Piyasalar, oldukça hareketli günlerden geçiyor. Son dönemde özellikle yurt dışı odaklı gelişmeler piyasalarda volatiliteyi artırmış durumda. 20 Ocak’ta göreve başlayan ABD Başkanı Trump’ın tarife güncellemelerine hızlı bir giriş yapmasıyla küresel piyasalarda ‘tarife savaşları’ başladı.
Trump’ın gümrük vergileri politikalarına ilişkin belirsizlik, risk iştahını baskılamayı sürdürüyor. Trump'ın gümrük vergileriyle başlayan ticaret savaşının ABD'de ekonomik büyümeyi durdurarak resesyona yol açabileceği endişeleri de yatırımcıların riskten kaçmasına, teknoloji hisseleri ve kripto para birimlerinde satışa yönelmelerine neden oldu. Öyle ki hafta içinde ABD borsası, teknoloji hisselerinde 2022 sonrası en sert satış dalgasıyla karşılaştı ve ABD endekslerinde 200 günlük ortalamaların altına sarkma görüldü. Bunun en son Kasım 2023’te olduğu bilgisi veriliyor.
TİCARET SAVAŞLARI VE EKONOMİDE SERT İNİŞ FİYATLANIYOR
Bu çerçevede genel geçer satış gerekçesi olarak ‘ticaret savaşları’ ve ‘bütçe harcama kesintilerinin ekonomide sert inişe yol açacağı endişesi’ gösteriliyor. Nitekim uluslararası yatırım bankaları büyüme tahminlerini aşağı çekerek geçen hafta bu endişeyi dile getirmişti. Tüm bu gelişmelerin piyasalara yansıması yakından takip ediliyor.
‘Korku endeksi’ olarak bilinen VIX Endeksi, hafta içinde 27,86 seviyesini test ederek ağustostan bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. Ekonomide yavaşlama endişesiyle güvenli liman talebinin artmasıyla ABD hisse senetlerinden tahvillere geçiş süreci devam ederken ABD tahvil getirilerindeki düşüş eğilimi de korunuyor.
Hafta içinde ABD’de açıklanan ve aylık yüzde 0,2, yıllık yüzde 2,8 ile beklentilerin altında kalan TÜFE verisi ise piyasalardaki risk iştahına az da olsa olumlu yansıdı. Ancak ABD tahvil piyasası enflasyon verisi sonrası oluşan iyimser havaya katılmadı. Gerek hisse gerekse tahvil piyasalarında kalıcı bir iyimserlik için ABD’nin saldırgan dış ticaret politikasını değiştirmesi gerektiği kaydediliyor.
Cuma günü ise ABD borsalarında önceki seanstaki sert satış dalgasının ardından teknik bir toparlanmayla yükseliş görüldü. Ons altın da bugün 3.000 doları aşarak tarihi zirve seviyesini yeniledi.
YÜZDE 25'LİK GÜMRÜK VERGİSİ YÜRÜRLÜĞE GİRDİ
Peki, tarifeler tarafında son gelişmeler neler? ABD'nin Kanada ve Meksika'dan ithal edilen ürünlere yönelik yüzde 25 ek gümrük vergisi 4 Mart'ta uygulanmaya başlanmış, bu iki ülkeye yönelik tarifelerde ABD-Meksika-Kanada Anlaşması ile uyumlu mallar için de 2 Nisan'a kadar muafiyet tanımıştı. Trump'ın tüm dünyanın çelik ve alüminyum ithalatına uygulamaya karar verdiği yüzde 25'lik gümrük vergisi ise 12 Mart’ta resmen yürürlüğe girdi. Dünyadaki ticaret savaşını büyütmesi beklenen bu adımın, ülkeye giren tüm çelik ve alüminyum ürünleri için ve her ülkeye istisnasız olarak uygulanacağı aktarılıyor.
İngiltere ve Avustralya gibi ülkelerin istisna oluşturmak üzere girişimleri olumsuz sonuçlanırken Avrupa Birliği (AB), Çin ve Kanada bu adıma karşılık verileceğini duyurmuştu. Geçen hafta AB, ABD’nin çelik ve alüminyum tarifelerine misilleme olarak nisan ayında 26 milyar Euro’luk ek gümrük vergisi uygulayacağını açıkladı. Bir anlaşma sağlanmazsa, bu kararın devreye girmesi bekleniyor.
KANADA’DAN DA MİSİLLEME GELDİ
Bir diğer adım da Kanada’dan geldi. Kanada Maliye Bakanı Dominic LeBlanc; 13 Mart itibarıyla ABD'den yapılan 29,8 milyar dolarlık ithalata yüzde 25 oranında karşılıklı tarifeler uygulayacaklarını, bunun 12,6 milyar dolarlık çelik ürünlerini, 3 milyar dolarlık alüminyum ürünlerini ve 14,2 milyar dolarlık ek ABD mallarını içerdiğini açıkladı.
LeBlanc, bu tarifelerin 4 Mart'ta uygulamaya konulan ABD tarifelerine karşılık olarak Kanada'nın ABD'den yaptığı 30 milyar Kanada doları değerindeki ithalata uygulanan yüzde 25 oranındaki gümrük vergilerine ek olarak uygulanacağını da bildirdi. ABD tarifelerinin bazı türev ürünlerdeki çelik ve alüminyum içeriklerine de uygulanacağını öğrendiklerini kaydeden LeBlanc, hükümetin bu durumu değerlendirdiğini, bu önleme karşı ek tarifeler uygulamayı düşünebileceğini de kaydetti.
‘TAKTİKSEL AÇIKLAMALARINA AŞIRI TEPKİ VERİLMEMEMELİ’
Gelinen noktada, gümrük vergileri konusunda pozitif bir gelişme yok. Son olarak AB, ABD'nin çelik ve alüminyuma yönelik gümrük vergilerine Amerikan viski ihracatına yüzde 50 vergi uygulayarak karşılık verdi. Trump da viskiye uygulanan gümrük vergisinin iptal edilmemesi halinde AB’nin alkol ihracatına yüzde 200 gümrük vergisi getirme tehdidinde bulunarak ticari gerilimi arttırdı.
Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum ise Meksika’nın ABD'nin alüminyum ve çelik ithalatına getirdiği gümrük vergilerine karşı hemen misilleme yapmayı planlamadığını, bunun yerine Trump yönetiminin önümüzdeki ay için planlanan küresel karşılıklı gümrük tarifelerinde ne adımlar atacağını gözlemleyeceğini söyledi.
Eski Hazine Bakanı Munichin, yatırımcılara Başkan Trump’ın taktiksel açıklamalarına aşırı tepki vermemelerini öğütlüyor. Morgan Stanley’e göre ise yeni Trump yönetiminin gümrük vergileri politikaları, bu yılın ortalarında beklenen faiz indirimlerini erteleyebilir.
Banka, bu konuda şu analizi yapıyor:
“Tarifeler, varsaydığımızdan daha hızlı ve daha agresif bir şekilde yürürlüğe konuldu. Meksika ve Kanada tarifeleriyle ilgili kararsızlık göz önüne alındığında, yalnızca Çin’in anlamlı, kalıcı tarifelere sahip olacağı temel senaryomuz hala mümkün. Ancak şimdi tarifelerin etkilerinin daha erken geleceğini ve biraz daha büyük olacağını düşünüyoruz. Tarifeler enflasyonisttir, bu nedenle ABD Merkez Bankası FED’in mayıs veya haziranda beklediğimiz faiz indirimi risk altında olabilir. Önümüzdeki birkaç ayda enflasyon düşüşünü modelliyoruz. Ancak 2026′daki indirimler daha da olası görünüyor. Çünkü enflasyonist ivme daha erken azalabilir ve büyüme yavaşlaması daha büyük olabilir.”
ÇİN VE AVRUPA’DA TABLO FARKLI
ABD dünyadan negatif ayrışırken Çin ve Avrupa ise son yılların en iyi dönemini yaşıyor. Çin’de duraksayan ekonomiyi ve iç talebi canlandırmak için mali ve parasal teşviklerin artırılacağı ve yeni bir paket açıklayacağı kaydedildi. Avrupa cephesinde ise Almanya’nın savunma harcamalarının artırılması için Avrupa Birliği’ne (AB) mali gevşeme çağrısında bulunması ve Almanya’da koalisyon partilerinin savunma ve alt yapı harcamaları için 500 milyar Euro’luk fon kurulması konusunda anlaşması üzerinde Avrupa’nın büyüme beklentisi artarken Euro’da da yükseliş hızlandı. Ancak savunma harcamalarına dair planların siyasi engellere takılması ve akıbetinin henüz netleşmemesi piyasalarda soru işareti de yaratıyor.
Borsa İstanbul (BİST) ise dünyadan bağımsız yükselişine devam ediyor. Dezenflasyon teması ile başlayan, Avrupa’nın büyümesi hikayesi ile zenginleşen yükselişin genele yayılmaya başladığı görülüyor. Yabancı girişinin artmasının, Avrupa’da büyümenin canlanmaya başladığını gösteren verilerin ve Euro’nun değer kazanmasının BİST’i desteklediği analizi yapılıyor.
Tarifelere ek olarak Rusya-Ukrayna meselesiyle ilgili görüşmeler da yakından izleniyor. Ukrayna’nın Rusya ile ateşkes için görüşmeyi kabul etmesi ise jeopolitik riskleri azaltan ve risk iştahını destekleyen önemli bir gelişme olurken gözler Rusya’nın vereceği karara çevrildi.
‘BÜYÜME KAYGILARI VE BELİRSİZLİK BİZİ TEMKİNLİ OLMAYA İTİYOR’
Piyasalara son gelişmeler böyleyken ‘Trump politikaları’nın ABD piyasalarına etkileri konusunu merak ediliyor. Yapı Kredi Yatırım Yatırım Stratejileri Müdürü Hakan Halaç, bu konuya ilişkin değerlendirmelerini şöyle aktarıyor:

RİSK İŞTAHI NEDEN DÜŞTÜ?
Trump’tan büyümeyi önceleyen vergi indirimleri gibi politika beklentileri ve güçlü geçen bilanço sezonunun etkisi ile 2025’e iyi başlayan S&P 500 Endeksi, kazanımlarını hızla geri verdi. Son dönemde risk iştahındaki geri çekilmenin temelinde ise Trump politikaları var. Trump’ın göçmen, gümrük vergisi ve maliye politikaları, bütçe kesintileri, hükümet çalışanlarına yönelik geniş çaplı işten çıkarmalar gibi aksiyonları ve korumacı politikalarla uluslararası arenada tetiklediği ticaret savaşları gibi gelişmelerin büyüme ve enflasyon beklentilerine olumsuz etkisi riskli varlıklara yansıdı. Teknoloji şirketlerindeki zayıf seyir de satış momentumunu hızlandırdı.
BÜYÜME KAYGILARI ARTIYOR
Trump politikalarının yarattığı belirsizlik ortamı ABD’de tüketicileri ve işverenleri daha temkinli bir duruşa iterken bunun ekonomiye etkisi verilere ‘sınırlı’ yansımış durumda. Algı ve güven endeksleri gibi öncü soft verilerde zayıflama işaretleri dikkat çekerken Atlanta FED GDPNow indikatörünün hızla eksiye geçmesi 2024’te trend üzerinde yüzde 2,8 büyüyen ABD ekonomisine yönelik büyüme kaygılarını alevlendirdi. Burada cari açıkta son dönemde gördüğümüz artışı göz önüne aldığımızda, şirketlerin Trump’ın gümrük vergisi tehditlerini göz önüne alarak alımlarını erkene çekmeleri ve envanter biriktirmeleri, GDPNow verisinde kötüye gidişe neden oldu.
EKONOMİDE ‘FREN’ ETKİSİ
Ekonomideki yavaşlama Atlanta FED’in göstergesi kadar dramatik olmasa da tüketici anketlerinde gördüğümüz bozulma ve tüketim harcamalarındaki zayıflama bize göre önemli bir öncü sinyal ve alarm. Önceki hafta gelen ISM Hizmet Verisi’nin beklenti üzerinde kalması, tarım dışı istihdam rakamının beklentilere yakın gelmesi ve korkulan kadar zayıflamaya işaret etmemesi, işsizlik başvurularının da makul seviyelerde kalması yatırımcıları bir miktar rahatlattı. Ancak Trump’ın gümrük vergisi tehditleri ve DOGE programının hükümet çalışanları üzerinde yarattığı belirsizliğin sürmesi, ekonomideki ‘fren’ etkisini daha da belirgin hale getirecektir.
DURAKSAMAYA GÖZ MÜ YUMULACAK?
Trump’ın hisse senedi piyasalarına hassasiyeti ve büyüme odaklı politikaları, yatırımcılarda ekonomiye ve piyasalara ne olursa olsun destek olacağı kanısı doğurmuştu. Ancak son dönemde Trump’tan ve Hazine bakanı Bessent’ten gelen açıklamalar ekonomide bir detoks süreci ve geçici bir duraksamaya göz yumulacağına işaret ediyor. Dolayısıyla hükümet yetkilileri ve Başkan Trump piyasalardaki çalkantıya bir süre gözlerini kapatabilirler ancak hisse senetlerinde sert düşüşlerin yaşanmasının ve endekslerde geri çekilmenin derinleşmesinin tüketici güvenini ve ekonomiyi eninde sonunda etkileyeceği unutulmamalı.
KADEMELİ ‘ALIM’LAR YAPILABİLİR Mİ?
Biz riskli varlıklara yönelik ‘temkinli’ duruşumuzu sürdürüyoruz ve kısa vadede bir tepki görsek dahi endekslerde bir miktar daha düşüş potansiyelinin olduğunu düşünüyoruz. Ancak yine de yatırımcıların bu düşüşleri fırsat olarak kullanmaları ve büyüme korkularının yarattığı satışlarla ucuzlayan, seküler büyüme hikayelerine ve öngörülebilir kâr patikasına sahip şirketleri yakından takip ederek bu hafta ve gelecek aylarda kademeli ‘alım’lar yapmaları bize göre mantıklı olacaktır.
OLUMLU ADIMLAR HENÜZ ARKA PLANDA
S&P 500, önümüzdeki dönemde bir düzeltme sınırına kadar (yaklaşık 5,500) geri çekilebilir ve ilk yarıda volatilite yüksek kalabilir ancak biz yılın ikinci yarısının daha iyi geçebileceğini ve yatırımcıların bu gerileme hareketinde panik olmamaları gerektiğini düşünüyoruz. Bu noktada Trump hükümetinin büyümeyi yavaşlatan adımlarının fiyatlandığını ancak vergi indirimleri gibi olumlu adımların arka plana atıldığı unutulmamalı.
AVRUPA HİSSELERİ ÖNE ÇIKTI
ABD’deki politik karışıklık, yavaşlayan büyüme emareleri, sıkı para politikası ve relatif olarak pahalı değerlemeler yatırımcıları, genişlemeci maliye politikalarının ön plana gelmeye başladığı ve daha ucuz çarpanlarla işlem gören diğer bölgelerdeki varlıklara yöneltti. Burada belirsizliklerin artmasıyla beraber yatırımcıların büyümeyi bir miktar göz ardı ederek değer hisselerine ağırlık vermeleri de yüksek temettü getirisine ve güçlü bilançolara sahip Avrupa hisselerini öne çıkarttı.
S&P 500’E CAZİP ALTERNATİFLER
Biz ilk etapta Avrupa hisselerinde yaşanan yükselişe şüpheli yaklaşsak ve kalıcı olmadığını düşünsek de Almanya’da yeni hükümetle beraber genişlemeci maliye politikalarına geçişi önemli bir gelişme olarak görüyoruz ve bölgeye olan fon akımlarının devam etmesine yol açacağını düşünüyoruz. Avrupa hisseleri arasında beğendiğimiz hisseler arasında Novo Nordisk bulunuyor. Çin tarafında da hükümetin giderek daha teknoloji şirketlerine yakın ve destekleyici tutumu, hisselerin ucuz çarpanlarla işlem görmeleri ve DeepSeek’in yarattığı optimizm teknoloji hisselerinde yukarı hareketleri tetiklemeye devam edecektir. Kısaca ucuz kalan Avrupa ve Çin hisseleri S&P 500’e cazip alternatifler oldu.