TALAT YEŞİLOĞLU
tyesil@ekonomist.com.tr
Tabii, finans koridoru köşesinde yer verdiğimiz gibi, herkes bankalar gibi şanslı değil! Bankalara BDDK, Masak, SPK, Hazine, vilayet ve mahkemelerden düzenli olarak bilgi akışı olduğunu öğrendik. Oysa görsel, işitsel ve yazılı basın kuruluşlarına aktarılan bilgilerdeki eksiklik haberlerin içerik kalitesini de etkiliyor. Nitekim henüz ifade bile verememiş bir iş insanı, çoğu ulusal gazete, TV veya radyo haberinde ‘nöbetçi mahkemece tutuklandı’ başlığıyla verilebiliyor.
Tutuklanan bazı iş insanları da serbest bırakılabiliyor! Doğal olarak iyi iletişim kurulamaması, bilgi akışının sağlıklı olmaması nedeniyle haber karmaşası veya çelişkisi, kamuoyunda moraliteyi etkiliyor. Hatta bu yüzden darbe kalkışmasından bu yana yaşadığımız süreci olumluya çevirmenin mümkün olduğunu paylaştığım için beni kutlayanlar kadar fazla iyimser bulanlar da var.
Bir kere ülkemizin büyük bir riski atlattığını, bir felaketten, uçurumun kenarından döndüğünü unutmamak gerekiyor. Tankın altına yatanların, kurşunlara hedef olmaktan korkmayanların, demokrasi nöbetiyle meydanları dolduranların mücadelesinin müthiş bir örnek olduğu görüşündeyim. Yaşamlarını yitirenlerin önünde saygıyla eğiliyorum. Yaralılara da acil şifa diliyorum.
Hükümet, bu dönemde teröre akan finansmanı kontrol edebilmek için sıkı takvim uyguluyor. Kişisel olarak ‘hukukun üstünlüğü’nün en etkin reçete olduğu görüşündeyim. ‘Kurunun yanında yaş da yanar’ zihniyetini hiçbir şekilde mazur görmem, görülmemesi gerektiğini de düşünüyorum. Kimse yapılanların hesabının sorulmasını sorgulamıyor. Hukuk kurallarının iyi işlemesi gerektiği savunuluyor.
İş dünyasına yansıyan soruşturmalar nedeniyle finans sistemi, risklerini kontrol edebilmek için ekonomiye can suyu veremiyor, bilgi akışı iyi de olsa her isteğe şüphe ile bakılıyor. Bu nedenle sürecin hızı kadar ‘kurunun yanında yaş yanmasın’ ilkesinin de mutlak bir şekilde gözetilmesinin, siyasal, sosyal ve ekonomik geleceğimiz açısından son derece önemli olduğunu düşünüyorum.
Geçmişte bu köşede defalarca yer verdiğim gibi, birinci sınıf bir hukuk devleti olduğumuzda, ne yerliye, ne de yabancıya arsa, vergi teşviki vermemize gerek kalmadan, yatırım ortamı yaratmış oluruz. O zaman da morali-te yükselir, ‘Sivas’ta dal kımıldar’, ‘Kayseri de cenaze evi’nden kurtulur...
İyi bir hafta dileklerimle.