Merkez Bankası’nın Para Politikası Kurulu (PPK), 2017’nin sekizinci ve son toplantısını geçen hafta yaptı. Bu toplantıda geç likidite penceresi (GLP) faizi 50 baz puan arttırıldı. Nisan ayından beri yüzde 12,25’te bulunan GLP borç verme faizi böylece yüzde 12,75’e çıktı.
DR. ORHAN KARACA
okaraca@ekonomist.com.tr
Bu arada resmi para politikası faizi olan bir hafta vadeli repo borç verme faizi yüzde 8’de, gecelik borç alma faizi yüzde 7,25’te ve gecelik borç verme faizi ise yüzde 9,25’te sabit tutuldu.
FAİZ ARTIŞININ GEREKÇESİ
Merkez Bankası’nın PPK toplantısından sonra yayınladığı notta, GLP borç verme faizinde yapılan artışın gerekçesi olarak şunlar söyleniyor: “Enflasyonun bulunduğu yüksek seviyeler ve yakın dönemde yaşanan maliyet gelişmeleri beklentiler ve fiyatlama davranışlarına dair riskleri artırmıştır.
Bu çerçevede Kurul, parasal duruşun sıkılaştırılmasına karar vermiştir. Merkez Bankası fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir. Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme ve hedeflerle uyum sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecektir. ”
Merkez Bankası her ne kadar para politikasının sıkı olduğunu söylese de gerçek durum pek öyle değil. Merkez Bankası’nın faizleri enflasyonla karşılaştırıldığında para politikasının hiç de sıkı olmadığı kolayca görülüyor.
Yıllık Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) enflasyonu kasım ayı itibariyle yüzde 13 düzeyindeyken, para politikası faizleri içinde en yükseği olan GLP borç verme faizi bile bunun altında kalıyor. Bu da para politikasındaki reel faizin negatif olduğu anlamına geliyor. Oysa enflasyon bu kadar yüksek bir düzeydeyken reel para politikası faizinin negatif değil epeyce pozitif bir seviyede olması gerekirdi.
Ayrıca resmi para politikası faizi çok daha düşük ve yüzde 8 düzeyinde. Bu oran sadece mevcut enflasyonun değil enflasyon beklentilerinin de altında kalıyor. Merkez Bankası’nın düzenlediği Beklenti Anketi’nin aralık ayı sonuçlarına göre, 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 9,3’ü buluyor.
Resmi para politikası faizi enflasyon beklentilerinin altındayken para politikasının sıkı olduğunu söylemek biraz garip kaçıyor. Üstelik Merkez Bankası’nın sıkılaştırmayı resmi para politikası faiziyle veya gecelik faizlerle değil GLP faiziyle yapması bu sıkılaştırmanın geçici olduğunu da açıkça gösteriyor.
Merkez Bankası, GLP faizini para politikası faizi olarak kullanmaya geçen ocak ayında başladı. Geçici olduğu açıkça ortada olan bir parasal sıkılaştırmanın enflasyon beklentilerini aşağı çekemeyeceğini ve bu yüzden de enflasyonu düşüremeyeceğini o sıralarda söylemiştik. Nitekim gerçekleşme de aynen öyle oldu. Enflasyonist beklentilerdeki yükselişin fiyatlama davranışlarını bozmasıyla enflasyon uzun zamandır görülmeyen seviyelere çıktı.
Döviz kurlarında eylül ayında başlayan yükseliş, PPK’nın 14 Aralık’taki toplantısında faizleri yükselteceği piyasaların kulağına fısıldanınca kasım ayının sonlarında durmuştu. Neticede bu fısıltı gerçekleşti ama yapılan faiz artışı piyasaların beklediği kadar olmadı. Bu da döviz kurlarında tekrar bir miktar yükseliş getirdi.
NEDEN BÖYLE YAPTI?
Merkez Bankası, muhtemelen, enflasyonda aralık ayından itibaren “baz etkisi” sayesinde düşüş beklediği için faizi fazla arttırmadı. Herhalde enflasyondaki bu düşüşün enflasyonist beklentilerdeki yükselişi durduracağı düşünülüyor.
Ancak döviz kurlarındaki son yükselişin enflasyona yansımaya başladığını kasım ayında gördük. Bu yansıma devam ederse, baz etkisinin enflasyonda getireceği düşüş enflasyonist beklentileri kıracak ölçüde olmayabilir.
Ayrıca baz etkisi enflasyonda beklendiği kadar düşüş yaratsa bile bu enflasyonist beklentileri düşürmeyebilir. Çünkü zaten mevcut enflasyon beklentileri içinde bu düşüşün de etkisi var. İşin doğrusu, gerçekten sıkı bir para politikasına geçilmedikçe, enflasyonun yüzde 5’lik hedef dolayına kadar düşürülebileceğini sanmıyoruz.