“Organik tarıma destekle fark yarattık”

Sabancı Vakfı’nın 15. Sezon Fark Yaratanları arasında yer alan Yeşim Bekyürek, kurduğu Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği’yle (KAPTAR) kırsal kalkınmaya katkı sağlayacak projeler hayata geçiriyor. KAPTAR, Türkiye’nin tek sezonluk organik pazarıyla yerli üreticilerin 11 yılda 10 milyon liraya yakın ciro elde etmelerini sağladı.

13 Aralık 2024

Yaklaşık 15 yıl önce Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği’ni (KAPTAR) kurarak çiftçi eğitimlerinden organik tarıma pek çok alanda hayata geçirdiği projelerle dikkat çeken Yeşim Bekyürek, Sabancı Vakfı’nın 15’inci Sezon Fark Yaratanları arasına girdi. Projeleriyle kırsal kalkınmaya katkı sağlayan seçilen Yeşim Bekyürek, organik tarımın hem üretici hem de tüketici gözünde değerini artırmayı hedefliyor. “Temiz gıdaya uygun fiyatlarla erişmek herkesin hakkı, belki Anadolu’nun dört bir yanında bu üretim yöntemlerini kullanan binlerce üretici var, eminim daha sistematik bir model kurulduğunda birçok vatandaş temiz gıdaya daha ucuz ve kısa yoldan erişebilir” diyen Yeşim Bekyürek, hikayesini ve yeni dönem hedeflerini anlattı.

Kobi Girişim  Aralık 2024 ekinden

“İlk slow food topluluğunu oluşturduk”
“2024 yılında ise derneğimizin önderliğinde Kayseri’de ilk slow food topluluğunu oluşturduk. Amacımız, Kayseri’de üretilen organik ürünlerin gastronomi sektöründe kullanılmasını sağlamak ve Kayseri’ye ait yemek kültürünü uluslararası alanda tanıtmak. İlk etkinliklerimizi yakın zamanda tamamladık, bu alanda da ilgi oldukça yüksekti.”

Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?
Çiftçi bir ailenin çocuğu olarak Ankara’da dünyaya geldim. İzmir’de geçirdiğim çocukluğumda her yaz tarlada, bahçede çalışarak hem tarımla hem de hayvanlarla bir bağım oluştu. Üniversitede “Bitki Koruma” bölümünü okudum. Entomoloji yani böcek bilimi alanında doktora yaptım. Önce Kars’ta çalışma hayatına başladım, ardından Kayseri’ye atanarak çalışmalarımı sürdürdüm. 20 yılı aşkın süre boyunca Kayseri’de konvansiyonel tarımla ilgili çalışmalar yürüttüm. Şimdilerde Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde görevime devam ediyorum.

Organik tarıma ilginiz nasıl ortaya çıktı?
Çalışma hayatımın çok büyük bir kısmını tarım arazilerinde geçirdim. Ürünlerde görülen hastalık ve zararlılarla mücadelede sadece konvansiyonel yöntemleri kullandığımız sürece hastalık ve zararlıların kontrol edilemediğini, bilakis daha da arttığını gözlemledim. Deneyimim üretim sürecine bambaşka bir gözle bakmamı sağladı. Organik tarımla ilgili bana danışmak isteyen bir üretici aile sayesinde organik tarımla ilgilenmeye başladım. Kendimi bu alanda geliştirmek için çok sayıda eğitime katıldıktan sonra Kayseri’de organik tarıma inanan bir avuç gönüllüyle, 2009 yılında Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği’ni (KAPTAR) kurduk. İlk olarak tüketici eğitimleri ile işe başladık. Aynı zamanda üretici oluşturabilmek için saha ziyaretleri yaptık. Kendimizi de organik tarımda geliştirebilmek için eğitimler aldık. Sahada ilk organik tarım üretici örgütlenmesi, Kayseri’nin Bünyan ilçesi Karahıdır köyünde 7 üreticiyle 80 dekar alanda, organik sebze üretimi ile başladı. Elde edilen ürünlerin tüketiciyle buluşturulabilmesi için yollar aradık, çeşitli denemelerde bulunduk. Şimdilerde Kayseri’nin birçok ilçesinden onlarca üretici ile yolumuza devam ediyoruz.

Kurduğunuzu ekolojik pazarla nasıl bir katkı sağlıyorsunuz?
Ürettiğimiz ürünleri daha geniş bir kitleye satabilmek için bir alana ihtiyacımız olmaya başladı. Bu kapsamda, 2013 yılında Kocasinan Belediyesi ve Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği iş birliği ile Kocasinan ilçesi Erciyesevler mahallesinde ilk ekolojik pazarı kurduk. Bu pazarda üreticiler ürünlerini güvenle tüketiciyle buluşturdular ve buluşturmaya da devam ediyorlar. Hatta bu sene, 2013 yılından bu yana sürdürdüğümüz pazarların içinde cirosu en yüksek sezonu geride bıraktık. Yüzde 100 Ekolojik Pazar’da bu yıl dört ay içinde 200 bin 948 kg taze sebze ve meyve satışı gerçekleşti. İklim krizine rağmen, doğa dostu üretim yöntemleri ile üretim yapan üreticilerin elde ettikleri toplam kazanç ise 5.756.117 TL’ye ulaştı. Son 10 yılda 1.666.801 kilogram taze sebze ve meyve satışı gerçekleştiren üreticiler toplam 15 milyon 567 bin TL kazanç elde ederek üretim kapasitelerini geliştirmeye devam ediyor. Çalışmalarımızı yaygınlaştırmak ve büyütmek için bölgede organik tarım faaliyetlerini yaygınlaştırmak için Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile iş birliği yaparak 2017 yılında, Kocasinan ilçesi Cırgalan mahallesinde “Doğal Ürünler Bahçesi” adı altında 35 dekarlık bir demonstrasyon alanı kurduk. Bu alanda 45 farklı parselde üreticilere uygulamalı olarak organik tarım eğitimleri düzenliyoruz. Bu alan içinde bulunan toplantı salonunda düzenli olarak teorik eğitimler veriliyor.

Kadınlara yönelik projelerinizde bahsedebilir misiniz?
2017 yılında Tarım Bakanlığı, Kayseri Büyükşehir Belediyesi ve derneğimiz iş birliği ile Karahıdır köyünde Kadın Çiftçiler Ekolojik Eğitim ve Üretim Merkezi’ni (KAÇEM) kurduk. Âtıl bir köy okulunu üretim alanına dönüştürdük. Organik tarım üreticisi olan köy kadınları, ürettikleri organik ürünleri burada işleyerek; salça, tarhana, erişte, reçeller, marmelatlar haline dönüştürüyorlar. Bir projeyle başlayan KAÇEM, 2018 yılında kadın kooperatifine dönüştü ve Kayseri’de kurulan ilk kadın kooperatifi oldu. Misyonu kırsaldaki kadınlara rol model olmak olan bu kooperatif, Kayseri’de çok sayıda kadın kooperatifine de örnek oldu. Yürüttüğü projelerle, aldığı ödüllerle ismini duyuran bir kooperatif haline geldi. Aslında yukarıda bahsettiğim tüm çalışmalarda kadınlar olmazsa olmaz paydaşlarımız. Birçok çalışmamızda dirsek dirseğe çalışıyoruz. Mesela, Kayseri Erciyesevler ekolojik pazarımızda organik tarım ürünlerini kadınlar eşleriyle birlikte satmakta. Böylece, bu pazar kırsaldaki kadını tarımda görünür kılıyor.

2025 yılı planlarınızdan bahsedebilir misiniz?
Organik tarımın hem üretici hem de tüketici gözünde değerini artırmak en önemli amaçlarımdan biri. Temiz gıdaya uygun fiyatlarla erişmek herkesin hakkı, belki Anadolu’nun dört bir yanında bu üretim yöntemlerini kullanan binlerce üretici var, eminim daha sistematik bir model kurulduğunda birçok vatandaş temiz gıdaya daha ucuz ve kısa yoldan erişebilir. Diğer yandan, organik tarıma hem kamu politikalarımızda hem de eğitim politikalarımızda daha geniş yer vermeliyiz. Ben bu noktada, ilgisini çekebilecek herkesin anlayabileceği bir dilde yayına hazırladığım ve ücretsiz ve çevrim içi olarak okuruna ulaştırdığımız “Organik Tarım Uygulama Rehberi” isimli bir rehber hazırlayarak katkı verdiğimi düşünüyorum. Bu rehberin yaygınlaşması için çalışmaya, bu rehberin eğitim içeriklerine dönüştürülmesine dair hazırlıklarımı da devam ettiriyorum.

Sabancı Vakfı, Fark Yaratanlar Programından bahsedebilir misiniz? Bu programa nasıl dahil oldunuz ve program kapsamında neler yapıyorsunuz?
Sabancı Vakfı’nın Fark Yaratanlar programı, 2009 yılından bu yana Türkiye’de toplumsal gelişmeye katkıda bulunan bireylerin ve kurumların yaptığı çalışmalar ile yarattıkları etkileri görünür kılmak ve topluma ilham vermek amacıyla yürütülüyor. Organik tarımın gelişimini desteklemek ve yaygınlaştırmak amacıyla gerçekleştirdiğimiz çalışmalarla başvuruda bulunduğum programın, 15. Sezon Fark Yaratanlarından biri olarak seçilmek, çalışmalarımızda büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Sadece KAPTAR’ın değil, organik tarımda emek veren tüm gönüllülerin çabalarının takdir edildiğini gösterdi. Sabancı Vakfı’nın desteğiyle, derneğimizin etkisini artırarak daha geniş kitlelere ulaşma şansı buluyoruz.

“Organik tarım seminerleri veriyoruz”
“Ayrıca Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile birlikte üç yılda bir açılan ve bir hafta süren geniş kapsamlı organik tarım eğitimleri veriyoruz. Derneğimiz üyesi olan ve sertifikalı organik tarım üretimi yapan üreticilerin organik tarım sertifikasyon hizmetlerine daha ucuz erişmeleri için grup sertifikasyon hizmeti yürütüyoruz. Grup sertifikasyonunun müteşebbisliğini yapıyoruz. Organik tarımın tüketici adına güvenilirliği sağlayabilmek için derneğimiz tarafından görevlendirilen bir ziraat mühendisi aracılığıyla pazar denetimleri gerçekleştiriyoruz. Pazarda satılan ürünlerin sertifikasyon şirketi aracılığıyla kalıntı analizlerini yaptırıyoruz.”