliyor.
UTKU ERGÜDER / GARANTİ YATIRIM GENEL MÜDÜRÜ/ “HİSSE SEÇİMİ ÖN PLANDA OLACAK’’
"Her ne kadar endeks bazında yılın ilk yarısında önemli bir değişiklik beklemiyor olsak da hisse seçiminin ön planda olacağı bir dönemdeyiz. Özellikle ihracata yönelik çalışan, döviz fazlası olan, küresel talebe hızlı yanıt verebilecek şirket ve sektörlerin bu dönemde prim yapmaya devam edeceğini düşünüyoruz.
Bunun yanı sıra bankacılık sektörü hisselerinde de orta uzun vade adına gelinen seviyelerin kademeli alım fırsatı olarak değerlendirilebileceğini düşünüyoruz. Bu nedenle hisse ağırlığımızı yüzde 70 olarak belirliyoruz. TL faizlerinin yüksek olması ve borsada oluşabilecek fırsatların değerlendirilebilmesi açısından da portföyün bir kısmı mevduat ve tahvil piyasasında değerlendirilebilir."