Otomobil pazarı yüzde 10 daralabilir

01 Mayıs 2016
Geçen yıl tarihi rekor kıran Türkiye otomotiv pazarı, bu yıl ilk çeyrekte fren yaptı. Toyota Türkiye Satış ve Pazarlama CEO’su Ali Haydar Bozkurt, alım iştahının küresel ekonomideki belirsizlikler ve bölgesel terör olaylarından olumsuz etkilendiğini söylüyor. Bozkurt, “Planlarımızda bu yıl otomobil pazarında yüzde 5-10 daralmayı göz önünde tutuyoruz” diye konuşuyor.

ARAM EKİN DURAN
eduran@ekonomist.com.tr

Türkiye’de otomotiv üretimi 2015 yılında yüzde 15,7 artışla 1 milyon 410 bin adede ulaştı ve tarihi bir rekora imza attı. Geçen yıl satışlar da yüzde 25,2 artışla 1 milyon barajını aşmış ve 1 milyon 11 bin adet olmuştu. Otomotiv Sanayii Derneği’nin (OSD) verilerine göre 2016’nın ilk çeyreğinde ise otomotiv üretimi sadece yüzde 3,7 artarken otomotiv satışlarında yüzde 6 düşüş var. Yani bu yıl işler geçen yılki kadar iyi görünmüyor.

Geçen yıl satışlarını yüzde 40’tan fazla artırarak ‘en çok satılan marka’ sıralamasında yedincilikten dördüncülüğe yükselen Toyota Türkiye’nin satış ve pazarlama CEO’su Ali Haydar Bozkurt’a göre, 2016’da otomotiv pazarı yüzde 5-10 oranında daralacak,

Ekonomist’in sorularını yanıtlayan Bozkurt, “Her şeye rağmen Türkiye pazarına güvenimiz tam. Son sekiz yılda satışlarımızı 2,5 kat artırdık. 2020 hedefimiz ise 90 bin adetlik satışa ulaşmak” diyor. Ali Haydar Bozkurt’a sorularımız ve aldığımız yanıtlar şöyle:

Toyota Türkiye olarak 2015'i nasıl geçirdiniz?
Aslında 2015’te beklentimizin üzerinde bir satış rakamına ulaştık. FED’in faiz artırım hamlesi ve kur yükselişi beklentisi nedeniyle otomobil almak için uygun fiyat ortamı oluştu. Bu nedenle hem sektör olarak hem de Toyota Türkiye özelinde tarihi rekora ulaştık. 2014’te 36 bin olan satılan araç sayımız, 2015’te 51 bine çıktı.

Böylelikle Türkiye’de satış rakamları açısından yedinci sıradan dördüncü sıraya çıktık. Bu başarıda Türkiye’de üretilen yeni Corolla satışları etkili oldu. Özellikle filo satışlarında çok desteğini gördük. Kamuda yerli araç kullanımına yönelik başlatılan uygulamanın da önemli bir artısı oldu. Dolayısıyla 2015 bizim için satış rekoru yılı olarak gerçekleşti.

2016’nın ilk çeyreğinde nasıl bir performans sergilediniz? Yıl sonuna ilişkin hedefleriniz neler?
FED’in faiz artırımının devamı beklentisi, Uzakdoğu pazarlarındaki iniş çıkışlar, Suriye ve Rusya ile yaşananlar, terör olayları derken 2016’ya pazarın yüzde 5-10 daralma ihtimaliyle girdik. Nitekim ilk çeyrekte yüzde 4-5’lik bir daralma oldu. Bizim sektörümüzde pazarın ne olacağını anlama ayı aslında nisanın sonudur.

Çünkü ocak ve şubat ayları mevsimsel olarak hep düşük seyreder. Yani pazarın nereye gittiğini biz nisan sonunda anlamaya başlarız. Mesela mart ayında pazar hızlandı. Bu seyirle gittiğimiz takdirde, pazar geçen yıl ile aynı yerleri yakalayabilir diye düşünüyorum. Biz planlarımızda yine de yüzde 5-10 daralma ihtimalini göz önünde tutuyoruz.

2016’daki satış hedefiniz nedir?
Bizim satış hedefimiz geçen yılın bir tık üzerine çıkmak. Yani pazar yüzde 10 daralsa bile geçen yıl yaptığımız 51 binin üzerine çıkmaya, 52 binin altına düşmemeye gayret göstereceğiz. Beklediğimizden iyi bir tablo çıkar ise 55 bine kadar yükselebiliriz. Toyota, Türkiye pazarına sonuna kadar güveniyor.

Türkiye’deki fabrikamız dünya genelinde sıfır hata konusunda Japonya’daki Toyota fabrikasıyla yarışıyor. Biz de distribütör tarafında Türkiye pazarına çok güveniyoruz. 2008’de Toyota ve satış ve pazarlamayı devraldığımızdan bugüne kadar, satışı 20 binden 51 bine getirdik. 2020 hedefimiz ise 90 bine ulaşmak.

2016’da ilk kez üretimine başlayacağınız yeni bir modeliniz olacak mı?
Yeni modelimiz 2017’nin ocak ayında küresel pazarlarda satılmaya başlayacak. Toyota CH-R adlı yeni modelimiz Corolla ve Verso’dan sonra Türkiye’de üretilen üçüncü model Toyota olacak. Bu modelin üretimi için ayrılan yatırım miktarı ise 450 milyon dolar. Normalde Ocak 2017’de yeni modelimizin küresel satışlarını başlatacağız.

Ama biz Türkiye’de üretim avantajını kullanarak kasım ayında bu modelin yurtiçinde satışına başlayacağız. Toyota CH-R modeli de Corolla gibi 50 ülkeye ihraç edilecek ve Türkiye’de üretilen ilk hibrit otomobil olma özelliğine sahip olacak.

Hibrit otomobiller son yıllarda en çok konuşulan konuların başında geliyor. Türkiye pazarı açısından hibrit otomobillerin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Hibrit otomobiller önümüzdeki 10-15 yıla damgasını vuracak. Çünkü tamamen elektrikli otomobillerin yaygınlaşması için pil-batarya teknolojilerinin gelişmesi gerekiyor. Yani aracınızla hiç endişe duymadan yola çıkmanız şart. Ayrıca şarj istasyonlarında makul sürede dolum yapılması gerekiyor.

Bugünkü şartlarda ise şarj süresi 10 saati aşıyor. Bu altyapının oluşması için öngörülen süre 15-20 yıl. Bizce Türkiye’de öncelikle hibrit teknolojilerinin dünyada olduğu gibi teşvik edilmesi gerekiyor. Bu durum yatırım kararlarını kolaylaştıracaktır. Bu alanda belli teşvikler sağlanırsa, 10 yıl içinde kullanılan araçların yüzde 15-20’si hibrit otomobillerden oluşabilir. Aslında artık her şeyden önce Türkiye’de dizele olan ilginin yanlışlığını konuşmamız gerekiyor.

Dizel araçlar yakıt tasarrufu nedeni ile büyük ilgi görüyor. Bu yanlış bir durum mu?
Dünyada artık sadece emisyon dediğimiz karbondioksit salınımı değil, araç yakıtından havaya karışan birçok farklı partikül var. Dizelde benzine göre bu oran daha düşük olabilir ama daha sağlıklı değil. Çünkü dizelde de azot oksit yani NOx var. NOx bugün artık ABD, AB ve hatta Hindistan’ın çok yakından takip ettiği bir salınım haline geldi. Bizde bu dizel yaygınlaşması biraz bilinçsizce gidiyor.

Hangi açılardan yanlışlık var?
Bir otomobili eğer yılda 30-40 bin kilometre kullanmıyorsanız, daha fazla ödeyerek bir dizel otomobil almak daha ekonomik değil. Ama insanlar psikolojik olarak ‘daha az ödüyorum’ diye düşünüyor. Ülke ekonomisi açısından da biz dizel üretmek için ham petrol alıyoruz. Dizel ürettiğiniz zaman açığa ihtiyaç fazlası bir benzin çıkıyor, bunu da bedelinin çok altına dışarıya satmak zorunda kalıyoruz. Burada bizim bu dizel konusunu artık masaya yatırmamız gerekiyor.